İlk kitabı Mahremle Epsilon okurlarının beğenisini kazanan Anna Campbellden müthiş etkileyici, çarpıcı, güçlü ve romantik bir aşk hikâyesi daha
Tek kelimeyle romantik.
Eloisa James
Okuyucular birbirine derinden aşık, muhteşem iki karaktere bayılacaklar.
Publishers Weekly
Hindistan’da tutsak edilen İngiliz casusu Sir Gideon Trevithick ülkesine döndüğünde ulusal kahramandır. Bir yıl boyunca işkence gören Gideon insanlarla ilişki kurmakta güçlük çekmeye başlamış ve içine kapanmıştır. Ancak çok zor durumda olan Lady Charis Weston ile karşılaşınca, duyduğu ilgi ve yakınlığı gizleyemez. Charis, kendisine miras kalmasını istemeyen ve onu şiddet uygulayarak istemediği bir adamla evlenmeye zorlayan üvey ağabeylerinden kaçmaktadır.
Gideon bir yandan Charis ile aralarındaki yakınlaşmaya karşı koymaya çalışır çünkü güzeller güzeli Charis’in kendisi gibi travmalar yaşamış, bunların etkisinden kurtulamamış bir adamdan çok daha iyisini hak ettiğini düşünmektedir. Bir yandan da genç kızı kurtarmanın tek yolunun onunla evlenmesi olduğunun farkındadır.
BİRİNCİ BÖLÜM
Winchester, Şubat başı, 1821
“Aman Tanrım, burada ne var böyle?”
Adamın derinden gelen sesi Charis’ın acı içindeki uykusunun içine işledi. Kız ürkerek kasılmış pozisyonunu düzeltti. Bir an için, Holcombe Hall’daki sıcak yatağında uzanmak yerine neden bir saman yığını içerisinde titrediğini merak etti.
Acı içinde yanarken istemsizce inledi ve aptallığına lanet okudu.
Bütün tehlikeyi göz ardı edip nasıl uyuyakalmıştı?
Biçimsiz hanın arkasındaki ahıra doğru tökezlediğinde yorgunluktan kör olmuş haldeydi. Güvende olacak kadar ilerleyenle m iş olmasına rağmen bir adım daha atmaya gücü kalmamıştı.
Simdi de hiç güvende değildi.
Adamın fenerinin ışığı sulanmış gözlerini kamaştırmıştı. Ahırın dışındaki uzun gölgeyi fark ettiği anda, panikten nefesi kesilip, çevredeki tahtalın toplayıp, aralarına ilişmişti. Kalp alışları kulaklarında gök gürültüsü gibi inledi.
Boğuk bir inleme ile yaralı sol kolunu oynatmaya çalışırken. Charis’ın titreyen ellen yırtık yeleğine değdi. Kızın korkusunu sezen, kestane renkli büyük at sabırsızca hareketlendi.
Adam, fenerini Charis’in bulunduğu köşeyi aydınlatmak için kaldırdığında, genç kız ışıktan kaçtı. Adamın gölgesi koyulaşıp, büyüyerek yüksek tavana kadar uzandı.
“Lütfen korkma.” Siyah eldivenli yabancı garip bir el hareketi yaptı ve “Niyetim sana zarar vermek değil.” dedi.
Adamın bariton sesi ortamı yumuşatmıştı. Kıza doğru hır harekette bulunmamasına rağmen Charis’ın korkusu hâlâ yatışmamıştı. Acımasız deneyimleri, ona erkeklerin yalan söyleyebileceğini öğretmişti. Hatta kadife sesli ve kültürlü olan adamların bile
Charis’in göğsündeki acı, adamla karşılaştığı andan ben nefes almadığını hatırlattı. İçine çektiği bava, at gübresi, saman tozu ve korku doluydu.
Charis kafasını çevirdi ve ilk defa gerçekten adama baktı. Şoktan nefesi boğazında düğümlendi.
Adam baştan aşağıya güzeldi.
Güzel. Daha önce hiçbir erkekle ilişkilendirmediği bir kelime. Ama bu durumda, başka bir kelime aklına gelmiyor.
