Birazoku.com sitesinde de kitapların ilk sayfalarından biraz okuyabilir, satın almadan önce fikir sahibi olabilirsiniz. Devamı »

Yazar ya da yayınevi iseniz kitaplarınızı ücretsiz yükleyin!

İstanbullu Rumlar
İstanbullu Rumlar

İstanbullu Rumlar

Sula Bozis

Bizans İmparatorluğu’nun başkenti Konstantinopolis’i kısmen kuşatan Haliç’in doğu yakası, “şehir ötesi” anlamına gelen Peran veya Perea adıyla anılıyordu. Pera’da Bizans döneminden beri Cenevizli ve…

Bizans İmparatorluğu’nun başkenti Konstantinopolis’i kısmen kuşatan Haliç’in doğu yakası, “şehir ötesi” anlamına gelen Peran veya Perea adıyla anılıyordu. Pera’da Bizans döneminden beri Cenevizli ve Venedikli unsurlar mevcuttu. İstanbul’un fethinden sonra 1535’te Fransız elçisine Galata Kulesi dışında, “Pera bağlarında” oturma izni verilmesiyle elçilik oraya taşınmış, bunu diğer yabancı elçilikler, on yedinci yüzyıldan itibaren de Rum tüccar aileleri izlemişti. Sonraki yüzyıllarda çeşitli amaçlarla Osmanlı İmparatorluğu’na gelen Avrupalılarla diğer gayrimüslimlerin semte yerleşmesi sonucu ortaya çıkan kentsoylu Pera mozaiği, özellikle son devir Osmanlı siyasi, kültürel ve toplumsal tarihinde son derece büyük bir rol oynamıştı.

Bu mozaiğin en önemli unsuru, 1804’te Galatasaray’da Panayia Kilisesi’nin açılmasıyla Pera-Stavrodromi Rum Cemaati adını alan Rum toplumu idi. Tarih boyunca Pera, İstanbul’un Fener’den sonra en büyük Rum nüfusunu barındıran semti olmuştu. Osmanlı İmparatorluğu’nun yıkılması ve 20. yüzyıl boyunca Türk-Yunan ilişkilerinin inişli çıkışlı seyrinden olumsuz etkilenen Rum Cemaati, özellikle 6-7 Eylül 1955 olaylarından sonra hızla küçülmüştü.

Sula Bozis’in yazmalar, diplomalar, okul kayıtları, fotoğraf albümleri gibi çok çeşitli yazılı kaynakların yanı sıra sözlü tarih araştırmalarına da dayanarak hazırladığı “İstanbullu Rumlar” adlı çalışmasının bu genişletilmiş yeni baskısı, Rum cemaatinin tarihini derli toplu bir şekilde günümüz okuruna sunarken, dolaylı olarak bugünkü Türkiye’nin kültür ve şehirleşme tarihine de ışık tutuyor.

