Birazoku.com sitesinde de kitapların ilk sayfalarından biraz okuyabilir, satın almadan önce fikir sahibi olabilirsiniz. Devamı »

Yazar ya da yayınevi iseniz kitaplarınızı ücretsiz yükleyin!

MOKS
MOKS

MOKS

Ahmet Şerif İzgören

Size bu yazıyı martılarla ve dört tane tavşanla göz göze, bir adanın kıyısında, üzerim deniz suyu, üç arkadaşımla beraber ahtapot ve denizkestanesi yerken yazıyorum.

Başarıya ulaşmak için ne yapmalı? Çalışan ve yönetici ilişkileri nasıl olmalı? Şirketinize nasıl daha fazla değer katarsınız? Nasıl daha verimli bir çalışma ortamı oluşturabilirsiniz? Bunlar gibi pek çok sorunun cevabını bu kitapta bulacaksınız.
***
Her zaman kitapların önemli yerlerinin altını çizerek okurum. MOKS’u okurken fark ettim ki tüm cümlelerin altını çiziyorum. Müthiş bir kitap!
Onur Kahraman

MOKS, insanın okurken bazen güldüğü bazen inanamadığı bazen de “İşte olması gereken” dediği çok güzel hazırlanmış bir kitap. Şirket uygulamaları ile ilgili çok faydalı bir kaynak olduğunu düşünüyorum. Emeğinize teşekkürler.
– Seçil Dinçel

Kitaplarınızı okuduktan, seminerinizi izledikten sonra hayatım değişti. Sizin verdiğiniz örneklere baktım. Neden olmasın dedim. Adım adım ilerleyerek bir kahve evi kurdum. Hakkınızı ödeyemem. Çünkü Ahmet Şerif İzgören’den önce, ekmeğe sürebileceğim yoğurdu alamıyordum. Samimi söylüyorum; haftada 1 yoğurt, 3 ekmek… Bugün ayakta sıkı durabilmem sizin sayenizdedir.
– Melek Yaşar

Şerif Bey’in tüm kitaplarını bir çırpıda okudum. Yıllardır çözemediğim birçok sorunun cevabını buldum. Ne kadar teşekkür etsem azdır.
– Murat Tunca

İÇİNDEKİLER
Önsöz …………………………………………………………………………………… 13
Moks ……………………………………………………………………………………. 19
Kurum Kültürü……………………………………………………………………. 25
Güven………………………………………………………………………………… 27
Değerler ……………………………………………………………………………. 35
Özgünlük …………………………………………………………………………… 45
Bilgi……………………………………………………………………………………… 51
Yetenek ……………………………………………………………………………… 53
Teknoloji……………………………………………………………………………. 65
Fikirler ………………………………………………………………………………. 81
Gelecek………………………………………………………………………………… 95
Strateji……………………………………………………………………………….. 97
Sistem …………………………………………………………………………….. 109
Değişim……………………………………………………………………………. 125
İle­ti­şim……………………………………………………………………………….. 135
Rakipler …………………………………………………………………………… 137
Müşteri…………………………………………………………………………….. 151
Takım………………………………………………………………………………. 177
Sonsöz………………………………………………………………………………… 193
Dizin ………………………………………………………………………………….. 198

ÖNSÖZ

Geçtiğimiz ay televizyon kanallarında bir haber vardı. Asker; ablasını aramış, “Abla, babam beni cebimden bir arayıversin” demiş, belli kontörü yok. Baba, Egeli bir çiftçi, üç gün arayamamış oğlunu. Ama oğlu hep aklında, üçüncü gün oğlunun şehit olduğu haberi gelmiş. Hüngür hüngür ağlıyordu baba, “Param yoktu kontör alamadım, son bir kez duyamadım oğlumun sesini!” diyordu.

Kapattım televizyonu.

Ben de ağladım.

II. Dünya Savaşı bitiyor;

Kore’de kişi başına yıllık gelir 65 dolar.

Japonya’da 130 dolar.

Türkiye’de 200 dolar.

Yıl 2007;

Kore’de 24.000 dolar.

Japonya’da 40.000 dolar.

Türkiye’de 4.000 dolar.