Bu kadar sade ve kusursuz bir güzellik, Charis’i hayran bırakmıştı.
Bütün tedirginliğine rağmen, adamın alnındaki çizgilerden, çene kemiklerinden, hafif kalkık burnundan gözlerini alamıyordu. Teni yanıktı. Şubat ayı içip alışılmadık bir görüntüydü.
Kuvvetli görüntüsünün yanı sıra, kabarık ve koyu siyah saçları ile peri masallarında ki prensleri andırıyordu.
Charis artık peri masallarına inanmıyordu.
Charis dar ahırı inceledi. Adamın gövdesi ahırdan çıkışı engelliyordu. Tekrar aptallığına lanet okudu. Sağlam koluyla, kendini koruyabilmek için yerde bir kaya veya bir çivi aradı ama sadece dikenli samanlar vardı.
Gözünü kırpmadan adamın feneri yere koyusunu izledi. Adamın hareketleri yavaş ve güven vericiydi. Ama onu kaçırmak istese şimdi iki eli de boştu. Charis’ın bütün kasları gerilmiş bir şekilde saldırmaya ve yumruklamaya hazırdı.
Uzun sessizlik boyunca, nefes alış verişleri Charis’i sağır etmişti. Rüzgârın inlemesini bile bastırıyordu. Güçlü at gene hareketlendi ve endişeli bir şekilde bağlı olduğu ipi koridora doğru çekiştirdi.
Gergin hayvan kızı tekmeleyip, onu buraya hapsederse ne olurdu? Atın tırnakları keskin ve ölümcül büyüklükteydi Korku, ağır bir taş gibi Charıs’in midesine oturmuştu ve her geçen saniye, sığınak daha korkunç görünmeye başlamıştı.
Neden? Yorgun ve yaralı olsa bile neden kaçıp gitmemişti? Kaçıp çalıların arasına saklansa bile daha güvende olurdu.
Adam bileklerine kadar uzanan kalın paltosunu savurarak bir adım attı. Charis geri çekilerek, adamın ellerini bükmeye hazırlandı. Vücudundan terler boşandı. Adam ondan çok daha ırı ve güçlüydü.
Ama adam sadece atın bağını sıkıca tuttu. “Sakin ol, Knan.” Adamın sakin ses tonu cazip bir müzik gibi çınlarken, atın kafasını sıvazlayıp onu sakinleştirmeye çalışıyor…
Bu kitabı en uygun fiyata Amazon'dan satın alın
Diğerlerini GösterBurada yer almak ister misiniz?
Satın alma bağlantılarını web sitenize yönlendirin.
- Kategori(ler) Roman (Yabancı)
- Kitap AdıGünahın Esiri
- Sayfa Sayısı416
- YazarAnna Campbell
- ISBN9944822985
- Boyutlar, Kapak13,5x21 cm, Karton Kapak
- YayıneviEpsilon / 2010
Yazarın Diğer Kitapları
Aynı Kategoriden
- Kalp Şeklinde Kutu ~ Joe Hill
Kalp Şeklinde Kutu
Joe Hill
Joe Hill istikrarlı ve her yapıtı modern bir korku klasiği olan nadir yazarlardan biri. İlk romanı Kalp Şeklindeki Kutu ise Hill’in muhtemelen kaleme aldığı en rahatsız...
- Huzursuz Ölüler ~ Simon Beckett
Huzursuz Ölüler
Simon Beckett
Hunter, bilirkişi sıfatıyla dahil olduğu son vakada yaşanan skandalların ardından bir süredir davalara çağırılmıyordu. Ancak Londra’ya çok da uzak olmayan küçük bir sahil kasabasında...
- Wardstone Günlükleri – 01: Hayaletin Çırağı ~ Joseph Delaney
Wardstone Günlükleri – 01: Hayaletin Çırağı
Joseph Delaney
“Hayalet, birçok kişiyi eğitmeye çalıştı. Ama çok azı sonuna kadar dayanabildi,” dedi annem. “Ve tamamlayanlar da onu yerini doldurabilecek özelliklere sahip değil. Dikkatsiz, zayıf...