İçindekiler
Sunuş • 13
Önsöz • 15
BİRİNCİ BÖLÜM
Beyoğlu Topografyası ve Tarihi • 19
PERA’YA YERLEŞEN İLK RUMLARIN ANILARI • 29
19. YÜZYILDA PERA YANGINLARI • 37
İKİNCİ BÖLÜM
Pera-Stavrodromi Rum Cemaati • 47
PANAYİA KİLİSESİ • 54
AYİOS KONSTANDİNOS VE AYİA ELENİ KİLİSESİ • 57
AYİA TRİADA KİLİSESİ • 59
EĞİTİM • 61
İlköğretim Okulları • 64
Pera’daki Rum İlkokulları • 64
Ayios Konstandinos Semtinin Rum İlkokulları • 67
Aynalıçeşme Kız Okulu • 68
Ayia Triada İlkokulları • 69
Minare Erkek Okulu • 70
Nane Okulu • 70
Beş Sınıflı Erkekler Okulu • 70
Özel Nikolaos D. Melas Rum Fransız Okulu • 70
Özel Hristodulos Kaloteos Lisesi • 71
Özel Konstandinos Statiropulos Lisesi • 71
Özel D. Petalidis Lisesi • 71
N. Frida Özel Rum Fransız Lisesi • 71
Sofia Therinu Özel Rum Fransız Kız Okulu • 71
İ. Basmacidis Özel Rum Okulu • 72
Petros Mumcu Özel İlkokulu • 72
Elikon Özel Kız Okulu • 73
Simbnia (Uyum) Rum Katolik Okulu • 73
Orta ve Lise Eğitimi Veren Rum Okulları • 74
Merkez Rum Kız Okulu • 74
Müzikseverler Derneği Yunan Yüksek Kız Okulu (Pallas) • 81
Zapyon Kız Okulu • 83
Ulusal-Yabancı Diller ve Ticaret Okulu • 99
Hacıhristu Rum-Fransız Lisesi • 101
Zoğrafyon Lisesi • 103
Dernekler • 108
Öğretmen Dernekleri • 108
Rum Okullarına Yardım Derneği • 109
Epir Eğitimseverler Derneği • 109
İstanbul’daki Foleğandroslu Eğitimseverler Derneği • 109
İstanbullu Rumların Sosyal Yardım Kurumları • 110
Ayios Minas Yardım Cemiyeti • 113
Eğitimsever Ayios Fanuriyos Cemiyeti • 113
Peralı Yardımsever Bayanlar Derneği • 113
İstanbul’daki Okul Kolonileri Birliği • 123
Hayırsever Yunan Cemiyetleri • 125
Evritanyalılar Cemiyeti • 125
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM • 127
Gündelik Yaşam • 127
EKONOMİ • 129
Bankerler • 139
Doktorlar • 140
Stefanos Karateodoris • 141
Markos Piçipyos (Apostolidis Paşa – Marko Paşa) • 142
Spiridon Mavroyenis • 142
Nikolaos Taptas • 143
Spiridon Zavicianos • 144
Leonidas Limarakis • 144
Aleksandro Papas • 145
Sarandis Arhiyenis • 145
Dimitrios Varsamis • 145
Aleksandros Kamburoğlu • 146
Teodor Floras • 146
Eczacılar • 149
Avukatlar • 151
Aleksandros Karateodoris • 151
Ananias Kallinoğlu • 152
Simeon Valyas • 152
Vladimiros Mirmiroğlu • 152
Ahilleas Moshos • 153
Romilos Valyas • 153
Mimarlar • 155
Theodoros K. Makridis
Arkeolog
1872-1940 • 161
Fotoğrafçılar • 165
Nikolaos Andriomenos • 165
Vasilis Kargopulos • 166
Boğos Tarkulyan (Fivos Fotoğrafçı Dükkânı) • 166
Sébah ve Joaillier Fotoğraf Stüdyosu • 166
Ahilleas Samancı (Apollon Fotoğraf Stüdyosu) • 167
Abdullah Biraderler • 167
William Bergren • 167
Kuyumcular • 168
Frangulis Garifalou • 168
Yanis Pağonis • 169
Tüccar Terziler • 173
Kadın Terziler • 174
Nakışçılar • 175
Bayan Şapkacılar • 179
Ünlü Ayakkabıcılar • 180
Oteller- Meyhaneler- Kahvehaneler- Pastahaneler • 181
Meyhaneler • 185
Kahvehaneler • 186
Pastaneler • 186
Meslek Örgütleri • 189
İstanbullu Avukatlar Derneği (Dikigorikos Silogos
Konstantinupoleos) • 189
Çalışma Dostları Derneği (Filergos Eteria) • 189
İlerici Bayanlar Derneği (Proodeftikos Silogos Kirion) • 190
Osmanlı İlerici Bayanlar Derneği
(Proodeftikos Sindesmos Otomanidon) • 190
Peralı Ayakkabı İşçileri Kardeşlik Örgütü “Metamorfosis”
(İ En Stavrodomio Adelfotita Ton Ergaton İpodimatopion
İ “Metamorfosis”) • 190
Dikiş İşçileri Derneği “Paspatis” (Sindesmos Raptergaton
O “Paspatis”) • 191
Uluslararası Aşçılar Derneği (Diethnis Magiriki Leshi) • 191
Aşevi Emekçileri Derneği “Sotiria” (Silogos “Sotiria”
Mayiroipalion) • 191
İstanbul’un Otel, Restoran, Birahane ve Kıraathanelerde Çalışanlar
Derneği “Omonia” (O En Konstantinupoli Sindesmos Ton İpalilon
Ksenodohion, Estiatorion, Zithopolion Kai Kafenion
İ “Omonia”) • 191
Otel ve Lokanta İşçileri Derneği “Anayenisis” (Sindesmos Ton