Bu ülkede bürokrat ve politikacılara giden rüşvetin yıllık bütçesi, 5-7 milyar dolar arası. Tam rakam bilinemiyor. Öte yanda babacık, kontör bulup oğlumun sesini son bir kez duyamadım diye ağlıyor, oğlum vatan için şehit oldu diye değil. Bu ülkeyi 1940’lardan bu yana yöneten tüm o pişkin adamların ellerinde kan yok diyorsanız iyi düşünün. Dünyada 200 devlet var. Bunların 170’i bize vize uyguluyor. Bu ülke korkunç yönetildi. Büyük şehirlerin lüks semtlerinde, saat 10.00-11.00 gibi evlerin kapısının önünde bekleyen siyah, hepsi en az 100.000 euroluk lüks, resmî plakalı arabalar görürsünüz. Mesaiye o saatte gider bu adamlar. Çiftçi Amca hüngür hüngür ağlar. Şirketlerde patron yazarkasanın başında oturur. Çalışanın maaşından on kuruş kesince kâr ederim, garibanın maaşını dört gün daha bankada bekletirsem repodan kazanırım zanneder. Eğitmez, öğretmez, sonra da yazarkasanın başında batıp gider. Bu kitabı, bunun için yazdım. Ülkedeki iyi örnekleri ve uygulamaları görün diye. 1999’dan bu yana yönetim ile ilgili kitap yazmıyordum. Bu on yıl içinde, o kadar çok şirkette eğitim aldım ki… En büyük avantajınız şu: İçerideki örnekleri, birkaçı dışında başka bir kitapta bulma ihtimaliniz yok, neredeyse tamamını ilk elden dinledim. Bunu bir dörtleme olarak kabul edin. İş Yaşamında 100 Kanguru’da Sistem Liderliği’nin, Türkiye’ye uygun bir liderlik modelinin teorisini yazdım, işin temeli orada.

Geleceği Yönetmek’te değişim, başarı, gelecek üçgeninde, gerçek örneklerle, Türkiye’ye uygun bir değişim modeli ve yol haritası göreceksiniz. Değişim Yönetiminin teori ve uygulamasını orada bulabilirsiniz. Yöneticiler Futboldan Ne Öğrenir?’de Sistem Liderliği Modeli’nin (SLM) Takım Çalışması boyutunu anlattım. MOKS ise; SLM’de, gelecekte var olmak istiyorsanız bir Sistem Lideri olarak odaklanmanız gereken dört ana alanı ve bunlara uygun uygulamaları içeriyor. Fark etmişsinizdir, bunları, kitapların dördünü de alın diye yazıyorum. Kitaplarımdaki teoriler konusunda, “Acaba yurtdışından alıntı mıdır? Kaynak göstermiyor mudur?” korkunuz hiç olmasın. Birincisi, bu alanlarda hiç kitap okumuyorum. İkincisi, o yabancıların teorilerini hiç bilmiyorum ve açıkçası ilgilenmiyorum. 2000’lerin başında Northampton Üniversitesi Sunley Management Center’da bazı liderlik eğitimleri aldım. Doğu Akdeniz Üniversitesi’nde hocalık yaparken de birkaç kere derse girip dinleyeyim istedim, hani siz Hüseyin Hatemi’yi dinlerken beşinci dakikada hipnoza giriyorsunuz ya, aynısı bana da oldu. Hem anlamadım, çok kafam karıştı, hem de şuna karar verdim: O havalı teorilerin hiçbirini ben uygulayamam, karışık, havada. Daha önemlisi, fark ediyorsun ki onu yazan adam, hayatında üç kişiyi yönetmemiş. Bir de benim bellek kartının kapasitesi zaten düşük, bu terimlerle doldurmayı istemiyorum. En iyisi, ne yapmaya çalışıyorsam onu yazayım dedim. Her kitabımda kaynakça geniş olur, bu kitapta yok çünkü bu sefer ön araştırma da yok, aklımdakileri hatur hutur yazdım. Ben teorisyen değilim, bir yıl yurtdışında hocalık yaptım, bir şeyler öğreneyim diye. Bunun dışında, iş hayatım pratikle geçti.

