Birazoku.com sitesinde de kitapların ilk sayfalarından biraz okuyabilir, satın almadan önce fikir sahibi olabilirsiniz. Devamı »

Yazar ya da yayınevi iseniz kitaplarınızı ücretsiz yükleyin!

Şahsi Düşler ve Onur Kırıcı Gerçekler
Şahsi Düşler ve Onur Kırıcı Gerçekler

Şahsi Düşler ve Onur Kırıcı Gerçekler

Batıkan Köse

“Abi bana iki öykü sar.” “Az bekle, çıkar.” Elleri yana yana tezgâha öyküleri bıraktı, üstü başı mürekkepti. Elimi uzattım, “Dokunma,” dedi. Yazıcıdan yeni çıkmışlar….

“Abi bana iki öykü sar.” “Az bekle, çıkar.” Elleri yana yana tezgâha öyküleri bıraktı, üstü başı mürekkepti. Elimi uzattım, “Dokunma,” dedi. Yazıcıdan yeni çıkmışlar. “Durum mu, olay mı yeğenim?” dedi. “Olay olsun,” dedim, “bu ara pek durumum yok.”

Batıkan Köse, metropollerin alelacayip teferruatlarını, narsistik aurasını ve matrak rutinlerini, ele avuca sığmaz muzip bir dille anlatıyor. Öpmek isteyince hata raporu veren robot sevgililer, rüya görmek için ödenen vergiler, yaratıcı intiharlar tasarlayıp satan departmanlar, Olimpos-Beşiktaş minibüsünde mitolojik şöhretlerle ayaküstü muhabbetler… Yaşanmış ve yaşanması muhtemel anları ilmek ilmek birbirine bağlıyor. İlkokuldaki kalem hırsızı Çağdaş’tan yola çıkıp birisinin kalbini çalarak çağdaşlaşan ama bunu Batılılaşmayla bağdaştıramayan karakterlerin yarattığı bir çağrışımlar zinciri…

Şahsi Düşler ve Onur Kırıcı Gerçekler sözcük oyunlarıyla renklenen ince bir mizahın öyküleri.

İçindekiler
Öykü Dükkânı………………………………………………………………………………………………………………………………..7
Misafirli Çocuklu Zeytinli Rüyanın Psikanalizi……………………………………..11
Şahsi Düşler ve Onur Kırıcı Gerçekler……………………………………………………………15
Robot Sevgilim………………………………………………………………………………………………………………………….19
Rüya Vergisi…………………………………………………………………………………………………………………………………23
Yaratıcı İntiharlar Departmanı………………………………………………………………………………29
Karşı Motelin Yanıp Sönen Mor Işığı………………………………………………………………..35
Ekinsiz Topraklarda……………………………………………………………………………………………………………39
Bir Öykü Nasıl Yazılır?……………………………………………………………………………………………………..43
Korkuluk………………………………………………………………………………………………………………………………………….49
Paslı Demlik Masalı…………………………………………………………………………………………………………….53
Koltuk Parası………………………………………………………………………………………………………………………………57
Meddahbaşı Mehmet Rıza’nın Manav Torunu…………………………………………61
Hık………………………………………………………………………………………………………………………………………………………….67
İlk Buluşma………………………………………………………………………………………………………………………………….73
Babamın Postmodern Otobiyografik Romanı…………………………………………..79
Küçük Sürprizler…………………………………………………………………………………………………………………….83
Dünden Kalan Çay………………………………………………………………………………………………………………..85
Tanrının Yırtmacı………………………………………………………………………………………………………………….89
Bir Buluşmanın Cirosu…………………………………………………………………………………………………….95
İki Peri Masalı…………………………………………………………………………………………………………………………..99
Çavdar Tarlasında Çavlan………………………………………………………………………………………….103
Olimpos’tan Beşiktaş’a…………………………………………………………………………

Öykü Dükkânı

“Abi bana iki öykü sar.” “Az bekle çıkar.” Elleri yana yana tezgâha öyküleri bıraktı, üstü başı mürekkepti. Elimi uzattım, “Dokunma,” dedi. Yazıcıdan yeni çıkmışlar. “Durum mu olay mı yeğenim?” dedi. “Olay olsun,” dedim, bu ara pek durumum yok. Sardı iki tane, poşete attım, tuttum evin yolunu. Genç bir çocuk önümde, abi öykü parası, taze kitap kokusu aldım kitabevinin önünden geçerken. Kaçakçı dikildi önüme, deminki genç çocuğun akrabası olacak. “Abi, yeni bir olay geldi. Böyle yazılmıyor artık.” Anlattı uzun uzun, durumcuyum dedim. “Bulamazsın abi, zabıta topladı durumcuları.” Hayırlı işler dedim, ayrıldım. Yüzlerce cilt dizilmiş vitrinlere onlarca renkte, sevgililer camdan masalara oturmuş karşılıklı kitap okumak için. “İki ayraç daha alabilir miyiz?” diyor adam, gülümsüyor kız. Sokağa bakan kara tahtaya beyaz tebeşirle yazılmış fiyatlar. Pahalı değil, bulut kızla buraya gelmeli. “Poşetin ağzını aç, hamur oldu öyküler,” dedi annem. Oturduk sofraya, ana oğuluz zaten. İki öykü yetiyor bize.