İpalion Ton Ksenodohion Kai Estiatorion “Anayenisis”) • 192
Uluslararası Berberler Derneği “Enosis” (Diethnis Sindesmos
Kureon “İ Enosis”) • 192
Anayasa ve Politika Derneği (Sindağmatikos Politikos
Sindesmos) • 192
İstanbul Liberal Halk Derneği (Fileleftheros Laikos
Sindesmos Konstantinupoleos) • 192
İstanbullu Rum Pastacılar Birliği (Enosi Elinon Zaharoplaston
Konstantinupoleos) • 192
Rum Ticarethane Memurları Birliği
(Eliniki Enosi Emporoipalilon) • 192
Ticarethane Memurları Derneği “Pronia”
(Sindesmos Emporoipalion “İ Pronia”) • 193
Ticarethane Memurluğu Derneği “Allilengi”
(Sindesmos Emporoipalilon “İ Alilengii”) • 193
Bakkaliye İşçileri Derneği “Promiteus”
(İ Adelfotita Ton İpalilon Ton Pantopolion “O Promiteas”) • 193
Ayakkabı Atölyesi İşçileri Derneği “Elpis”
(İ Adelfotita Ton İpodimatopion Ergaton “İ Elpis”) • 194
Yardımsever Kunduracılar Derneği “Omonia”
(İ Filoptohos Adelfotita Ton İpodimatopion “İ Omonia”) • 194
Osmanlı Siyasi Derneği (Otomanikos Politikos Sindesmos) • 194
İlerleme Dostu Marangoz İşçileri Derneği
(Ergatikos Filoproodeftikos Sindesmos Ksiluryon) • 195
Konstantinopolis’in Uluslararası Endüstriyel İnşaat İşçileri Birliği
(Dietnis Viomihaniki Enosis Ergaton İkodomitikis
Konstantinupoleos) • 195
Uluslararası Gemiciler Birliği (Dietnis Enosis Naftikon) • 195
Uluslararası Marangozlar Birliği (Dietnis Enosis Marangon) • 195
Union Internationale du Travail (Dietnis Enosis Ergasias) • 195
İstanbullu Rum Kadınlar Derneği
(Sindesmos Elinidon Konstantinupoleos) • 195
Matbaacılar Derneği (Silogos Tipografon) • 196
KÜLTÜR KURUMLARI • 196
Helen Filoloji Derneği • 196
Ermis Müzik Derneği • 199
Helen Birliği • 200
Pera’da Edebiyat ve Basın Dünyası • 202
İstanbul Rum Basını (1922 Öncesi) • 208
19. Yüzyıl İstanbul’da Basılan Rumca Gazete ve Dergiler • 209
1870-1890 Yılları Arasında Başkentte Yayımlanan
Rumca Gazeteler • 209
19. Yüzyılda Yayımlanan Dergiler • 210
19. Yüzyıl ile 20. Yüzyılın Başlarında Yayımlanan
Kadın Dergileri • 211
İstanbul’da Yayımlanan Kilise Dergileri • 212
1908-1922 Arası Yayımlanan Rumca Gazete ve Dergiler • 212
1908’de Yayımlanmaya Başlayan Resimli Aile Dergilerinin
En Seçkinleri • 212
Mizah ve Çocuk Dergileri • 213
İstanbul Rum Basını (1922 Sonrası) • 214
İkinci Dünya Savaşı’na Kadar İstanbul’da Yayımlanan
Rumca Gazeteler • 214
İkinci Dünya Savaşı Sırasında ve Savaş Sonrasında
İstanbul’da Yayımlanan Günlük Gazeteler • 214
Gazeteler • 215
Edebiyat Dergileri • 215
Önemli Gazeteler • 216
EĞLENCE HAYATI • 218
Müzik • 218
Tiyatro • 224
Atletizm • 230
DÖRDÜNCÜ BÖLÜM
Büyükyol – Cadde-i Kebir – Grande Rue de Pera – İstiklâl Caddesi • 235
CADDE-İ KEBİR, BÜYÜKYOL, GRANDE RUE DE PERA,
İSTİKLÂL CADDESİ • 237
Taksim Meydanı’ndan Büyükyol’un Sol Tarafı • 237
Taksim Meydanı’ndan Büyükyol’un Sağ Tarafı • 238
Taksim Meydanı’ndan Büyükyol’un Sol Tarafı • 251
Büyükyol’un Pasajları – Geçitleri Taksim Meydanı’ndan İnerken
Sağ Taraf • 262
Büyükyol’un Pasajları – Geçitleri Taksim Meydanı’ndan İnerken
Sol Taraf • 269
Ek: Beyoğlu Rum Cemaati Merkez Kurulu Masraf ve
Bağış Makbuzları • 271
Beyoğlu Rum Cemaat Bürosu’nun kilise ve binalarının onarımı için
satın alınan inşaat malzemeleri • 272
Doğrama ve her nevi ağaç malzeme • 272
Doğrama ve her nevi ağaç işleri • 273
İnşaat malzemesi ve taşıma • 273
Mobilya, Döşeme • 273
Sigorta ve Avukat masrafı • 273
Beyoğlu Panayia Kilisesi Vakfı (yönetim kurulunun)
masraf faturaları • 273
Panayia Kilisesi/Bakkaliye vs. • 275
Elektrik, Gaz/Su faturaları • 276
Sigorta Makbuzu • 276
Posta-Telefon • 276
Zarf 5 E • 277
Cemaat seçimleri için yapılan masraflar • 277
Beyoğlu Cemaat-Personel maaşı • 277
Gazeteler (5. Zarf) • 278
Hammaliye • 278
Yol masrafları • 278
Çalışma Makbuzu • 279
Zarf 5 B • 283
1. Zarf • 283
Kaynakça • 285

