“Davula vuran şaman olan değildir, davula vuran eşiği geçendir.”
Kadın çemberi, parçalarını bir araya getirmeye niyetlenmiş bir kadının muazzam bir metaforudur. Çemberde yerinizi aldığınız andan itibaren çemberin alanı çalışmaya başlar. Görünmez ilmekler atılır, gizli düğümler çözülür…
Çemberler, doğumun ve ölümün, başlangıcın ve bitişin, yaralara bakmanın ve dönüşümün, kutsal olanla birleşip onu yüceltmenin yeridir. Orada tüm kadınlar toplanır, birbirini destekler ve en zayıf olanı yüreklendirmek için gücü çağırır. Kutsal öykülerde anlatılan ana tanrıçanın çeşitli formları eşliğinde yürünecek bu gizli yolda amaç kendi potansiyelinizi açığa çıkarmak, uyum yaratmak ve şifadır.
Dişil enerjinin gücünü keşfedeceğiniz bu kitap, sadece bir kitap olmanın ötesine geçerek, aktif uygulamalar, ritüeller ve meditasyonlar eşliğinde sizleri sevgi, sarsılmaz güç ve besleyici bir sıcaklıkla saracak. Doğanın döngüsünden ilham alacağınız bu çemberde kız kardeşlerinizle birlikte yerinizi alın ve kalbinizi sonsuz şefkate açın.
İÇİNDEKİLER
Önsöz ……………………………………………………………………………………….17
Talihsiz Döngüyü Kırmak …………………………………………………………18
Bu Kitabı Nasıl Kullanmalısın?………………………………………………….23
1. BÖLÜM
PARÇALARINI EVE GERİ GETİR…………………………………………..27
İlk Davet Kendinedir…………………………………………………………..27
Çembere Hoş Geldin …………………………………………………………..28
Şifalanma Arayışı ………………………………………………………………..31
Yolunu Bulmak ……………………………………………………………………33
Şaman Öğretileriyle Kadınlığı Uyandırmak…………………………34
Kohenet Kimdir?…………………………………………………………………35
Alan Tutmak ……………………………………………………………………….36
Büyük Ana Tanrıça: Shekhinah……………………………………………37
El Vermek Neden Gereklidir?………………………………………………40
Çemberden Geçen Kadın…………………………………………………….41
Dişilin Farklı Yüzleri……………………………………………………………43
Sen Kutsallığın Yansımasısın ……………………………………………….45
Black Madonna……………………………………………………………………48
Sheila Na Gig ………………………………………………………………………51
Nefes Çalışması……………………………………………………………………54
Sophia’nın Kalbinde …………………………………………………………….56
Bir meditasyon uygulaması:…………………………………………………56
Kadının Çıldırma Noktası……………………………………………………58
Sankalpa Oluşturmak ………………………………………………………….60
Mabet Hazırlığı – Altar Oluşturmak ……………………………………62
Duyguları Yemek…………………………………………………………………63
Gül Temizliği Uygulaması……………………………………………………67
Uyandır Bedenini………………………………………………………………..69
2. BÖLÜM
SESSİZLİĞİ BOZMAK……………………………………………………………..73
Acıdan Doğmak…………………………………………………………………..73
Sessizliği Bozma Cesareti…………………………………………………….75
Yaralarına Sarıl…………………………………………………………………….76
Kadın Kadının Rakibi Değildir……………………………………………78
Habil ile Kabil’in Hikâyesi……………………………………………………81
İfade Edersen Değişirsin ……………………………………………………..89
Mağduriyeti Kırmak ……………………………………………………………91
Dam Temizliği …………………………………………………………………….96
3. BÖLÜM
SEÇİMLER VE SINAVLAR………………………………………………………101
Sağaltma Çalışması ……………………………………………………………..103
Rotanı Netleştir……………………………………………………………………108
Gül Banyosu………………………………………………………………………..110
4. BÖLÜM
İLAHİ OLANIN EVİNDE………………………………………………………..113
Cinselliğin İçindeki Sihir……………………………………………………..115
Venüs’ün Döngüsü………………………………………………………………116
Bırakılması Gerekeni Bırakmak…………………………………………..121
Nondominant Handwriting Çalışması…………………………………124
Sen Defolu Değilsin …………………………………………………………….124
