Birazoku.com sitesinde de kitapların ilk sayfalarından biraz okuyabilir, satın almadan önce fikir sahibi olabilirsiniz. Devamı »

Yazar ya da yayınevi iseniz kitaplarınızı ücretsiz yükleyin!

Bırak Ve Rahatla
Bırak Ve Rahatla

Bırak Ve Rahatla

Adem Güneş

Bazen öyle anlar olur ki duygularımızı yönetemeyiz… Duygularımız bizi yönetir… Öfkemizle baş etmekte zorluk çeker; sevdiklerimizi kırar, incitir, sonra pişman oluruz… Kaygılarımız yaşamımızı esir…

Bazen öyle anlar olur ki duygularımızı yönetemeyiz…

Duygularımız bizi yönetir…

Öfkemizle baş etmekte zorluk çeker; sevdiklerimizi kırar, incitir, sonra pişman oluruz…

Kaygılarımız yaşamımızı esir alır; adım atmakta zorluk çeker, kararsızlıklar yaşarız…

Sabah uyandığımızda ‘iyi bir gün geçirmeye’ niyet eder; günü iç daralmaları ile kapatırız…

İyi düşünmek yetmez; iyi hissetmekte zorluk çekeriz…

İç seslerimiz bir türlü susmaz; hayata tebessüm edemeyiz…

Bir telaş, bir acelecilik içinde yaşar; yeryüzünü kendi gözlerimizle seyredemeyiz…

Ve tüm bunların değişmeyeceğine inanır, kalitesiz bir yaşama kendimizi mahkûm ederiz…

Halbuki, duyguların zarara uğramış yanlarını onarmak, onarılmış duygularla bir iç genişliği içinde yaşamak mümkündür…

Değersizlik hislerimizden, yetersizliklerimizden, güvensizliklerimizden ve içimizde yıllar boyunca birikmiş tüm hoşnutsuzluk duygularından arınabilir, ruhsal özgürlüğümüze yeniden kavuşabiliriz…

Adem Güneş, Bırak ve Rahatla’da kendimizi nasıl onarabileceğimizi anlatıyor… Altı haftalık bir program içerisinde ‘Duygusal Farkındalık Eğitimi’ sunuyor…

Peki ama nasıl?

Telaşlı yaşamı bırakıp biyolojik ritmi düzenleyerek ‘sakinliğe’ erişmek…

Bastırılmış duyguları bırakıp ‘ruhsal özgürlüğü’ hissetmek…

Kaygılı bedeni bırakıp ‘iç genişliği’ elde etmek…

Bırak ve Rahatla, geçmişini onarmak ve gerçek kendiliğini bulmak isteyen herkes için…

İÇİNDEKİLER
1. Bölüm
Öykümüz Çocukluk Yıllarında Başladı …………………………………9
Duygularımı Yönetemiyorum………………………………………………..36
2. Bölüm
Onarıma Giriş …………………………………………………………………………53
Seanslar
1. Hafta
Yalıtım………………………………………………………………………………..59
2. Hafta
Hissi Hissetme ve Hissi Yönlendirme ……………………………..79
Ön Bilgiler………………………………………………………………………….81
Seans Odasının Özellikleri ……………………………………………….96
Uygulama…………………………………………………………………………..101
1- Hissi Hissetme ………………………………………………………………102
Kendinizi Arayın ………………………………………………………………105
2- Hissi Yönlendirme…………………………………………………………108
Ne Öğrendik? …………………………………………………………………….109
3. Hafta
Biyolojik Ritmin Düzenlenmesi ……………………………………….111
Ön Bilgiler………………………………………………………………………….113
Uygulama…………………………………………………………………………..116
4. Hafta
Duyguyu Yönetmek…………………………………………………………..125
Ön Bilgiler………………………………………………………………………….127
Uygulama…………………………………………………………………………..136
1. Etap ……………………………………………………………………………….136
2. Etap ………………………………………………………………………………..144
3. Etap ………………………………………………………………………………..148
Özet…………………………………………………………………………………….181
5. Hafta
Kaygıya Rağmen Bırakma ………………………………………………..185
Ön Bilgiler………………………………………………………………………….187
Uygulama…………………………………………………………………………..191
Kasma ………………………………………………………………………………..191
Bırakma – Birinci Derinlik Boyutu …………………………………..194
Bırakma – İkinci Derinlik Boyutu …………………………………….195
Bırakma – Üçüncü Derinlik Boyutu………………………………….196
6. Hafta
İnsan ile Temas………………………………………………………………….205
Ön Bilgiler………………………………………………………………………….207
Uygulama…………………………………………………………………………..209
7. Hafta
Yalıtımdan Çıkış ………………………………………………………………..213
Bırak Ve Rahatla …………………………………………… 219
Zorluklar Karşısında Bırakın ve Rahatlayın…………………..227
Kaliteli Bir Yaşam Sözü Verin Kendinize…………………………227
Onarım Hikâyeleri …………………………………………. 231

ÖNEMLİ
Bu kitap eklektik yöntemle hazırlanmış bir
Duygusal Farkındalık
(Emotional Awareness)
çalışmasıdır.
Kitapta geçen bilgiler ve uygulamalar bir tedavi
değil, farkındalık içerir.
Psikolojik sorunların tedavisinde uzman desteği
alınmalıdır.