12 yıl orduda üniforma giydim, 14 yaşımdan 26 yaşıma kadar. Sonra, dört yıl daha kamuda çalıştım, üniversitede yöneticilik yaptım. Ardından patron şirketlerinde genel müdürlük yaptım. 1996’dan bu yana da kendi şirketlerimi yönetiyorum. Bu şirketlerden biri, İngiliz Sunley Management Center’la üç yıllık bir işbirliği sürdürdü. Yani, bu ülkede görebileceğiniz hemen her yapıda çalıştım, tadabileceğiniz her başarısızlığı, çuvallamayı da yaşadım. Kırmadığım pot, devirmediğim çam kalmadı. Bu bölümde “Çok başarılıyım, tecrübe gani” falan demem gerektiğinin ben de bilincindeyim ama değil. Sıradan bir yöneticiyim. Liderliğim var mı harbi bilmiyorum. Bir tek, oynadığım futbol takımlarında, hep kaptan oldum. Orada da küçükken topu olanı, büyüyünce de sesi biraz gür çıkıp kaçan her pozisyonda millete vır vır söyleneni kaptan yaparlar, ondandır. Kitabın adı niye MOKS? Cevabını birazdan bulacaksınız. Bu kitabı okuyan eğitmenler, yönetim danışmanları ve öğretim üyeleri; kitaptan istediğiniz alıntıyı kaynak göstermeden alabilirsiniz, adımı hiç anmanıza gerek yok. Bilgi, ülkenin her yerine ulaşsın. Hiçbir bilgiyi saklamadan yazdım, öğrencilerinize ulaşsın diye. ww.izgorenakademi.com’da MOKS’un sunumunu bulacaksınız, teoriyi oradan da çekinmeden alabilirsiniz. İstanbul’dan bir arkadaşım aradı: Uğur. Boğaziçi Üniversitesi’nin bir eğitim merkezi varmış. Verdikleri bir eğitimin adı “Filmlerle Liderlik”. Eğitime başvurmuş, program istemiş ve programı görünce şok olmuş: “Ağabey, 24 alt başlık var, Sistem Liderliği Modeli’nin 24 alt başlığıyla sırası bile aynı”. O eğitim programını hazırlamam altı yılımı aldı. Bir sonraki eğitimleri “Avucunuzdaki Kelebek”. Onu hazırlamak ise dört yılımı aldı. Reha diye bir Abimiz, Sabancı’da İK’da çalışmış biri. Emin olun, ona bile kızamadım. Kesin sevdiğinden yapmıştır. Benden izin istemeye çekinmiştir.

Kitaba başlamadan önce, size vermek istediğim bazı garantiler var: 1. Verdiği eğitimlerin hepsini birçok uluslararası kuruluş ve şirkete İngilizce olarak verebilen Türkiye’deki birkaç adamdan biriyim ama kitapta İngilizce tek bir kelime görmeyeceksiniz. Yazdığım her teknik kelimenin İngilizcesini de biliyorum ama daha da önemli bir şey biliyorum: Benim ülkemin dili harikulade ve bildiğim her şeyi anlatmaya yetiyor. 2. İçerideki örnek ve uygulamaların yaklaşık % 80’i bu ülkenin topraklarından, geri kalan % 20’si bize örnek olabilecek uluslararası iyi çalışmalar. 3. İçeride hiç internet hikâyesi yok, internette dolaşıp duran kaynaksız hikâyeleri ve slayt gösterilerini kitaba koymadım. 4. Öğrendiğim her şeyi duyduğum kişinin adını vererek yazdım, sadece birkaçında aynı kişinin adını fazla tekrarlamamak için yazmadım. 5. Satın aldığım kitapların çoğunu okumaya başlıyorum, daha sonra kitabın % 20’sine bile gelemeden bırakıyorum. 1986 yılında, Günaydın gazetesinde Rahmi Turan’ın hazırladığı bir çizgi roman tefrikası vardı: Kara Murat. 174 bölüm devam eden çizgi romanın özeti şuydu: “Fatih’in fedaisi Kara Murat, bir görev için Çin’e gider ve Çin İmparatoriçesiyle ateşli bir şekilde sevişir”. 174 günün özeti bu! Kitabı okumaya başlıyorsun ve yazıldığı alanla ilgili bir tane somut örnek, işe yarar bir bilgi bulamayınca atıyor sun kenara. Bu kitabı yazarken farklı sektörlerden, kullanılabilir, uygulanabilir, çatır çatır işinize yarayacak somut örneklerle dolu olmasına dikkat ettim. 6. Bildiğim hiçbir şeyi kendime saklamadım, bunu kimse bilmesin demedim. 7. Bu kitabı çok daha kalın, uzun ve ağdalı cümlelerle yazabilir, iki katına çıkarabilirdim ama özetleyebildiğim kadar özetledim. 8. Sonuncusu, yıl sınırı olmadan kitabın iade garantisi var. On yıl sonra paraya sıkıştınız diyelim, yollayın kitabı yayınevine, söz veriyorum parasını alırsınız. Kitaptaki olumlu örneklerin hepsinde firmanın adını belirttim ve olumsuz örneklerde, firmanın adını yazmadım. Birkaç olumsuz örnekte firmaya “biz bunu düzeltelim ya da geliştirelim” fikrini verebileceğine inandığım zaman kurumun adını belirttim. Bunun da o firmayı karalayıcı bir örnek olmamasına dikkat ettim. Feci bir rekabetin yaşandığı bu dünyada, eğer ülkemizin şirketleri geri kalırsa ayakta kalma şansımız yok. Firmaların patronundan genel müdürüne, çaycısından güvenlikçisine kadar artık daha hızlı ve verimli çalışması gerekiyor. Burada hepimize düşen bir görev var. Çocuklarımız işsiz, babalarımız kontörsüz kalmasın diye…