Seks, Cinsellik, Yoni ve Bilinç………………………………………………128
Kadının Kolektif Acısı …………………………………………………………133
Yoniverse …………………………………………………………………………….137
Yoni Enerjisini Serbest Bırakma Teknikleri………………………….142
Sex Magic ……………………………………………………………………………146
Meditasyon Çalışması: Kadının İlahi Orgazmı…………………….148
Meditasyon Çalışması………………………………………………………….151
5. BÖLÜM
TANRIÇA ÇEMBERİNİN ÇAĞRISI…………………………………………159
İnanna – Gölgeyle Yüzleşmek………………………………………………160
Hathor – Bedenini Kabul Etmek………………………………………….175
Hadi birlikte uygulayalım:……………………………………………………177
Hestia – Yuvaya Dönmek…………………………………………………….178
Hadi birlikte uygulayalım:……………………………………………………179
İsis (İset) – Annelik……………………………………………………………..181
Hazırsan gel birlikte uygulayalım:………………………………………..182
Kali – Korkunla Yüzleşmek………………………………………………….184
Şimdi hazırsan ver bana elini, birlikte dans edelim:……………..185
Kuan Yin – Şefkatine Sarılmak, Sevmek ………………………………187
Kendine bir zaman ve bir yer bulduysan,
birlikte uygulamaya geçelim: ……………………………………………….188
Lakshmi – Bereketi Çağırmak……………………………………………..190
Hadi birlikte uygulayalım:……………………………………………………191
Maat – Adalet………………………………………………………………………192
Hadi ver elini, uygulamaya geçelim:…………………………………….193
Nu Kua – Düzen………………………………………………………………….194
Hadi uygulamaya geçelim birlikte:……………………………………….196
Nut – Gizeminle Buluşmak………………………………………………….197
Gizemin kucağında uygulama:…………………………………………….198
Oshun – Hisset ……………………………………………………………………199
Yaratım denizine karışalım, birlikte uygulayalım: ………………..200
Tanrıça Pacamama – Ulu Anayı, Kutsalı Hissetmek …………….201
Kutsallığı doğru uygulayalım:………………………………………………202
Tanrıça Oya – Değişim………………………………………………………..203
Değişim için uygulayalım:……………………………………………………204
Tanrıça Sekhmet – Öfkeyle Yüzleşmek ………………………………..205
Hazırsan uygulayalım: …………………………………………………………206
Tanrıça Yemaye – Yeniden Doğmak…………………………………….208
Tanrıça Uzume – Suratsızlığa Son ……………………………………….209
Suratsızlığı bırakmaya hazırsan uygulayalım: ………………………211
6. BÖLÜM
SADHANA ÇEMBERİ ……………………………………………………………..215
1. Gün – Ayakları Suya Değdirmek ……………………………………..216
2. Gün – Mabedine Ulaşmak………………………………………………..221
3. Gün – Mantraların Gizli Şifası …………………………………………224
4. Gün – Hatırlama Üzerine…………………………………………………229
5. Gün – Döngüde Büyümek……………………………………………….232
6. Gün – Kederi Fark Etmek ………………………………………………..235
7. Gün – Acıya Alan Açmak ………………………………………………..237
8. Gün – Sekiz Korkunun İçinden Geçmek………………………….240
9. Gün –Taşlaşmış Bedeni Açmak………………………………………..243
10. Gün – Olabildiğince Soyunmak……………………………………..246
11. Gün – Sahtekârlığı Bırakmak …………………………………………249
12. Gün – Saklandığın Yerden Çıkmak………………………………..251
13. Gün – İçsel Işıkla Bütünleşmek………………………………………254
14. Gün – Davul Meditasyonu……………………………………………..258
15. Gün – Uyanışa Adanmak……………………………………………….258
16. Gün – Farkındalık Kasını Geliştirmek……………………………262
17. Gün – Sadeliğin Köklerine İnmek ………………………………….266
18. Gün – Veçheleri Görmek ……………………………………………….270
19. Gün – Sahtekârı Yakalamak……………………………………………274
20. Gün – Çemberi Yüceltmek …………………………………………….277
21. Gün – Çemberi Birlemek……………………………………………….279
21. Gün Meditasyonu…………………………………………………………..282
Son Söz……………………………………………………………………………………..287
“Tanrıça fısıldadığında, cevap ver. Ve o bağırmayacak.
