Nefes’in maceraları hız kesmeden devam ediyor! Bu kez esas zenginliğin peşine düşmüşken kendini bir anda kickboks salonunda buluyor. Bir yandan hakkında hiçbir şey bilmediği bir spor dalını öğrenmeye çalışıyor bir yandan da çok sevdiği pembe kalpli çoraplarının gazabına uğruyor. Üstelik bu kez herkesin gözü önünde! Bu utanç verici olayın unutulması ise biraz zaman alacak gibi görünüyor. Neyse ki Nefes’in onu anlayan, kusurlarıyla kabul eden, saçmalıklarına birlikte gülebildiği arkadaşları ve sevgi dolu bir ailesi var.
Sosyal medyada “Akademisyen Anne” hesabı ile yüzbinlerce anne babaya gelişim destek önerileri veren, çocuk gelişimi alanında ülkemizin en üretken ve değerli isimlerinden Doç. Dr. Saniye Bencik Kangal’dan yepyeni bir seri: Hayat Dediğin…
Ne de olsa hayat dediğimiz, gizli bir hazine!
***
Bu seriyle hayatın inişli çıkışlı yollarında birlikte ilerleyecek, nesiller arası iletişimden arkadaşlığa, okul hayatından maceraya, iyisiyle kötüsüyle her türlü duyguya ve duruma şahitlik edeceğiz. Doç. Dr. Saniye Bencik Kangal’ın eğlenceli ve içten kalemi bu kez okul çocuğu Nefes karakteriyle vücut buluyor; bir çocuğun gözünden hayatın karşımıza neler çıkarabileceğini her kitapta farklı bir temayla irdeliyor.
Müfredat temaları:
NESİLLER ARASI İLETİŞİM, DUYGULAR, ÇOCUK DÜNYASI, ZAMAN VE MEKÂN, HAYAT BECERİLERİ, ERDEMLER
MUTLULUĞUN FOTOĞRAFI
Duruuun! Bırakın diyorum!
“NEFEEES!”
Ne oluyor yahu? Deprem mi oluyor? Birden sarsılmaya başladım.
“Nefeees, uyan kızım, kâbus görüyorsun.
Geçti yavrum, bitti, uyan.”
Acilen gözlerimi açmam gerekiyordu. Sahiden rüya mı görüyordum? Bir rüyanın içinde de uyanıyor olabilirdim. Ama bu lavanta kokusu rüya olamazdı. Çünkü lavanta annemin kırmızı çizgisi, imzasıdır. Tüm çamaşırlarımız lavanta kokar, evimizin taş zeminleri illaki lavanta kokulu, organik yüzey temizleyicilerle temizlenir; annemin tüm parfümlerinde illa bir lavanta notası vardır; hatta evimizdeki lavanta yoğunluğu zaman zaman lavanta yağı ya da lavantalı tütsülerle de artırılır. Anlayacağınız, lavanta bizim evin olmazsa olmazıdı.
Bir keresinde fen bilgisi öğretmenimiz, çoğu insanın, rüyasında koku almadığını söylemişti. Biliminsanları kokuları zihinde canlandırmanın çok zor olduğunu düşünüyorlarmış. Keşke gelip benim beynimi de inceleseler, ne iyi olur.. Bütün bunları yapan beyin rüyada koku mu alamayacak? Alıyorum işte, bu kokuyu nerede olsam tanırım. Her yer buram buram lavanta kokuyor şu an.
“NEFEEES! NEFESSS AÇ GÖZÜNÜ!”
Annemin sesi..
Deprem kaldığı yerden devam etmeye başladı. Sarsıldıkça sarsıldım!
“Yavrum, aç gözünü! Nefeees, Nefesim!
Onur bir şey yap, uyanmıyor.. Allahım sen aklıma mukayyet ol!”
Babamın sesini duydum:
“Nefes, uyan kızım. Kahvaltıda çikolata dolgulu ve çikolata soslu kek var, aç gözünü. Soğursa çikolatanın akışkanlığı kaybolur.”
Aynı cümle içinde iki kez çikolata mı dendi? Hem de bu sarsıntıda?
