“Mektup şeklindeki yazılar, insanların fikirlerini birbirine bütün çıplaklıklarıyla duyurmalarına en elverişli yazılardır. Diğer yazı şekilleriyle bu amaca kolay kolay ulaşılmaz. Bunun en iyi ve en kuvvetli delili de sizin bana yazdığınız mektuplardaki ifadelerdir. Siz yazılarınızda ne kadar açık konuşuyorsanız ben de size duyurmak istediğim meselelere aynı açık yüreklilikle dokunacağım.”
İlköğretim atılımının ve köy enstitülerinin kuruluş yıllarını kapsayan 1935-1946 dönemi, İsmail Hakkı Tonguç’un da İlköğretim Genel Müdürlüğü görevinde bulunduğu yıllardır. Tonguç’un bu dönemde yakın çalışma arkadaşlarına, köy enstitüsü müdür ve öğretmenlerine, Milli Eğitim müdürlerine, çeşitli kademelerdeki yöneticilere, öğrencilere, kimi yazar ve düşünürlere yazdığı mektuplar, milli eğitim tarihimizin hareketli ve çok tartışılmış bir döneminin aydınlığa çıkarılmasındaki önemli belgelerdir.
İsmail Hakkı Tonguç Belgeliği Vakfı’ndan alınan dönem fotoğraflarıyla zenginleştirilerek yayına hazırlanan Mektuplarla Köy Enstitüsü Yılları, eğitim alanında elverişsiz koşullarda yürütülmüş çabanın bir başka yönünü, bir çeşit “perde arkası”nı gözler önüne sermektedir.
Önsöz
İsmail Hakkı Tonguç’tan kalan belgeler arasında mektuplar önemli bir yer tutmaktadır. Bu kitapta, kendisinin İlköğretim Genel Müdürlüğü görevinde bulunduğu yılları kapsayan 1935-1946 döneminde yazmış olduğu mektuplar bir araya toplanmıştır. Bunların büyük çoğunluğu ilk kez yayınlanmaktadır. Geri kalanların bir kısmı Köy Enstitüleri konusunda yayınlanmış çeşitli kitaplardan alınmış, kaynakları dipnot olarak gösterilmiştir. 129-164. sayfalar arasındaki mektuplar ise 1945 yılında İlk Öğretim dergisinde1 çıkmış açık mektuplardır; konuyla olan yakın ilişkilerinden ötürü bir kez daha yayınlanmalarında yarar görülmüştür. Mektupların büyük bir bölümü kendisinin bıraktığı belgeler arasındaki ikinci nüshalarından hazırlanmıştır. Bir bölümü de 1960 yılından sonra yürütülmüş bir mektup ve belge toplama kampanyası sırasında mektupların yazıldığı kişilerden derlenmiştir. Mektuplar, İsmail Hakkı Tonguç tarafından yakın çalışma arkadaşlarına, Köy Enstitüsü müdür ve öğretmenlerine, Milli Eğitim müdürlerine, çeşitli kademelerdeki yöneticilere, öğretmenlere, öğrencilere, kimi yazar ve düşünürlere yazılmıştır.
Bilindiği gibi 1935-1946 dönemi, ilköğretim atılımı ve Köy Enstitülerinin kuruluş yıllarıdır. Bu bakımdan, içerikleri açısından bir bütünlük gösteren bu döneme ait mektupları bir kitap halinde toplamayı uygun bulduk. Daha önce ve daha sonra yazılmış olanların içeriği farklıdır. Mektupların yazıldığı ortamı uzun boylu anlatmanın gereği yoktur; yakın tarihimizin toplumsal ve ekonomik özelliklerini çeşitli açıdan belirten ve yorumlayan incelemelerin, Köy Enstitüleri konusundaki yayınların çokluğu okuyucuyu yeterince aydınlatacak genişliktedir. Ancak, mektupların daha iyi anlaşılabilmesi için çok kısa bir açıklama yapmak da yararlı olacaktır: 1935-1946 dönemi Osmanlı İmparatorluğu’nun yıkıntıları üzerine kurulmuş genç Cumhuriyet’in çok partili rejime geçişten önceki son on yılıdır. İçte ve dışta önemli sorunlar vardır: İkinci Dünya Savaşı’nın bütün insanlığı kana buladığı bir dünyada, bu savaşın getirdiği büyük ekonomik ve siyasal sorunlar ortasında, Türkiye’de bir kısım aydınlar ve yöneticiler Cumhuriyet rejiminin temellerini sağlamlaştırmak ve halk yönetimini gerçekleştirmek çabası içindedirler. Oysa bunu yapabilmek için koşullar, dışta olduğu kadar içte de elverişsizdir: İmparatorluktan kalan bozuk ve geri toplumsal ve ekonomik yapı kökten değiştirilememiştir, nüfusun yüzde sekseni geleneksel derebeyi düzenine dayalı kapalı bir ortaçağ köy ekonomisini sürdürmektedir. Kentleşme çok yavaş ve yetersizdir. Ekonomik kalkınmaya katkıda bulunamayacak kasaba esnafı, çoğunluğu dışa bağlı, ulusal bir burjuvaziye dönüşme yeteneğinden yoksun aracı tüccar, köy ekonomisinin gelişmesini, farklılaşmasını, köyden dışa açılmasını önleyen ağa, imparatorluktan devralınmış, yönetim kadrolarından bir türlü uzaklaştırılamayan bürokrat, iktidarda büyük ölçüde söz sahibidir. Bu durumdan kaygı duyan, geleceğin güvencesini halkın bilinçlenerek yönetime katılmasında gören ve bunun için çaba harcayan bir avuç aydın tedirgindir, daha da kötüsü bu sonuncuların iktidardaki ağırlığı giderek azalmaktadır. İşte böyle bir ortamda, köklü altyapı değişiklikleri yapılamamakta, ancak eğitim gibi doğrudan doğruya altyapıyı değiştiremeyecek bir alanda hareket olanağı bulunabilmektedir. Gerici iktidar ortaklarının karşısında eğitim alanında çalışmalara girişilir. Bu çalışmaları yürütenler halkı bilinçlendirmek, ekonomik ve siyasal alanda onu güçlendirmek, iktidara katılmasını ve ağırlığını koyarak altyapı devrimlerini gerçekleştirecek gücü oluşturmasını sağlamak için eğitimden yararlanmayı amaçlarlar.