Bağırdığında, onu dinle. O zaman vurmayacak.
Eğer vuruyorsa, ona teslim ol.”
Bu kitap tacize, tecavüze uğramış,
darp edilmiş, kırılmış, sindirilmiş, sesi kısılmış,
her şeye rağmen meşalesini, ilmini, ışığını, çığlığını
sonsuzluğa kadar korumuş
tanrıçanın eşsiz kızlarına yazılmıştır…
Hepiniz çemberdeki yerinize hoş geldiniz.
Çemberde yerinizi aldığınız andan itibaren çemberin alanı çalışmaya başlar.
Görünmez ilmekler atılır, gizli düğümler çözülür…
Suyun gelgitleri gibi çevremizde gelgitler oluşur, tamamen kontrol dışında gelişir her şey…
Kadın olmanın doğasında bu gelgitler vardır, beklenmeyen akıcı fırtınalar, doğayı nemli, ıslak ve bir o kadar da beslenmiş olarak geri bırakır…
Her ne kadar savrulmuş da olsa, toprağın, ovaların ihtişamı, dişilik, kırılganlık, ulaşabilirlik, gerçekliği getirdiği gibi, sert tutuşları, devinimleri de kendi içine alıp dönüştürür, öğütür…
Usta tanrıçanın bazen bir kişi üzerinden, bazen kendimiz, bazen de kolektif üzerinden bize dokunuşlarını yok saymadan bakabilmeliyiz yaralarımıza…
Şu anda bunları yazarken, ilmek ilmek ilerliyorum…
Hesap yapmadan, sizlerle buluşuyoruz bu satır aralarında…
***
Kitabı okurken, belki sadece durmak istediğinde belki de meditasyonlarına eşlik etmesi için aşağıdaki özel müzik listesinden yararlanabilirsin, senin için hazırlandı…
Not: Bu kitabın içindeki uygulamalar ve içerikler tanı ve tedavi amaçlı değildir. Şikâyetleriniz için doktorunuza başvurunuz.
ÖNSÖZ
Bundan bir asır evvel, bu kitabın önsözünü farklı şekilde kaleme almıştım, 5 Ekim’de elime final dosyayı aldığımda canım editörüm Özlem Hanım’ın satırlarını okurken nerdeyse tamamlanmış satırların yolculuğunun içinde bir oh çekmiştim…
Güzel kadınlarım, benim kız kardeşlerim, ailem, kabilem dünyamla buluşmak üzere demiştim…
7 Ekim sabahı içinde yaşadığımız apartmana bir füze isabet etti…
Zamanla anladım, ilahi döngü bitmedi diyorsa, daha bitmemiştir.
Günlerce hatta haftalarca sustum, sesimi kaybetmiştim, ellerimi yazan parmaklarımı kaybetmiştim, kulaklarımda çınlayan siren sesleri, duman ve sislerin arasında hareket eden dişi bedenim, sanki kendiliğinden ölümü, dirilişi, nefesi, aydınlığı ve yaşamı kendi döngüsü içinde el yordamı ile toparlıyordu…
İlk günler kaçıp gitme, güvende olma isteğine, kulaklarımı sağır eden çığlıklara, hep daha akıllı ve her şeyi daha iyi bilen insanların doğru ve yanlışlarının hayatımı ele geçirme çabasına uyandım…
Sonra büyük tanrıça ile karşılaştım…
İşte oradaydı, elinde faraşla yerdeki molozları süpürüyordu, çatıdan ve duvardan dökülen taşları kaldırıyor, kırık camları topluyor, çocuğuna sıcak bir yemek pişiriyor, yağmur yağdığında duvarda açılmış delikleri poşetlerle kapatıyordu.
