“Herkes kursağında kalanları kustuğunda, eteğimizdeki o taşları, evet küçük ve yeşil olanları da döktüğümüzde Yeni Mahalle’nin tarihi bizi de yazar mı acaba? Hıncın harcı sabırla karılır kardeşim, haklı olanın acelesi yoktur. O hesaplaşma günü geldiğinde umarım karşımda olursun.”
Yeni Mahalle’de ortalık karışık. Bunca öfke niye, kimse bilmiyor. Sanki gökten tepelerine nefret yağıyor. Evde, sokakta, sahada, otobüste, yatakta her yerde…
Figen Şakacı, hıncın anatomisini çıkarıyor adeta. Yarattığı “Yeni Mahalle” ile, son dönem Türkiyesi’nin haletiruhiyesine ayna tutuyor.
HınçAhınç, geleceksiz ve yoksul üç gencin dostluğu etrafında örülü, yeni-gençliğin dilinden anlatılan usta işi bir roman.
*
Ancak durmadan acı veren kalır bellekte.
—
Kimse anılarında bulamadığı bir şeye dönüşemez.
– JEAN AMERY
Küçük yeşil taşlar
Kardeşliğin bittiği yerde kan akar, damarda durmaz, illa ki akar. İkimizin de damarları, güneşle cilveleşen yeşil taşlarla tanıştığında daha şu kadarcıktık… Yine de sana abilik taslamış, emin misin der gibi bakmıştım. Hiiç ikiletmeden çat diye bileğine derin bir çizik attın. Şimdi birbirimizin parmaklarından sızan o siyahımtırak, kekre mi kekre kanı yalamanın sene-i devriyesi. Ailelerimizin gazıyla ilan edilmiş kardeşliğin, sokaklara dökülür dökülmez kankalığa evrilmesi boşuna değildi. Her köşe başında bizi görenler birbirlerini dürterdi, korkudan mı, gıptadan mı, sormak bize yakışmazdı ama böbürlenirdik, sonra bir duvara tüner, gelip geçen otobüslerin içindeki yorgun insanlara el sallar, karşılık görürsek adamdan sayılmanın sevinciyle gülerdik. İkimizin de gedik dişi aynı yerden çürümüş, o çürük bile kankalığımızın mührü olmuştu. Ben senden daha yırtık, daha fırlamaydım malum. Ev denen cehennem de dahil mahallede kimseye kardeşim demedim, sana sarıldığım gibi sarılmak şöyle dursun nefeslerini duyduğum anda uzadım.
Lan babasını bir kere uzun donuyla görmemiş ben, senle aynı çöplükte otuz bir çektim be! Serde erkeklik var diyerek sattığın o havalar, sahanın kenarında sen oradan oraya koştururken velinmişim gibi heyecanla izlediğim sikik maçlar haram zıkkım olsun sana! Hayattaki bütün başarını son dakikada attığın penaltıya, göz göze gelmekten kaçındığın, ters köşeye yatırmakla övündüğün kaleciye borçlu değilsin nasılsa; rahattın sen Serde, her zaman köşede, riski en az olan yerde, sahanın dışındasın. İşin gücün çıkan topları yakalamak, gözün hep sahadakilerin ayağında, o kenar çizgisinde. Ne de olsa kaçan topların kralısın, senden hiçbir şey kaçmaz, anında yakalarsın! İlerde o sahaların kenarından ortasına geçecektin, Arif kardeşin de tribünlerde avuçları patlayana kadar seni alkışlayacaktı, ne oldu lan? Benim çıkmayan sakallarım, bok varmış gibi boyumla aynı anda uzayan çenem, hafif şehla gözlerimle alay ettiğin için ağladığım günler geride kaldı, meğer düşlerimiz yollarımızdan önce ayrılmış. Sen içinde, en güzel gecelerimizi geçirdiğimiz o yerde, bunca yıl idare ettiğimiz sünepeliğinin altında içine içine tıslayan bir sinsilik büyütmüşsün ha, helal sana. Herkes kursağında kalanları kustuğunda, eteğimizdeki o taşları, evet küçük ve yeşil olanları da döktüğümüzde Yeni Mahalle’nin tarihi bizi de yazar mı acaba? Hıncın harcı sabırla karılır kardeşim, haklı olanın acelesi yoktur. O hesaplaşma günü geldiğinde umarım karşımda olursun.
Kenarın dilberi
Uzaktan bakanlar için bir lekeyim ben. Aynı anda pürdikkat kesildiğinde seyircinin burnunu sıyırıp geçen karasinek gibi bir şey… Gece yatağa girene kadar kulağımdan küfürler, ıslıklar, uğultular gitmez, hiçbir kadraja boyum tam girmez, kollarım, azıcık da ayaklarım o kadar. Götte durmaz don derdi ninem, komşular sapı silik… Hocalarım el yükseltti: “Sizin oğlunuz hiperaktif, bir doktora göstermenizde yarar var.” Babamın önce bi canı sıkıldı, oğlum biraz ağırbaşlı ol falan dedi, baş edemeyeceğini anlayınca elimden tuttuğu gibi beni Sami Abi’ye götürdü. Al bu oğlanı Sami, akşama kadar yor, bana öyle geri ver dedi. Önce bi hık mık ettiyse de kıramadı babamı Sami Abi, taktığı çelmelerle bacaklarımı kırmaya ant içmiş meğer pezevenk. Ama hemen ayıktım, oltaya gelmedim hiç. Kenarda köşede ağzının içine baktığım, her düdükte yangın alarmı duymuş gibi koştuğum bu günler geçecek. Leke sanılan Serde sahaya damgasını vuracak, âlem futbolcunun hasını işte o zaman görecek! Attığım her adım dilden dile dolaşacak, ona buna imza vermekten sokaklarda yürüyemez hale geleceğim. Babamdan kurtulmanın, De…
Bu kitabı en uygun fiyata Amazon'dan satın alın
Diğerlerini GösterBurada yer almak ister misiniz?
Satın alma bağlantılarını web sitenize yönlendirin.
- Kategori(ler) Roman (Yerli)
- Kitap AdıHınçAhınç
- Sayfa Sayısı145
- YazarFigen Şakacı
- ISBN9789750537509
- Boyutlar, Kapak13,5 x 21 cm, Karton Kapak
- Yayıneviİletişim Yayınları / 2024
Yazarın Diğer Kitapları
Aynı Kategoriden
- Elmaslardaki Gökyüzü ~ Nilüfer Altınel
Elmaslardaki Gökyüzü
Nilüfer Altınel
“Dünyanın denize nazır, birçok büyük şehrinde karaları o yakasından tutup bu yakaya birleştirmeye çalışan çengelli iğneler misali, görkemli, ışıl ışıl köprüler vardır. İnsanlar iş...
- Kanaviçe ~ Bahadır Yenişehirlioğlu
Kanaviçe
Bahadır Yenişehirlioğlu
Ne Ermeni ne Türk, sadece ocağına tehcirin ateşi düşen bir kadın...
- Dar Köprünün Dervişi ~ Mucize Özünal
Dar Köprünün Dervişi
Mucize Özünal
Türk musikisini yepyeni bir sanat anlayışıyla yönelten, her türlü insani duyguyu dile getirebilecek, insan ruhunu kanatlandıracak, özünü halktan alan çoksesli bir müzik yaratmayı amaçlayan,...