Birazoku.com sitesinde de kitapların ilk sayfalarından biraz okuyabilir, satın almadan önce fikir sahibi olabilirsiniz. Devamı »

Yazar ya da yayınevi iseniz kitaplarınızı ücretsiz yükleyin!

Kör Uçuş
Kör Uçuş

Kör Uçuş

Gültekin Yazgan

“Kör Uçuş”, neredeyse yüzyıl önce dünyaya gelmiş bir çocuğun görme duyusunu kaybetmesiyle başlayan “krizinin” öyküsü. Ken­di krizini aşmak ve çözmekle yetinmeyen Gültekin Yazgan’ın bunu…

“Kör Uçuş”, neredeyse yüzyıl önce dünyaya gelmiş bir çocuğun görme duyusunu kaybetmesiyle başlayan “krizinin” öyküsü. Ken­di krizini aşmak ve çözmekle yetinmeyen Gültekin Yazgan’ın bunu başkaları için fırsata dönüştürmesinin öyküsü.

Yeniden okumayı öğrenmesi, körlüğe uyum sağlama çabaları, üniversite yolculuğu, yurtdışı deneyimleri, avukatlık-öğretmenlik serüveni, kitap yazma süreci, hep öğrenme aşkıyla devam eden hayatı…  On bir yaşında kör olan ve hayata gerçek anlamıyla yeniden başlayan Gültekin Yazgan’ın mücadelesini anlattığı Kör Uçuş, umutsuz anlarınıza ışık olmaya aday bir kitap.

Gültekin Yazgan’ın
Kaleminden:
“Kör Uçuş” İlk Kez
Yayımlandıktan Bu Yana
Ne Oldu?

Seksen yaşında bir insanın hem kendine hem de dünyaya nasıl baktığını merak mı ediyorsunuz? Seksen yaşını çoktan aşmış biri olarak kendimce anlatayım. Aslında seksenli yaşlar da ötekiler gibi yaşadığımız yılların miktarını gösteren bir sayıdan başka bir şey değil diye düşünülebilir. Nasıl düşünülürse düşünülsün, bence seksenlere ulaşmış olan kişilerde dikkat çekici bir özellik var: Bu yaşa gelen insanlar, ömrünün şimdisine daha önem veriyor, şimdinin tadını çıkarmaya bakıyor ya da bana öyle geliyor. Bu “şimdiye düşkünlük” seksenliğin çevresinde yaşayanlara “bencillik” gibi görünebilir. Hiç de bencillik değildir. Sadece gününü yaşamaya önem veriştir.

Öyle ya, ömrünün sonuna yaklaşmakta olduğunun bilincindedir. Daha önce de değindiğim üzere yaş, yaşlanmayı yıl olarak gösterir ama yaşlanmanın, sözgelimi derecesini ortaya koymaz. Her seksenini dolduran insan yaşlı sayılır ama psikolojik ve bedensel durumları birbirinden farklı olduğu gibi yaşama bakışları da başka başka olabilir. Kimileri sadece gününü yaşamaya bakar -bunlar için yarınlar yoktur- kimileri ise hem şimdiyi yaşamaya ağırlık verir hem de gelecek için planlar kurup bunları gerçekleştirmeye çaba harcarlar. Tıpkı daha genç yaştakiler gibi bilinmeyen bir ana kadar yaşayacaklarını düşünür, kendileri için bir gelecek olduğuna inanırlar. Birçoğu da hiçbir zaman olmadığı kadar ibadete ağırlık verir, ibadethanelerden çıkmaz olur. Kısaca anlatmak gerekirse, seksenini dolduran bütün insanları aynı kefeye koymak olacak şey değil. Ben ise şimdiyi yaşamaya önem vermekle birlikte geleceğe dönük planlar tasarlayan, onları uygulamaya girişen gruba giren seksenliklerdenim. Mademki ömrümüzün kalan parçasının ne zamana kadar süreceğini bilemiyoruz, öyleyse yaşamaya devam edeceğimi varsayarak geleceğe yönelik planlar yapmakta hiçbir sakınca görmüyorum. Yaşlanmakta olanların geleceği de vardır diye düşünüyorum. Bir şeyler yapmayı tasarlamak, onları gerçekleştirmeye çaba harcamak, insanı dipdiri tutan bir etken. Böyle davranmak, dünyadaki yolculuğumuzun sürmekte olduğunu anımsatıyor.

