Birazoku.com sitesinde de kitapların ilk sayfalarından biraz okuyabilir, satın almadan önce fikir sahibi olabilirsiniz. Devamı »

Yazar ya da yayınevi iseniz kitaplarınızı ücretsiz yükleyin!

Bizimle Başladı
Bizimle Başladı

Bizimle Başladı

Colleen Hoover

“Belki de aşkın bitmesinin olumsuz olduğu düşüncesi sadece bir bakış açısı meselesidir. Çünkü bana göre aşkın sona ermesi, bir zamanlar aşkın var olduğu anlamına…

“Belki de aşkın bitmesinin olumsuz olduğu düşüncesi sadece bir bakış açısı meselesidir. Çünkü bana göre aşkın sona ermesi, bir zamanlar aşkın var olduğu anlamına geliyor. Ve hayatımda senden önce, sevginin bana hiç değmediği bir dönem vardı.”

Lily ve Atlas, beklenmedik bir şekilde yeniden bir araya geldikten sonra birbirlerini ve yaşadıkları her şeyi düşünmeden edemezler. Ancak aralarındaki yakınlık göründüğü kadar basit olmayabilir. Lily kızının iyiliğini ve Ryle’ın Atlas’la olası bir ilişkiye vereceği tepkiyi göz önünde bulundurmak zorundadır.

Collen Hoover, Bizimle Başladı Bizimle Bitti romanına devam ediyor. Lily’le Atlas’a bir şans daha vererek gençlik ateşini yeniden alevlendirmek istiyor.

Peki Bizimle Başladı’da Atlas ve Lily’nin hikâyeleri kaldığı yerden devam edebilecek mi?

Birinci Bölüm

Atlas

Bib’s’in arka kapısında kırmızı sprey boyayla yaf… şak kelimesinin yanlış yazılması annemi aklıma getirmişti.

Heceler arasına her zaman kısa bir duraklama ekler, bu da iki ayrı kelime gibi görünmesine neden olurdu. Her duyduğumda gülmek isterdim ama çocukken durmadan yağdırılan hakaretlere maruz kaldığımdan bundaki mizahı bulmak zordu.

“Yaf… şak,” diye mırıldandı Darin. “Bunu yazan, bir çocuk olmalı. Çoğu yetişkin bu kelimenin nasıl yazıldığını bilir.”

“Emin ol bilsen şaşardın.” Boyaya dokundum ama parmaklarıma bulaşmadı. Bunu her kim yaptıysa biz dün gece kapattıktan hemen sonra yapmış olmalıydı.

“Sence kasten mi yanlış yazılmıştır?” diye sordu. “Senin tam bir yavşak olacak kadar pislik olduğunu mu söylemek istiyor?”

“Neden beni hedef aldıklarını düşünüyorsun? Seni ya da Brad’i de hedef almış olabilirler.”

“Burası senin restoranın.” Darin ceketini çıkarıp pencereden açıkta kalan, büyük bir kırık cam parçasını çıkarmak için kullandı. “Belki de memnuniyetsiz bir çalışandır.”

“Memnuniyetsiz çalışanlarım var mı ki?” Maaş bordrosunda böyle bir şey yapacak tek bir kişi bile düşünemi-

yordum. En son beş ay önce biri istifa etmişti ve üniversite diplomasını aldıktan sonra iyi şartlarda ayrılmıştı.

“Sen Brad’i işe almadan önce bulaşıkları yıkayan bir adam vardı. Adı neydi? Adını bir tür mineralden ya da öyle bir şeyden almıştı, çok garipti.”

“Kuvars,” dedim. “Takma ismiydi.” O adamı uzun zamandır düşünmemiştim. Bunca zaman sonra bana kin beslediğinden şüphem vardı. Onu restoranı açtıktan hemen sonra kovmuştum çünkü üstünde gerçekten yiyecek görmedikçe bulaşıkları yıkamadığını öğrenmiştim. Bardaklar, tabaklar, çatal bıçaklar… Bir masadan mutfağa geri dönen ve oldukça temiz görünen ne varsa, doğrudan kurutma rafina koyuyordu.

Onu kovmasaydım sağlık bakanlığı bizi kapatacaktı.

“Polisi aramalısın,” dedi Darin. “Sigorta için rapor hazırlamamız gerekecek.”

Ben daha itiraz edemeden arka kapıda, ayakkabılarıyla ayaklarının altındaki cam kırıklarını ezen Brad göründü. Brad bir şeyin çalınıp çalınmadığını görmek için içeride envanter çıkarıyordu.

