Birazoku.com sitesinde de kitapların ilk sayfalarından biraz okuyabilir, satın almadan önce fikir sahibi olabilirsiniz. Devamı »

Yazar ya da yayınevi iseniz kitaplarınızı ücretsiz yükleyin!

İki Kadın İki Aşk
İki Kadın İki Aşk

İki Kadın İki Aşk

Suat Derviş

“Beethoven’e karşı duyduğunuz sevgiyle sakın ha, bir erkek sevmeyiniz. Sizde bu ateş, bu sebat, bu inat ve bu müthiş gözlerle… Hayır, bu sizin için…

“Beethoven’e karşı duyduğunuz sevgiyle sakın ha, bir erkek sevmeyiniz. Sizde bu ateş, bu sebat, bu inat ve bu müthiş gözlerle… Hayır, bu sizin için felaket olur.”

Hocası Profesör Neuberg, Macide’ye böyle söylemiştir.

Berlin Konservatuarı’nın piyano bölümünü bitiren genç kadın, Türkiye’ye döndükten sonra ailesinin de uygun gördüğü Rauf’la evlenip kızı Perihan’ı dünyaya getirir. Artık hem gitgide ünlenen bir piyanist, hem eş hem de bir annedir.

Fakat günün birinde kocasının okul arkadaşı Cemil’le tanışır. Profesör Neuberg’in bir kehaneti andıran sözleri işte o anda gerçek oluverir. Macide, Cemil’e saplantıya varan bir aşkla tutulur. Bu uğurda kocasını ve kızını geride bırakmayı göze alacak, ancak Cemil’le ilişkisi de fırtınalı olacak, genç kadını uçurumun eşiğine getirecektir. Kısacası aşk, onun felaketi olacaktır. Kitap, Macide’nin öyküsüyle başlıyor olsa da, bir süre sonra kızı Perihan da sahnede belirecektir.

İki kadın… Macide ve Perihan.

İki aşk… Piyano ve erkekler.

Suat Derviş, ustalık dönemi eserlerinden olan İki Kadın İki Aşk’ta tüm ezber bozuculuğu ve altüst ediciliğiyle aşkı her zaman yaptığı gibi incelikle anlatıyor.

Osman Balcıgil’in, Suat Derviş’in hayatını konu edinen romanı İpek Sabahlık’ı yazış sürecini anlattığı “İpek Sabahlık’ı Neden Yazdım?” başlıklı yazısıyla.

İki Kadın İki Aşk

1

Elleri siyah mantosunun ceplerindeydi. Onları birer yumruk gibi sıkmış ve ceplerine yerleştirmişti. Mantosunun siyah astragan yakası kalkıktı. Yüzünün alt kısmı bu yakanın içinde saklanmıştı.

Başında, gözlerinin üstüne doğru inen küçük, siyah bir fotr şapka vardı. Bu şapkanın kenarlarından aşağıya doğru sarkan vualeti yüzünün üst, yani manto yakasının örtmediği kısmını gölgede bırakıyordu.

Gözlerinin acıyıp yandığını hissediyordu. Aglamaktan harap olmuşlardı ve gözlerini bu halde kimseye göstermek istemediği için, sokağa çıkarken göz kapaklarını mavi bir kreple gölgelemeyi unutmamıştı. Buna ragmen onların hala şiş ve hala kızarmış göründüklerinden emindi.

Herkes onun yüzüne bakıyor ve halinin ne kötü olduğunu görüyor kuruntusuyla ayrıca utanmaktaydı. Fakat ne kadar utanırsa utansın ne kadar sıkılırsa sıkılsın, hiçbir şey onu bugün buraya gelmekten menedememişti. Karşı konulmaz bir kuvvet sanki onu zorla sürükleyip getirmiş ve şimdi şuraya mıhlamış bulunuyordu.

Şu anda bekleme salonunun içinde, kapının kenarında ayakta duruyor ve camın arkasından iskeleye ve vapura bakıyordu.