Evet işte bu 21. yüzyılın tanrıçasıydı, birazdan okuyacaklarınız da yine aynı yüzyılın Baghavat Gitta’sı olacak.
5 Ekim’den bugüne geldik ve bu satırları 15 Kasım’da yazıyorum. Yeni taşındığımız dairede seans masamı yazı masasına çevirdim. Bu satırlar seninle ne zaman buluşacak bilmesem de söylemek istiyorum, tam şu an buluştuğumuz şu saniye doğru olan bir zaman.
Bu satırlar karanlığı aydınlatmak için var, en büyük ışık gözle görülmeyen ışıktır. Ve ben bu büyük karanlığın içinde o ışığa dokundum. Çaresizliğin içinde barış diye bağırmanın çare olmadığını deneyimledim. Dışarıda bu talebe bir karşılık olmadığını gördüm, barış sadece içeride gerçekleşebilir anladım.
Ne zaman içindeki tüm karanlık duvarları yıkacaksın, işte o zaman rahminin duvarları eriyecek ve ilahi ışık kasıklarından dışarıya yayılacak.
Sen barış olduğunda dünyada ve dünyanda sulh olacak.
Talihsiz Döngüyü Kırmak
İçerideki çığlık kadının kulaklarını sağır etti.
O kadar yükseldi ki çığlık dışarıya yansıdı, ardından sessizleşti, hissizleşti.
Sonra nesilden nesile sağır ve dilsiz bir düzine kız doğdu, bu kızlar da sağır dilsiz başka evlatlar yetiştirdi.
Her hikâyenin bir başlangıcı vardır. Bu hikâye de asırlar öncesinde başladı.
Bu kadının talihsiz döngüsü yaratılışta bile anlatılırken nasıl olur da ana tanrıça, yaratılışa gebe kalan, onu doğuran kutsal ışık nasıl olur da çığlığın dozunu artırmaz?
Belki ilk başta sadece bir dürtüydü, bir fısıltıydı…
Gerçekteyse şimdi ve burada bize ulaşan o fısıltı, o içsel dürtü atalarımızdan kalma bir dua.
İçinde bulunduğumuz lineer zaman kavramı bir paradoks.
Bu dürtüyü yüreğin çok burkulduğunda, canın yandığında, dizlerinin üzerine çöktüğünde o acının hamlığında fışkıran gözyaşlarında hissedersin.
Özellikle de bu gözyaşları ve acı başka bir dişiye karşı koşulsuz hissedilen cinstense…
Dönüşümü hissetmek de bir dürtüdür. Belki de günler veya aylar önce bu kitabın çağrısını hissettiğin gibi.
Tam da bir şeylerin zamanı gelmişti, bir şeyleri bırakmanın bir şeyleri toparlamanın… Bir şeyleri değiştirmenin veya arındırmanın… Aslında bu dürtü en başından beri sana, bana, çoğu kişiye musallat olmuştu.
Daha fazla sağır dilsiz kızların doğmaması için, küçük yaşta çeşitli psikolojik sorunlarla ilgili teşhis koyulan, psikolog ya da psikiyatrların bekleme odalarında ömürlerinin baharlarını geçiren ya da sevilmek için kendini aç bırakan kızların kadınlığa adım atabilmesi ve kahkahalarıyla sokakta bağıran, saçmalayan, üreten, dağılan, eğlenen kadınlar olması için musallat olmalıydı bu dürtü hepimize…
Çünkü sen ve ben bu değişimi gerçekleştireceğiz. Acı nasıl bu döngüyü yaratıp nesilden nesile aktarıldıysa, şifa da nesilden nesile aktarıldığı için… Tanrıların ve tanrıçaların zamanında tekrar dirildik biz. Buradayız bir nesli dönüştürüp bir kavmi oluşturmak için. Evet sen de ben de, biz birlikte el ele bu yolculuktayız.