– 1. Bölüm –

öykümüz çocukluk
yıllarında başladı

Ankara’da doğdum, Ankara’da büyüdüm…
Orta düzeyde geliri olan bir ailenin çocuğu idim…
Babam, kendi halinde, dürüst, mütevazı bir taksi şoförü, annem sevgi dolu bir Anadolu kadını…
Çocukluk anılarım sokakta oynadığım oyunlarla dolu… Yola koyduğumuz iki taşın arasındaki kale direklerinin önünde, aşağı mahallenin çocukları ile top koşturmak… uçurtma uçurmak… misket biriktirmek…
Babam ben henüz 14 yaşında iken vefat etmişti…
Çocuktum…
Ölümcül bir hastalığını bizden gizlediğini bilmiyordum…
Sürekli hastaneye gidip geliyordu…
Bense babamın hastane işleri bitince bana alacağı bisikleti bekliyordum…
Aslında hâlâ bekliyorum…
Sanki babam bana bir gün bisiklet alacak gibi hayal ediyorum…
Gerçekçi olmasa da beklentim bu, kaybetmek istemiyorum…
Hayal kırıklığına düşmek yerine bu ‘çocuksu duygumu’yaşatmak istiyorum…
Babamın vefatı yaşamımda işittiğim ilk ‘gonk’ sesi oldu…
Birkaç akşam fark etmedim gerçekten vefat ettiğini…
Onun ölümünü değil, bisikletimin ne olacağını düşünüyordum…
Babam sanki, birkaç gün sonra zaten gelecek gibiydi…
Ancak gerçeğin soğuk yüzü çok geçmeden göründü…
Arabası evin önünde bu kadar uzun süre hiç kalmamıştı… ve evin bu sessizliği çok can sıkıcıydı…
Babamın ısrarla gelmemesi sinirlerimi bozmuştu…
Vefatında şaşkın gözlerle etrafımda ağlayan insanları seyreden ben (ve aslında geçirdiğim bu travma sırasında “Aferin, ne kadar da akıllı çocuk, hiç ağlamıyor…” diye başı okşanan ben) üçüncü günün akşamı artık dayanamayıp sağa sola saldırmaya, ağlamaya başladım…
İçimde tuhaf bir daralma vardı…
Kabul etmek zor geldi babamın yokluğunu…
Kalbim şişiyordu sanki…
Bağırıp çağırdığımı, ne dediği belli olmayan cümleler kurduğumu hatırlıyorum o akşam…
Arada bir babama kızıyordum, güvenimi kırmıştı;
“Bana bisiklet alacağını söylemiştin, yalancı…” diye bağırıyordum

Sanki kızgınlığımı duyacak, kendisini savunmak için bir yerden çıkıp gelecek, tebessüm eden siması ile “Alacağım, alacağım bağırma öyle…” diyecek gibi bir his vardı içimde…
Ama olmadı…
Son çırpınışlarım boşa çıktı…
Ne yapacağını bilmez bir vaziyette pencerenin önüne oturdum…
Ölümün soğuk yüzünü seyrettim, camın kenarında… “Acıyı duymamak için” yoldan geçen beyaz arabaları saydım saatlerce…
Babamın ölümüyle “duygularımı bastırmayı” öğrendim… Artık hayatta daha güçlü olabilecek bir araca sahip olmuştum…
Duyarsızlaşmayı öğreniyordum adım adım…
İlk Uçak Yolculuğum
İlk uçak yolculuğumu 23 yaşında yaptım…
Benim için heyecan verici bir deneyimdi… Gökyüzünde olmak, bembeyaz bulutların üzerinde gezinmek, çocuk gibi sevindirmişti beni…
Keyifle geçen bu yolculuktan sonra iki yıl hiç uçağa binmedim…
İki yıl sonra yeni bir yolculuğa çıkmam daha gerekiyordu… Ancak bu sefer içimde garip bir ‘direnç’ hissettim… ‘İçimde bir ses’ bu yolculuğa çıkmamam gerektiğini, çıkarsam uçağın düşeceğini söylüyordu… Yolculuğa birlikte çıkacağım herkes mutluydu, tatil planları yapıyordu… Bense onların bu yolculukta başlarına neler geleceğini zihnimde yaşıyor, onları seyrederken garip bir duyguya kapılıyordum…
(Yıllar sonra bu direncin bilinçaltımın beni koruma çabasından kaynaklandığını ‘fark ettiğimde,’ kendi onarım sürecim başlayacaktı…)

