Birazoku.com sitesinde de kitapların ilk sayfalarından biraz okuyabilir, satın almadan önce fikir sahibi olabilirsiniz. Devamı »

Yazar ya da yayınevi iseniz kitaplarınızı ücretsiz yükleyin!

Güçlü Bir Psikoloji İçin Kendi Kendime Terapi
Güçlü Bir Psikoloji İçin Kendi Kendime Terapi

Güçlü Bir Psikoloji İçin Kendi Kendime Terapi

Ömer Güçlü

Bu kitap sağlam psikolojik temeller üzerinde inşa edilmiş ve her bölümü ayrı bir terapi seansı sayılabilecek nitelikte bir terapi kitabı. Bu terapi kitabında kafanızı…

Bu kitap sağlam psikolojik temeller üzerinde inşa edilmiş ve her bölümü ayrı bir terapi seansı sayılabilecek nitelikte bir terapi kitabı. Bu terapi kitabında kafanızı kurcalayan birçok sorunun ikna edici düzeyde cevabını bulacak ve kolay uygulanabilir onlarca tekniği hayatınıza katarak kendinizi geliştirecek ve psikolojik olarak güçleneceksiniz.
Bu kitap aşağıdaki sorulara ve de daha fazlasına verdiği tatminkâr cevaplarla size “güçlü bir psikolojiye sahip olmayı” vaat ediyor.

* Kafaya Takmama Sanatı İçin En Kalıcı Çözüm Nedir?
* Kafaya Takmamayı Nasıl Başarırım?
* Kötü Bir Ruh Halinin İçinden Nasıl Çıkarım?
* Psikolojik Özgürlüğümü Nasıl Kazanırım?
* Akıl ve Ruh Sağlığımı Korumanın En Önemli Şartı Nedir?
* Geçip Gitmiş Yılların Pişmanlığından Kurtulmak İçin Ne Yapmalıyım?
* Daha Mutlu ve Huzurlu Bir Ruha Nasıl Kavuşurum?
* Değersizlik Duygusundan Nasıl Kurtulurum?
* Kendimi Sevmeyi Nasıl Öğrenirim?
* Kendime Verdiğim Değeri Artırmanın Şartları Nelerdir?
* Kendimden Nefret Etme Huyumdan Nasıl Vazgeçerim?
* Korkumu Yenmenin ve Özgüvenimi Artırmanın En Etkili Yolu Nedir?
* Beynimi Nasıl Susturur ve Takıntılı Düşüncelerden Nasıl Kurtulurum?
* Psikolojimin Neden Bozulduğunu Nasıl Anlarım?
* Bilinçaltımı Nasıl Keşfeder ve Bilinçaltımın Beni Yönetmesinin Önüne Nasıl Geçerim?
* Geçmişin Kötü Anılarını Zihnimden Silmek İçin Ne Yapmalıyım?
* Haksız ve Acımasız Eleştirilere Karşı Kendimi Savunmayı Nasıl Öğrenirim?
* Kırıp Dökmeden Öfkemi Yaşamayı Nasıl Başarırım?
* İnsanlara Hayır Deme Özelliğimi Nasıl Geliştiririm?
* Stresimi En Etkili Şekilde Yönetmek İçin Ne Yapmalıyım?

KAFAYA TAKMAMA SANATI İÇİN İKİ DEĞERLİ FORMUL

Kafaya takmama sanatı. Adı üstünde. Bir sanat. Kişiye özel bir değer. Herkesin kendi hayat tecrübesinden damınılmış gerçeklerle bezeli bir psikolojik güç.

Ben bu yazıda kendi sanatımdan, kendi kafaya takmama sanatımdan bahsedeceğim. Daha doğrusu gündelik hayatımda sıkça kullandığım iki psikolojik kalkan üzerinde durmaya çalışacağım. Bu iki kalkanı çok değer verdiğim iki bilim insanından öğrendim: Gündüz Vassaf ve Engin Geçtan.

İlk kullandığım psikolojik kalkan şu: Yaşanan sıkıntıya gelecekten bakmak!

Psikolog Yazar Gündüz Vassaf bir kitabında anlatmıştı. Cani bir şeye sıkıldığında ve çok üzülüp dertlendiğinde annesi kendisine şöyle bir tavsiyede bulunurmuş: “Seni o an sinirlendiren, üzen bir şey varsa, ona bir saat sonradan bak. Kesmiyorsa bir hafta sonradan… O da kesmezse beş ay sonradan bak. Seni o an ezen her neyse ona ileriden bakmaya çalış. O zaman üzüldüğün şey küçülüp gidecektir.”

