Hayatım boyunca özlemini çektim,
Onu istedim.
Çocukken beni boğulmaktan kurtardığı günden beri.
Ama beni hiç fark etmedi,
Bana hiç o gözle bakmadı.
Ona göre ben daha çocuğum.
Ve şimdi benimle evlenmesi emredildi.
Beni istemiyor,
Ne kalbinde ne de yatağında.
Ama savaşta ve aşkta her şey mubahtır.
Ve ne gerekiyorsa yapmaya hazırım.
Geçmişini hatırlamayan bir adama
yalan söylemeye bile.
Güzeller güzeli, kurnaz,
Genç karım, La Cosa Nostra sularında
Bana ustalıkla rehberlik ediyor.
Kazadan beri hiçbir şey hatırlamadığımı
Herkesten saklamaya çalışıyor.
Şimdi, hatırlamadığım bir kadına
âşık oluyorum,
Gözlerimi açtığım andan beri,
Bana yalan söyleyen kadına
Ve onun tüm sırlarını çözmeye niyetliyim.
*
GİRİŞ
Isabella
Günümüz
(Isabella 19 yaşında)
SAÇLARINI KAZIMIŞLARDI.
Bu detayın beni neden bu kadar çok etkilediğini bilmiyordum. Kocamın eline uzanıp parmaklarımızı birbirine geçirdim ve alnımı yatağa dayadım. Hangisinden daha çok nefret ediyordum acaba? Hastane kokusundan mı, yatağın vanındaki kalp atışlarını kontrol eden makinenin biplemesinden mi, yoksa kocamın bu kadar hareketsiz yatıyor olmasından mı? Dakikalar geçti. Belki de saatler, emin değildim.
Az kalsın fark etmeyecektim ama gördüm. Elimdeki parmakları hafifçe segirdi. Başımı hızla kaldırdım ve koyu kahverengi gözlerini beni izlerken buldum.
“Ah. Luca…” Boğuk bir sesle konuşup üstüne eğildim ve dudaklarına hafif, hızlı bir öpücük kondurdum.
Hiçbir şey söylemedi, sadece bana bakmayı sürdürdü.
BİRİNCİ KISIM
“Önce”
BÖLÜM 1
Isabella
Üç Yıl Önce (Isabella 16 yaşında)
“ISAI” MERDİVENLERDEN PALDIR KÜLDÜR YUKARI ÇIKAN Andrea adımı haykırdı.
Sandalyemde döndüğümde kız kardeşimi odama koşarken gördüm. Benden sadece iki yaş küçüktü ama bazen lisede değil de ortaokuldaymış gibi davranıyordu. Yanıma geldiğinde nefes nefese kalmıştı.
“Evin içinde bağırarak koşamazsın.” Kalemimle onu işaret ettim. “On dört yaşındasın, dört değil.”
“O burada!” Elimi tuttu, beni sürüklemeye başladığında gözlerini ışıl ışıl aydınlatan bir sırıtışla gülümsüyordu.
“Kim?”
“Luca Rossi.”
Adından ne zaman bahsedilse olduğu gibi, kalp atışlarım hızlandı ve kendi uyarımı görmezden gelerek kız kardeşimin peşinden koştum. Koridordan ve büyük taş merdivenden aşağı koşturduk. Beklendiği üzere, yol üstünde hizmetçiden ve büyükbabamın iki adamından onaylamayan bakışlar aldık ama görgü kurallarını düşünecek halde değildim. O buradaydı!
Çift kanatlı kapıdan dışarı fırladık ve evin etrafindan dolaşıp arka taraftaki büyük açelya çalısına ulaşana kadar durmadık. Büyükbabamın çalışma odasının Fransız pencerelerinin birkaç metre ötesiydi. Daha önce defalarca yaptığımız gibi çömeldim ve Andrea’yı yanıma çektim. Burası ideal bir saklanma yeriydi. Büyükbabam Giuseppe’nin ofisini net biçimde görüyordu.
