Birazoku.com sitesinde de kitapların ilk sayfalarından biraz okuyabilir, satın almadan önce fikir sahibi olabilirsiniz. Devamı »

Yazar ya da yayınevi iseniz kitaplarınızı ücretsiz yükleyin!

Derviş Hüneri
Derviş Hüneri

Derviş Hüneri

Nuri Pakdil

İstanbul’a veda etmenin derin hüznü ‘Derviş Hüneri’. Pakdil trende giderken, el sallıyor gibi Sirkeci, Bostancı, Süleymaniye, Üsküdar… Dile gelmiş perde, kitap kolileri ve apartman…

İstanbul’a veda etmenin derin hüznü ‘Derviş Hüneri’. Pakdil trende giderken, el sallıyor gibi Sirkeci, Bostancı, Süleymaniye, Üsküdar… Dile gelmiş perde, kitap kolileri ve apartman dairesi. Sessizliğin iççekişleri eşlik ediyor ustaya. Ve bu hüznü anlatan bir cümle : ”Gözyaşımı koyacak yer olmayınca çıkarmadım artık:…”. / Nafiye Yıldız

‘Derviş Hüneri’, Nuri Pakdil’in hüner isteyen bir yaşama biçimini örnekleyen, günce türünde yazdığı bir eser. Derviş Hüneri’nde, yaşama çabası içinde olan bir insanın günlüğü sunulmaktadır. ‘Çelik Adam’ karakteri güncenin kahramanıdır yazarın ifadesiyle. Nuri Pakdil’e göre, “hayatı tatlılaştıran, acı dersleridir” ve dervişçe bir terbiyeden geçmelidir insan. / Cemile Sümeyra Alver

‘Derviş Hüneri’, Nuri Pakdil’in ‘Edebiyat Kulesi’ adlı kitabının kronolojik olarak devamını oluşturuyor. Nuri Pakdil günlüklerinde, bir sanatçı, bir yazar olarak, inancımıza ve medeniyetimize ve elbet bunların her cinsten düşmanlarına karşı sürekli bir duyarlılık ve bilinçlilik durumu içinde olunması gereğini vurguluyor. / Şaban Abak

ALTINDAĞ’IN KAVALCISI

I

İnsan : aramak için bir kez daha durdu: kurşunimtrak soluklanın yılgınlığı kaplıyordu ortalığı.

Hi hii ililie eli li hi hi.

Fiffiffiffi.

Ki ki ki ki ki ki ki.

Mü mü mü mü mü mü mü.

Omuzu hizasındaydı damlar.

Katladı hiddetini: Mehdi bir vakit zaten devaml kalbinin korunaklarında.

Özgürlüğü yaymalı.

Hi hii ili lie e li li hi hi.

 

26 Temmuz 1983

Erenköy’den hızla geçsin diye inmedim Bostancı’da bir kapsamın durmadan dönüşüydü camdan yüzüme gelen.

Hafif çalınan kapı gibi tren Haydarpaşa’ya girdi.

Bir çantam vardı, bir de poşet (geçmişzaman karışıyor Gor’a doğru yürürken) elimde.

İskele de karşı dalgakırandaki martıların ahi bakışlarıydı: İnsan kendini de pusuda beklemeli, diyerek.

Dilim döndüğü kadar sustum banliyöde: kaş göz ederek Kızıltoprak’tan sonrası.

İstasyonda koca ağacı.

Telli Kavak’tan işte bahçeye.

Kutu boş.

Evin göğsü.

 

29 Temmuz 1983

Galata yağlı, delik derilerinden boynunu uzatmış: hep mülkiyeti gösterdiğinden mi bitap diyeceğim ya düşmemiş gene: yapan işçilerinin alınteri tutuyor.

Vapura -ee zaten yürüyorum da- : RA ÇENGEL GİBİ.

Balığa bak: AYININ AĞZI AÇIK.

Göğe bir makas attı martının biri.

İstanbul: Viyana’ya bakıyor, Bağdat’a bakıyor: Kadıköy! ikimiz çok mütevazıyız.

 

30 Temmuz 1983

Ayrılık kapıyı çalmadı, içeri girdi pencerelerden: yoo, eşyalar! sizleri bırakmaktan başka çıkış yolu görünmüyor.

Ekspreslerinki gelir de, bu, Adapazarı treni dantelinin son heceleri olabilir.

HERŞEY OLABİLİR: İNSAN: YİTİRMEMİŞSE.

