Birazoku.com sitesinde de kitapların ilk sayfalarından biraz okuyabilir, satın almadan önce fikir sahibi olabilirsiniz. Devamı »

Yazar ya da yayınevi iseniz kitaplarınızı ücretsiz yükleyin!

Üç Gine
Üç Gine

Üç Gine

Virginia Woolf

Yaklaşan faşizm ve savaş tehdidi altında yazılan Üç Gine, Virginia Woolf’un kadınları erkek egemen düzene başkaldırmaya çağıran en cesur yapıtlarından biri. Savaş karşıtı bir…

Yaklaşan faşizm ve savaş tehdidi altında yazılan Üç Gine, Virginia Woolf’un kadınları erkek egemen düzene başkaldırmaya çağıran en cesur yapıtlarından biri.

Savaş karşıtı bir derneğin ondan para yardımı istemesi üzerine Virginia Woolf, “üç gine”lik parasının hepsini derneğe vermek yerine iki ginesini kadınların eğitimiyle ilgilenen bir vakıf ve kadınlara iş bulmak için uğraşan bir dernek arasında bölüştürmeye karar verir. Ona göre savaşların sorumlusu kadınlar değil erkek egemen düzendir ve faşizmle birlikte erkek egemen düzen de yenilmelidir. Nazilerin Yahudilere yönelik tavrıyla erkek egemen düzenin kadınlara yaklaşımı arasında benzerlikler saptayan Woolf, cinsiyet ayrımcılığını en az sınıfsal ve ırksal ayrımcılık kadar önemli bir sorun olarak görür. İkinci Dünya Savaşı’nın hemen öncesinde yazılan Üç Gine, büyük yazarın cinsiyetler arası eşitsizliğe ve faşizme yönelik keskin ve zeki bir eleştirisi.

“Üç Gine’de savaş nasıl önlenir sorusu Virginia Woolf’un zihninde karmaşık ve ince bir soruşturmaya dönüşür.”
GRAHAM GREENE

İÇİNDEKİLER
KİTABA DAİR GÖRSELLER……………………………………………………………………………………….7
KRONOLOJİ……………………………………………………………………………………………………………………….11
ÖNSÖZ / MÎNA URGAN………………………………………………………………………………………………21

Üç Gine

Bir

Üç sene, bir mektubu cevaplandırmamak için uzun bir süre, sizin mektubunuz ise üç seneden daha uzun bir süredir cevaplandırılmadan burada duruyor. Mektubun kendi kendini cevaplandırmasını veya başka insanların benim için bir cevap yazmasını bekledim durdum. Ama mektup, sorusuyla birlikte hâlâ burada –Sizce savaşı nasıl önleyebiliriz?– ve hâlâ cevaplandırılmamış.

Çoğu cevabın kendini sezdirdiği doğrudur, ama açıklama gerektirmeyen cevaplar bu türden değildir ve açıklamalar vakit alır. Bu durumda da, yanlış anlamadan kaçınmanın özellikle zor olmasının bazı nedenleri vardır. Bir sayfa, bahaneler ve özürlerle; uygunsuzluk, yetersizlik, bilgisizlik ve deneyimsizlik beyanlarıyla doldurulabilir: Bunlar doğru olabilir de. Ancak bunlar dile getirildiğinde, anlamanızın ya da açıklamamızın imkânsız olduğu bazı çok ciddi sorunlar ortaya çıkabilir. Ama hiç kimse, sizinki gibi böylesine dikkate değer bir mektubu –eğitimli bir adamın daha önce bir kadına savaşın nasıl önlenebileceği hakkında fikrini sorduğu görülmediğinden, muhtemelen insanoğlunun yazışması tarihindeki bu benzersiz bir mektubu– cevapsız bırakmak istemez. O yüzden, başarısız olmaya mahkûm olsa bile bir girişimde bulunayım.