Geçmişimi unuttum mu? Hiç de değil. Geçmişte olup bitenlerin bizi bugüne ulaştırdığını biliyorum ama tüm ömrümüzü ayrıntılarıyla ve her yanıyla anımsamamızın gerekli olduğunu sanmıyorum; birçoğunu unutulmuşlar dosyasına atmışızdır. Ben yaşadıklarımın sıkıcı ya da üzücü olanlarını anımsamak istemem. Geriye kalanlar güzel, tatlı ve olumlu anılardır. Dikkatimi çeken şu var: Geçmişe karışmış bir durumu veya olayı zihnimde canlandırdığımda o sahnede görülen kişi sanki ben değilmişim gibi bir duyguya kapılıyorum.

Sanki başka biri yaşamış da ben o yaşantının seyircisiymişim gibi. Belleğimin çağırdığı en eski sahnede bir çocuk, terasta plaka döşeyen Macar işçilerini seyrediyor: O çocuk benim ama onu yabancılıyorum. Sanki o çocuk ben değilmişim, başka bir çocukmuş gibi geliyor bana. Kişisel tarihime karışmış birçok durumu ve olayı da tıpkı öyle anımsıyorum. Sonra da onların geçmişimin bir parçası olduğunun ayırdına varıyorum. Belki de çoğu kişi böyle bir duyguya kapılıyordur, bilemem. İnsan benim yaşımda olunca geçmişine karışmış, güzel olayları anımsamaya daha da meraklı oluyor sanırım. Nasıl olsa buna harcayacak bol bol zamanımız var. Tatlı anılar, güzel anılar gelsin, ötekiler belleğimizin bir yerlerinde duradursunlar. Bir de yaşlılığın özellikle benim yaşlılığımın en güzel yanlarından biri torunlarım. Dört torunum beni sevgiyle kucaklayıp “dedoşum” diye seslendikleri zaman yaşadığım mutluluğu hiçbir şeyle değişemem.

Yaşlılığımın benim için en değerli olayı ise hayalini kurduğum Türkiye Görme Özürlüler Kitaplığı’nın (TÜRGÖK) gerçekleşmesi ve benim her gün kitaplıkta geçirdiğim zaman.

Son On Yıl 

Kör Uçuş’u yazdığımda yetmiş dört, güncelleme bölümünün bu satıra kadarki paragraflarını yazdığımda seksen yaşındaydım. Şimdi bazı eklemeleri yaptığımda seksen üç yaşını aşmış bulunuyorum. Amerikalı şair ve işadamı Samuel Ullmann’ın şu sözlerini bir yaşam felsefesi olarak benimsiyorum: “Kimse sırf belirli bir yaşa gelmekle ihtiyarlamaz. Bizler ideallerimizden vazgeçerek ihtiyarlarız. Yıllar teni buruşturabilir ama hevesimizden vazgeçmek ruhumuzu buruşturur.” Beni rahat ettiren, dinlendiren tek şey iç huzurudur. İç huzurunu ise ancak ideallerime ulaşmak için çabalayarak sağlayabilmişimdir. Kitabı dikkatlice okursanız bu huyumu çözeceğinizi tahmin ediyorum.

Kör Uçuş’un ilk basımından bu yana geçen zamanda bir ideali, bir yaşam amacını gerçekleştirmiş olmanın rahatlığına eriştiğimi söylemeliyim. Bu amaç neydi? Anlatayım. Körlüğümün ilk yıllarında Aydın’da İngilizce kurslarına devam ederken tanıştığım British Council yetkilileri tarafından hediye edilen bir çuval kabartma kitap, şu anda onursal kurucu başkanı olduğum Türkiye Görme Özürlüler Kitaplığı’nı kurma fikrinin tohumlarının atılmasını sağladı. Türkiye Görme Özürlüler Kitaplığı benim için bir yaşam amacıydı.

