Birazoku.com sitesinde de kitapların ilk sayfalarından biraz okuyabilir, satın almadan önce fikir sahibi olabilirsiniz. Devamı »

Yazar ya da yayınevi iseniz kitaplarınızı ücretsiz yükleyin!

Vahşetin Çağrısı
Vahşetin Çağrısı

Vahşetin Çağrısı

Jack London

Jack London, Vahşetin Çağrısı’nda, çetin doğa koşullarıyla ve sahiplerinin acımasızlıklarıyla mücadele eden bir köpeğin üzerinden insanlığın dizginlenemeyen hırsını anlatıyor. Güneşli, yeşil bir vadideki konforlu…

Jack London, Vahşetin Çağrısı’nda, çetin doğa koşullarıyla ve sahiplerinin acımasızlıklarıyla mücadele eden bir köpeğin üzerinden insanlığın dizginlenemeyen hırsını anlatıyor.

Güneşli, yeşil bir vadideki konforlu yuvasında yaşayan Buck bir gün kaçırılır ve kutup bölgesinde altın arayan insanlara, onların kızaklarını çekmesi için satılır. Güçlü kuvvetli bir köpek olsa da, yeni yaşam koşullarına ve en önemlisi buz gibi havaya alışması zaman alır. Zorluklar bunlarla sınırlı kalmaz; kızak köpeği olarak kullanılmak, bazen kırbaçlanmak, kötü muamele görmek onuruna dokunur. Yine de yılmaz, hem kendisine diş gösteren köpeklerle hem merhametsiz insanlarla büyük bir mücadeleye girişir. Tüm bunların ortasında, yaban hayatının derinliklerinden gelen bir ses onu çağırmaktadır.

“Jack London’ın yaşadığı yıllardaki popüler yazarların hiçbiri Vahşetin Çağrısı’nda okuyacağınız şeylerden daha iyisini yazamadı.”
Henry Louis Mencken

“Jack London’ın romanları Amerika’da şimdiye kadar yazılmış romanların en iyilerindendir.”
George Platt Brett, Sr.

I
İlkele Doğru

Eski özlem, göçebe bir sıçrayışa duyulan,
Aşındırıyor gelenek zincirini;
Uyandırıyor kış uykusundan
O vahşi türleri.

Buck gazeteleri okumamıştı. Eğer okusaydı, yalnızca kendisi için değil, güçlü kasları ve sıcak, uzun tüyleriyle Puget Sound’dan San Diego’ya kadar uzanan kıyı bölgesindeki tüm köpekler için belanın ürüdüğünü bilirdi. Çünkü Kuzey Kutbu’nun karanlığında el yordamıyla ilerleyen insanlar sarı bir metal bulmuştu; buharlı gemi ve taşımacılık şirketleri bu keşfe olan rağbeti körüklediğinden, binlerce insan Kuzey’e doğru alelacele ilerliyordu. Bu insanlar köpek istiyordu ve istedikleri, güçlü kaslarıyla canını dişine takacak, kalın kürkleriyle dondan korunacak ağır köpeklerdi.

Buck, güneşli Santa Clara Vadisi’ndeki büyük bir evde yaşardı. Yargıç Miller’ın mekânı denirdi buraya. Yolun gerisinde, ağaçların içinde şöyle böyle gizlenmişti. Ağaçların arasından, evin dört bir yanını çevreleyen verandanın küçük kısımları görülebiliyordu. Buraya, geniş çayırlık boyunca, dalları birbirine geçen uzun kavakların altında kıvrılan, çakıllı araba yolundan ulaşılırdı. Arka taraf, ön tarafa kıyasla çok daha ferahtı. Bir düzine seyis ve uşağın uzun uzun hoşbeş ettiği büyük ahırlar, üzüm işçilerinin dizi dizi kulübesi, düzenli bir biçimde sonsuzca uzanan müştemilat, uzun üzüm asmaları, yeşil otlaklar, bostanlar, meyve tarlaları sıralanmıştı. Sonra, artezyen kuyusu için bir pompa tesisi ve Yargıç Miller’ın oğullarının sabahleyin içine daldığı ve sıcak öğlenlerde içinde serinlediği büyük bir beton tank vardı.

Buck bu geniş alanda hüküm sürerdi. Burada doğup dört yılını burada geçirmişti. Başka köpekler de vardı elbet. Bu uçsuz bucaksız yerde başka türlüsü beklenemezdi, yine de diğer köpekler hesaba katılmazdı. Gelip geçerler, tıklım tıkış barınaklarda yaşarlar ya da Japon Pug’ı Toots’u veya Ysabel’i, yani şu Meksika tüysüzünü –burunlarını kapıdan uzatmayan ya da yere ayak basmayan tuhaf mahlukları– takiben, evin kuytuluklarında kendilerini fark ettirmeden yaşarlardı. Bir de, en azından yirmi kadar foks teriyer vardı; bunlar, kendilerine pencereden bakan ve süpürgelerle, paspaslarla donanmış hizmetçiler alayı tarafından korunan Toots’a ve Ysabel’e korku verecek biçimde havlardı.

Buck ise ne ev, ne kulübe köpeğiydi. Tüm krallık ona aitti. Yüzme tankına dalar, Yargıç’ın oğullarıyla ava çıkardı; uzun dolunay ya da seher gezintilerinde Yargıç’ın kızları Mollie ve Alice’e eşlik ederdi; uzun kış gecelerinde, kütüphanede, kükreyen şömine ateşinin önünde, Yargıç’ın ayaklarının ucuna yatardı; onun torunlarını sırtında taşır, çimlerde yuvarlar ve ahır avlusunun çeşmesindeki ve daha da ötelerde, çayırda ve meyve tarlalarındaki vahşi maceralarda onların peşinden ayrılmazdı. Utanıp sıkılmadan takip ettiği teriyerlerin ve düpedüz görmezden geldiği Toots’un ve Ysabel’in arasında kral oydu – Yargıç Miller’ın mekânında sürünen, emekleyen, uçan şeylerin, insanların bile kralıydı.