Yayınladığımız mektuplar, işte böyle elverişsiz koşullar içinde yürütülmüş bir çabanın bugüne kadar az açıklanmış bir başka yönünü, bir çeşit “perde arkası”nı göz önüne sermektedir. Yapılmakta olan çalışmalara aslında karşı olan, en azından elverişsiz olan bürokratik ve tutucu yönetim içerisinde yeni bir anlayışla iş yapabilmek için, “mektuplaşma” bir yöntem olarak kullanılmıştır. İmparatorluk kalıntısı, dar görüşlü ve tutucu bir yönetim sisteminin resmi yazışma kalıpları içinde yürütülemeyecek, insanları ilerici bir amaca doğru yöneltme, harekete geçirme çabası bu yoldan sağlanmaya çalışılmıştır. İsmail Hakkı Tonguç bir mektubunda şöyle diyor: “… mektup şeklindeki yazılar, insanların fikirleri birbirine bütün çıplaklıklarıyla duyurmalarına en elverişli yazılardır. Diğer yazı şekilleriyle bu amaca kolay ulaşılamaz.” Böylece, bu mektupların yayınlanmasıyla 1935-1946 yılları arasındaki eğitim çalışmalarına esas olan düşünce ve ilkelerin, uygulamadaki zorlukların, bu çalışma-
lara katılan kişilerin davranış ve tutumlarının daha iyi anlaşılmasına yardımcı olacağımızı sanıyoruz. Herhalde, milli eğitim tarihimizin hareketli ve çok tartışılmış bir döneminin aydınlığa çıkarılmasında bu belgelerin yararı olacaktır.
Mektuplar yayına hazırlanırken şu yol izlenmiştir:
- Kronolojik bir sıralama yapılmıştır. Tarihi bulunmayan mektuplar, mektuplardaki söz konusu olaylar göz önüne alınarak olanaklar ölçüsünde kronolojik sıralama içine yerleştirilmiştir.
- Mektupların metninde bugün artık zorlukla anlaşılabilecek eski sözcüklerin karşılıkları köşeli parantez içinde verilmiştir.
- Mektuplardaki olaylar konusunda ayrıntılı açıklamalar yapılmamıştır. Okuyucuyu etki altında bırakmak gibi bir kaygıdan ötürü bu yola gitmedik.
- Elimizde her mektupla ilgili bazı belgeler, verilmiş karşılıklar ve başkalarınca yazılmış mektuplar olduğu halde bunları kitaba katmadık; böyle bir yol tutsaydık kitabın hacmi çok artacaktı.
- Mektuplardaki bazı adlar kapatılmıştır. O dönemdeki çalışmalara katkısı olmuş kişilerin bu gibi durumlarda gösterdikleri aşırı duyarlık bu davranışımızın nedenidir. Şüphesiz ki bazı adların kapatılması bu gibi mektupların belge olarak değerini azaltmaktadır. Ancak, ciddi araştırma yapacak olanlara gerekli açıklamaları yapmaya hazırız. 1960’tan sonra yürütülen mektup ve belge toplama kampanyasına katılarak ellerindeki mektup ve belgeleri yollayanlara, mektupların düzenlenmesinde, yayına hazırlanmasında, yayınlanmasında emeği geçenlere teşekkür ederiz.
Engin Tonguç
Ankara, 6 Haziran 1976
…
Bu kitabı en uygun fiyata Amazon'dan satın alın
Diğerlerini GösterBurada yer almak ister misiniz?
Satın alma bağlantılarını web sitenize yönlendirin.
- Kategori(ler) Anı - Anlatı Mektup
- Kitap AdıBüyük Ana – Dişilin İmge ve Simgeleri
- Sayfa Sayısı512
- YazarErich Neumann
- ISBN9786254298363
- Boyutlar, Kapak15,5 x 23 cm, Karton Kapak
- Yayıneviİş Bankası Kültür Yayınları / 2024
Yazarın Diğer Kitapları
Aynı Kategoriden
- Nereye Gidiyoruz Baba? ~ Jean-Louis Fournier
Nereye Gidiyoruz Baba?
Jean-Louis Fournier
“Anormal bir çocuğun pek de eğlenceli bir hayatı yoktur. Her şey en başından kötü başlar. Gözlerini ilk açtığında, beşiğinin üzerine eğilmiş, ona bakan iki...
- İspanya, Yaşasın Ölüm ~ Nikos Kazancakis
İspanya, Yaşasın Ölüm
Nikos Kazancakis
İspanya, ulusların Don Quijote’sidir. Dünyayı kurtarmaya çalışır, güvenliğe ve refaha sırtını döner, ele geçmez binlerce hayali kovalar. Bu mantık ötesi donkişotça seferlerde kendini tüketir....
- 40’ında 40 Kadın ~ Tuluhan Tekelioğlu
40’ında 40 Kadın
Tuluhan Tekelioğlu
“Tuluhan Tekelioğlu’nun kitabında, kırk yaşındaki kadınların hikâyelerinden kesitler bulacaksınız. İlk bakışta bambaşka hayatlar yaşayan, farklı farklı kesimlerden gelen ama sanılanın aksine, ne çok ortak...