Tolkien’in en önemli çalışması olarak kabul edilen Silmarillion, onun yarattığı dünyanın özüdür. Kökleri Hobbit’ten önceye uzanır ve Yüzüklerin Efendisi’nde şekillenmeye başlayan bir dünyanın yaratılış öyküsünü barındırarak, tüm Tolkien eserlerinin üzerine yerleşebileceği bir yapı oluşturur. Usta yazarın yaşamı boyunca üzerinde çalışmayı bırakamadığı ve giderek büyüyüp gelişen bu eser ancak ölümünden dört yıl sonra oğlu tarafından yayımlanabildi. Silmarillion, Elflerin tanrılara isyan ederek Valinor’dan Orta Dünya’ya göç etmelerini; orada İnsanlar ve Cücelerle birleşerek tanrıların en kötüsüne, Morgoth’a karşı verdikleri umutsuz savaşı anlatır.
“Eru vardı, Tek Olan; Ilúvatar derlerdi adına Arda’da. Ve o önce Ainur’u yaptı, Kutsal Olanlar’ı, bunlar zihninin evlatları idiler ve sair hiçbir şey yaratılmadan evvel onunla birlikteydiler.”
GİRİŞ
Yazarının ölümünden dört yıl sonra yayımlanan Silmarillion, Kadim Günler’in, bir başka deyişle Dünya’nın Ilk Çağı’nın anlatısı niteliğinde. Yüzüklerin Efendisi’nde, Üçüncü Çağ’da yaşanan müthiş olaylar konu ediliyordu; buna karşın Silmarillion, ilk Kara Efendi olan Morgoth’un Orta Dünya’da yaşadığı, Ulu Elflerin Silmarilleri kurtarmak için ona savaş açtıkları çok daha eski bir zamana dayanan efsanelerden oluşuyor.
Fakat Silmarillion, Yüzüklerin Efendisi’nde bahsi geçen olaylardan daha kadim bir dönemde yaşananları konu alan eski bir çalışma olmaktan öte, sonradan gerçekleşen olayların tasarımına dair tùm temel noktaları içeriyor. O zamanlar adı Silmarillion olarak geçmese de, neredeyse yarım yüzyıl önce yazılmaya başlanmış bir öykü bu; yaratılan mitolojinin belkemiğini oluşturan hikayelerin en eski halleri ta 1917’den başlayarak, kurşunkalemle, telaşla düşülmüş notlar olarak duruyor defterlerde. Ve bu çalışma hiçbir zaman basılmadıysa da (yine de, dikkatli okuyucular, Silmarillion’da anlatılanların bazı ipuçlarını Yüzüklerin Efendisi’nden bulup çıkarmışlardır) babam uzun yaşamı boyunca bu hikâye üzerinde bıkmadan usanmadan çalıştı; son yıllarında bile eklemeler yaptı. Basitçe söylersek, geniş bir anlamsal yapısı olması öngörülen Silmarillion onca zaman boyunca neredeyse hiçbir ciddi değişikliğe uğramamıştır, hatta uzun zaman önce babam için bir alışkanlığa dönüştüğünü ve sonraki eserlerine arkaplan oluşturduğunu dahi söyleyebiliriz. Öte yandan, aynı efsanelerin uzun ve kısa versiyonlarıyla çeşitli tarzlarda tekrar tekrar anlatıldığı böylesi bir metnin sınırlarının belirlenmiş olduğunu söylemek zor; tasvir ettigi dünyanın doğasına dair belli başlı fikirler noktasında bile bazı değişimler geçiriyor. Yıllar geçtikçe hem ayrıntılardaki hem de hikayenin kapsamlı bakış açısındaki değişiklikler ve yenilikler öylesine karmaşık bir hal almış, genişledikçe genişlemiş ve çok katmanlı bir yapıya dönüşmüştü ki artık metnin bir sona ulaşması mümkün değilmiş gibi görünüyordu. Dahası, eski efsaneler (“eski” oluşları yalnızca uzak İlk Çağ’a ait oluşlarından değil, aynı zamanda, babamın hayatında da çok eskiye dayanmalarından kaynaklanıyor) onun en derin düşüncelerinin aracı ve toplandıkları hazine sandığı haline gelmişlerdi. Sonrakı çalışmalarında ortaya çıkan teolojik ve felsefi kaygılarının altında mitoloji ve şiir gömülüydü.