Buck’ın babası, dev bir St. Bernard olan Elmo, Yargıç’ın yanından ayrılmayan yoldaşıydı ve Buck, babasının izinden gidebilmek için elinden geleni yapıyordu. Annesi Shep bir İskoç çoban köpeği olduğu için, Buck pek iri değildi – yalnızca altmış üç-altmış dört kilo geliyordu. Fakat bu kilo iyi bir yaşamla ve çevresinde uyandırdığı saygıyla birleşince tam bir hükümranlık sürmesini sağlıyordu. Gençliğinin dört yılı boyunca görmüş geçirmiş bir aristokrat yaşamı sürmüştü; içinde büyük bir gurur taşırdı, biraz kendini beğenmişti, bir taşra centilmeni olarak tecrit edilmekten kaynaklanırdı bu. Fakat şımartılmış bir ev köpeği olmaktan kendini kurtarmıştı. Avlanma ve buna benzer doğa etkinliği hazlarıyla yağlarını yakıyor ve kaslarını güçlendiriyordu. Buck, tıpkı soğuk suda yıkanan ırklar gibi, su sevgisinin bir canlandırıcı ve sıhhat kaynağı olduğunu düşünüyordu.

Klondike keşfinin dünyanın dört bir yanından insanları dondurucu Kuzey’e çektiği 1897 güzünde, Buck işte böyle yaşıyordu. Gazeteyi okumamıştı ve bahçıvan yardımcısı Manuel’le olan ilişkisinin nahoş olduğunun farkında değildi. Bu adamın rahatsız edici bir günahı vardı. Çin piyangosu oynamayı severdi. Bu kumarda rahatsız edici bir zayıflığı vardı – bir sisteme inanırdı ve bu da belasını bulacağını kesinleştiriyordu. Çünkü sisteme göre oynamak için para gerekirdi, ancak bir bahçıvan yardımcısının yevmiyesi karısının ve çoluk çocuğunun ihtiyaçlarını dahi karşılayamazdı.

Manuel’in kalleşlik yaptığı o akıldan çıkmayacak akşamda Yargıç, Üzüm Yetiştiricileri Birliği’nde toplantıdaydı ve çocuklar bir spor kulübü kurmakla meşguldü. Kimse Buck’ı ve Manuel’i bostandan geçerken görmedi, Buck bunun bir gezinti olacağını düşünmüştü. Ve yalnız bir adam dışında hiç kimse onların College Park olarak bilinen küçük istasyona girdiğini görmedi. Bu adam Manuel’le konuştu ve para alışverişi yapıldı.

Yabancı adam “Malı teslim etmeden evvel bağlasan iyi…

Eklendi: Yayım tarihi

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Yazarın Diğer Kitapları

  1. Ademden Önce – Before Adam ~ Jack LondonAdemden Önce – Before Adam

    Ademden Önce – Before Adam

    Jack London

    Jack London az rastlanır anlatı yeteneğiyle kendisini ilgilendiren birçok farklı alanda eser verdi. Ademden Önce, ilk insanın çarpıcı öyküsüyle, genetik kodlanmayı, rüyaları ve ilkel...

  2. Demiryolu Serserileri ~ Jack LondonDemiryolu Serserileri

    Demiryolu Serserileri

    Jack London

    Nevada şehrinin hatırlamadığım bir kıyısında, hiç sıkılmadan iki saat konuşarak yalan söylediğim bir kadın var. Bunu özür dilemek gibi bir niyetle anlatmıyorum, aksine ben...

  3. Kızıl Veba ~ Jack LondonKızıl Veba

    Kızıl Veba

    Jack London

    Yıl 2013… Hızlanan kalp atışları, yükselen ateş ve kasılmalar; kızıla çalan yüzler ve vücutlar… Derken telaşsız bir uyuşukluk ağır ağır vücudu kaplıyor, kalbe ulaştığındaysa...

Bebhome Kahve

Aynı Kategoriden

  1. Gece Isırıkları ~ Chloe NeillGece Isırıkları

    Gece Isırıkları

    Chloe Neill

    EN İYİSİ BAZI ŞEYLERİ KARANLIĞA BIRAKMAKTIR Buna benzer manşetlerin, Rüzgârlı Şehrin bütün iyi vatandaşlarını, biz kan emici yaratıklara karşı silahlarına sarılmaları konusunda kışkırtacağını düşünebilirsiniz....

  2. Pıtırcık Futbolcu ~ René GoscinnyPıtırcık Futbolcu

    Pıtırcık Futbolcu

    René Goscinny

    Kimseye gol atamadıktan sonra, ne işe yarar futbol! Pıtırcık ve arkadaşları futbol oynamaya karar veriyorlar, ama sadece 1 takım var. Maç yapabilmek için 2...

  3. Biz Hep Şatoda Yaşadık ~ Shirley JacksonBiz Hep Şatoda Yaşadık

    Biz Hep Şatoda Yaşadık

    Shirley Jackson

    Dünyadan gizlenerek yaşayan iki kız kardeş ve gölgesini geçmişten bugüne, onların üzerine düşüren gizemli bir olay… Usta yazar Shirley Jackson, bu kısa ve mücevher...

Haftanın Yayınevi
Yazarlardan Seçmeler
Editörün Seçimi
Kategorilerden Seçmeler

Yeni girilen kitapları kaçırmayın

Şimdi e-bültenimize abone olun.

    Oynat Durdur
    Vimeo Fragman Vimeo Durdur