Nuri Pakdil, ‘Klas Duruş’uyla okurlarını etkilemiş bir yazardır. İçinde bulunduğum kuşak ve şüphesiz bizden sonra gelecek kuşaklar da bu ‘Klas Duruş’tan nasipleneceklerdir. / Hatice Ebrar Akbulut
Uzun bir aradan sonra Nuri Pakdil ustanın ‘Klas Duruş’unu yeniden okudum. İlk okuduğum günden bu yana durduğum ve durmam gereken yeri, iktidarsız edilmek istenen zihnimi ne kadar koruyabildiğimi, şu anda kıymetini bildiklerimin doğruluğunu, sesimi-sözümü-dilimi-kelimelerimi sorguladım. / Ahmet Kaymaz
Nuri Pakdil, çığır açmış bir yazardır, bir şairdir. Sükût Sûretinde ve Derviş Hüneri’nde yaşayan, yeniden dirilişi kendinde toplayan, yeni kuşakların kıyısında büyüdüğü o Klas Duruş’un sahibidir. Dilin pörsümüş teolojik örtüsünü kaldırmıştır. / Sadık Yalsızuçanlar
I
Şimşek hızıyla yayıldı şehveti.
→
kale çizgisinde gol! yazmanın
Ve gözyaşı.
Ve ‘Direnişin kardeşi.’ der buna.
İşçilerinki gibidir mütefekkirlerinki de.
Ki, olur, geri pas ver bir de: sonra, yeni bir top gibi alırsa onu öpe öpe uzatır geceyi geceyi: geceyi: katar herşeyi içinde topladı mı güçlüdür insan doğru bu en iyisi, daha sağlam lehimlenmesidir tabiî; aa! deligōnül, O yetişir imdada!
Ünlemlerin arasındaki gerili ipte, gitgel-gitgel-gitgel…
Mağrur tavırlarla tavlanır direnişin hasi.
En fotoğrafsız sokakların dili bu: Maraş’ın köftelik kırmızı biberi.
.telâşsız … tetikte.
Mıknatısın çekiciliğine tutulmuşçasına, insan, kendi içine akmıyorsa… kim… taammüden yokedilen : KİM: LİK : lik lik lik lik lik sürüklüyor Tarihi lik lik lik:
Kıçı damgalı 23’lük.
Tam santrada: acı: ruhun yurdu: ŞİMDİ.
II
Anlam genişlemesi.
(Savunma derinliğinde beklesen de)
Tek tek kendi yazgımızı mı yaşayacağız, yoksa yazgıları- mızın toplamından her birimize düşen parçayı mı yaşayacağız? Bu noktada değil miyiz Türkiye’de? Daha: Ortadoğu’da da? Belkisi yok; bütün dünyada da?
Korkuya kapılıp, tabanları yağladı
bu da sökmez artık! Lök gibi çöktü ağırlığı insanın ötekinin üzerine.
Görüş genişliği olmadan bir tek adım bile atlamayacak çizgideyiz.
Sorumluluğun yaygınlaşması alınyazımızı kamulaştırdı. Ceza hepimize ait bildiğim herşeyden sorumlu olmazsam, nasıl hak edebilirim yaşamayı? Elbette, araya başka duyarlılıklar da girmelidir, katmanlaşarak.’
Dâima, terazinin ibresi vicdandır.
Artık, vicdan dışında hiçbir şey namusluluğu açıklayamaz: kazanımlarımızı tartsak tartsak bu terazide tartabiliriz ancak.
Yeniden oluşturup yapılandırmak eğer yoksa : vicdanı mız. Önümüze konan bu gerçekdışılığın dışına çıkabilmek başka türlü mümkün mü?
Birikimlerin bilinçaltı katmanlarını oluşturan manevi odakla. rın ateş alacaklarını hisset me le ri insanların çok çe tin in gerektiriyor: ek mek: denir ya, bu toprakta herşey biter.
III
… en derin gözeneklerine kadar (o kadar: ‘Tik!’ der såde- ce, taşa girerken, bıçak : ‘Al!’ + ‘Çak!’: ger-çek: -o boynundaki ilmiği de özgür sanan kendini-: gerçek: ve-ancak derin bir siyasal düşünceyle, tutumla, davranışla, karşı- koyuşla kesebilirsin ipini daha çak-al-çak-bıçak-al: işte! tanık Tarih: güneş ağır ağır yürüdü, gitti kirletilme- mek için daha) bir de, onurla tutuşturulan EDEBİYAT MEŞALELERİ var ki, delecek: kara yılanlardan da yılan tüm karanlıkları; KUTSAL EKMEK! KUTSAL EMEK! KUTSAL EL!
→
Çok acıklı bakışma: yazıyla; kırıksa rüzgâr, eserken…
Dōrtnala yol alan sabır da arkadaşıdır: mutlaka kavuşacaklardır bu maskeleri düşüren yazının içinden geçen damardır ki yazı, ateş dairesinde özgül ağırlığını koru- maktadır mådem: madeninin içinin içindekini: insan : tak tik harflerle açınlayabilir: İnadım inat Anayōn Levhası.