Sunuş

“Pera Rum Cemaati” ile ilgili monografik çalışmamın ilk dürtüsünü oluşturan nedenler kişiseldi. Yaşıtım İstanbullu Rumlar gibi ben, eşim ve oğlumuz da Alman Hastanesi’nde doğduk. Orta ve lise eğitimini aldığım Zapyon Kız Lisesi, oturduğumuz Cihangir semtine bir adımlık mesafedeydi. Ergenlik yıllarımda dünya edebiyatını İstiklâl Caddesi’ndeki Sander Kitabevi’nden aldığım kitaplarla tanımaya başladım. İlkokuldan başlayarak 1950-1980 yılları arasında altın çağını yaşayan Türk tiyatrosunun en iyi oyunlarını ve oyuncularını, İstanbul’a konuk gelen en iyi Yunan tiyatro gruplarını, en kaliteli filmleri Beyoğlu’nda izledim. Tokatlıyan Oteli salonlarında ailece gittiğimiz pek çok nişan ve düğün davetinden başka, Beyoğlu’ndaki gece kulüplerinin “Taksim Belediye”, “Güney Park”, “Semiramis”, “Çiftlik Park”, “Şato”nun devamlı müdavimi olan ve küçük yaşıma karşın beni yanlarından ayırmayan ailemle izlediğim müzik programları, özellikle İsmet Sıral Orkestrası’nın caz parçaları, Türk radyosunda her pazar dinlediğim Dimitri Mitropulos yönetimindeki New York Senfoni Orkestrası ve diğer programlardaki L. Armstrong, E. Fitzgerald’ın seslendirdiği caz müziği, klâsik Türk müziğinden seçmeler, kozmopolit kültürümün oluşmasındaki önemli etkenlerdendi.

Doğduğum bu dünya güzeli kentte, cetlerim ve ailem gibi yaşlanıp ölmek, 1980’e kadar taşıdığım bir ütopya, belki de bir yanılsamaydı. Süreç içinde misafir gibi her geri dönüşte ilgimi çeken, geçim sorunlarıyla ezilen kentteki kalabalık yığınların, takriben 2000 yıla yakın sürekli yaşanmış bu kentin kültür birikiminden ve eski sakinlerinden habersiz yaşamlarını sürdürmeleriydi.

2019 Nisan’nda Uluslararası İstanbul Film Festivalinde, Arjantinli bandoneon virtüözü ve besteci Astor Piazzolla için hazırlanan “Piazzolla Köpek Balığı Yılları” belgeselini, İstiklal Caddesi’nde, Halep Pasajı’ndaki Beyoğlu Sineması’nda izlerken, Arjantin’in başkenti Buenos Aires’te 1940’larda, buğulu bir havada, tıpkı İstiklal Caddesi gibi büyük bir caddede, sağlı sollu apartmanlar, kaldırımlarda yürüyen borsalino şapkalı paltolu beyler, o yılların modasına uygun şık tayyörlü, şapkalı, pardesülü bayanlar arasından süzülen tramvay sahnesi –belki bir dakikalık bir sekanstı- bir an sanki beni de kadraja dahil etmişti. 1950 sonları ile 1960’lı yılların İstiklal Caddesi’ndeydim, yanaklarımın ıslandığını hissederken ergenlik ve gençlik yıllarımı hüzün dolu acımasız bir buruklukla görür gibi oldum, filmi izlerken sanki kökümden koparılmış bir dünyalı mı oldum diye düşündüm…

