Haldun Taner, “Gözlerimi Kaparım Vazifemi Yaparım”ın iki kahramanı Vicdani ile Efruz’un şahsında 20. yüzyıl Türkiye’sinin analizini yapıyor. Karagöz’lerle Hacivat’lara uzak yakın aynalar tutarak ‘gözlerimi kaparım vazifemi yaparım’ anlayışına tatlı-sert dokunuyor.
“Gözlerimi Kaparım Vazifemi Yaparım”ın ana teması da bir yanlış koşullandırma. Oyunun ekseni, küçük ezik bir adam. Kapsadığı süre, yakın tarihimizin yetmiş yılı. Dekoru, Türkiye ve Yakındoğu haritası. 31 Mart’tan 12 Mart’a kadar oynanan siyasi oyunların zengin arka fonu önünde çeşitli dönemlerin, çeşitli koşullandırma evrelerinin kurbanı bir küçük, bir ezik adamın acı komedyasını izliyoruz, on beş tablo boyunca.” (Haldun Taner)
“Çok soylu bir tiyatro eseri bu. Üstelik Haldun Taner o cesur ama cesaretini kabul ettirmesini iyi bilen; taşlayıcı ama kırmadan taşlayıcı, tatlı, yumuşak üslubu ile bu güzel eserini büsbütün güçlü kılmış. Tiyatro geçmişimizin bütün olanaklarından –Karagöz, tuluat, kanto gibi– bilge bir ustalıkla yararlanan Taner, gerçekten ilgi çekici, uyarıcı ve başarılı bir sonuca ulaşmış.” (Çetin A. Özkırım)
İçindekiler
Yazarın Önsözü • 7
Birinci Fasıl
Girizgâh • 15
Okul-I • 19
Okul-II • 22
Saat-I • 26
Saat-II • 28
İlk Aşk • 30
Bisiklet • 32
Şark Mahfili • 35
Akın • 37
Vagonli • 42
Askerlik-I • 44
Askerlik-II • 46
Askerlik-III • 48
Büro-I • 49
Büro-II • 52
Evlenme • 53
İkinci Fasıl
Hiroşima Nagasaki • 64
Rotary Kulüp Toplantısı • 66
Dörtlü Takrir • 68
Seçimler • 71
Gazete İdarehanesi-I • 72
Gazete İdarehanesi-II • 79
Soruşturma • 80
Hapishane • 83
Koalisyon Dönemi • 85
Büro-I • 90
Büro-II • 92
Park • 93
Nuh Kuyusu • 98
Psikanaliz • 99
Bağlak • 104
Arşiv
Basında •111
Fotoğraflarda • 116
Yazarın Önsözü
Yanlış koşullanmalar oldum olası beni en çeken tema.
Lütfen Dokunmayın’da, Baltacı’nın tarihlere geçmiş, dolayısıyla belleklere yerleşmiş ihanet efsanesini kurcalamak, bu olaya başka olasılık seçenekleri getirmek istemiştim. Bizi en çok yanıltanlardan birinin tarih, daha doğrusu tarihçiler olduğunu düşünerek. Keşanlı Ali Destanı, görünüşte gecekondu ortamında bir kahramanlık efsa – nesinin balonunu deliyordu. Büyük kentlerdeki aynı efsaneleştirme oyunlarının bir parodisi olarak. Zilli Zarife, bir genelev içinde ‘sözde ahlak’ – ‘gerçek ahlak’ karşılaştırmasını yapıyordu. Eşeğin Gölgesi, eski bir masaldan kalkıp bugünkü savaş endüstrisinin bir karikatürünü çizmeye çalışıyordu. Ayışığında “Çalışkur”, yazarın koşullanmaları ile seyircinin bambaşka koşullanmaları arasındaki zıtlığı bir fars havası içinde yansıtıyordu.
Gözlerimi Kaparım Vazifemi Yaparım’ın ana teması da bir yanlış koşullandırma. Oyunun ekseni, küçük ezik bir adam. Kapsadığı süre, yakın tarihimizin yetmiş yılı. Dekoru, Türkiye ve Yakındo – ğu haritası. 31 Mart’tan 12 Mart’a kadar oynanan siyasi oyunların zengin arka fonu önünde çeşitli dönemlerin, çeşitli koşullandırma evrelerinin kurbanı bir küçük, bir ezik adamın acı komedyasını izliyoruz, on beş tablo boyunca.
Bu oyunumu, onu en iyi anlayan, onunla şaşılacak kadar özdeş – leşen ve bundan ötürü de ondan unutulmayacak bir sahne olayı yaratan büyük sanatçı, sevgili dostum Ulvi Uraz’ın anısına min – netle adıyorum.