Bu dürtü her bir atomumuza yüklendi, arzularımızı ele geçirdi. Nesilden nesile, kadından kadına aktarıldı, buraya geldi ve şu anda tam şimdi hayata geçmek üzere.
Bu kitapta yolculuğuna çıkacağın, okuyacağın işaretler bedeninde gömülü kadim bir haritadan ibaret.
Hepsi uyanış yolunda sana rehberlik edecekler, atalarımızın bizlere miras bıraktığı izler onlar, saçımızda, cildimizde, DNA’mızın hafızasındalar. Tıpkı nefes kesecek kadar ilham veren bir manzara gibi.
Göbek deliğinin tümseğinde gömülü, göğüslerinin kıvrımlarında, rahminin boşluklarında kazılı. Duygu bedeninde tanrıçanın tüm veçheleri mevcut, haz duyduğunda senden yükselen o ince titremelerinde, gözyaşlarında, çığlıklarında, öfkende, ateşinde, buz kesen sessizliğini yaran iç çekişlerinde gizli onlar.
Senin en derinlerinde. nefesinin uçsuz bucaksız köşelerinde…
Vücudumuz bir portal, ışık saçan bir harita, bir kaynak. Bu suretsiz ışık, zaman ve mekânı bağımsız kılan her atomu birleştirerek, ormandan dağa, yıldızlardan okyanuslara kadar yaşayan her varlığı, maddeyi varoluşun içinde kalbinin iplikleri ile nakşetmiş, dokumuştur. Bu sonsuz enerji tam olarak senin içinde var olan bir enerji santrali gibidir. Senin ilmin, senin aşkın, senin samimiyetinse onu çalıştıran, güçlendiren, parlatan şey ve o enerji yaşamına akmak için seni bekliyor.
Sen daha iyi olma, daha fazla parlama, sevgiyi, huzuru, dengeyi tüm hücrelerinde hissetme talebinden vazgeçersen, söylesene sana ne olur?
Kim yıllar yıllar sonra aynaya bakıp derin bir ah çeker?
Evet, sen.
O yüzden sen bugün ayağa kalkabilirsin, o sıradan masayı devirebilirsin, ceketini alıp o engin ufuklara doğru yola çıkabilirsin, içindeki özgürlük kokan o vadiye doğru bir adım atabilirsin.
Hepsi senin ve burada.
Büyük tanrıça Shekhinah’nın aracılığıyla burada vücut bulduk. Tam şu anda bu satırlarla bu alanının kutsal kapılarını açıyoruz.
Bu kutsal alan her an çalışmakta, sadece sen bu satırları okurken ve onu düşünürken değil… Farkında olmadığın her an o işbaşında, günlük hayatının içinde, içtiğin kahvede, konuşurken dudaklarından süzülen kelimelerde, biriyle gözlerinin buluşmasında, kısaca her yerden seninle iletişime geçer ve seninle konuşur.
Derin bir nefes al şimdi, sonra uzun uzun ver o nefesi…
Buradayız!
Şimdi bu şifa portalını kullanmaya başlayabiliriz.
Biliyorum niyetlerin çok… O kadar çok ki kendi kafanı karıştırıp sabote edecek kadar çoklar… O yüzden şimdi bu anımızı netleşmek için kullanacağız, netleşmeye adayacağız.
Bütün işaretleri izle, kendini gözlemle. O derinleştiğin şey, iplikleri ile dokumaya başlayacak hayatının tüm alanını. Buna güven.
Kadına ataerkil toplumdan miras kalan, tehlikeli bir açgözlülük vardır. Bir terapi alacağı zaman bile değişmesi ve tamir edilmesi gerektiğine inandığı onlarca şey vardır zihninde. Buna şüpheyle inanır, halbuki aslında sadece bir tane konu vardır.
Merdivenler hep teker teker yükselir. Ağırlıkları, kum torbalarını, tek tek indirebilirsin ancak. Doğası budur evrimin.