Dostlukla,

Ahmet Şerif İzgören

23 Eylül 2008

MOKS©

Başında bulunduğunuz ekibi, kurumu, yani sistemi geleceğe taşımak için dört ana noktaya odaklanmalısınız. Bunlardan birincisi KURUM KÜLTÜRÜ’dür.

İnsanlar, içinde bulundukları sisteme bir süre sonra uyum sağlarlar. Eğer içerideki kurum kültürünü uyumlu, üretime yönelik ve dürüstçe oluşturmuşsanız; yaşanabilir bir atmosfere ilk adımı attınız demektir. Çünkü kurum kültürü sistemin oksijeni görevini görür.

İş ortamlarında kurum kültürü hep vardır. Siz baştan oluşturmamışsanız başkaları oluşturur. Doğru bir kurum kültürü, yani solunabilir bir hava için üç ana faktörden bahsedeceğiz: Karşılıklı Güven, Ortak ve Sağlam Değerler, Anlaşılır bir Özgünlük.

Odaklanmanız gereken ikinci konu BİLGİ’dir. Bugünün iş dünyasını, on yıl önce “O da ne ki?” diyeceğimiz bilgiler oluşturuyor. Google’ından GSM’ine… Çok az insan bilgideki geleceği gördü. Bundan on yıl sonrasının iş hayatını da bugün “O da ne ki?” diyeceğimiz bilgiler oluşturacak.

….

Eklendi: Yayım tarihi

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

  • Kategori(ler) İş Dünyası
  • Kitap AdıMOKS
  • Sayfa Sayısı208
  • Yazar Ahmet Şerif İzgören
  • ISBN9789756093450
  • Boyutlar, Kapak13,5 x 21 cm, Karton Kapak
  • YayıneviElma Yayınevi / 2008

Yazarın Diğer Kitapları

  1. Avcunuzdaki Kelebek ~ Ahmet Şerif İzgörenAvcunuzdaki Kelebek

    Avcunuzdaki Kelebek

    Ahmet Şerif İzgören

    Size bu yazıyı martılarla ve dört tane tavşanla göz göze, bir adanın kıyısında, üzerim deniz suyu, üç arkadaşımla beraber ahtapot ve denizkestanesi yerken yazıyorum.

  2. Avcunuzdaki Kelebek ~ Ahmet Şerif İzgörenAvcunuzdaki Kelebek

    Avcunuzdaki Kelebek

    Ahmet Şerif İzgören

    Tebrikler! Çok net başka bir şey söylemem mümkün değil. Hızlı okuma rekoru kırmış olabilirim. Bıı kadar duygu yüklü, bu kadar gerçekleri gözler önüne serebilen,...

  3. Süpermen Türk Olsaydı ~ Ahmet Şerif İzgörenSüpermen Türk Olsaydı

    Süpermen Türk Olsaydı

    Ahmet Şerif İzgören

    İlk baskısını 2010 yılında yapan ve Ahmet Şerif İzgören’in en beğenilen kitapları arasında yerini alan Süpermen Türk Olsaydı Pelerinini Annesi Bağlardı yenilendi. İçeriği gözden...

Bebhome Kahve

Aynı Kategoriden

Haftanın Yayınevi
Yazarlardan Seçmeler
Editörün Seçimi
Kategorilerden Seçmeler

Yeni girilen kitapları kaçırmayın

Şimdi e-bültenimize abone olun.

    Oynat Durdur
    Vimeo Fragman Vimeo Durdur