İstanbul, 1979
Gözlerimi Kaparım Vazifemi Yaparım
(Şarkılı İbret, 2 Bölüm, 33 Tablo)
Gala
1 Ekim 1964’te oyunun ilk temsil gecesi rol ve ödev dağıtımı
Yazan: Haldun Taner
Sahneye Koyan: Ulvi Uraz
Dekor-Kostüm: Ferruh Doğan
Asistanlar: Mehmet Ulusoy, Metin Akpınar
Işık: Kenan Tatlı
Yapım İşleri: Ahmed Yeşilbaş
Teknik Yerleştirme: Ali Dilber
Teknif Şef: Osman Alburk
OYUNCULAR
ANLATAN Necabettin Yal
SÜTÇÜ Metin Akpınar
TABELALARI TAKAN Demir Can
GAZETECİ Ercan Yazgan
HOCA Tuncer Necmioğlu
EFRUZ Müfit Kiper – Gündüz Kalıç
CEMALİFER Alev Koral
VİCDANİ Ulvi Uraz
POLİS Metin Akpınar
MÜDÜR Tuncer Necmioğlu
REFET PAŞA Hikmet Karagöz
REJİSÖR Tuncer Necmioğlu
NECLA Nur İnsel
MERALİFER Alev Koral
ÇİNLİ Hikmet Karagöz
ALİ ÇETİNKAYA Metin Akpınar
PERİZAT Nur İnsel
BAŞ GEDİKLİ Metin Akpınar
1. ASKER Demir Can
2. ASKER Hikmet Karagöz
PAŞA Ercan Yazgan
SEBATİ YILMAZ Tuncer Necmioğlu
ŞEMSİ CİHAN Celile Toyon
1. DAKTİLO Nur İnsel
LALİFER Alev Koral
HADEME Hikmet Karagöz
ÇARŞAFLI Nur İnsel
SÖZCÜ Hikmet Karagöz
AMERİKALI PATRON Metin Akpınar
YAZI İŞLERİ MÜDÜRÜ Demir Can
1. GAZETECİ Hikmet Karagöz
2. GAZETECİ Ercan Yazgan
NİLÜFER Alev Koral
MEMUR Ercan Yazgan
MÜFETTİŞ KOMİSER Metin Akpınar
ARAMA SUBAYI (*)
HİKMET (*)
1. MEMUR (*)
2. MEMUR (*)
BEKÇİ (*)
SARHOŞ (*)
PROFESÖR (*)
PROFESÖR Tuncer Necmioğlu
ASİSTAN Hikmet Karadağ
Birinci Fasıl
GIRIZGÂH
(Çıngırak sesinden sonra salon ışıkları kararır. Perde açılır.)
ANLATAN:
Merhaba millet
Merhaba dostlar
Merhaba
Hoş geldiniz
Sefa geldiniz
Bizleri memnun ettiniz
İmdi
Yüksek müsaadelerinizle
Sizlere bu akşam burda
Bir dersi ibret sunmak isteriz
Acayip bir kıssadır bu
Örnek talebe, uysal delikanlı
Gönüllü asker, dürüst vergi mükellefi
Model vatandaş
Vicdani Yurdakuler’in
Bir baştan sona,
Bütün bir hayat hikâyesi
Buyrun baylar bayanlar
Asker çocuk beş lira
Başıbozuk on lira
GAZETECİNİN SESİ: Tanin, Tasvir, Peyam, Sabah. Yazıyor beyler. İkdam da var. Otuz Bir Mart Vakası’nı yazıyor.
ANLATAN:
Vicdani Yurdakuler
Şu fani dünyaya
Ve dahi çok sevgili yurduna
Masum gözlerini
İşte böyle bir günde
(Göstermelik iner; cumbalı bir ev. Karşısında büyük bir köşk. Köşede
çeşme.)
Burada
Şu cumbalı evde açtı
(Çocuk viyaklaması.)
Aynı ayın aynı günü
Karşıki köşkte
Firuz’un oğlu Efruz doğdu
(Çocuk gülmesi.)
(Sokağın adı aydınlanır: Fehim Paşa Sokağı.)
Sokağın adı o tarihte
Fehim Paşa Sokağı
Fehim Paşa belki bilirsiniz
Abdülhamit’in
Jurnalcısı, sırdaşı
(Çizme sesi.)
İki bebek kulağının
Zarına vuran ilk sesler
Şu çizme sesleri oldu
(Gitgide yaklaşan asker adımları. Yanda borulu bir gramofon aydınlanır. Plaktan: “Hareket Ordusu” marşı. Mahmut Şevket Paşa
ordusu neferlerinden biri gelip tabelayı söker, yenisini takar: 10
Temmuz Sokağı.)