Neyi: -sus sesin üstünü kaplamış ya-: açıklanır mı; çalındı.

stop – şaşırmak da İstanbul’da çok boyutlu. Cik, cik, cik. Tekerleklerin altındaydı tabiî cik cik cik çıkarır mı? Bir sonraki engele doğru yürünür her durumda.

Evde de artık ayrı.

Öztoplanışı.

Pürvelvelede de Çobanyıldızı Sokağının ip gibi çekilişiydi :

kafasında eskiciler -bırakmak genişlerim mutlaka izler beni.

yontarak şeyleri-: sıkıştım mı

Sarayburnu tavandan düştü.

 

31 Temmuz 1983

Patinaj yaptı da; kürenin durup apansızın yuvarlanışı üstü- nüze masaya otururken hissederim bazen sokak hışırtıları do, erkenden çıkmışsanız, kum torbalarıdır omuzlarınızda : İstanbul’u terk etmek direnişin hangi yanından görülür ki! Susmayı bilmek buna yakın.

Göğüs göğüse savaşmak; kendi kendimledir bu.

Çıktı Mekke’den de görülmüştü: EBÛBEKİR’LE BİRLİKTE MEDİNE’YE GİRERKEN DE.

Bu güneşin tek harfini yitirmemeliyim.

Eşitliğin yazılabilirliği kâğıdı taştı.

Ve bütün cümleler, sonunda, insanın yazgısında; toplanmaz, hayır; mütemadiyen ekleniyor çünkü.

 

1 Ağustos 1983

Jimnastik açığı büyüyor.

Fırladım odadan salona: Çobanyıldızı’nın sessizliği zihnimle aramda çekilince gene o büyük dağdağa : apartmanlardan otomobil saldırıları başlayacaktır.

‘Daima bana inanmalısın.’ diyor içim.

Daha ılık eşyalar: onlar da farkında mı?

Kökü başıboş dolaşa dolaşa, insan, yerini de göstermekte güçlük çıkarır mı?

Güneş çok doğdu epey sonraydi: balkonda iki güvercin var ya derhal gagalarıyla uyumlu olmalı devinimler dediğimi biliyorum; bir saati bulmuş.

 

3 Ağustos 1983

İndim birden bir attan.

Çok sallanınca.

Karaköy’de vapur nazlanmamalı; zorla bağladılar: atlamayı da seviyorum ya tahtalara basa basa ilerliyorum.

Eminönü’ne doğru; gözlerime İstanbul dola dola; insanın encamı yürüyor iki yanımda : hangisindeyim ben?

Mistik ağırlık; ve Tarih o denli çok tanıkla birlikte ki; Bahçekapı Komutanlarından Mehmed Geylânî’yle Ali Geylânî’yi o köşeye yakın yerde ziyaret edebilmek için durdum. Biraz yukarı çıksam Aşirefendi Caddesinden geçebilirim de.

:-kitaplar, masa, buna benzer şeyler- olacak tabii bu kadar; yük taşıma büroları var, şuralarda, Sirkeci’ye çıkan sokaklarda; gün soruyorlar da, belli olunca uğramamı söylediler daha çok; Ücretleri hepsinin hemen hemen aynı.

Eğik geyik: Haliç.

 

6 Ağustos 1983

Hangi kitap olursa olsun, eskiciler bağırıyorlar sayfalarda : sokaklarda -uzak durumlarda, ‘Adres verin, gelir bakarız.” diyorlarsa da, dalga- karşılaştıklarımı eve getirip gösteriyorum : ‘Şunlar dışında hepsi.’

Tuhaf! Aynı rakamı söylüyorlar aşağı yukarı.

..çeyrek stop -sıkıntı insanın yüreğini kemirmiyor, kafasına musallat oluyor. Tüm sıkıntılarla bağlantılar kurulabileceği şansını da yakalayabilir kıvrılıp duran ki iyidir. Günler birbirlerine ulanarak götürüldü. Evde tozları.

Akşamdan sorarım sabahı da şimdi sırası değil.

Kantarcı Rıza’dan denizi çekercesine serin Erenköy İstasyonu: demiryolunu bir sağıma alıyorum, bir soluma alıyorum.

Ethem Efendi Köprüsünün altından tren başını göstermeyegörsün artık sonrası kolay: hayat atlamak için hazırdır.

Yaklaşan : yanan : koşan : çöl.

Filistin’i biraz daha sıkıştırdım derime.

Başkan Abdülhamid’in marangozhanesine inip çivi çakışı geliyor. aklima.