Ancak kadın ortaya onlarca taş koyar ve karıştırır onları, böylece hiçbirisi çözülmez.
Her zaman on düğünde aynı anda göbek atmaya çalışır.
Bu yüzden en başta bu anımızı netleşmeye adayacağız…
Bu netlik rüyalar vasıtasıyla, bulaşık yıkarken, yerleri süpürürken, çocuğunu giydirirken, çalışırken, araba kullanırken bile gelebilir sana.
Bir de sırf bu yolculuğun için bir defter edin kendine, bir de kalemin olsun.
Ben küçükken sağır bir kız değildim, ancak hep sağır olmayı ve atılan çığlıkları duymamayı dilemiştim.
Dilim kalemimdi. Bir defterim bir de kalemim vardı… İkisi ilk defa birbiriyle buluştuğunda özgürlüğün ne demek olduğunu anlamıştım.
Yolculuk notlarım, kendimi bulma yolculuğum, can dostum, yârenimdi.
Sana da aynısını diliyorum, dilediğinde buluşabileceğin, sihrini paylaşabileceğin, gülüp ağlayabileceğin, sığınağın olsun dilersen defterin.
Ayrıca bizlerin evrensel kadınlar için kurduğumuz bir Whatsapp grubumuz var, dilersen uygulamaların, paylaşımların için upikohenet@gmail.com mail adresine adını soyadını ve telefon numaranı bırakabilir, bu grupta oluşturduğumuz kadın çemberinde sen de yerini alabilirsin.
İşte bu sihirli patika seni gerçek macerana götürecek.
Sessizliğin içerisinden binlerce tını
duyduğum gün,
ilahi dişinin şarkısını mırıldandım…
Ana tanrıça karanlığın içerisinde, en derininde ışıl ışıl parlayan ışıktır…
Onun varlığından yeni doğan ışıklar, tüm tanrıça suretleri, o şefkat, sevgi, soğuk gecelerde omuzlarına inen sıcak bir şal gibidir…
Bu kitapta ana tanrıça ve onun suretleri olan tanrıçalarla birlikte yürüyeceğiz. Tanrıçalarla karanlığı aydınlatmaya, ışığı yakmaya adım atacağız. Bu zor zamanlarda dengeyi bulmak için bir arada çalışacağız.
Geçmişte kadın atalarımız karanlık geceleri, yaratım ve doğum için kullanırlardı. Muhakkak kendilerinde onarılacak bir parça bulur, doğurulacak bir bebeğe gebe kalırlardı.
Bu kitapsa sadece bir kitap değil, aynı anda kutsal hikâyelerle dokunmuş bir yolculuk olacak. Bu hikâyelerle gecelerimizi aydınlatacak, kendimizden bir parçayı daha eve, yuvaya getireceğiz.
Bazen benden mektuplar okuyacak, bazen hikâyeler dinleyeceksin. Bazen meditasyonları birlikte uygulayacağız.
Birlikte el ele bazen karanlık odalarına dalacağız ruhunun. Bu alanın çağrısına geçen gece cevap verirken ben, ateşimin alevini mumlarıma taşıdım. Senin için ve benim için… Hepimiz için…
Ben seninle buluşmaya ta en başından beri hazırım.
Dediğim gibi asırlar evvelinde, karanlık sisler yolumuzun görüşünü bir anlık etkilese bile. Unutmuyoruz…
Bizler çiçek ekmeye geldik, ne olursa olsun çiçek ekmeye.
Hadi kaldır eteklerini, çıkar çoraplarını. Bahçedeyiz. Bahçelerimizdeyiz.
Yine bildiğimiz yere adım atıyoruz.
Çemberimize.
Bu Kitabı Nasıl Kullanmalısın?
Öncelikle söylediğim gibi kendine yeni bir defter ve kalem edinmeni istiyorum. Bu kitaptaki uygulama ve meditasyonlardan sonra bolca yazmanı isteyeceğim. Yazmak yüzleşmenin ve arınmanın bir yoludur.