Değişti daha o hafta
Sokağın adı
10 Temmuz Sokağı
10 Temmuz malumu âliniz
Hürriyetin ilanı
Vicdani’nin anası iğne iplik
Doğumdan üç ay sonra
Ecel geldi yetişti
Efruz’unki kadana
Doğum ona yaradı
İnadına gelişti
Efruz daha o günden
Besli süte alıştı
Vicdani’nin sütüne
(Bir sütçü çeşmeden güğümlerine su katar.)
Sırmakeş de karıştı
(Acı bir vapur düdüğü.)
Öttü acı acı bir ağustos sabahı
Nara limanında
Kıçından vurulmuş Göben
Topladı Türk zabitanı
Gros Admiral Von Şuson
“Mayne herşaftın” dedi
“Önde isabet yok ama
Arkada var bir delik”
“Aldırma Herr Admiral” dedik
“Büyük sayılmaz hasar
O kadarcık delik
Sende de var, bende de var”
Alman eski dostumuz
Moskof ise can düşman
Göben’i besmeleyle sünnet edip
Yavuz tesmiye eyledik heman
(Göstermelik: Yavuz’un yağlıboya resmi, bacasında sünnet kurdelesi.)
GAZETECİNİN SESİ: Tanin, Tasvir, Peyam, Sabah. Yazıyor beyler. İkdam da var. Harbi Umumi’ye girişimizi yazıyor.
(O zamanın kıyafeti ile bir bekçi tabelayı değiştirir: Liman von Sanders Sokağı.)
ANLATAN:
Sokağın adı
Liman Von Sanders oldu
Liman Von Sanders malumu âliniz
Damadı Şehriyari, başkumandan
Enver’in dostu
Vicdani’nin babası
Fedai Bey
(Göstermelik: Fedai’nin kabalaklı1 portresi.)
Hamiyetli bir mülazimi sani
Aldı kılıcını duvardan
Galiçya mı dediler
Fedai orda
Çanakkale, Kanal
Fedai orda
Şark cephesi, demedi
Garp cephesi, demedi
Şimal, cenup, demedi
Koştu
Hep, en önde dövüştü
Üç kurşun, iki misket yarası
Bir Liyakat
İki Hamiyet Madalyası
Von der Goltz Paşa’dan
Bir de Demir Salip Nişanı
Adı Fedai değil mi ya
Sarıkamış’tan dönmeyiverdi
(Göstermelik: Firuz’un portresi; iki çeneli, dudağında puro.)
Efruz’un babası Firuz
Alman dostu, hayranı
Alman malı der de, başka şey demez
Alman motoru levazımı
Alman erkânı harbiyesi
Alman kudreti askeriyesi
Alman sanayii, müstahzaratı
Firuz aynı zamanda
Krupp Konzern’in
İstanbul mümessili
Vicdani saçı bitmemiş yetim
Babaanne elinde
Harp yılları, yoksulluk
Süpürge tohumu yer
Mısır unu geveler
Ya da bulgur
Efruz’un babası Firuz
Alman sefirikebiri
Baron Vangenheim’in
Ve de iaşeci
İsmail Hakkı’nın
Poker dostu
Efruz’un anası Efsayiş
İttihatçıların mahbubu
Evlerinde francala
Nestlé, Tobler, Pöti-fur
İşte bu tarihte
İki komşu çocuğu
Vicdani ile Efruz
Başladılar mektebe
OKUL – I
(Bir mahalle mektebi dekoru, kapıda üç çocuk görünür: Vicdani, Efruz ve Cemalifer. Hoca horlamaktadır. Çocuklar gürültü yaparlar.
Hoca uyanır, onları görür. Kaşlarını çatar.)
HOCA: Efruz gel öp elimi!
EFRUZ: Öpeyim efendim. (Koşup öper.)
HOCA: Berhudar ol. (Vicdani’ye) Sen de öp elimi. El öpmeyle ağız aşınmaz.
VİCDANİ: Öpeyim efendim. (Koşup öper.)
HOCA: Cemalifer, sana da hocalık edeceğim, öp elimi!
CEMALİFER: Öpeyim hoca efendi. (Koşup öper.)
HOCA: (Vicdani’ye) Sen şimdiye kadar hiç falaka yedin mi? Öp elimi.
VİCDANİ: Yemedim efendim; ama sizin mübarek elinizden yerim inşallah efendim. (Elini öper.)