Gündelik hayatta bir konu canımı çok sıkıyorsa ve bu konu kontrol alanımın dışındaysa o zaman o can sıkıcı konuya gelecekten bakmaya çalışıyorum. Bir ay sonradan… Beş ya da on ay sonradan… Ve bunu yaptığımda görüyorum ki canımı sıkan şey küçülüp gitmiş. Önemsizleşmiş. İşte tam bu noktada kendime şu cümleyi kuruyorum: “Beş ya da on ay sonrasında hatırlanmayacak bir konu için bugün neden canını sıkıyorsun? Bugününe neden kıyıyorsun? Unutulup gidecek bir konu için bu kadar dertlenmeye ne gerek var?”

Hayat öyle enteresan ki… Çoğumuz hayatımızı değmeyecek konulara kafayı takarak bitiriyoruz. Bakın size bir soru: “Üç sene önce hangi konulara kafayı takmıştınız? Bir liste yapabilir misiniz?”

Ben bu soruyu kendime sordum ve inanın iki üç önemli konu dışında hiçbir şey hatırlamadım. Ama size garanti verebilirim ki binlerce konuya kafayı takmışımdır. Hem de bahsettiğimiz üç sene öncesi… Yani hatırlama ihtimalimizin yüksek olduğu bir zaman… Ya on yıl öncesi? On beş? Yirmi?

Günler değmeyecek konulara kafayı takarak heba ediliyor maalesef. Ve gün geliyor şairin şu şahane sözü bizi özetleyecek tek cümleye dönüşüyor: “Ey ömrüm, senden özür dilerim!”

Gelelim gündelik hayatta kullandığım ikinci psikolojik kalkana. O da şu: Bir olayın beni etkileme gücüne kendimin karar vermesi! Olayların yaşam alanımı daraltmasına izin vermemek! Peki, bu ne demek?

Psikiyatrist Engin Geçtan Hoca anlatıyor. Bir gün bir danışani seansa gelmemiş ve diğer hafta geldiğinde hoca o kişiye hemen sormuş: “Geçen hafta seansa neden gelmediniz?”

Kadın da cevap vermiş: “Hocam ofisinizin olduğu sokakta köpekler vardı. Ve ben onlardan korktuğum için gelemedim.” Hoca bunun üzerine kadına şunu söylemiş: “Kendi alanını neden köpeklere bırakıyorsun?”

Hocanın bu şahane ötesi sorusunun manasını kendimizce biraz açalım: “Neden sokaktaki köpeklerin yaşam alanını daraltmasına izin veriyorsun? Köpekler senin yaşam alanını belirleyemez. Onlar senin seansa gelip gelmemene karar veremez. Onların senin hayatına doğrudan müdahale etme yeteneği yok. Sokakta köpekler var diye randevuna neden gitmeyesin? Cesurca aralarına dalar ve seansına gidersin. Sokaktaki köpekler yaşam alanını daraltamaz; ancak sen onların senin hayatını daraltmasına izin vermiş olursun.”

Fark edin. Aslında hayatta birçok şey bizim hayatımıza doğrudan etki edemiyor. Ama biz onların hayatımızı etkilemesine izin veriyoruz. Sokakta köpekler var diye randevumuza gitmiyor, akşam evde hem seansa gitmediğimiz hem de köpeklerden korktuğumuz için kendimize kızıyoruz.

Evet, köpeklerden biraz korkuyor olabilirim. Ve ofisin olduğu sokağa geldiğimde köpekleri görünce biraz duraksayabilirim. Ama o an bir karar vermem gerekiyor. İki seçenek var önümde:

1 Köpeklerden korkar, seansa gitmez ve akşamı kendime kızarak geçiririm ve de böyle olunca hiçbir gelişim kaydedememiş olurum.

2 Köpek fobime rağmen asla kaçmaz, korkarak da olsa sokağa dalarak seansıma giderim. Akşam hem köpek fobimin üstüne giderek gelişim kaydettiğim için hem de randevumu yaptığım için kendimle gurur duyarım.

İşte size iki seçenek. Biri kaçmak, biri gelişmek. Biri suçluluk ve kızgınlık, biri gelişim ve gurur.

Zor ve sıkıntılı bir konuyla karşılaştığımda kendime hemen şunu soruyorum: “Bu konunun hayatını daraltmasına izin verecek misin?”

Nietzsche’nin sözlerini hatırlayalım: “Düşün…

Kim üzebilir seni senden başka?

Kim doldurabilir içindeki boşluğu sen istemezsen? Kim mutlu edebilir seni sen hazır değilsen?

Kim yıkar yıpratır sen izin vermezsen? Kim sever seni sen kendini sevmezsen?

Her şey sende başlar sende biter…”

Evet, kıymetli dostlar başta söyledik, bu kafaya takmama konusu bir sanat dedik. Öznel, eleştirilemez ve kişiye özgü bir sey Benim kafaya takmama sanatımın iki önemli mücevheri bunlar Yaşanan sıkıntıya gelecekten bakmak ve bir olayın beni etkileme gücüne kendimin karar vermesi!