Babamın ölümünün ardından çalışma notlarını basılacak hale getirmem gerektiğini hissettim. Elimdeki malzemeyi, bütün çeşitliliğine karşın tek bir ciltte toplayıp sunmaya kalkışmak -Silmarillion’u, yarım yüzyıldan fazladır süren ve değişim geçiren bir yaratıymış gibi göstermek aslında yalnızca kafa karışıklığına ve anlatının özünün gizlenmesine yol açacaktı. bunu anladım. Bu yüzden en uygun ve kendi içinde en tutarlı anlam üreteceğimi düşündüğüm bir yöntemle, tek bir metin yazmak üzere işe koyuldum. Turin Turambar’ın ölümünden itibaren, üzerinde çalıştığım bölümler büyük zorluklar çıkardı Çunku yıllardır hiçbir müdahaleye uğramamışlardı ve kitabın diğer kısımlarında yer alan kurgunun sonraki haliyle hiç de uyumlu değillerdi.
İster Silmarillion’un kendi sınırları içinde, ister babamın diğer çalışmalarıyla Silmarillion arasında olsun, tam bir tutarlılık aramamak gerekir, bir bütünlüğe ulaşmak için çaba harcayacak olanları da oldukça zorlu bir uğraş beklemektedir. Bunun ötesinde, babam Silmarillion’u, çok eskilere dayanan bir geleneğe ait çeşit çeşit kaynağın (şiirler, tarihsel olaylar ve sözlü hikayeler üzerine sonradan inşa edilmiş tamamlayıcı ya da özet diyebileceğimiz bir metin olarak düşünmüştü. Kitabın kendi hikayesi içinde bu tahayyul de vardı çünkü aslında müthiş bir düzyazı ve şiir birikimi yatıyordu ve yalnızca kuramsal olarak değil, gerçekten de bir özel niteliği taşıyordu. Metnin sürekli hızlanıp yavaşlayan seyrini ve bazı kısımların detaylarla dolu oluşunu, Morgoth’un alt edilip Thangorodrim’in yıkılışıyla sona eren ilk Çağ’ın yüce ve uzak hikayesinin yanında, (örneğin) Túrin Turambar’ın efsanesinde, mekana ve uğruna savaşılan amaca dair apaçık hatırlayışların oluşturdugu zılığı; ayrıca anlatış ve betimlemedeki bazı farklılıkları, yer yer gö rülen muglakhklan ve uyumsuzlukları bu özet çabasına bağlamak mümkündür. Örneğin Valaquenta bölümünde, Eldar’ın Valinor’da geçirdiği en eski günlere dair olması gereken bunca fazla şey anlatılsa da, hikayenin çok daha sonraki bir zamanda yeniden yazıldığını varsaymak zorundayız; böylece, sürekli değişen zaman ve bakış açısı açıklık kazanıyor ve yalnızca hafızalarda yer etmiş olan uzak, kaybolmuş bir yaşayışın sürdüğü bu dünyada, ilahi güçler yeniden varlık kazanıp canlanıyorlar.
Bu kitap, olması gerektiği gibi Silmarillion adını taşısa da. yalnızca Quenta Silmarillion ve Silmarillion hikayesini değil, dört kısa parçayı daha içeriyor. Kitabın başında yer alan Ainulindale ve Valaquenta, Silmarillion başlıklı kısımla yakından alakalı ama kitabın sonunda yer alan Akallabeth ve Güç Yüzüklerine Dair adlı iki bölüm (bunu vurgulamak gerekiyor) bütünúyle aynı ve bağımsız. Bu bölümlerin kitapta yer almasının nedeni, babamın isteği ve Üçüncü Çağ’ın sonunda Yüzük taşıyıcılarının Mithlond semalarından geçişine dek olup bitenlerin yaşandığı dünyanın başlangıcını konu alan Ainur’un Müziğiyle birlikte tüm hikâyenin parçası olmalarıdır.