Çenesindeki kirli sakalları kaşıdı. “Kruton ekmeklerini almışlar.”

Şaşkın bir duraksama oldu.

“Kruton ekmekleri’ mi dedin?” diye sordu Darin. “Ever. Dün gece hazırlanan tüm krutonları almışlar. Ama başka hiçbir şey eksik görünmüyor.”

Bunu söylemesini hiç beklemiyordum. Birisi bir restorana zorla girmiş ve alet edevat ya da değerli başka bir şey almamışsa muhtemelen aç olduğu için bunu yapmıştı. Böyle bir çaresizliği kendimden biliyordum. “Bunu rapor etmeyeceğim.”

Darin bana döndü. “Neden yapmıyorsun?” “Bunu yapanı yakalayabilirler.”

“Mesele de bu ya.”

Çöp kutusundan boş bir kutu alip cam parçalarını toplamaya başladım. “Bir seferinde gizlice bir restorana girmiştim ve hindili sandviç çalmıştım.”

Şimdi Brad’le Darin bana bakıyorlardı. “Sarhoş muydun?” diye sordu Darin.

“Hayır. Açtım. Kimsenin kruton ekmek çaldığı için tutuklanmasını istemiyorum.”

“Tamam ama belki yiyecek sadece başlangıçtı. Ya bir dahaki sefere alet edevat için geri gelirlerse?” dedi Darin. “Güvenlik kamerası hâlâ bozuk mu?”

Aylardır tamir ettirmek için bana baskı yapıyordu. “Meşguldüm.”

Darin cam kutusunu benden alıp kalan parçaları toplamaya başladı. “Tekrar gelmeden önce bunu halletmelisin. Lanet olsun, Bib’s çok kolay bir hedef olduğu için bu gece Corrigan’s’ı bile deneyebilirler.”

“Corrigan’s’in güvenliği çalışıyor. Ayrıca her kimse, yeni restoranıma zarar vereceğinden şüpheliyim. Bu bir kolaylık meselesiydi, hedeflenmiş bir hırsızlık değil.”

“Öyle umuyorsun,” dedi Darin.

Cevap vermek için ağzımı açtım ama gelen bir mesajla yarıda kaldı. Telefonumu hiç bu kadar hızlı açtığımı sanmiyorum. Mesajın Lily’den olmadığını görünce biraz bozuldum.

Bu sabah ufak tefek işlerimi hallederken ona rastlamıştim. Bir buçuk yıldır birbirimizi ilk kez görüyorduk ama Lily işe geç kalmıştı ve Darin’den restorana girildiğini bildiren bir mesaj almıştım. İşe gidince bana mesaj atacağına söz verdikten sonra biraz garip bir şekilde ayrılmıştık.

O zamandan bu yana bir buçuk saat geçmişti ama ondan hålâ haber alamamıştım. Bir buçuk saat hiçbir şey degildi ama kaldırımdaki o beş dakikalık konuşmada aramızda geçen her şeyden şüphe duyduğuna beni inandırmaya çalışan içimdeki sesi göz ardı edemiyordum.

İkinci Bölüm

Lily

Atlas’la karşılaşmamın üzerinden neredeyse iki saat geçmiş olmasına rağmen ellerim hâlâ titriyordu. Telaşlandığım için mi yoksa kapıdan içeri girdiğimden beri yemek yiyemeyecek kadar meşgul olduğum için mi titriyordu bilemiyordum. Yanımda getirdiğim kahvaltıyı yemek şöyle dursun, sabah olanları düşünecek beş saniyem bile olmamıştı.

Bunlar gerçekten olmuş muydu? Atlas’a gelecek yıl mahcup olacağım birtakım sorular sormuş muydum gerçekten?

Ama Atlas tuhaf görünmüyordu. Beni gördüğüne çok sevinmiş görünüyordu, daha sonra bana sarıldığında, sanki uykuda olan bir parçam aniden canlanmıştı.

Ama bu, tuvalet molası vermek zorunda kaldığım ilk fırsattı ve aynada kendime bakınca ağlamak istedim. Üstüm başım lekeliydi, gömleğime havuç bulaşmıştı, ojem neredeyse ocak ayından beri pul pul olmuştu.

Atlas’ın mükemmellik bekliyor ya da istiyor olmasından değildi. Sadece onunla karşılaşmayı pek çok kez hayal etmiştim ama bunların hiçbirinde on bir aylık bir çocuğun bir avuç dolusu mamasına hedef olduktan yarım saat sonra, telaşlı bir sabahın orta yerinde karşılaşma sahnesi yoktu.