Eskiden hep durum öyküsü okurduk, haftada bir gün de balkonda roman yapardık. Durumumuz iyiydi o zamanlar. Belediyenin öykülerine kaldık şimdi. Ramazan kolisi de var, iki durum, iki olay çıktı içinden. Antoloji yaparız evdeki bayatlarla. Yüzü asıldı annemin, yazım yanlışı bulmuş. “Keyfim kaçtı,” deyip kalktı sofradan. Benim de kaçtı, öykümü yarım bırakıp balkona çıktım. “Söylerim,” dedim “dışarı çıkacaktım zaten.” Nereye gideceğimi sormadı. Köprüden geçen taksilere, otobüslere baktım. Camdan binalara, sekiz romanlık kira getiren dairelere daldım. Aklıma iki paragraf atıp çıktım evden. Duraktan bulut kızı aldım, o konuşurken bir güzele kaydı gözlerim. O görmedi, belki gördü de kendimi avutuyorum. Kalabalığa karıştık, elini tutacaktım, cebine soktu. Kızıldı, bulutların oluşturduğu bir yastığa benzettim saçlarını. Yağmurlu bir gece vakti çıktığımız sinema önünde kırmızı elbisesi üstündeyken sigarasını yakmaya çalışışını hatırlayıp ona anlatmadım. Kaşlarını kaldırır, gülerek benim nadiren sustuğum vakitler bir şeyler anlatırdı. Kitabevinin önünde durduk, kitap kapaklarına bakıp konularını tahmin ettik. Kuleden dışarı bakıyordu kızıl kız, gök turuncu, ucu kıvrık sarı bulutların. “Prensini bekliyor,” dedi. “Kız bakire,” dedim. “Pencereden sepet salmış, karpuzcuyu bekliyor. Bakkal çırağı da kıza yanıktır kesin.” Yüzüme baktı, gülümsedi. Bugün de maviydi gözleri. Sıkıldım oyundan. Dolaştık. Şarkılar yazdım ona içimden, melodisini işitip de bakmadı. Dergilere baktık alamayacağımız, bir gazete öykü eki verecekmiş de kalmamış. Kalabalığın içinden geçtik sahile inerken, iki öykü için bıçaklamışlar kadını, yerde yatıyor öylece. O bakamadı, B.’ye rastladık. Anlattı durmadan, tanıdığım biri ölmüş. Gülesim geldi, güldüm, şaşırdı bulut kız. Belki ölüm şekli belki de sadece ölmüş olması güldürdü beni. Anneme anlatsam kızardı. Görüşmeyeceğimizi bilerek görüşürüz diyecektik ayrılırken. Sahilde yürürken anlatmaya başladım hikâyemi. Bulut kız diye seslendim içimden. “Evimizde kitaplıklar olacak. Her gün farklı bir roman okunacak soframızda, renk renk ayraçlar kullanacağız,” dedim. İnandın. Yürüdük sahil boyunca, deniz fenerlerini, kaçak öykücüleri geçtik. El ele tutuşmadık, çekinirdin belki. İnsanların sesine tıkadık kulaklarımızı, sonra bizim olaysız öykümüz başladı.

Eklendi: Yayım tarihi

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Yazarın Diğer Kitapları

  1. Noktalı Virgülle Biten Bir Kitap ~ Batıkan KöseNoktalı Virgülle Biten Bir Kitap

    Noktalı Virgülle Biten Bir Kitap

    Batıkan Köse

    Tam klaketi çakarken çorabı kaçtı. Kaçan çorabının peşinden giderken “Lensi uzat,” dedi görüntü yönetmeni.Bu yaptığı üçüncü hataydı. Üçüncü asistan gözlerindeki lensi çıkarınca yönetmen bağırdı:...

Men-e-men Birazoku

Aynı Kategoriden

  1. Ustanın Dersi ~ Henry JamesUstanın Dersi

    Ustanın Dersi

    Henry James

    Genç yazar Paul Overt, davet edildiği bir kır malikânesinde uzaktan uzağa hayranı olduğu ünlü romancı Henry St. George’la ve ilk görüşte âşık olduğu Miss...

  2. Silinmiş Sahneler ~ Hakan BıçakcıSilinmiş Sahneler

    Silinmiş Sahneler

    Hakan Bıçakcı

    “Gırç, gırç, gırç. Uykuma karışan dikenli gıcırtılarla kaskatı bir halde uyanıyorum. Salıncaktaki arkası dönük çocuk. Sesler salondan geliyor. Gırç, gırç, gırç. Yatakta büzüşüp kalıyorum....

  3. Kırmızı Defter ~ Paul AusterKırmızı Defter

    Kırmızı Defter

    Paul Auster

    Kırmızı Defter’deki öyküler, Paul Auster’ın özel dünyasına girmek isteyenler için biçilmiş kaftan. New York Üçlemesi, Ay Sarayı, Şans Müziği, Timbuktu, Brooklyn Çılgınlıkları, Yazı Odasında...

Haftanın Yayınevi
Yazarlardan Seçmeler
Editörün Seçimi
Kategorilerden Seçmeler

Yeni girilen kitapları kaçırmayın

Şimdi e-bültenimize abone olun.

    Oynat Durdur
    Vimeo Fragman Vimeo Durdur