Hikayede yer alanların sayısı gerçekten çok fazla; bunların adları için bir dizin hazırladım ama İlk Çağ’a dair bölümde önemli bir rol oynayan kişilerin (Elfler ve İnsanlar) sayısı çok daha az; bu isimlerin hepsini soyağaçlarında bulabilirsiniz. Doguda boydan boya yayılan yüksek dagm, yani Ered Luin ya da Ered Lindon’un, yani Mavi Dağlar’ın, Yüzüklerin Efendisi’nde tam tersine, en batı uçta göründüğünü belirtmek gerekiyor. Kitabın içerisinde daha küçük bir harita var: Bunun amacı, Noldor’un Orta Dünya’ya dönüşünün ardından Elf krallıklarının nerelerde bulunduğu hakkında bir fikir vermek. Bunun dışında, herhangi bir yorum yazarak ya da not düşerek kitaba müdahalede bulunmadım.
1974-75 yılları boyunca, bu kitabın zorlu hazırlığı sırasında Guy Kay bana mükemmel bir yardım sundu.
Christopher Tolkien, 1977
“Bu cümlede vurgulanmış olan kelimeler daktilo eden kişi tarafından atılmış, belki de yanlış okunmuş.
Silmarillion’un ciltli kopyasında metinde ve dizinde yer alan, şimdiye dek gözden kaçmış olan birkaç tane hatayı bulup düzelttim. Bunların en göze batanları, Númenor krallarının belli başlılarının sırasıyla sayıldığı bahistekilerdi (bu hatalar ve nasıl ortaya çıktıkları hakkında bilgiyi Bitmemiş Öyküler’in (1980) 226. sayfasındaki notta ve The Peoples of Middleearth’un (1996) 154. sayfasındaki § 31’de bulabilirsiniz). Christopher Tolkien, 1999
…
Bu kitabı en uygun fiyata Amazon'dan satın alın
Diğerlerini GösterBurada yer almak ister misiniz?
Satın alma bağlantılarını web sitenize yönlendirin.
- Kategori(ler) Bilimkurgu-Fantazya Roman (Yabancı)
- Kitap AdıSilmarillion
- Sayfa Sayısı512
- YazarJ. R. R. Tolkien
- ISBN9786258327656
- Boyutlar, Kapak13,5x21 cm, Karton Kapak
- Yayıneviİthaki Yayınları / 2024
Yazarın Diğer Kitapları
Aynı Kategoriden
- Katilin Gözyaşları ~ Anne-Laure Bondoux
Katilin Gözyaşları
Anne-Laure Bondoux
Angel kapüşonunun altında boncuk boncuk terliyordu. Bu tehlike hissi onu boğuyordu. Eskiden olsa, takip edildiğini anladığı anda çeker giderdi. Postu deldirmemeye çalışan bir hayvan...
- En Uzağından Unutuşun ~ Patrick Modiano
En Uzağından Unutuşun
Patrick Modiano
Günübirlik yaşayan yoksul, sevecen bir genç adam, yavaş yavaş ve neredeyse kendiliğinden kurulan ama hiçbir zaman sonu belli olmayan dostluk ve aşk ilişkileri, kısa...
- Kraliçenin Soytarısı ~ Philippa Gregory
Kraliçenin Soytarısı
Philippa Gregory
Tudor masalı Kraliçenin Soytarısı ile devam ediyor… Boleyn Kızı’nı, bir kralın aşkı için birbiriyle savaşan iki kızkardeşin gerçek masalını çok sevmiştiniz. Kraliçenin Soytarısı’ında ise...