Atlas çok iyi görünüyordu. Çok güzel kokuyordu.

Söylediklerimden kesinlikle şüphe duymuyordum. O anda -ne kadar mutlu göründüğünü görünce ve artık evli olmadığını öğrenincekendimi kaptırmış olabilirdim. Ama ona söylediğim her kelimede ciddiydim.

Bunun için hazırdım. Hazırdan da öte.

Telefonumda Lily’nin iletişim bilgilerini açtım. Geçen bir buçuk yıl boyunca ona defalarca mesaj atmak istemiştim ama onunla en son konuştuğumda topu ona atmıştım. Hayatında o kadar çok şey vardı ki daha da karmaşık hâle getirmek istemememiştim.

Ama artık bekârdı ve sonunda aramızda olabileceklere bir şans vermeye hazırmış gibi konuşmuştu. Ama konuşmamızı düşüneceği bir buçuk saati vardı ve bir buçuk saat pişmanlık duymak için oldukça uzun bir zamandı. Mesajsız geçen her dakika, koca bir gün gibi geliyordu.

Telefonumda halâ Lily Kincaid olarak kayıtlıydı, bu yüzden iletişim bilgilerini düzenleyip soyadını tekrar Bloom olarak değiştirdim.

Darin’in omzumun üzerinden telefon ekranıma baktığını hissettim. “Bu bizim Lily mi?”

Brad neşelenmişti. “Lily’yle mi mesajlaşıyor?”

“Bizim Lily mi?” diye sordum, şaşırmıştım. “Onunla bir kez karşılaştınız.”

“Hâlâ evli mi?” diye sordu Darin.

Başımı iki yana salladım.

“Aferin ona,” dedi. “Hamileydi, değil mi? Nesi olmuş? Erkek mi kız mı?”

Lily’den bahsetmek istemiyordum çünkü henüz konuşacak bir şey yoktu. Olabileceğinden daha fazlasını yapmak istemiyordum. “Kızı olmuş ve bu cevap verdiğim son soru.” Brad’e odaklandım. “Theo bugün geliyor mu?”

“Bugün perşembe. Gelecek.”

Restorandan içeri girdim. Birisiyle Lily’yi konuşacaksam bu Theo olacaktı.

Eklendi: Yayım tarihi

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Yazarın Diğer Kitapları

  1. Umutsuz ~ Colleen HooverUmutsuz

    Umutsuz

    Colleen Hoover

    Lise son sınıf öğrencisi olan Sky çapkınlığı kendi şanıyla yarışan Dean Holder’la tanışır. İlk karşılaştıkları andan itibaren Holder onu hem korkutur hem de cezbeder....

  2. Senden Geriye Kalan ~ Emily HenrySenden Geriye Kalan

    Senden Geriye Kalan

    Emily Henry

    New York Times çoksatan yazarı Colleen Hoover’dan muhteşem bir roman daha… Bu yürek parçalayıcı ama umut dolu hikâyede talihsiz genç bir anne kefaretini ödemek...

Bebhome Kahve

Aynı Kategoriden

  1. Son Kıta ~ Terry PratchettSon Kıta

    Son Kıta

    Terry Pratchett

    lüm tek seferliktir ama kaçmak sonsuza dek sürer… Efsane yazar Sör Terry Pratchett’ın benzersiz yaratımı “Diskdünya” serisinin ilk kez Türkçeye çevrilen yeni kitabı Son Kıta,...

  2. Kayıp Kız ~ Sophie McKenzieKayıp Kız

    Kayıp Kız

    Sophie McKenzie

    Lauren evlat edinildiğini biliyor ve gizemli geçmişini merak ediyor. Ama küçücük bir bebekken Amerikalı ailesinin yanından kaçırıldığını öğrendiğinde, tüm hayatı ona büyük bir yalanmış...

  3. Londra’nın Son Kitapçısı ~ Madeline MartinLondra’nın Son Kitapçısı

    Londra’nın Son Kitapçısı

    Madeline Martin

    New York Times çoksatar kitaplarından. Zor zamanlarda kitapların, kitapçıların daima sığınağımız ve kurtuluşumuz olduğunu bize hatırlatan büyüleyici bir hikâye. İngiltere’nin küçük bir kasabasında büyüyen...

Haftanın Yayınevi
Yazarlardan Seçmeler
Editörün Seçimi
Kategorilerden Seçmeler

Yeni girilen kitapları kaçırmayın

Şimdi e-bültenimize abone olun.

    Oynat Durdur
    Vimeo Fragman Vimeo Durdur