Tarihi aşk romanlarının yıldızlarından ve New York Times Çoksatanlar listesinin vazgeçilmez isimlerinden Tessa Dare’den zekice diyaloglarla ve tutkulu dokunuşlarla hayat bulan bir aşk hikâyesi…
Waterloo Savaşı’ndan yüzünün yarısı tanınmaz hâlde dönen Ashbury Dükü korkunç görünümü sebebiyle nişanlısı tarafından terk edilmişti. Ne var ki Ash’in bir vârise ihtiyacı vardı ve hiç vakit kaybetmeden kendine bir eş bulması gerekiyordu. Fakat yüzü bu hâldeyken onunla kim evlenmek isterdi ki? Büyük bir yalnızlığın içine hapsolan Ash, kütüphanesinde ansızın beliren davetsiz misafir Emma’yla karşılaştığında bu sıradan terzinin, aradığı tüm özelliklere sahip olduğunu anlamıştı. Kız, şefkatli, iyi eğitimli ve espriliydi. Ayrıca yeterince güzeldi ve kirasını ödeyemediği için evinden atılmak üzereydi.
Dük tanıştıkları gün ona evlenme teklif ettiğinde Emma onun akıl sağlığından endişe etmiş ve bunu dile getirmekten çekinmemişti. Ash ise bu yoruma hiç aldırmadan evliliklerinde geçerli olacak birbirinden tuhaf şartları sıralamıştı.
Emma hayallerindeki aşk evliliğinden oldukça uzak olan bu garip teklife hayır dese de Ash onu ikna etmek için çabalamaya devam edecekti. Ancak Emma’nın henüz bilmediği bir şey vardı: Dük son derece aklı başında ve karşı konulamaz bir adamdı.
İlk sayfalarından itibaren sizi içine alacak olan Evlilik Anlaşması, Emma ile Ash’in sıradışı aşk hikâyesiyle olduğu kadar Tessa Dare’in cüretkâr ve eğlenceli üslubuyla da okurların kalbinde yer edinecek.
*
Evlilik Anlaşması
Onu korkutan yaraları değildi. Tam tersine. Bu kadar yakında dururken yüzünün iki yarısını da göremiyordu. Bir tarafı seçmesi gerekiyordu.
Emma onu esir alanın hangi taraf olduğunu zaten biliyordu. Başarılı bir terzi elbise dikerken iki yol izlerdi kusuru bulup onu gizlemek ya da gizli güzelliği dışarı çıkartmak. O her zaman ikinci yönteme inanmıştı ve ah, bugün bu durum onu büyük çıkmaza sokuyordu.
Ben bir vaizin çocuğu olarak büyüdüm. Bu kitabın kahramanı Emma da bir papazın kızı. Emma’nın babasının benimkine hiç benzemediğini belirtmek isterim. Benim ba-
Bunu yapma, Emma. Aptal kalbine bir parça bile umut Benim babam sevgi dolu, sabırlı, destekleyici ve anlayışlı biriydi verme yoksa mahvolan sen olursun.
Ama artık çok geçti. Şimdi, ona baktığında tek gördüğü bir erkekti. Mavi gözleri parlayan, kalbi şiddetle çarpan bir adam.
İstekleri, ihtiyaçları, arzuları olan bir adam.
Dün ona elini uzatan ve şimdi…
Onu öpmeye kararlıymış gibi görünen bir adam.
hâlâ da öyledir.
Teşekkür ederim, baba. Bu kitap senin için.
Lütfen, 7, 9, 11, 17, 19, 21 ve 28. bölümleri okuma.
Teşekkürler
Romantik romanlar yazmak bir zevk ve ayrıcalıktır. Ancak zaman zaman yazarlar kendi eserleri yüzünden acı çeker. Ve bazen yazarlar bu acıyı en yakınlarındakilerle paylaşır.
Gösterdikleri sabır ve destek için kocama, çocuklarıma, aileme, arkadaşlarıma, editörüme, temsilcime, editörümün yardımcısına, yazım editörüme, yayıncıma, Twitter takipçilerime, kedilerime, pijamalarıma, kahve makineme… kisacası etrafımdaki herkes ve her şeye sonsuza dek minnettar kalacağım. Dronu olan bir komşum hariç, sen kim olduğunu biliyorsun.
Bu kitabın kapağına çekiciliği taşıyan Guido, Kirk, Samantha ve Ken’e özel teşekkürlerimi sunarım.
Ve her zaman ama her zaman en büyük teşekkür okuyucularıma. Siz olmasaydınız pantolon giymek zorunda kalırdım.
Birinci Bölüm
Emma Gladstone birkaç zor şeyi daha yirmi iki yaşındayken öğrenmişti.
Büyüleyici prensler her zaman göründükleri gibi olmazdı. Parlak zırhlar Haçlı Seferleri’yle birlikte demode olmuşru. Ve eğer peri anneler gerçekten varsa bile onunki gelmekte birkaç yıl geç kalmıştı.
Bir kızın çoğu zaman kendi kendini kurtarması gerekiyordu.
Bu öğleden sonra da o anlardan biriydi.
Şık Mayfair Meydanı’nın bir tarafını kaplayan Ashbury Evi önünde durdu. Zarif. Devasa.
Ürkütücü.
Güçlükle yutkundu. Bunu yapabilirdi. Bir keresinde kışın kalbinde tek başına Londra’ya yürümüştü. Umutsuzluğa ya da açlığa yenik düşmeyi reddetmişti. Bir iş bulmuş ve şehirde kendine yeni bir hayat kurmuştu. Şimdi, altı yıl sonra babasının yanına geri dönmektense Madam Bissette’in terzi dükkânındaki tüm iğneleri yutardı.