‘Psikolojik problemler ‘iman zayıflığı’ diyerek basite
alınmamalıdır…

Günler geçiyor, uçuş tarihi yaklaşıyor, kalbimdeki tuhaf çarpıntı gün geçtikçe artıyor, içim daraldıkça daralıyordu…
Sonunda içimdeki bu daraltıyı yakın bir arkadaşımla paylaştım… Güldü, “Ölümden mi korkuyorsun…” dedi. “İnsan kaderinde ne varsa onu yaşar, korkma,” diye nasihat etti…
Beni anlamamıştı… yaşadığım şey korku değildi…
Anlam veremediğim bir bunaltı yaşıyordum…
Arkadaşımla aramda geçen bu konuşma beni rahatlatmaya yetmedi…
Birkaç gün sonra düşüncelerine önem verdiğim, benden yaşça büyük bir kişiye daha açtım konuyu…
O da; “iman zayıflığı” diye kestirip attı… Gençliğimin en zayıf zamanında işittiğim bu söz beni güçlendirmek yerine, daha da huzursuz etti…
Yolculuğa çıkacağımız günün gecesi sabaha kadar defalarca sıçrayarak uyandım… uykumun en derin yerinde bir ‘boşluğa düşüyor gibi hissediyor’ ve çırpınarak uyanıyordum…
Sabah havaalanına gitmek üzere erkenden yola çıktım…
Havaalanına vardığımda kalbimin daralmaya başladığını hatırlıyorum… İçeri girdim… Anonslar arasında, kalabalığın içinde, uçağın kalkacağı perona doğru gönülsüzce ilerledim durdum…
Sanki o an orada değildim, her şeyi ‘hayal dünyasında’ yaşıyor gibiydim…
Kalbimdeki daralma arttıkça artıyor, perona doğru ilerleyen insanları seyrederken, içimde “herkes ölüme gidecek” diye sesler işitiyordum…
Sanki kader onları bir uçağın içinde buluşturup ölüme götürecekti…
O an biri elimden tutsa ve “Hayır, binme!” diye beni çekip götürse rahatlayacaktım…
Ama olmadı… Önümdeki sıra ile birlikte ilerleyerek uçağa bindim…
Birkaç yıl önce sevinçle bindiğim bu araç şu an benim katilim gibi duruyordu…
Valizlerini yerleştiren insanlar…
Ağlayan bebekler…
Emniyet kemerini takıp hemen uykuya geçmek için başını cama yaslayanlar…
Sanki onların bilmediği bir şeyi biliyormuşum gibi, garip bir duygu ile insanları seyrederek koltuğuma oturdum…
Uçağın camından dışarıyı seyretmeye koyuldum… gözüm kanatlara takıldı… kanatlarda gevşemiş bir vida, kırılmış bir mekanik aksam, gözden kaçan bir ayrıntı var mı diye incelemeye başladım… Anonslar, ding-dong sesleri, hosteslerin acil çıkış talimatları…
Ve sonunda uçağın dev gövdesinin kıpır kıpır hareket etmesi kaygılarımı zirveye çıkarmıştı…
Uçağın tekerinin her bir hareketini sezecek kadar hassaslaşmıştım…
Kalkış pistine gelip son hızla takur tukur yol almaya başladığımızda artık içimde bir şeylerin koptuğunu somut olarak hissettim…
Gözlerimi sıkı sıkıya kapattım, dişlerimi sıktım, koltuğa koparırcasına yapıştım… Tam 3 saat boyunca hiç kımıldamadan aynı pozisyonda öylece kalakaldım… Ne hostesin yemek teklifine cevap vermeye, ne de camdan dışarıya bakmaya cesaretim kalmıştı…
Uçağın inişe geçtiği anonsunu duyuncaya kadar ellerimin uyuştuğunu, dişlerimi sıktığımı, çenemin ağrı içinde kaldığını hissedemedim…
Sonunda yere indik inmesine ama, aklıma dönüş yolculuğu düşünce tatilin tadı kaçtı…

Eklendi: Yayım tarihi

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Yazarın Diğer Kitapları

  1. Çocuk Eğitiminde Pozitif İletişim ~ Adem GüneşÇocuk Eğitiminde Pozitif İletişim

    Çocuk Eğitiminde Pozitif İletişim

    Adem Güneş

    Eş, eşi ya terapi eder ya da terapiye muhtaç eder. Günümüzde eşler birbirlerini varolduğu hali ile kabul etmedikleri içindir ki, evlilikler incitici bir mücadele...

  2. Çocuk Deyip Geçmeyin ~ Adem GüneşÇocuk Deyip Geçmeyin

    Çocuk Deyip Geçmeyin

    Adem Güneş

    “Ne kadar değerli insan gördüysem onların çocuğa değer verdiğini de gördüm. Çocuğa değer vermek bir lütuf değil, insan olmanın gereğidir. Bu gerekliliğe önem veren...

  3. Kendini Affet ~ Adem GüneşKendini Affet

    Kendini Affet

    Adem Güneş

    Birçoğumuz için ‘kendini affetmek’ tanıdık bir kavram değildir… Halbuki affetmelerin ilki, kişinin kendini affetmesidir. Kendini affetmek; bireyin geçmişte hissettiği ve bilinçaltının derinlerinde yatan suçluluk...

Bebhome Kahve

Aynı Kategoriden

Haftanın Yayınevi
Yazarlardan Seçmeler
Editörün Seçimi
Kategorilerden Seçmeler

Yeni girilen kitapları kaçırmayın

Şimdi e-bültenimize abone olun.

    Oynat Durdur
    Vimeo Fragman Vimeo Durdur