*Akşam vapuruyla Ada’ya gideceğim,” diyerek ondan ayrılmıştı. Ondan ayrılırken son söylediği söz bu olmuştu. Boşanma davası sonuçlanıncaya kadar kendisiyle beraber oturmak istememişti. Evet, kendisiyle birlikte oturmak istememişti.

“Avukatlar işimizi halledinceye kadar Ada’da, otelde kalacağım,” demişti.

Ada’da, otelde kalacak.

Macide öğleden beri burada bulunuyordu. O, akşam vapuruyla gidecegim demişti. Macide niçin buraya geldi?

Cemil ondan hakikati saklamamıştı ki. O halde neyi tespit etmek istiyordu? Hem tespit edeceği şeyin, içinde bulunduğu felakete ne yardımı olacaktı?

Bunu biliyordu. Bunu bildiği, bunu bütün çıplaklığı ve açıklığıyla anladığı halde işte burada bulunuyor, burada bekliyordu.

Acaba hakikaten Ada’ya mı gidiyor? Eger Ada’ya gidiyorsa yalnız mı gidiyor? Beraber mi vapura gelecekler ve daha boşanmanın kesinleşmediği bu günlerden itibaren beraber mi yaşamaya başlayacaklar?

Bu belki de adını koyduğu bir korku değildi, belki bunu kendi kendine itiraf etmedi. Fakat işte burada bulunuyordu. Burada saatlerdir duruyordu.

Kendi gözleriyle görmek istiyordu. Iskele tenhaydı. Bu kış gününde seyrek işleyen Ada vapurlarının yolcuları, yalnız Ada sakinleriydi. Onun için eger Cemil ve öteki buradan geçecek olurlarsa Macide onları muhakkak görecekti. Yolcular iskeleye adeta teker teker geliyorlardı.

Macide kalbinin müthiş bir ıstırap ve tahammül edilmez bir işkence içinde çırpındığını hissediyordu. Bu istrap, korkunç ve vahşi bir kıskançlığın acısı… Ve bu acı onun bütün benliğini cinnete benzeten bir heyecan içinde bırakıyordu. Būyük heyecanına rağmen tek hareket yapmıyor, yerinden kımıldanmıyor, sanki taştan bir heykelmiş gibi, hareketsiz, hep aynı yerde duruyordu. Eli kolu bağlıymış gibi, hareket etmeye gücü yokmuş gibi, felçliymiş gibi burada duruyordu.

Bu bekleyiş, bu ıstırap içinde bekleyiş kadar manasız ne vardı?

Macide onların arasındaki ilişkiyi tam bir katiyetle biliyordu. Bu, onun için keşfedilmeye uğraşılan bir sır değildi. Evvela bu ilişkiyi hissetmişti. Evlendikleri ilk zamanlardan beri, Macide kocasının bütün münasebetlerini evvela hissederdi. Sonra onu öğrenmişti. Ve sonra kocası bunu kendisine açıkça anlatmış ve izah etmiş bulunuyordu.

Cemil ondan bu ilişkiyi saklamamıştı. Bu, Cemil’in ona itiraf ettiği ilk ihanetti. Sayısız ihanetlerinin her birini ondan özenle saklamıştı. Fakat bunu gayet büyük bir açıklık ve dürüstlükle söylemişti.

Daha üç saat evvel ona “Macide, artık müşterek bir hayata devam etmek için hakikaten bir lüzum yok,” demişti. Sonra sebep olduğu acıyı anlamadan, karısını ne kadar üzdüğünü ettiğini fark edemeden ilave etmişti. “Bir başka kadın seviyorum. Seni niçin aldatayım? Artık beraber yaşamamızda hiçbir mana kalmadı.”