Eşimi kaybettikten sonra 2020’li yıllarda oğlumla İstanbul’a daha sık gelmeye başladık. Ergenlik ve gençlik yıllarından dostları ziyaretlerimizde birlikte yeni dostlar da kazandıkça çok güzel günler yaşarken İstanbul’da da bir evimiz olması arzumuzu gerçekleştirerek iki şehirde yaşantımızı oğlumla birlikte sürdürüyoruz. Ne ki beni hüzünlendiren bir durumun altını da çizmeliyim. Günümüzde İstanbul’un Rum nüfusu sözün bittiği yerde, “baki kalan gökkubbede hoş bir sada” olmaya namzet…

Önsöz

Cumhuriyet döneminde günlük yaşam kavgası dışında, suskun, çekingen ve içine kapalı bir toplum olarak yaşamayı sürdüren İstanbul Rumları içinde Pera Rum cemaatinin özel bir yeri vardır. Tarihsel gelişim içinde 19. yüzyıldan başlayarak Stavrodromi-Pera Rum cemaati ile Pera-Beyoğlu semtinin evrim süreci paralel bir çizgi izler. Pera adıyla tanımlanan bölge, Bizans döneminde surlarla çevrili başkent Konstantinopolis’in karşısında, Haliç’in doğu yakasında, şehir ötesi anlamına gelen “Peran” veya “Perea” adıyla Bizans’ın 13. rejyonunu oluşturuyordu. Fetihten sonra yabancı elçilikler, önceleri Galata’da barınmaktaydılar. 1535’te Fransa ile imzalanan anlaşmadan sonra, Fransız elçisine Galata Kulesi dışında, “Pera Bağlarında” oturma izni verilir ve elçilik oraya taşınır. Fransızları diğer Avrupa elçilikleri de izler… 17. ve 18. yüzyılda Avrupa ülkeleri ile ticari ilişkileri olan Rum tüccarları aileleri ile eski İstanbul’dan Pera’ya gelip yerleşir. Giderek diğer Rum aileleri onları izler ve Pera süreç içinde varlıklı Rumların, Levanten ve Ermenilerin yaşadığı, Batı’ya özenen, Avrupai bir semte dönüşür. Osmanlı döneminde, Rumların İstanbul’daki yerleşim birimlerinden olan ve asırlar boyu Patrikhane’nin içinde yer aldığı en ünlü yerleşim bölgesi sayılan Fener semtinden sonra, kentsoylu Rumların yaşadığı ilk çağdaş, kozmopolit yerleşim birimi Pera’dır. 1955 yılına kadar, takriben 150 yıllık bir süre boyunca, Beyoğlu semtinin nüfusça kalabalık ve dinamik potansiyelini oluşturan “Stavrodromi-Pera Rum cemaati”nin resmi kuruluş tarihi, 1804’te Galatasaray’da inşası tamamlanıp ibadete açılan ve Meryem Ana’ya adanan, “Ta İsodia tis Theotoku (Panayia) Kilisesi”nin açılış ayini ile başlar. Aynı tarihlerde Patrikhane’nin resmi mühürlü “Siyilion”u (belgesi) ile Stavrodromi-Pera Rum cemaatinin kuruluşu onaylanır. Yeni yerleşim alanının sınırları, istanbullu rumlar Galata Kulesi’nden Taksim mezarlıklarına Tophane’den Kasımpaşa Deresi’ne uzanan bölge olarak belirlenir.

1850’lere gelindiğinde Pera’da yaşayan Rumların sayıca artması, ikinci bir kilise inşasını gerektirir. 25 Mart 1856’da Tarlabaşı’nda inşaatı başlayan, İstanbul’un kurucusu Aziz Konstandinos ile annesi Azize Eleni’ye adanan kilise 1861’de tamamlanır. Böylece Pera’daki Rum cemaatin ikinci kilisesi ve genişlemiş olan yerleşim, mahalli resmiyet kazanır. 1870’lere gelindiğinde artan Rum nüfusun zorlamasıyla Taksim’de, ‘Ayia Triada’ya (Aziz Üçlü) ithaf edilen kilisenin inşası başlar. 1880’de kilise ayine açılır. Pera Rum cemaatinin yerleşim alanı Ayazpaşa’dan Pangaltı’ya kadar uzanır.