İlk olarak, tüm mektup alıcılarının içgüdüsel olarak çizdiği, mektubun muhatabı olan kişinin bir resmini çizerek başlayalım. Mektup, sayfanın ardında, sıcak ve nefes alan bir kişinin varlığı olmadan bir anlam taşımaz. Sonra sizin, soruyu soran kişinin saçlarına aklar düşmeye, saçları azalmaya başlar. Hiç zahmet çekmeden, baroda çalışırken hayatınızı yarılarsınız; tüm yolculuk başarılı geçmiştir. İfadenizde kavrukluk, adilik veya hoşnutsuzluk yoktur. Sizi pohpohlamak istemem ama zenginliğiniz –eşiniz, çocuklarınız, eviniz– hak edilmiş. Orta sınıf hayatının mutlu miskinliğine asla düşmemişsiniz; çünkü yastığınızda bir o yana bir bu yana dönmek, domuzlarınızı beslemek, şeftali ağaçlarınızı budamak yerine Londra’nın kalbindeki ofisinizden yazdığınız mektubun gösterdiği gibi Norfolk’ta birkaç dönüm araziniz var, kulaklarınız silahların sesiyle doluyken mektuplar yazıyor, toplantılara katılıyor, buna şuna başkanlık yapıyor, sorular soruyorsunuz. Üstelik eğitiminize en önemli devlet okullarından birinde başlamış ve üniversiteyi bitirmişsiniz.

Aramızdaki iletişimde ilk sorun burada ortaya çıkıyor. Hemen nedenini açıklayayım. Her ikimiz de, doğumların karışık olmasına rağmen sınıfların hâlâ sabit kaldığı bu melez dönemde, eğitimli sınıf olarak tanımlamanın uygun olduğu bir gruba aitiz. Yüz yüze geldiğimizde, aynı aksanla konuşuyoruz; çatal ve bıçakları aynı şekilde kullanıyoruz; hizmetçilerin yemeği pişirmesini ve yemekten sonra bulaşıkları yıkamasını bekliyoruz; yemek esnasında hiç zorluk çekmeden politikadan ve insanlardan, savaştan ve barıştan, barbarlıktan ve medeniyetten –aslında mektubunuzun anımsattığı tüm sorulardan– bahsediyoruz. Üstelik ikimiz de hayatımızı kazanıyoruz. Ancak… Bu üç nokta, üç yıldan fazla süredir mektubunuz önümde dururken bununla ilgili konuşmaya çalışmanın bir yararı olup olmayacağını merak etmeme neden olan aramızdaki büyük uçurumu ortaya çıkarmakta. O halde, başka birinden, Mary Kingsley’den bizim yerimize konuşmasını rica edelim. “Almanca öğrenmenin aldığım tüm paralı eğitim olması gerçeğini size daha önce ifşa edip etmediğimi bilmiyorum. Erkek kardeşimin eğitimi için 2.000 pound harcandı, umarım bu eğitim boşa gitmemiştir.”1 Mary Kingsley sadece kendi adına değil, eğitimli adamların kızları adına konuşuyor hâlâ. Sadece onlar adına da konuşmuyor; aynı zamanda bu kızlar hakkında çok önemli bir noktaya işaret ediyor, sonradan yaşanacak her şeyi derin bir şekilde etkileyen bir gerçeğe dikkat çekiyor: Arthur Eğitim Fonu [Arthur’s Education Fund] gerçeğine. Pendennis’i okuyan siz, mesken kütük defterlerine A.E.F. harflerinin nasıl girdiğini hatırlayacaksınız. On üçüncü yüzyıldan beri, İngiliz aileleri bu hesaba para yatırmaktadır. Pastonlardan Pendennislere, on üçüncü yüzyıldan beri tüm eğitimli aileler bu hesaba para yatırmaktadır. Bu, açgözlü bir hesaptır. Eğitim verecek çok sayıda erkek çocuk varken, aileler açısından bu hesabı dolu tutmak için büyük bir çaba gerekmektedir. Eğitiminiz sadece kitaplardan elde edilen bilgilere dayanmamaktadır; oyunlar vücudunuzu eğitti; arkadaşlarınız size kitaplardan ya da oyunlardan daha fazla şey öğretti. Arkadaşlarınızla yaptığınız sohbetler, görüşünüzü genişletti ve zihninizi zenginleştirdi. Tatillere, yolculuklara çıktınız; sanat zevki edindiniz; dış politika hakkında bilgilendiniz ve daha sonra hayatınızı kazanmadan önce, babanız, şimdilerde isminize K.C.2 harflerini eklemenize hak kazandıran mesleğinizi öğrenirken yaşamınızı devam ettirmenize imkân tanıyan bir ödenek sağladı. Tüm bunlar, Arthur Eğitim Fonu sayesinde oldu. Mary Kingsley’nin belirttiği gibi, kız kardeşleriniz büyük ihtimalle aldığınız bu eğitim için katkıda bulunmuştur. Almanca öğretmenine ödenen küçük miktarlar dışında, tüm eğitim şansları harcanmadı sadece; gezi, toplum, yalnız kalabilme, aile …