Eminim sizin de şahane kafaya takmama sanatlarınız var. Dilerim bu iki mücevher o şahane sanatlarınızı daha da değerlendirir.

KAFAYA TAKMAMA SANATI İÇİN DOĞUŞTAN GETİRDİĞİMİZ 3 MÜKEMMEL PSİKOLOJİK GÜÇ

Her zaman söylerim: Dünyanın en etkili ilacı insanoğlunun kendisidir. İlaç içimizdedir. Şifa bizdedir. Doğuştan getirdiğimiz şahane donanımlara sahibiz her birimiz. Gerek biyolojik, gerek fiziksel, gerekse de psikolojik donanımlar.

Şimdi size bu yazıda doğuştan getirdiğimiz psikolojik donanımların 3 tanesinden bahsedeceğim. Eminim okuduğunuzda siz de benim gibi böyle güçlü donanımlara sahip olduğumuz için şükür hisleriyle dolacaksınız.

1.Yaşamı devam ettirme ve sürdürme içgüdüsüne sahip olmak / Doğuştan yaşamı sever bir yapıyla doğmak

Adamın birini hayal edin. O adamı bir uçurumun kenarına koymuşsunuz. Ama ona sadece tek ayağı üzerinde durabileceği kadar bir yer vermişsiniz. Ve o yerin hemen yanı başı da uçurum. Adamı aç ve susuz bırakıyorsunuz. Yiyecek içecek vermiyorsunuz. Bu arada yağmur yağıyor, kar yağıyor ve yer yer firtina çıkıyor. Bu zorluklar içinde adam oradan kurtulmaya çalışıyor ama buna izin vermiyorsunuz. Adamı dibi uçurum olan o yerde tek ayağı üstünde kalmaya mahkûm ediyorsunuz.

Sizce bu adam tüm bu zorluklardan bıkıp kendini o uçurumdan aşağı bırakır mı?

Bu temsili hikâyeyi anlatıp bu soruyu bize soran Dostoyevski. Ve onun cevabı şu: “Bu adam kendini asla aşağıya bırakmayacak. Tüm zorluklara rağmen orada yaşamak adına direnecek. İçinde yaşattığı bir umutla kurtulmayı bekleyecek. Çünkü insanoğlu her halükârda yaşamını devam ettirmek ister. Her insanın içinde hayatı devam ettirme içgüdüsü vardır.”

“Her insanın içinde hayatını devam ettirme içgüdüsü vardır.” Bu cümle çok önemli. Baharda parıldayan mis kokulu çiçeklerin oluşturduğu bir bahçe gibi bu cümle. Umut vadediyor. Ümit aşılıyor. Diyor ki: “Ne yaşarsanız yaşayın, her seferinde hayatı yaşama isteğiniz galip gelecek; en kötü şartlarda bile yaşamak için direneceksiniz.”

Evet, insan yaşamı sever. Nefes alıp vermeyi sever. Doğayı, çiçekleri, yağmuru, dereleri, kedileri, kuşları, gökyüzünü, çayı, çorbayı, anneyi, babayi, yârin yanağını, ağlamayı, gülmeyi, bazen yorulmayı, bazen dinlenmeyi, uyumayı, kalkmayı, rüya görmeyi, rüyadan uyanmayı, çocukları, dostları, sohbeti, hoşbeşi, tavlayı, tarlayı, buğdayı, başağı, domatesi, peyniri, simiti, denizi, sokakları, evleri, barkları, pencereleri, yatakları, yoğurt kabında açan çiçekleri, eşyaları süsleyen dantelleri… sever. Sever insanoğlu hayatı. Ve o hayatın içindekileri.

İşte bu sevgi insanı hayata bağlar. Kafaya takmama sanatı adına büyük bir güçtür bu. İnsan ne sıkıntı yaşarsa yaşasın hayatını devam ettirmek ister. Akşam depresif de olsa sabah işe gider. Öyle enteresan bir yaşam sevincidir ki bu hiç bitmez. Hepimizin göğsünde yanan bir kandildir o. Bir yaşam ağacıdır.

Eklendi: Yayım tarihi

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Yazarın Diğer Kitapları

  1. Anı Göğüsleme Sanatı ~ Ömer GüçlüAnı Göğüsleme Sanatı

    Anı Göğüsleme Sanatı

    Ömer Güçlü

    Dünyada yaygın bir felsefe vardır. Denir ki, carpe diem. Yani, anı yaşa. Ya da, anın keyfini çıkar. Ama hayatta kimi zamanlar vardır ki bırakın...

Men-e-men Birazoku

Aynı Kategoriden

Haftanın Yayınevi
Yazarlardan Seçmeler
Editörün Seçimi
Kategorilerden Seçmeler

Yeni girilen kitapları kaçırmayın

Şimdi e-bültenimize abone olun.

    Oynat Durdur
    Vimeo Fragman Vimeo Durdur