Stavrodromi-Pera Rum cemaatinin nüfus sentezinde İstanbul Rumlarından başka, Anadolu Rumları ile 1840’lardan sonra özerk Yunanistan’dan, Yanya’dan, Epir’den, Mora’dan, Karpenisi’den, Kefalonya Adası’ndan, Sakız, Midilli ve Kiklades adalarından ekonomik nedenlerle (iş imkânları ve daha iyi hayat şartları nedeniyle) İstanbul’a göç eden Yunanlılar, aileleri ile Galata ile Pera’nın çeşitli mahallelerine yerleşerek emigrasyon kolonileri kurup birçok meslek dalında çok başarılı olurlar.

Batı’daki kent yaşamına benzer kentsoylu bir yaşam tarzı geliştiren Peralı Rumların, bankerinden tüccarına, aydınından zanaatkârına, İstanbul’un ekonomisinde, toplumsal hayatında, kültüründe etken bir rol oynadığını görürüz.

Pera cemaati resmi statüsüne kavuştuktan sonra bir taraftan ekonomik olanaklarını zorlayarak, bir taraftan da cemaat okulları kurarak süreç içinde erkek ve kız çocuklarına çağdaş ve nitelikli bir eğitim sağlar, diğer taraftan cemaatin acil sosyal yardım ihtiyaçlarına çözüm getirecek kurumları yaşama geçirir. Bunun yanı sıra Rum aydınları, 19. yüzyıl ikinci yarısından itibaren Galata ve Pera’da büroları bulunan ellinin üstünde gazete ve dergi yayımlayarak Rum toplumunun her kesimini bilgilendirip eğitmeye yönelir. Pera’da yaşayan her türlü kültürel etkinlik ve eğlence, tiyatro, konser, sinema, davet, balo ile otellerdeki “supe” ve “dine”lere varlıklı Rumların katıldığını dönemin Fransız ve Rum basınından öğreniyoruz.

Asırlar boyu İstanbul’un kültür mozaiğinde çok önemli bir yer oluşturan Rumlardan, Pera-Beyoğlu Rum cemaati için hazırlamayı tasarladığım monografinin ön çalışmasına Atina’da 1990’da başladım. Pera-Beyoğlu semtinde yaşamış olan Rumların tarihsel süreç içindeki toplumsal, ekonomik, kültürel profilini çizmek amacıyla, Atina’ya değişik tarihlerde göç etmiş ancak Pera’da doğup okumuş ve yaşamış, kültürel etkinlikler ile sosyal yardım kurumlarının çalışmalarına katılmış, 70’in üstünde İstanbullu Rum’u evlerinde ziyaret ederek, sözlü tarih çalışması çerçevesinde yaptığım görüşmelerin kayıtlarıyla fotokopi albümlerinden, okul diplomalarından oluşan zengin arşiv, çalışmamın temel eksenini teşkil etti. Bunun yanı sıra Atina Eski Meclis Kitaplığı’nda İstanbul basımı Rumca gazeteleri tarayarak Pera’da, o dönemdeki günlük yaşam üstüne birinci elden bilgiler derledim. Ve yine Atina’daki arşiv ve kitaplıklar ile Patrikhane kitaplığında, Pera Rum cemaatinin yaşamı ile ilgili eğitim, kültür ve sosyal yardım kurumlarının 19. ve 20. yüzyılda yayımladıkları tüzük ve yıllık faaliyet raporlarından örnekleri okuyarak not aldım.

Kaynakçada belirtilen Rumca-Türkçe ve yabancı dilde Pera üstüne yazılan kitapların incelenmesi sonucu konum ile ilgili çok geniş bir kaynakça oluştu ve sorularıma ışık tuttu. Derlenen yazılı ve sözlü belgeler, dört ana bölüme ayrıldı: Pera topografyası ile tarihi, Stavrodromi-Pera Rum cemaatinin kuruluşu, eğitim ve sosyal yardım kurumları, ekonomi ve kültürel etkinlikleri içeren günlük yaşam, 1921’deki Büyük Yol-Cadde-i Kebir rehberi. 2000 yılında Atina’da bir kültür evine yukarıda belirtilen bölümleriyle “Pera-Rum Cemaati” adıyla bir CD-ROM hazırladım. Bu CD-ROM, 2002 yılında aynı adla hazırlanan kitabın içeriğini oluşturdu. Okuyucunun elindeki kitap, 2000 yılında Atina’da yayımlanan çalışmanın çevirisidir.