Belki bu kitaptakileri paylaşabilecek kız kardeşlerine erişemiyorsun, belki kendini yalnız, içe kapanmış ve umutsuz hissediyorsun. Herhangi bir kadın çemberine dahil olacak olanakların yok ya da…
Belki de dünyada ilk kez gerçekleşecek büyük bir oluşumun parçası haline gelmek istersin…
Yukarıda bahsettiğim grup kız kardeşlerini bir araya getiren bir kadın çemberi. Bu gruba eklendiğinde, kitabın devamında ihtiyaç duyduğun paylaşımları yapabileceğin şifalı bir alana dahil olacaksın.
Paylaşım alanı kutsal bir alandır. Enerjisel anlamda bir şeyleri deşifre eder ve bir bilardo topu gibi başka bir topa değerek içeri sokar.
Herkesin özgürce içinden geçenleri paylaştığı, itiraflarını yaptığı, belki de bazen sadece diğerlerinin acısını, neşesini dinlediği bir ayna olarak kullanabilirsin burayı. Gölgenin sesini duymak, içindeki öfkeyle yüzleşmek, anne şefkatini duyumsamak, belki sadece paspal bir halde kendini bırakmak için…
Nasılsa öyle olsun…
Meditasyonları yapmadan önce belki bir kez okuyabilir sonra uygulamaya geçebilirsin. Ya da başka bir yol, telefonuna kendi sesinden kaydedebilir sonra da kendi kutsal alanında pratiklerini tamamlayabilirsin.
Çoğu çemberde şahit olurum, kadın denemekten ve bir şeyleri uygulamaktan kaçar, erteler. Çemberde olmak demek korkusuzca bir şeylerin üzerine yürümektir, deriyi soymak ve çıplak kalmaktır. Sana huzurlu bir alan vaat etmiyorum bu yüzden, çember alanı acıyı doğurmak içindir. Acını doğurduğunda yeni bir sen doğar çünkü…
O hareketlerin HAREKETİ;
O görünmez hiç, her şeyin içine NÜFUZ eden;
O Tanrı’nın NEFESİ;
O berrak şekilde İLAHİ ihtişamı ortaya koyan,
Hiçbir kir onu lekelemedi.
O Tanrı’nın LEKESİZ aynası,
Sonsuz IŞIĞI yansıtan
ve ilahi İYİLİĞİN görüntüsü.
BİR olmasına rağmen,
Her şeyi YAPAN.
Kendini geri bırakmadan,
Her şeyi YENİLEYEN.
Odur kuşaktan kuşağa mübarek ruhların içine akıp,
Onları Tanrı’nın ve peygamberlerin dostu yapan.
– Süleyman’ın Meselleri 7:24-27
1. BÖLÜM
PARÇALARINI EVE GERİ GETİR
İlk Davet Kendinedir
Bir rüzgâra kapıldın belki, sert bir fırtınaya… Tutmak istediklerin kaydı gitti avuçlarından ve o parçalarla birlikte sen de…
Bir kadın acı çekerse tuzla buz olabilir. Hayatın telaşına kapıldığında, bazen çocukların peşinden koşarken, bazen evin işleriyle ilgilenirken, bir yandan da kariyerini inşa etmeye çalışırken bölünüp dağılabilir.
Sadece zihnini değil ruhunu da bölmüştür o ve özünden uzağa düşüp kendine ait olmayan yanılsamaların dalgasında uzaklara sürüklenmiştir. Evden çok uzaklardadır şimdi. Kendi sesine, ruhuna yabancıdır.
Köklenmen için sana ait olan her bir parçayı teker teker bulmalısın ve ellerinle yoklamalısın onları. Sana ait sandıklarını, oysa sana hiç de ait olmayanları kaldırıp atmalısın.
Bir kadın çemberi parçalarını bir araya getirmeye niyetlenmiş bir kadının muazzam bir metaforudur. Çember bir kapanmayı ifade eder, bütünleşmeyi, her bir parçanın birbirine kenetlendiği bir buluşma ve tamamlanmadır aslında.