Evet, bu sözleri hiç çekinmeden onun yüzüne karşı söylemişti. Ve bu ilişkiyi böylece itiraf etmiş, boşanmalarının lüzumunu ona kabul ettirmek istemişti. O halde eğer onlar bugün beraber Ada’ya gidiyorlarsa ve Macide onları bugün Ada’ya beraber giderlerken görürse ne olacaktı?

Hiçbir şey olmayacaktı.

Bu, Macide’ye hiç, hiçbir şey öğretmeyecekti. O halde neden böyle hasta, bitkin ve perişan bir halde buraya, vapur iskelelerine kadar koşmuş ve illaki bu ihanetin bu delilini bir kere de kendi gözleriyle görmek istemişti?

Eklendi: Yayım tarihi

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

  • Kategori(ler) Roman (Yerli)
  • Kitap Adıİki Kadın İki Aşk
  • Sayfa Sayısı216
  • YazarSuat Derviş
  • ISBN9786257650335
  • Boyutlar, Kapak13*19,5, Karton Kapak
  • Yayıneviİthaki Yayınları / 2021

Yazarın Diğer Kitapları

  1. Yeşil Gözlü Kız ~ Suat DervişYeşil Gözlü Kız

    Yeşil Gözlü Kız

    Suat Derviş

    “Sevgili Melek, Beni bir adam öptü. Şaş da kal, kardeşim… Şaş da kal! Beni bir erkek öptü. Ne babam ne dedem ne amcam ne...

  2. Fosforlu Cevriye ~ Suat DervişFosforlu Cevriye

    Fosforlu Cevriye

    Suat Derviş

    Atilla Dorsay’ın önsözüyle… Bir gece kadınına, bir karanlık kızına bundan daha güzel ve onu daha iyi vasıflandıran bir sıfat bulmaya imkân mı vardı! Güzelliği...

  3. Bu Roman Olan Şeylerin Romanıdır ~ Suat DervişBu Roman Olan Şeylerin Romanıdır

    Bu Roman Olan Şeylerin Romanıdır

    Suat Derviş

    Menekşe Toprak’ın önsözü, Serdar Soydan’ın titizlikle hazırladığı kronolojik biyografisiyle Bir dokuma fabrikasında sömürülen, bütün hakları gasp edilmiş bir avuç insanın hayatının anlatıldığı roman toplumcu...

Bebhome Kahve

Aynı Kategoriden

  1. Nakrem – Kızıl Sahtiyan ~ Ömer Faruk KarataşNakrem – Kızıl Sahtiyan

    Nakrem – Kızıl Sahtiyan

    Ömer Faruk Karataş

    Rüyalar gayba açılan bir perdedir küçük mavi tohumda. Birer işarettir hayatın akışına. Karanlık gecelerde aydınlık birer yoldur ışığa. Bazen, gerçekten ayırt edilemeyen bir yolculuktur....

  2. Benim Küçük Sırrım ~ Dilara KeskinBenim Küçük Sırrım

    Benim Küçük Sırrım

    Dilara Keskin

    Her insanın sırları vardır. Kimi masumdur, kimi karanlık… Kimi sakladığı şeyden utanır, kimi ise korkar… Eylül’ün sırrı ise geride hayal kırıklığı bırakmış,hayatını bambaşka bir...

  3. Ülkemin Açmayan Çiçekleri ~ Ahmed Günbay YıldızÜlkemin Açmayan Çiçekleri

    Ülkemin Açmayan Çiçekleri

    Ahmed Günbay Yıldız

    Modernizmin çelişkili dünyasından evlerde beslenen hayvanlara karşı sokaklarda bile yer bulamayan insanlar! Kendini bu, “Ülkenin Açmayan Çiçekleri” ne adayan Esra, aynı zamanda sıkıntılarıyla, sevinçleriyle...

Haftanın Yayınevi
Yazarlardan Seçmeler
Editörün Seçimi
Kategorilerden Seçmeler

Yeni girilen kitapları kaçırmayın

Şimdi e-bültenimize abone olun.

    Oynat Durdur
    Vimeo Fragman Vimeo Durdur