Kendimi birden yataktan aşağı atıp yere kıvrıldım. Bacaklarımı karnıma çektim, kafamı da kollarımın arasına aldım. Önce depremin geçmesini bekleyecek, sonra da o çikolatalı keke kavuşacaktım.
yetişkinlerin popüler cümleleri 1:
Telaşlı bir sesle, “Nefes, n’apıyosun kızım?” diyen annemin elini başımda hissettim.
“Depremden korunuyorum.”
“Yavrum ne depremi? Deprem olmuyor ki?”
“Ama sarsılıyordum…”
Arkadan babamın kıkırtısını duydum.
“Ne âlem çocuksun Nefes. O deprem değildi, annen seni uyandırmaya çalışıyordu.”
“7,8 şiddetinde mi uyandırmaya çalışıyordu?”
Annem burnundan aldığı derin nefesi ağzından usul usul bıraktı. “Senin yatağında Rihter ölçeği mi var yavrum? Sen bir türlü uyanmayınca ben de endişelendim, hafifçe dürttüm seni,” dedi.
“Sen buna hafi f mi diyorsun anne ya!”
dememle annemin gözlerini üstüme devirdiğini fark etmem bir oldu. Şansımı fazla zorlamamam gerektiğini hemen anladım tabii.
Gözlerimi açtım ve olduğum yere oturdum.
Annem yanımda, dizlerinin üzerinde; babamsa onun tam arkasında duruyordu. Benden tam şu an endişenin resmini çizmemi isteseler ikisinin gözlerini çizerim. Gerçi resim konusunda çok yetenekli değilim. Bu nedenle fotoğrafını çekmemi isteseler daha iyi olur. Hoş, benden neden böyle şeyler istesinler ki? Herkes mutluluğun peşindeyken ben neden endişenin fotoğrafını çekeyim? Hem şimdi bırakalım fotoğrafı falan.. Babam çikolatalı kek mi demişti? Olduğum yerde doğruldum. Önce yanıma oturan anneme sımsıkı sarıldım, sonra babam da bize katıldı. Üçümüz yatağımın yanında, yerde sarmaş dolaş oturuyorduk. İşte şimdi mutluluğun fotoğrafı olmuştuk. “Çikolatalı kek mi?“ Annem ve babam keyifle kıkırdadı. Ardından annem: “Sana da günaydın Nefes! Ödümü kopardın kızım, neden uyanmıyorsun?”
“Uyanmıyorum değil anne, uyanamıyorum. Her uyandığımda nerede olduğumu sorguluyorum. Gerçekten uyandım mı yoksa hâlâ rüyada mıyım diye düşünüyorum.”
Babam biraz geri çekilerek saçlarımı okşamaya başladı. Annem de elimi tuttu ve yine gözlerine oturan endişe bulutuyla bana baktı. Sanırım yatağımın yanına kamp kurmuştuk. Kimsenin kalkmaya niyeti yoktu.
Babam, “Bugünü burada, tam da bu şekilde mi geçirsek?” derken annem, “Hadi hadi, kalkın. Önce bir güzel kahvaltımızı yapalım. Hem kek soğuyacak!” dedi.
“Gerçekten çikolatalı kek mi var?”
“Evet, sabah kalkıp senin için yaptım.”
“Anne süpersin sen ya! Müthişsin, harikasın, çikolatadan tatlısın!”
Annem gülümseyerek, “Hem de en sağlıklısından yaptım,” dedi.
Okulda atıştırmalık niyetine çantama koyulan hurma topları bir anda hayallerimin üstüne yağdı.
“Nasıl sağlıklı?” dedim suratımı buruşturarak.
…
Bu kitabı en uygun fiyata Amazon'dan satın alın
Diğerlerini GösterBurada yer almak ister misiniz?
Satın alma bağlantılarını web sitenize yönlendirin.
- Kategori(ler) 8+ Yaş Çocuk Kitapları Hikaye-Roman-Masal
- Kitap AdıGizli Bir Hazine / Hayat Dediğin 3
- Sayfa Sayısı96
- YazarSaniye Bencik Kangal
- ISBN9786256774520
- Boyutlar, Kapak 13,5 x 19,5 cm, Karton Kapak
- YayıneviKronik Kitap / 2024