Çember evrendeki muhteşem döngüyü sembolize etmekle kalmaz, aynı zamanda doğada çokça gözlemlediğimiz döngüselliği de ifade eder. Bir gezegenin hareketinden tutun da bir ayçiçeğinin sarmal yapısına kadar dairesel bir hareket evrenin kutsal kitabına kazınmıştır adeta.
Sadece dışta değil içsel olarak da bir çember oluştururuz ruhumuzda. İçeride oluşturduğumuz her şey aşama aşama kendini dışarıda gerçekleştirmeye başlar sonra. Bu derin bir anlayıştır ve sen her bir bölümde dalga dalga açılacaksın bu yolculuğa.
Her şey bir niyetle başlar. Basit bir eylemden derin bir duaya, bir ritüele ya da namaza kadar her şeyin ilk adımı niyettir. Öyle ki bu niyet ruhun derinliklerinde çok önceden ekilmiştir, o eyleme başlamadan çok daha önce… Sen seccadeye başını koymadan, dua için ellerini kaldırmadan ya da bir mumu yakmadan çok daha önce vardır o niyet içinde. Bizi sabah uyandırıp o eylem için harekete geçiren bir niyet vardır ortada. Daha elimizi yüzümüzü yıkarken vardır o.
Kadın duyarlı bir bedene sahiptir. Bir kadın bebeği ağlamaya başlamadan öncesinde fark eder daha. Bu duyarlı bedenin niyetleri çoktan oluşmuştur. O çağrıya daima açıktır.
İlk davet kendimizedir. Kendimizi tanımak her şeyi aşar, bu ilk ilkedir.
Çembere Hoş Geldin
Kadın çemberi nedir?
Kadın çemberi ilk kez kurucusu olduğum Urban Priestess Institution ile ortaya çıkmış bir kavramdır. Çember, pek çok kadını bir araya getiren ve onu ilahi dişille buluşturmayı amaçlayan bir geçiş töreninin ifadesidir. Sadece ritüelik olarak değil gündelik yaşamda da bir şekilde bir araya gelmiş kadınlar farkında olmadan bu yolculuğu deneyimler. Anne kız ilişkisi, kız kardeşlik, doğum, regl periyotları ve kadını doğrudan ilgilendiren daha pek çok konu farkında olalım olmayalım bir çemberin içinde gerçekleşir.
Kadın çemberi kırmızı çadır geleneğinden çoğalmıştır, farklı topluluklarda ve kültürlerde var olan kadınların bir araya gelme ve birbirlerine destek olma geleneklerinin bir yansımasıdır aslında. Bu geleneğin kökeni tarihte çok eski zamanlara kadar uzanır. Antik dönemlerden beri birçok farklı toplumda kadınlar, regl dönemlerinde ve doğum sırasında bir araya gelerek birbirlerine destek verirlerdi, çadırlar adını regl döneminin kırmızısından alırdı. Bu şekilde, kadınlar arasında dayanışma ve birliktelik duygusu güçlendirilir ve kadınların kadınlık deneyimini paylaşması, desteklenmesi ve kutlaması sağlanırdı.
Bu geleneğin kökenlerinin izlerini sürdüğümüzde pek çok farklı örnekle karşılaşırız. Örneğin Kızılderili toplulukları bunlardan biridir. Kuzey Amerika’da yaşayan Kızılderililerde, kırmızı çadır geleneği yaygın olarak bulunurdu. Kadınlar bir araya gelerek âdet dönemleri sırasında kırmızı çadırlarda bir süre geçirirlerdi.
…
Bu kitabı en uygun fiyata Amazon'dan satın alın
Diğerlerini GösterBurada yer almak ister misiniz?
Satın alma bağlantılarını web sitenize yönlendirin.
- Kategori(ler) Kişisel Gelişim
- Kitap AdıŞamanın Kadın Çemberi
- Sayfa Sayısı288
- YazarFelis Kohen
- ISBN9786256608658
- Boyutlar, Kapak13,5 × 21 cm, Karton Kapak
- YayıneviDestek Yayınları / 2024