 

9 Ağustos 1983

Sıcak bir sålep: gibi : Feneryolu’nda -önümde hep Akdeniz’in Filistin kıyıları-ÖZSU TALEBİ,

‘Aç ağzımı!’da -Aaa! hiçbir işçi yok burda-(boşa gitmesin diye geri aldım da sesimi): hiç görmediğim bir bulutla, güneşin izin verdiği yere değin geldik.

Altıyol’dan aşağısı boş bir sürahi.

Minyatür kibarlıklar (di) uygarlığımız (di): gözyaşımı koyacak yer olmayınca çıkarmadım artık: kalabalıktı : iskele : beklerken.

stop – kararlılığımdan birşey yitirirsem yazı başını alıp gidecek gerilimini de takıp yanına. Aynaya bakınca da içim kaynıyor, şimdi sulara bakarken de. Bana mi soruyorsun diyorum Tarihe dün Üniversitenin önünde irkiliverdim birden. Eylem sâdece satır olunca mi okunur? düşünüp duruyorum.

Eklendi: Yayım tarihi

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

  • Kategori(ler) Deneme
  • Kitap AdıDerviş Hüneri
  • Sayfa Sayısı75
  • YazarNuri Pakdil
  • ISBN9789757013013
  • Boyutlar, Kapak13.5 x 21 cm, Karton Kapak
  • YayıneviEdebiyat Dergisi Yayınları / 2014

Yazarın Diğer Kitapları

  1. Kalbimin Üstünde Bir Avuç Güneş ~ Nuri PakdilKalbimin Üstünde Bir Avuç Güneş

    Kalbimin Üstünde Bir Avuç Güneş

    Nuri Pakdil

    Nuri Pakdil’in diğer tiyatro eserlerinde olduğu gibi, ‘Kalbimin Üstünde Bir Avuç Güneş’te de, tüm gerilim Tanrıtanımazlık sorunu üzerine kurulu. Çağın her çıkmazının temelinde hep...

  2. Yazının Epik Resmi Çekildiği Sırada / Otel Gören Defterler 2 ~ Nuri PakdilYazının Epik Resmi Çekildiği Sırada / Otel Gören Defterler 2

    Yazının Epik Resmi Çekildiği Sırada / Otel Gören Defterler 2

    Nuri Pakdil

    Nuri Pakdil, hayatına dâir bir yazı sayesinde ismini öğrendiğim ve okuma fırsatı bulduğum bir yazar. Hayatının ilginç ayrıntıları, yazarın duruşuna, yazmasını sağlayan şeylere dâir...

  3. Kalem Kalesi ~ Nuri PakdilKalem Kalesi

    Kalem Kalesi

    Nuri Pakdil

    Daha kitabın başında içindekiler bölümünü ifade eden iki kelimeyi görünce alışılmışın dışında bir kitabı elime aldığımı fark ettim: “Gözetleme Noktaları”. Hayatın bir içağacı olması...

Men-e-men Birazoku

Aynı Kategoriden

  1. Sisifos Söyleni ~ Albert Camus Sisifos Söyleni

    Sisifos Söyleni

    Albert Camus

    Gerçekten önemli olan bir tek felsefe sorunu vardır, intihar. Yaşamın yaşanmaya değip değmediği konusunda bir yargıya varmak, felsefenin temel sorusuna yanıt vermektir. Tanrılar tarafından, her defasında yeniden aşağı yuvarlanacak...

  2. Ateş Anıları I – Yaratılış ~ Eduardo GaleanoAteş Anıları I – Yaratılış

    Ateş Anıları I – Yaratılış

    Eduardo Galeano

    Eduardo Galeano, Amerika kıtasının tarihini rengârenk bir mozaik halinde anlattığı dev eseri Ateş Anıları Üçlemesi’nin birinci kitabı olan Yaratılış’ta, Eski Dünya ile Yeni Dünya...

  3. Sözde Kızlar ~ Peyami SafaSözde Kızlar

    Sözde Kızlar

    Peyami Safa

    Mütareke döneminin bunalımlı günlerinde, babasını aramak amacıyla İstanbul’a gelen bir genç kızın macerası çerçevesinde, yüksek tabakanın içinde bulunduğu ahlaki çöküşü ele alır. Peyami Safa’nın...

Haftanın Yayınevi
Yazarlardan Seçmeler
Editörün Seçimi
Kategorilerden Seçmeler

Yeni girilen kitapları kaçırmayın

Şimdi e-bültenimize abone olun.

    Oynat Durdur
    Vimeo Fragman Vimeo Durdur