Bilgi Üniversitesi’nden 2011’de kendi çevirimle yayınlanan “İstanbullu Rumlar” kitabım takriben 12 yıllık bir aradan sonra Y.K.Y için yayına hazırlanırken yeni baskıda “Sinema” bölümüne yer vermedim, 2014’te Y.K.Y’dan yayımlanan Paris’ten Pera’ya Sinema ve Rum Sinemacılar kitabımda bu bölüm bulunuyor. Ayrıca Arkeoloji Müzesi’nde 1923’e kadar müdürlük görevinde bulunan Rum arkeolog Theodoros Makridis’in çalışmaları ile Beyoğlu Rum Cemaati Mütevelli Heyeti’nin arşivindeki 1948-1968 arasına ait 20 yıllık masraf faturaları yeni baskıya dahil edildi. Sanırım yeni eklenen çalışmalarla kitabımın içeriği zenginleşerek daha kapsamlı bir bütünlüğe erişti. Kitabın çevirisi ve hazırlık aşamasındaki bilgisayar çalışmasında Atina’da emeği geçen arkadaşlara candan teşekkürlerimi bildirmek isterim. Y.K.Y’da yayın aşamasında emeği geçen editör ile tüm arkadaşlara candan şükranlarımı sunarım.

Sula Bozis, 2022 İstanbul

BİRİNCİ BÖLÜM

Beyoğlu Topografyası ve Tarihi

Bizans döneminde “Peran” veya “Perea” surlarla çevrili, tarihi Konstantinopolis yarımadasının doğusundaki bölgeye deniliyordu. “Peran tis poleos”, yani şehrin ötesi, şehrin karşı tarafı, Haliç’in karşı yakası, Bizanslıların 13. rejyonunu (bölgesini) oluşturuyordu. Bu bölge, Galata Limanı ile yukardaki tepeyi içine almaktaydı ve tepe sırtlarına yayılmış bağlar, bostanlar, tarlalar, küçük korularla donanmıştı. Tepe yamaçlarında bulunan büyük sayıdaki incir ağaçları nedeniyle antik dönemde bölgenin adlarından biri “Sikai” (İncirlik) idi. 19. yüzyılda yayımlanan üç ciltlik Konstantinopolis (1851-1869) monografisinin yazarı, aydın Skarlatos Vizantios’a göre, bölgedeki ağıllarda satılan süt (galâ), bölgenin Galata adıyla anılmasına neden olmuştur. Bazı yazarlara göre, burada bir dönem yaşayan Galyalılardan türeyen “ta Galatu” veya çoğul “ton Galaton” kelimelerinin değişimi sonucu bölge Galata adını alır.

Galata Limanı 324’te Kostantinopolis’in kurucusu Büyük Konstantin tarafından surlarla çevrilir. İki yüzyıl sonra 528’de İustinianos döneminde, kenti karadan çevreleyen surlar ve şehrin ilk tiyatrosu inşa edilir. Bölge kısa bir süre için İustinianopolis adıyla anılır. Kentin sakinleri genelde Cenevizliler, Venedikliler, Pisalı ve Amalfili tüccarlardan oluşuyordu. İstanbul’un fethinden sonra (1453), Galata Limanı Latinlerin ticaret merkezi olmaya devam ederken az sayıda Müslüman, Rum ve Musevi bölgede yaşamayı sürdürür.

16. yüzyıl ortalarında Galata sırtlarında, tepe ile aynı adı taşıyan kulenin ötesindeki yükseltide, başta Fransız Büyükelçiliği binası (1535) olmak üzere, ilk yazlık evler, konaklar, Avrupa ülkelerinin elçilik binaları inşa edilmeye başlar. Fransız elçiliğinin Pera’ya yerleşmesiyle bölge göç akınına uğrar. Elçiliklerin çevresinde Avrupalı tüccarların, tercümanların ve elçiliklerde çalışan memurların, ayrıca Ege’nin Kiklades adalarından gelip elçiliklere ve tüccarlara tercümanlık yapan Katolik Yunanlıların evleri yer alır. 1535’te Fransa Kralı I. François ile Kanuni Sultan Süleyman arasında imzalanan antlaşma sonucu, ilk kez Fransız elçisine, ailesine ve elçiliğin koruması altında bulunan Fransızlara Pera bağlarına yerleşme izni verilir. O döneme kadar bütün elçilikler gibi Fransız elçilik binası da Galata’da suriçinde bulunmaktaydı. Söz konusu antlaşmadan kısa bir süre sonra, İstanbul’u saran kolera salgını anlaşmanın hemen uygulanmasına neden olur. Fransız elçiliği, sonraları “Grande Rue de Pera” olarak adlandırılacak olan, Osmanlıların “Cadde-i Kebir” ve Rumların “Megali Odos” dedikleri ve “büyük yol” anlamına gelen bölgenin ortasındaki arazide bulunmaktaydı. 1589-1606 yılları arasında Büyükelçi Bréves tarafından kademeli olarak satın alınan arazi üstüne inşa edilen elçilik binası “Maison de France”, I. Ahmed dönemine rastlar. 1628 yılında elçiliğin bahçesinde Beyoğlu’nun ilk Latin kilisesi olan Saint Louis Kilisesi inşa edilir. Ayrıca elçilik binası içinde çevirmenlerin eğitimi için açılan okul, bir buçuk yüzyıldan uzun bir süre (1669-1831) faaliyetini sürdürür.