Tüm bunlarla kıyaslanınca bir dükün kapısını çalmak neydi ki?
Kesinlikle hiçbir şeydi. Tek yapması gereken omuzlarını dikleştirmek, ferforje kapıdan geçmek, yaklaşık yüz kadar granit basamağı tırmanmak ve göz alıcı oymalarla bezenmiş kapının zilini çalmaktı.
İyi akşamlar.
Ben Bayan Emma Gladstone. Buraya gizemli, gözlerden uzak yaşayan Ashbury Dükü’nü görmeye geldim. Hayır, tanışmıyoruz. Hayır, davetiyem yok. Gerçekten hiçbir şeyim yok. İçeri girmeme izin vermezseniz yarın kalacak evim de olmayacak.
Aman Tanrım. Bu asla işe yaramazdı.
Inleyerek kapıdan uzaklaştı ve pelerininin altındaki çiplak kollarını sallayarak onuncu kez meydana yöneldi. Ama bunu denemesi gerekiyordu.
Emma yürümeyi kesip kapıya döndü ve derin bir nefes aldı. Kulaklarını deli gibi gümbürdeyen kalbine tıkadı. Saat geç oluyordu. Kimse yardımına gelmeyecekti. Artık tereddüte ve geri dönüşe yer yoktu.
Hazır ol.
Yürü.
KÜTÜPHANEDEKİ MASASINDA OTURAN Ashbury alışılmadık bir zil sesi duydu. Kapı zili olabilir miydi?
Yine duydu.
Bu kapı ziliydi.
Daha kötüsü onun kapı ziliydi.
Lanet olası dedikodular. Şehre döneli birkaç hafta olmuştu. Londra’da söylentilerin kurşundan hızlı yol aldığını nasıl da unutmuştu. İşgüzarlara harcayacak zamanı da sabrı da yoktu. Gelen her kimse Khan onu geri çevirirdi.
Tüy kalemini mürekkebe daldırıp beceriksiz avukatlarına mektup yazmaya devam etti.
Geçen yıl ne halt ettiğinizi bilmiyorum ama işlerimin durumu içler acısı. Yorkshire arazi yöneticisini görevden alın. Mimara yeni fabrikanın planlarını görmek istediğimi
söyleyin, onları dün görmek isterdim. Derhal ilgilenilmesi gereken bir durum daha var.
Ash tereddüt edince kalem havada kaldı. Bu kelimeleri kâğıda dökeceğine inanamıyordu. Her ne kadar korkuyor olsa da yapmalıydı. Yazdı:
Bir eşe ihtiyacım var.
Gereksinimlerini netleştirmesi gerektiğini düşündü: doğurganlık döneminde, saygın bir aileden, acilen paraya ihtiyacı olan ve yara izleri olan iğrenç bir adamla yatağını paylaşmaya hevesli bir kadın.
Kısacası çaresiz durumda olan biri.
Tanrım, ne açıklıydı. Fazla uzatmamak en iyisiydi.
Bir eşe ihtiyacım var.
Khan kapı eşiğinde belirdi. “Ekselansları, rahatsız ettiğim için özür dilerim ama sizi görmek isteyen genç bir hanım var. Gelinlik giyiyor.”
Ash uşağa baktı. Mektuba yazdığı kelimelere baktı. Ardından bakışlarını yeniden uşağa çevirdi.
“Pekâlâ, bu tuhaf.” Belki de avukatları düşündüğü kadar beceriksiz değildi. Kalemi bıraktı, çizmeli ayağının birini masanın üstüne dayayıp loş ışıkta arkasına yaslandı. “Tamam, içeri al.”
Beyaz elbiseli genç kadın odaya girdi.
Ash’in çizmeli ayağı masadan kaydı. Geri ittiği sandalyesi duvara çarptı, az kalsın yere düşecekti. Yakındaki raftan düşen kâğıt parçası bir kar tanesi gibi yere süzüldü. Ash’in gözleri kamaştı.
…
Bu kitabı en uygun fiyata Amazon'dan satın alın
Diğerlerini GösterBurada yer almak ister misiniz?
Satın alma bağlantılarını web sitenize yönlendirin.
- Kategori(ler) Roman (Yabancı)
- Kitap AdıEvlilik Anlaşması
- Sayfa Sayısı304
- YazarTessa Dare
- ISBN9786254141232
- Boyutlar, Kapak13.5 x 21 cm, Karton Kapak
- YayıneviEpsilon / 2022
Yazarın Diğer Kitapları
Aynı Kategoriden
- Maymun ve Öz ~ Aldous Huxley
Maymun ve Öz
Aldous Huxley
“Ve buna ilerleme dediler. İlerleme! Söylüyorum sana, insan beyninin buluşlarının pek azı ilerlemeydi.” “Fikirlerin romancısı” Aldous Huxley, 20. yüzyılın en önemli distopya yazarlarından biri....
- Soğuk Ter ~ Pierre Boileau, Thomas Narcejac
Soğuk Ter
Pierre Boileau, Thomas Narcejac
Pierre Boileau ve Thomas Narcejac ikilisinin 1954’te Ölüler Arasından başlığıyla yayımlanan bu klasik kara romanı, gerilim filmlerinin büyük ustası Alfred Hitchcock’un unutulmaz filmi Vertigo’ya...
- Bu Defteri Kimse Okumasın ~ Jessica Scott Kerrin
Bu Defteri Kimse Okumasın
Jessica Scott Kerrin
Geçmişin gölgeleriyle, altı kaynayan üstü donan bir ada ülkesine yolculuk! Jessica Scott Kerrin’in imzasını taşıyan Bu Defteri Kimse Okumasın, “Ateş ve Buz Ülkesi” olarak anılan...