HOCA: Kemiğiniz ebeveyninizin, etiniz benim, öp elimi.
EFRUZ: Öptüm efendim.
HOCA: Ben adamın gözünü oyarım, öp elimi.
CEMALİFER: Öpeyim efendim. (Öper.)
HOCA: El öpmeyi öğrendiniz. Şimdi kıraat dersine geçelim.
VİCDANİ: Geçelim efendim.
HOCA: Elif sin le esa is.
VİCDANİ: Elif sin le esa is.
EFRUZ: Herif ile seyis.
CEMALİFER: (Kıkır kıkır güler.)
HOCA: Herif ile seyis değil. (Tokat atar. Efruz eğilir, tokadı Vicdani
yer.) Elif sin le esa is. Buna vurdum, sen yedin. Ama zararı yok.
Hocanın vurduğu yerde gül biter. Te sün te.
VİCDANİ: Te sün te.
HOCA: İste.
EFRUZ: Ver. (Elini uzatır.)
HOCA: Değil efendim, iste.
EFRUZ: İstedim ya.
HOCA: (Bir tokat daha atar, aynı şekilde Vicdani yer.) Şimdi birlikte okuyun.
ÜÇLÜ KORO: Ha heyli hampur heyli hap hup, ya yeyli yampur yeyli yap yup, ba beyli bala bula bambur beyli bap bup.
HOCA: (Taş tahtaya eski harflerle uysal kelimesini yazar.) Aferin, elif vav sin, elif lam. Ne eder?
EFRUZ: (Hesap eğitimi için kullanılan küreleri sıralar.) İki iki daha dört eder.
VİCDANİ: Uysal eder hoca efendi.
HOCA: Uysal olun çocuklar, uysal. Keskin sirke kabına zarar.
ÜÇLÜ KORO: Uysal olacağız hoca efendi, uysal. Keskin sirke kabına zarar.
EFRUZ: (Yine kürelerle oynar.) Dört dört daha sekiz eder.
HOCA: Büyüklere karşı gelen ne olur?
CEMALİFER: Taş olur hoca efendi, taş olur.
HOCA: Kes sesini yerine otur. Hadi şimdi dersimiz bitti. On dakika teneffüs. (Hemen fırlarlar.)
HOCA: Höst! (Çocuklar hemen hatırlayıp dururlar.)
ÜÇLÜ KORO: Padişahım çok yaşa. Padişahım çok yaşa. Padişahım çok yaşa. (Hoca her yaşadan sonra hapşırır.)
GAZETECİNİN SESİ: Tanin, Tasvir, Peyam, Sabah. Yazıyor beyler.
İkdam da var. İttihatçıların Alman tahtelbahiri ile Avrupa’ya kaçışını yazıyor.
ÜÇLÜ KORO: Ha heyli hampur heyli hap hup, ya yeyli yampur yeyli yap yup, ba beyli bala bula bambur beyli bap bup.
….
Bu kitabı en uygun fiyata Amazon'dan satın alın
Diğerlerini GösterBurada yer almak ister misiniz?
Satın alma bağlantılarını web sitenize yönlendirin.
- Kategori(ler) Oyun-Tiyatro
- Kitap AdıGözlerimi Kaparım Vazifemi Yaparım
- Sayfa Sayısı128
- YazarHaldun Taner
- ISBN9789750832864
- Boyutlar, Kapak13.5 x 21 cm, Karton Kapak
- YayıneviYapı Kredi Yayınları / 2023
Yazarın Diğer Kitapları
Aynı Kategoriden
- Fazilet Eczanesi ~ Haldun Taner
Fazilet Eczanesi
Haldun Taner
Haldun Taner’in, “Eczanenin Akşam Müşterileri” (1952) adlı öyküsünden yola çıkarak yazdığı “Fazilet Eczanesi”, çok katmanlı sosyo-kültürel özellikleriyle, dik başlı ama insancıl Saadettin Bey ve...
- Hamlet ~ William Shakespeare
Hamlet
William Shakespeare
Babası öldükten sonra annesiyle evlenen amcasının aslında babasının katili olduğunu öğrenen Danimarka Prensi Hamlet derin bir acıya kapılır. Acı çekmek ya da kendini öldürerek...
- Ayışığında Şamata ~ Haldun Taner
Ayışığında Şamata
Haldun Taner
Ayışığında “Çalışkur” adlı öyküsünden Haldun Taner’in oyunlaştırdığı ve ilk kez 1977’de sahnelenen Ayışığında Şamata, yazarın deyişiyle, “yazarın koşullanmaları ile seyircinin bambaşka koşullanmaları arasındaki zıtlığı...