Birazoku.com sitesinde de kitapların ilk sayfalarından biraz okuyabilir, satın almadan önce fikir sahibi olabilirsiniz. Devamı »

Yazar ya da yayınevi iseniz kitaplarınızı ücretsiz yükleyin!

Emanet Dolabı Bebekleri
Emanet Dolabı Bebekleri

Emanet Dolabı Bebekleri

Ryu Murakami

Tokyo’daki bir tren istasyonun­da, bitişik emanet dolaplarına terk edilen iki çocuk: Haşi ve Kiku. Yokohama’daki bir yetimhaneden birlikte evlat edinilen çocuklar 16 yaşına bastıklarında…

Tokyo’daki bir tren istasyonun­da, bitişik emanet dolaplarına terk edilen iki çocuk: Haşi ve Kiku. Yokohama’daki bir yetimhaneden birlikte evlat edinilen çocuklar 16 yaşına bastıklarında koruyucu aile­lerinin yanından ayrılırlar. İkisi de kendilerini Tokyo’da, Zehir Adası adındaki, uyuşturucu bağım­lıları, hastalar ve suçlularla dolu terk edilmiş bölgede bulurlar. Haşi, D. adında garip bir yapımcıyla tanışa­rak bu metruk bölgenin rock yıldızlığı merdivenlerini birer birer çıkar. Kiku ise sırıkla atlamacı olur ve evini timsahı için bir bataklı­ğa dönüştüren model kız arkadaşı Anemone’yle birlikte Tokyo’yu yok etmek için DATURA adlı bir mad­deyi arar. Hayatları bir hız treni yol­culuğu gibi geçen Haşi ve Kiku’nun akıllarından asla çıkaramadıkları iki kelime vardır: anne ve intikam.

Sert ve çarpıcı Emanet Dolabı Be­bekleri, bir neslin kendini arayışına ayna tutan, gerçeküstü bir büyüme hikâyesi.

“Bazen nefes almakta zorlanacağınız, bazen nefes nefese okuyacağınız ürpertici bir roman. Her kitabına ayrı hayranlık duyduğum Ryu Murakami’nin kendine has bir korku tonu, vahşi bir hayal gücü, acımasız bir üslubu var. Gözlerinizi kaçırmak isteyeceksiniz, kaçıramayacaksınız.” —HAKAN BIÇAKCI

“Modern Japonya’nın tuhaf yanına şahane bir yolculuk.” —OLIVER STONE

1.

Kadın, bebeğin karnının üstüne elini bastırıp hemen altındaki pipisini ağzına aldı. Her zaman içtiği Amerikan malı mentollü sigaradan biraz inceydi, çiğ balık tadı vardı. Ağlayıp ağlamayacağına bakıyordu ama, bebeğin el ve ayaklarında bile kıpırdama olmayınca bebeğin yüzüne örttüğü ince naylonu kaldırdı. Mukavva kutunun dibine iki kat ettiği havluyu serip bebeği içine koydu, bantla kutunun ağzını kapatıp iple bağladı. Kutunun üstüne ve yanına gelişigüzel bir adres ve isim yazdı. Makyajının devamını tamamladığında, üzerine baloncuk desenli tek parça elbisesini geçirirken memeleri sancılanınca elleriyle sıkarak kendini sağdı. Yerdeki beyaz lekeyi silmeksizin sandallarını ayaklarına geçirdi, bebeği koyduğu kutuyu alıp dışarıya çıktı. Taksi çevirirken tamamlanmasına az bir şey kalan dantel işi masa örtüsü aklına geldi, tamamladığında üzerine sardunya saksısı koymaya karar verdi. Öylesine sıcaktı ki, güneş altında kaldığında gözleri kararıyordu. Taksideki radyo, rekor düzeyde seyreden sıcakların yaşlı ve hasta altı kişinin ölümünde neden olduğunu söylüyordu. Kadın istasyona vardığında, kutuyu en dipteki emanet dolabına tıkıştırıp, anahtarını aybaşı pedine sararak tuvalete attı. Sıcak ve tozdan bunaltıcı hâldeki istasyon binasından çıktıktan sonra, büyük mağazalardan birine girip teri kuruyana kadar dinlenme yerinde sigara içti. Külotlu çorap, çamaşır suyu ve manikür malzemeleri alıp portakal suyu içti. Boğazı dayanılmaz ölçüde kurumuştu. Tuvalette yeni aldığı ojeyi tırnaklarına güzelce sürdü.

Kadın sol el parmaklarının ojesini bitirmek üzereyken, karanlık kutunun içinde ölüme terk edilmiş bebeğin tüm vücudu terlemeye başlamıştı. Bebeğin önce alnını, göğsünü ve koltuk altlarını ıslatan ter gitgide tüm vücudunu kaplayınca, bebek biraz serinlemişti. Parmaklarını hafifçe oynatıp ağzını açtı. Sonra aniden vargücüyle ağlamaya başladı. Sıcaktan. Havası nemli çift kat kapatılmış kutu huzurla uyumak için rahat bir yer değildi. Normalin kat kat daha fazlası sıcak kanının dolaşmasını, gözlerini açmasını sağlamıştı. Bebek, yaz ortasında sıcağa boğulmuş karanlık ve küçük kutunun içinde bir kez daha doğdu, kadının bacaklarının arasından çıkıp havayla temas ettikten 76 saat sonra. Bebek, bulunana kadar ağlamasını sürdürdü.

