“Aydınlığa ve vuzuha açılan bir kapı, sonsuzluğa doğru uzanan bir yol, hakikat ve merhamet deryasına doğru akan bir nehir, göğe yükselen bir miraç…
Mustafa Kutlu’nun İlmihali’nde (ki yıllar önce ilk metinler ortaya çıktığında ona birlikte Kutlu İlmihal adını vermiştik) yüksek bir hissiyatın eşlik ettiği bu hikmetli anlatım edebin ve edebiyatın, sanatın imkânlarıyla yeni bir biçime ve üsluba kavuşuyor, terütaze yeni bir ihmihal türüne kanatlanıyor.
Yazar metinlerin neredeyse tamamında aslında kendi tecrübelerini, müşahedelerini, içten duyduklarını, tazarru ve niyazlarını, ızdıraplarını, zevk ve acılarını, ümit ve korkularını, rüya ve hayallerini anlatıyor. Bir dua gibi, bir rahmet seli gibi hikâye ediyor. Merhamet, hürmet, hizmet sütunları üzerine yükselen bir ahlâk dünyası, bir insanlık meşheri kuruyor.”
İsmail Kara
*
ALLAH İÇİN
Allah aklıma geldiğinde içimden secdeye kapanmak, alnımı toprağa koymak geçiyor. “Benim yüzüm yerde gerek/ Bana rahmet yerden yağar” demiş Yunus Emre. Alnımı toprağa koyunca sanki onun kokusu, serinliği bana aslımı hatırlatacak, ilk ceddimin yaratıldığı güne döneceğim. Dede Korkut Kitabı’nda “Nice cahiller seni gökte arar, yerde ister. Oysa sen müminlerin gönlündesin” diye geçiyor; ve Kur’ân-ı Kerim’de “Allah insana şahdamarından daha yakındır” diye buyruluyor.
Âmenna.
Yine de bu secde iştiyakını önleyemiyorum. Mehmet Akif geliyor aklıma. Onun geceyi yırtıp geçen sessiz feryadını duyar gibi oluyorum: “Karanlıklar, ışıklar, gölgeler sussun ki, Allah’ım/Bütün dünyayı inletsin benim secdem, benim âhım.”
Bu muhteşem jestin yanında benimki nedir acaba? Başını eğivermiş bir çiğdem çiçeği mi, bir utangaç tarla kuşu mu?
“Göklerde ve yerde olanlar, güneş, ay, yıldızlar, dağlar, hayvanlar ve ağaçlar ve insanların bir kısmı Allah’a secde ederler” âyetini biliyorum. Sayılanların arasına ben de karışmak istiyorum. Alnımı toprağa koyayım ve içimden geçen ırmaklar şöyle sesleniversin:
Evvel ve âhir O’dur.
Zahir ve bâtin O’dur.
O işiten, bilen, gören, rızkı genişleten, va’dini yerine getirendir.
Daima affeden, bütün günahları bağışlayan, herşeyin içyüzünden haberdar olan, koruyup gözeten ve son hükmü verendir. O Halim, O Hamid, O Kâdir, O Kerîm’dir. Mâlikü’l-mülk’tür. Herşeye gücü yetendir. Herşeyi tek tek ve bütün ayrıntıları ile bilendir. Rahman ve Rahim O’dur. O kullarının tövbelerini kabul eder. İlmi ve merhameti herşeyi kuşatır. Karşılık beklemeksizin bol bol verendir. O azamet ve kerem sahibi; O seven ve sevilendir. Allah bir. Bir kelime, lakin lugatlerde yok. Zaten “kelime” sözcügünün bir mânası da “yaralamak” demektir. Ne desem karşılamayacak, ne söylesem eksik kalacak. Allah için, yine O’na sığınarak, ancak ve belki şunu belirteyim: “Mânası kalbimizdedir.”
Gözle görülen, elle tutulan, kulakla duyulan, akılla kavranan, âletle ölçülen, herşeyden daha açık, daha gerçek, daha sarih olarak;
Ve kelime, ve dil, ve işaret, ve ima, ve şiir, ve inşadan müstağni olarak.
O’nun güzel isimlerini anıyoruz. Bu isimlerin hakikati veli’ kullarına ayandır.
Yoksa Allah için söylenen söz, yazılan yazı, yapılan hareket, takınılan tavır, gösterilen çaba, ancak ve sadece dua olabilir.
Cenab-ı Hak insanoğlunu kendisine ibadet etsin diye yaratmadı mı?
…
Bu kitabı en uygun fiyata Amazon'dan satın alın
Diğerlerini GösterBurada yer almak ister misiniz?
Satın alma bağlantılarını web sitenize yönlendirin.
- Kategori(ler) Deneme
- Kitap Adıİlmihal yahut Arzuhal
- Sayfa Sayısı172
- YazarMustafa Kutlu
- ISBN9789759958787
- Boyutlar, Kapak13.5x21 cm, Karton Kapak
- YayıneviDergah Yayınları / 2018
Yazarın Diğer Kitapları
Aynı Kategoriden
- Piç Güveysinden Hallice ~ Sami Hazinses
Piç Güveysinden Hallice
Sami Hazinses
İnsan neyle yaşar sorusunun cevabıydı “kadın”. Babama desem ki, “’Baba, sen bana adam olamazsın derdin ama bak ben Superman oldum”, kuvvetle muhtemel bana diyeceği...
- Monröpo Sığınağı ~ Saltıkov-Şçedrin
Monröpo Sığınağı
Saltıkov-Şçedrin
Usta hicivci Saltıkov-Şçedrin’in 1879’da Otoçestvennaya Zapiski’de (Anavatan Notları) yayımlanan yazılardan oluşan bu eseri, 19. yüzyıl Rusya’sının toplumsal yapısına dair önemli ipuçları sunar. Saltıkov- Şçedrin...
- Haritanın Yırtılan Yeri ~ Cezmi Ersöz
Haritanın Yırtılan Yeri
Cezmi Ersöz
Diyarbakır’da bir öğretmen, “Devlet bizim üzerimizi kırmızı kalemle çizmiş,” diye yakınıyordu. Ailesini silahlı çatışmadan koruyabilmek için pencerelerine duvar ören Cizreli bakkalın açıklaması, “Güneş bizim...