Eklendi: Yayım tarihi

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Yazarın Diğer Kitapları

  1. Orlando ~ Virginia WoolfOrlando

    Orlando

    Virginia Woolf

    Orlando, Virginia Woolf’un en tuhaf, en ilginç, mizah dozu en yüksek kitaplarından biridir. Yazar, en büyük eserleri sayılan Deniz Feneri ve Dalgalar arasına sıkıştırdığı...

  2. Yıllar ~ Virginia WoolfYıllar

    Yıllar

    Virginia Woolf

    Virginia Woolf’un en uzun romanı olan Yıllar, bir ailenin üç nesillik öyküsünü kusursuz bir dönem resmi içinde sunar. 1880’ler Londrası’nda Viktorya Çağı’na özgü geniş...

  3. Bir Yazarın Güncesi ~ Virginia WoolfBir Yazarın Güncesi

    Bir Yazarın Güncesi

    Virginia Woolf

    Virginia Woolf öldüğünde, ardında kendi elyazısıyla doldurulmuş 26 defter bıraktı. Woolf 27 yıl boyunca bu defterlerde, neler yaptığını, kimleri gördüğünü, özellikle bu insanlar hakkında,...

Bebhome Kahve

Aynı Kategoriden

  1. Genç Bond İkinci Kitap “Kanlı Humma” ~ Charlie HigsonGenç Bond İkinci Kitap “Kanlı Humma”

    Genç Bond İkinci Kitap “Kanlı Humma”

    Charlie Higson

    James Bond uzun zaman önce tehlikenin üstüne gitmişti. Şimdi ise tehlike onun peşindeydi… Eton’lu bir öğrencinin ailesi denizde kayboldu. James okulun gizli bir köşesinde çalışan karanlık...

  2. Barbarları Beklerken ~ J.M. CoetzeeBarbarları Beklerken

    Barbarları Beklerken

    J.M. Coetzee

    “Hiçbir şey hayal edebileceklerimizden kötü olamaz,” diye mırıldanıyorum. Beni duyduğunu belli eden bir işaret yapmıyor. Kanepeye çöküyor, onu esneyerek yanıma çekiyorum. “Anlat bana,” demek...

  3. Erebos ~ U. PoznanskiErebos

    Erebos

    U. Poznanski

    Bu bir oyun, Seni izliyor, Seninle konuşuyor, Ödüller dağıtıyor, Seni test ediyor, Tehditler savuruyor, Onun tek bir amacı var: Seninle oyun oynamak istiyor. Oyuncularıyla...

Haftanın Yayınevi
Yazarlardan Seçmeler
Editörün Seçimi
Kategorilerden Seçmeler

Yeni girilen kitapları kaçırmayın

Şimdi e-bültenimize abone olun.

    Oynat Durdur
    Vimeo Fragman Vimeo Durdur