“Üzerimi değiştirmeliydim,” diye mırıldandım. Başımı eğip kesik kot şortuma ve sade tişörtüme baktım. “Luca’nın beni böyle görmesine izin veremem.”
Andrea beni süzüp tek kaşını kaldırdı. “Kıyafetlerinin nesi var?” “Okullu kızlara benziyorum,” deyip çabucak tokamı çıkardım ve parmaklarımı saçlarımın arasında gezdirdim. Annem, saçlarım açık olunca birkaç yaş büyük göründüğümü söylüyordu.
“Ya?” Andrea kıkırdadı. “Flaş haber, Isa, zaten öylesin.” “Yine de öyle giyinmek zorunda değilim.” Suratımı astım ve başımı pencereye doğru kaldırıp bekledim. “Eğer Luca’nın geleceğini bilseydim şu bej rengi elbisemi giyerdim.”
Çalışma odasının kapısı açıldı ve büyükbabamın Capolarından biri olan Luca Rossi odaya girdi. Andrea’nın elini tutup sıktım. Alu yaşımdan beri bu adama takıntılıydım. Gerzek Enzo beni havuza ittiğinde, Luca suya atlayıp hayatımı kurtar digindan beri. Başımın o suyun altında gömülü olduğu zamanki kadar korktuğumu hatırlamıyordum. Islanmış, süslü elbisem beni dibe çekiyordu. lyi bir yüzücü değildim ve boşa tekmeler
savurarak yüzeye çıkmaya çalışıyordum. Öleceğimden emin olduğum anda aniden iki koca el beni tutmuş ve yukarı çekmişti.
Luca’nın beni deliye dönmüş anneme doğru taşırken gülen gözlerini asla unutmayacaktım. Pahalı takım elbisesi sırılsıklam olmuştu ve uzun, siyah saç telleri yüzüne yapışmıştı. O akşam, anneme büyüdüğümde Luca Rossi ile evleneceğimi söylemiştim. Hatta belki de ona o gün âşık oldum.
“Onu son gördüğüm zamankinden daha ateşli.” İçimi çektim. Luca daima güzeldi, o bir odaya girdiğinde genç kızlar ve kadınlar kendilerinin onun ayaklarına atardı. Kadınlar da dahil olmak üzere, diğer insanlar endişeliyken onun ciddi, kayıtsız duruşu onu bu kadar ilginç yapan şey olmalıydı. Bir odaya girer, yapması gereken şeyi yapar ve çıkıp giderdi. Anlamsız konuşmalar olmazdı. Dedikoduları almak için oyalanmazdı. Eğer kendisinden beklendiği için bir etkinlikte uzun süre kalması gerekiyorsa ya büyükbabamla oturup iş konuşur ya da bir köşede pusuya yatıp kalabalığı gözetlerdi. O anlarda onu izlemeye bayılıyordum. Devasa vücudu duvara yaslanıyor, gözleri odada gezinerek herkesi gözlemliyordu. Kusursuz yüz hatlarındaki her çizgi beynime kazınmıştı. Ancak yıllar için yüz hatları değişmişti. Yüzü olgunlaşmış, çizgiler daha belirginleşmiş ve kısa bir sakalın ardına kısmen gizlenmişti. Kara gözleri de değişmişti, nasıl oluyorsa içlerinde daha sert, daha günahkar bir bakış vardı. Aynı kalan tek şey, tepesinde topuz yaptığı uzun, kapkara saçlarıydı. Bizim camiamızda bir erkeğin saçını uzatması ve yargılanmaması için belli bir karaktere sahip olması gerekirdi. Ancak Luca Rossi daima başka bir şey olmuştu. Diğer adamlardan çok daha fazla bir şey.
“Sen delisin.” Andrea yan tarafıma dirseğini geçirdi. “Yaşı senin iki katın.”