1670-1679 yıllarında büyükelçi Marquis de Nointel döneminde restore edilen elçilik binasına yeni bölümler eklenir. Fransız diplomat Antoine Galland’a göre (1673), elçilik binasının görkemli salonlarında Molière ve Racine’in tiyatro eserleri sahneye konur. İzleyenler arasında Rum tüccarlar ile eşleri de yer alır. Fransız elçiliğini örnek alan diğer ülkelerin elçilikleri, saraydan aldıkları izinle, süreç içinde Pera’ya yerleşir. Böylece daha sonraki yıllarda gelişen Avrupai semtin ilk nüvesi oluşur.

1600’e kadar Tophane’de, sahilde konumlanan İngiliz elçiliği, elçi Edward Burton döneminde Pera’ya yerleşir. Seyyah Fine Morysson’un verdiği bilgiye göre: “Şimdi (1617) büyükelçi Edward Burton, tepede duvarlarla çevrili büyük, güzel ve ferah bahçeleri olan bir evde yaşıyor…’’

İstanbul Rumlarının “İngiliz Sarayı” adıyla andıkları İngiliz elçiliği, Stavrodromi’de (Dörtyol), Pera’nın merkezinde, Galatasaray Lisesi’nin yakınında bulunmaktaydı. Lord Elgin döneminde inşa edilen ve İngiliz mimarları Charles Barry ve W. J. Smith’in eseri olan saray binası, kilisesi ve ağaçlı bahçesiyle 20 dönümlük bir araziyi kaplamaktaydı. 1840’larda inşa edilen elçilik binası, 1831 yangınında harap olan binanın yerine inşa edilmişti. 1870’te çıkan büyük yangından sonra restore edilen bina, neoklasik niteliğini korumaya devam eder. Kabul salonları ve balo salonlarının lüks dekorasyonuyla meşhur olan “Pera House”un görkemi, yüksek duvarlar arkasında saklıdır.

görkemi, yüksek duvarlar arkasında saklıdır. 17. yüzyılda, Osmanlı vatandaşı Hıristiyan ailelerin yanı sıra, varlıklı Avrupalıların, Venedik, Fransız, Hollanda ve İngiliz elçiliklerinin çevresinde büyük bahçeli konaklar inşa ettirmesiyle, Pera, zengin kentli ailelerin yaşadığı bir semte dönüşür. Bu dönemde İstanbul’a gelen seyyah Aubry de la Mortraye, Galata ve Pera’yı, İzmir’deki Frenk mahallesine benzeterek şöyle demiştir: “Pera’da yaşayan Frenkler, kendilerine ait olan evlerde, özgürce ve geleneklerine uygun şekilde yaşamaktadırlar. Karnavalda kılık kıyafet değiştirerek, şarkılar söyleyerek içip sarhoş olurlar. Türk kadınlarına ve onların dinlerine saygı göstermek şartıyla onlara tüm özgürlükler tanınmıştır.” Bir diğer seyyah, İngiliz James Dallaway (1797), Pera’daki kozmopolit hayattan şöyle bahseder: “Pera, değişik dillerin konuşulduğu Babil Kulesi’ni anımsatıyor. Burada yedi veya sekiz yabancı dil konuşanlara sıkça rastlamak mümkün.” 17. yüzyılda yaşamış olan Ermeni aydını Eremya Çelebi Kömürciyan, 17. Asırda İstanbul Tarihi adlı kitabında Pera ve Galata bölgesi için ayrıntılı bilgi verir:

Eklendi: Yayım tarihi

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Yazarın Diğer Kitapları

Men-e-men Birazoku

Aynı Kategoriden

Haftanın Yayınevi
Yazarlardan Seçmeler
Editörün Seçimi
Kategorilerden Seçmeler

Yeni girilen kitapları kaçırmayın

Şimdi e-bültenimize abone olun.

    Oynat Durdur
    Vimeo Fragman Vimeo Durdur