–
.. çeyrek stop bak şu gökyüzüne dön de! Sır, baştan ayağa!
Günün bitişi: taş; atılan, kuyuya: bir ses gelir de, artık gō- rülmez.
Herzaman olmasa da, Eminönü’nden geçiyormuşum sani- rim; süratle.
Vermeyen! Dur! Nereye kaçabilirsin ki, hızlanıyor zaman; şakası var mı? (Ben: ZEKÂT.)
IV
Bir zamanlar evlerde sükûnet varmış; bahçelerinde kuzular melermiş; kuzuları çok severseniz, çok melermiş…
stop – zamanın da bir uğunması var ki, doğrusu dayanami- yorum bakmaya; mekân da, çünkü, zamanla derin bağıntı içindedir ya, herhalde sana göstermemeye çalışıyor.
Söylemimiz silme uykusuzluk uykuyu durmadan doğurtmak; bir daha çoğul uyku varetmek, büyütmek uykuyu, dağlara çıkarmak, ağaçların altında dinlendirmek yeni uykuyu.
Trafik de ejderhalığını dönüştürüyor: bu çağın alnında oku- nan uğultudur.
… yaa! oteldi + elledi: duvar; bir çekildi, bir geldi; oteldi, dedi deldi ‘tozu dumana katan geçmiş de değil’: gibi yer- dir, çinko gelir mütemadiyen ‘aynanın üzerine, tabaka tabaka; ‘kızgın sacda ekmek pişiren annem, öbür hanımların açtıkları yufkaları pişirirdi’: nerden akıyor bu sıvısı: kalbi. min…
stop – dilimle ikrar ettim, kalbimle onayladım VARLIĞINI.
Ve Sabah oldu.
Ve Öğle oldu.
Ve İkindi oldu.
Ve Akşam oldu.
Ve Yatsı oldu.
Bir direnişin sert kayalıkları sanki bir defa bile dikkatle bakmadım; hayâlimin ne yaptığını çünkü biliyorum.
V
Yeryüzünün yüzü değip çekilir yüzüne : hiç eksilmeyeceğe benzedi iri kıyım hiddet olmazsa yumuşamak tehlikesi kesin inine inerken herşeyini bırakır da dışarda, özenle korur hiddetini cümleleri hiddet sarar sarmalar da deste deste yığar köşeye sonra, cümleler yazıla yazıla sakinleşir : tuş şoku!
… evet, evet çok korkunç : bu etik itleşiş.
Kimliğin bütün insanî özü boşaltıldıktan sonra heryer: ceza çekme yeri; daha da vahimi bunun bile çok uzağına -konumunu algılayabilme yetisinin düşebilir de olsa olsa, MANSUR AHENGI ile, ‘Eskizinizin çok güzel buldum.’ sesi çıkarılabilir.
Ben seni dövüşe çağırıyorum → boşluklu. Yüreğini, beynini Vahiy karşısında kilitleme!
stop – yollarında ilerleyebilmek için karıncaların inadı var. dır ya… nasıl inat ederler ha…
İnsan, yıkılan KENDİKENDİSİYLE DE burun buruna gelebilir bazan. Sebil! bu cümleyi serpiyor yeryüzüne.
…
Bu kitabı en uygun fiyata Amazon'dan satın alın
Diğerlerini GösterBurada yer almak ister misiniz?
Satın alma bağlantılarını web sitenize yönlendirin.
- Kategori(ler) Deneme
- Kitap AdıKlas Duruş
- Sayfa Sayısı109
- YazarNuri Pakdil
- ISBN9789757013075
- Boyutlar, Kapak13.5 x 21 cm, Karton Kapak
- YayıneviEdebiyat Dergisi Yayınları / 2014
Yazarın Diğer Kitapları
Aynı Kategoriden
- Rotterdamlı Erasmus ~ Stefan Zweig
Rotterdamlı Erasmus
Stefan Zweig
Zweig bu denemeyi kaleme aldığında, yani 1934 yılında, ününün doruğundaydı. Eserleri, Fince ve Ermenice gibi diller de dahil, dünyanın hemen bütün konuşulan dillerine çevrilmişti ve sadece eserlerinin hangi dillere çevrilmiş olduğunu gösteren kaynakça bile başlı başına bir kitap kalınlığındaydı.
- Haritanın Yırtılan Yeri ~ Cezmi Ersöz
Haritanın Yırtılan Yeri
Cezmi Ersöz
Diyarbakır’da bir öğretmen, “Devlet bizim üzerimizi kırmızı kalemle çizmiş,” diye yakınıyordu. Ailesini silahlı çatışmadan koruyabilmek için pencerelerine duvar ören Cizreli bakkalın açıklaması, “Güneş bizim...
- Kalbin Sesi ile Toprağa Dönüş ~ Mustafa Kutlu
Kalbin Sesi ile Toprağa Dönüş
Mustafa Kutlu
“Gün gelir hakikate giden yola barikatlar kurulur. Bu defa sorulan soru şudur: ‘Ne yapmalı?’ Önce niyet edeceğiz, ardından kalbin sesine uyarak sonsuzluğa yöneleceğiz. Üç...