Polis hastanesinden sonra yetiştirme yurduna verilen bebeğe aradan bir ay geçtikten sonra bir isim konuldu. Kikuyuki Sekiguçi. Sekiguçi, kadının kutuya gelişi güzel yazdığı soyadıydı. Kikuyuki, Yokohama Şehri kuzey semti vilayet ofisi refah bürosunun terk edilen çocuklara verilen isimler listesindeki on sekizinci isimdi ve Sekiguçi 1972 temmuzunun on sekizinde bulunmuştu.

Demir parmaklıklarla çevrelenmiş, yoldan uzakta kalan yetiştirme yurdunda büyüdü Sekiguçi Kikuyuki. Yolun iki yanında kiraz ağaçları sıralanmıştı. Kirazlık Bakire Meryem Yetiştirme Yurdu. Birçok arkadaşı vardı. Zamanla onu Kiku diye çağırmaya başladılar. Konuşmayı öğrenen Kiku, rahibelerin hergün aynı sözcükleri kullanarak dua ettiklerini duyardı. İnan, baban seni yukarıda koruyor. Dua edilen yerin duvarında rahibelerin sözünü ettiği babanın resmi vardı. Uzun saçlı o baba, denize bakan bir uçurumun kıyısında yeni doğmuş bir kuzuyu göğe doğru kaldırmıştı. Kiku her zaman aynı şeyi sorardı. Ben bu resmin neresindeyim, bu adam Japon değil ki. Rahibeler cevaplarlardı. Bu babanın sen doğmadan önceki halini gösteren bir resim, baban sadece senin değil başka birçok canlının doğmasını sağladı, göz ve saç renginin ilgisi yok.

Kirazlık Bakire Meryem Yetiştirme Yurdu’ndaki çocuklar yüzlerinin şirinlikleri sıralamasına göre birileri tarafindan evlat edinilerek çekip gittiler. Pazar günü dua bittikten sonra, birçok çift dışarıda oynayan Kiku ve arkadaşlarına bakmaya gelirdi. Elbette Kiku çirkin değildi. Fakat en revaçta olan anne babasını trafik kazasında kaybeden çocuklardı, terk edilen çocuklar pek sempatik bulunmuyordu. Kiku koşabilecek yaşa gelene kadar yurtta kaldı.

Bu sırada Kiku’nun kendisine emanet dolabında bulunduğu söylenmemişti. Bunu öğreten Haşi dedikleri çocuk oldu. Haşio Mizouçi da kendisi gibi alıcı bulamayan çocuklardan biriydi. Kumlukta oynarken, Haşi konuşmaya başlamıştı. “Baksana, sadece ikimiziz, geri kalanların tümü ölmüşler. Emanet dolabı içinden sadece sen ve ben sağ çıkmışız.” Haşi zayıf, çelimsiz bir çocuktu. Islak ıslak gözleri hep uzaklara bakardı, konuşmaya başladığında Kiku kendisi şeffaf bir insanmış da o bakışlar içinden geçip uzaklara ulaşıyormuş hissine kapılırdı. Haşiden bir ilaç kokusu yayılırdı. Karanlık ve sıcak kutunun içinde durmaksızın ağlayan ve polislerin kendisini bulmasını sağlayan Kiku ile farklı olarak, Haşi o hastalıkı hali sayesinde kurtulmuştu. Haşivi terk eden kadın bebeği yıkamadan bir kesekağıdına tıkıştırarak emanet dolabına bırakmıştı…

Eklendi: Yayım tarihi

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

  • Kategori(ler) Roman (Yabancı)
  • Kitap AdıEmanet Dolabı Bebekleri
  • Sayfa Sayısı464
  • YazarRyu Murakami
  • ISBN9786052653647
  • Boyutlar, Kapak13,5 x 21 cm, Karton Kapak
  • Yayıneviİthaki Yayınları / 2024

Yazarın Diğer Kitapları

  1. Miso Çorbasında ~ Ryu MurakamiMiso Çorbasında

    Miso Çorbasında

    Ryu Murakami

    Ryu Murakami, savaş sonrası Tokyo’sunun neon parlaklığındaki gecelerinin karanlık köşelerini gösteren şiddetli eserleriyle, modern Japon edebiyatının en önemli isimlerinden. Daha önce Yok Yere ve...

Men-e-men Birazoku

Aynı Kategoriden

  1. Çalı Horozu ~ Michel TournierÇalı Horozu

    Çalı Horozu

    Michel Tournier

    “Yazarın görevi mitleri ölümden kurtarmaktır” diyen Michel Tournier, Fransa’nın en yaratıcı yazarlarından biri. İlk bakışta birbirinden uzak görünen nesneler ve olgular arasında bağlar kurarak;...

  2. Silüet ~ Andrea CremerSilüet

    Silüet

    Andrea Cremer

    “Ateşli ve kesinlikle heyecan verici…” Becca Fitzpatrick, hush, hush serisinin yazarı * BİR KURT SÜRÜSÜNE SÖZ GEÇİREBİLİYOR AMA KALBİNE ASLA! Calla, kaderinin ona ne...

  3. Işık Bahçeleri ~ Amin MaaloufIşık Bahçeleri

    Işık Bahçeleri

    Amin Maalouf

    Hoşgörü peygamberi Mani’nin inancı ve öyküsü Hıristiyanlık çağının şafağında, İsa’nın ölümünden iki yüz yıl sonra başlar. Bizim çağımızın da kahramanı olabilecek Mani, yaşam öyküsüyle,...

Haftanın Yayınevi
Yazarlardan Seçmeler
Editörün Seçimi
Kategorilerden Seçmeler

Yeni girilen kitapları kaçırmayın

Şimdi e-bültenimize abone olun.

    Oynat Durdur
    Vimeo Fragman Vimeo Durdur