“Umurumda değil.”
“Ve adam evli, Isa.”
Luca’nın karısı Simona’dan bahsedince kalbim acıyla doldu. Dört yıl önce onun evleneceğini duyduğumda bir haftamı yatakta ağlayarak geçirmiştim. O esnada sadece on iki yaşında olmama rağmen tek istediğim bir gün onun karısı olmaktı. Çoğu kız gibi düğün günümü hayal ederdim ve o fantezilerin hepsinde yanımda duran damat, Luca’ydı. İnsanlar, Simona’nın onu evlenmeye zorlamak için bilerek hamile kaldığını söylüyordu ama bu, acımı azaltmıyordu. İhanete uğramış hissediyordum. O benimdi!
Önümdeki dalı tuttum ve sıktım. “O kadından nefret ediyorum.”
“Agata teyzem anneme onları yine kavga ederken gördüğünü anlatıyordu,” diye fısıldadı Andrea, “insanlarla dolu bir restoranın ortasında.”
“Ne hakkında?” Gözlerimi Luca’nın yakışıklı yüzünden ayırmadan sordum.
Andrea mırıldanarak cevap verdi. “Simona, Rosa’yı anaokulundan almayı unuttuğu için kavga etmişler sanırım.”
“Bir anne, çocuğunu nasıl unutabilir?” İnanamayarak ona baktım. Simona kaltağın teki olsa da bunu yapabilecek kapasi tede olduğunu sanmıyordum.
“Muhtemelen botoks randevularından birine gitmiştir.” Kız kardeşim kahkaha attı.
Başımı iki yana salladım ve Luca’yı izlemeye geri döndüm. Büyükbabamın masasının diğer tarafındaki bir sandalyede oturuyordu, onu profilden görüyorduk. İkisinin de yüzündeki kasvetli ifadeye bakılırsa ciddi şeyler oluyordu. Büyükbabamı çok iyi tanıyordum. Chicago Cosa Nostra ailesinin Don’u’ olan Giuseppe Agostini’nin yüzünde o ifade varsa bir şeylerin yolunda…
Bu kitabı en uygun fiyata Amazon'dan satın alın
Diğerlerini GösterBurada yer almak ister misiniz?
Satın alma bağlantılarını web sitenize yönlendirin.
- Kategori(ler) Roman (Yabancı)
- Kitap AdıHarabe Sırlar
- Sayfa Sayısı280
- YazarNeva Altaj
- ISBN9786053049463
- Boyutlar, Kapak13.5 x 21 cm, Karton Kapak
- YayıneviArtemis Yayınları / 2024
Yazarın Diğer Kitapları
Aynı Kategoriden
- Kökler ~ Alex Haley
Kökler
Alex Haley
Çocuklara büyükannelerinin anlattıkları öykülerden başlayıp büyükbabaların babalarına, onların da atalarına kadar uzanan ve ‘Afrika’ denen siyah adamda son bulan uzun bir tarihsel araştırma, Amerikan...
- Avignon Beşlisi 2: Livia ya da Diri Diri Gömülmek ~ Lawrence Durrell
Avignon Beşlisi 2: Livia ya da Diri Diri Gömülmek
Lawrence Durrell
Özgürlüğün fazlası insanın başını döndürür – birdenbire karşınızda hiçliği görüverirsiniz. Hiçlik – kendi portreniz!İkinci Dünya Savaşı’nın şafağı. Avrupa, faşizmin ayak sesleriyle sarsılmakta. Serinin ilk...
- Kaçak Yolcu ~ John David Anderson
Kaçak Yolcu
John David Anderson
“Korkmayın, biz dostuz!” diyenden korkmalı asıl! Beklenmedik öyküleri olağanüstü kurgulara dönüştürme yeteneğiyle tanınan Amerikalı yazar John David Anderson, “İkarus Günlükleri” serisinin ilk halkası Kaçak Yolcu’da ibreyi...