Yakın dostlardan eşim ve bana inanan, hayallerime ortak olacak 16 kurmay-dost arkadaş ile 2003 yılı sonunda kuruldu. Önce tek bir okuma kabini sığabilecek, gönüllülerin çalışacağı genişlikte bir salonu olan giriş katı kiralandı. 50-60 okuyucu üyeyle başlayan serüven bu satırları yazdığım dönem 3.500 üyeyle devam ediyor. Rüştünü ispatlayana kadar İzmir Görme Özürlüler Kitaplığı olarak anıldı. 2008’de İçişleri Bakanlığı’nın yazılı onayıyla Türkiye adını aldı. Görme özürlülerin eğitimlerine, kültürel gelişimlerine ücretsiz katkıda bulunmak amacıyla kurulmuş olan Türkiye’nin ilk ve tek görme özürlüler kitaplığı, sadece Türkiye içine değil İngiltere, Hollanda, Kıbrıs, Amerika, Almanya’ya da ücretsiz ve geri iadesiz hizmet veriyor. Kitaplık üyelerine sesli ve Braille (kabartma) baskılı roman, ders kitabı, sınava hazırlık için soru bankaları ve sınav testleri hazırlıyor.

Ayrıca aylık yayın organları olan ilköğretim 1. kademe öğrencileri için Yavru Balarısı (Braille kabartma) dergisi 2. kademe öğrencileri için Balarısı (Braille kabartma) dergisi, lise öğrencileri ve yetişkinler için de sesli MP3 formatında Arkadaş dergisi hazırlanarak ücretsiz olarak kargoyla adreslerine gönderiliyor. Kitaplık hizmeti alan görme özürlüler, TÜRGÖK vasıtasıyla kendi kitaplıklarını da oluşturuyorlar. Tüm bu hizmetler, 6 sürekli çalışan; sayıları 300’ü aşan TÜRGÖK’ü benimsemiş gönüllü destekçi ve bizlere kuruluşumuzdan itibaren destek olan sponsorlarımız sayesinde üretiliyor. Hepsine bu vesileyle “hayallerime ortak” oldukları için müteşekkirim. TÜRGÖK 2010 yılında bir de bina sahibi oldu. Bu da benim üzerinde önemle durduğum ve gerçekleştiği zaman kuş gibi hafiflediğim ayrı bir konudur. Kira vermiyor olmak, o gideri farklı harcamalara aktarabiliyor olmak kitaplığın kuruluşundan bu yana arzuladığım önemli bir olaydı. Ne kadar şanslıyım ki o da gerçekleşti. Aslında bunun hikayesini ayrıntısıyla aktarmalıyım. Gençlik yıllarında bana asistanlık yapan dostum Sevinç, bizim yer arayışımızdan ve en önemlisi bizden bahsederken Almanya’da yaşayan aile dostları Yüksel-Berksan Atakan çifti konuyla ilgileniyorlar.

Eklendi: Yayım tarihi

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

  • Kategori(ler) Kişisel Gelişim
  • Kitap AdıKör Uçuş
  • Sayfa Sayısı140
  • YazarGültekin Yazgan
  • ISBN9786257112918
  • Boyutlar, Kapak13,5 x 21 cm, Karton Kapak
  • YayıneviElma Yayınevi / 2024

Yazarın Diğer Kitapları

Men-e-men Birazoku

Aynı Kategoriden

Haftanın Yayınevi
Yazarlardan Seçmeler
Editörün Seçimi
Kategorilerden Seçmeler

Yeni girilen kitapları kaçırmayın

Şimdi e-bültenimize abone olun.

    Oynat Durdur
    Vimeo Fragman Vimeo Durdur