“HER FIKRADA BİR DERS YA DA HER FIKRADA EĞLENCE VARDIR, TERCİH SİZE KALMIŞTIR.”
İdris Şah bizi bu kitapla gizemli akıl hocası Molla Nasreddin’in kalbine götürüyor. Derlenmiş onlarca fıkranın ve sözün ustalıklı ve çağdaş yeniden anlatımları, zamansız şakacının hatasız –çoğu zaman geri kalmış– bilgeliğini, zekâsını ve cazibesini hayata geçiriyor.
Nasreddin Hoca fıkraları Ortadoğu’dan Yunanistan’a, Rusya’ya, Fransa’ya hatta Çin’e kadar edebiyat ve sözlü geleneklerde yer alır. Hoca, son derece budala, olağanüstü zeki, mistik gizemlere sahip biri olarak çok çeşitli profillerde sunulur. Birçok ülke onun kendi topraklarından doğduğunu söyler, ancak gerçekte kimse onun kim olduğunu ve nereden geldiğini bilmez.
Yüzyıllar boyu tasavvuf çevrelerinde gizli hikmetlerinden dolayı incelenen fıkralar, İdris Şah’ın belirttiği gibi, sıklıkla makul bir davranış olarak görülen zihin çarpıklıklarını yalıtmak ve tutmak için mükemmel şekilde tasarlanmış modellerdir. Bu nedenle çifte kullanımları vardır, fıkralardan eğlenme amaçlı zevk alındığında, psikolojik önemleri azalmaya başlar.
İÇİNDEKİLER
GİRİŞ………………………………………………………………………………..9
Diğer Yol…………………………………………………………………………..13
Neden Buradayız?……………………………………………………………..14
Ne Zaman Gerekeceği Belli Olmaz……………………………………15
Şimdi Anladın mı? ……………………………………………………………16
Eğer Bir Tencere Doğurabiliyorsa… …………………………………..17
Kaçakçı……………………………………………………………………………..18
Nasreddin’in Hakikati……………………………………………………….19
Kedi ve Et………………………………………………………………………….20
Burası Daha Aydınlık………………………………………………………..21
Aptal…………………………………………………………………………………22
Mumla Yemek Pişirmek ……………………………………………………23
Tehlike İnsan Ayırmaz ………………………………………………………24
Tuz, Yün Değildir ……………………………………………………………..25
Kazara İyilik Olur mu?………………………………………………………26
Beklenmedik Sebep…………………………………………………………..27
Hırsızlar……………………………………………………………………………28
Yemek Önemlidir Ama Okumak da Önemlidir…………………29
Çölde Maceralar ……………………………………………………………….30
Koşullar Durumu Değiştirir ……………………………………………..31
Ye Kürküm Ye……………………………………………………………………32
Nasreddin’in Vaazı…………………………………………………………….33
Hazretleri………………………………………………………………………….35
Nasreddin ve Bilge Adam………………………………………………….42
Yargılama………………………………………………………………………….44
Her Şey Sırasıyla ……………………………………………………………….45
Bunu Kim Attı?…………………………………………………………………47
Sihirli Çanta ……………………………………………………………………..49
Korku ……………………………………………………………………………….51
Cüppe……………………………………………………………………………….53
Hayatını Kurtardı ……………………………………………………………..55
Dört Ayaklı……………………………………………………………………….57
Sınav …………………………………………………………………………………58
Sembol ……………………………………………………………………………..59
Hepsi Onun Suçu ……………………………………………………………..60
Yabancıların Yolu………………………………………………………………61
Yanık Ayak………………………………………………………………………..62
Eski Aylar………………………………………………………………………….63
Yasanın Lafzı …………………………………………………………………….64
Kedi Islak ………………………………………………………………………….65
Uyumak Bir Faaliyettir ……………………………………………………..66
Yedisinde Neyse Yetmişinde de O……………………………………..67
Az da Olsa Hafifletmek……………………………………………………..68
Saklı Derinlikler………………………………………………………………..69
Tersyüz ……………………………………………………………………………..70
Hayat Kurtarmanın İlkeleri……………………………………………….71
Olmaz……………………………………………………………………………….72
Çaktırmadan Kendine Yaklaşmak……………………………………..73
Onun Benden Daha Çok İhtiyacı Var………………………………..74
Cepte ………………………………………………………………………………..75
Çok Şükür…………………………………………………………………………76
Babasının Oğlu …………………………………………………………………77
Mumu Yak ………………………………………………………………………..78
Zor Yoldan Öğrenmek………………………………………………………79
Bir Şey Düştü ……………………………………………………………………80
Son Gün……………………………………………………………………………81
Dokuz da Olur………………………………………………………………….82
Nedenini Biliyor ……………………………………………………………….83
Bir Kuş Nasıl Görünmeli? …………………………………………………84
Peçe…………………………………………………………………………………..85
Zavallı İhtiyar Anneciğin ………………………………………………….86
Ben Onun Ciğerini Bilirim ……………………………………………….87
Sır……………………………………………………………………………………..88
Develeri Rahatsız Etme……………………………………………………..89
Mutluluk Aradığın Yerde Değildir…………………………………….90
Erken Kalkmak …………………………………………………………………91
Denizin Haşmeti……………………………………………………………….92
Zaman İçerisinde Bir An…………………………………………………..93
İşbölümü…………………………………………………………………………..94
Tedbirin Fazlası Olmaz……………………………………………………..95
Tek İhtiyacım Olan Şey Biraz Daha Zamandı ……………………96
Daha Az Koşum Yemelisin………………………………………………..97
Sarayda……………………………………………………………………………..98
Kuramsal Senaryolar…………………………………………………………99
Hayatın Hızı ……………………………………………………………………..100
Örnek ……………………………………………………………………………….101
Başkalarının Mektupları……………………………………………………102
Neden Bana Daha Önce Söylemedin?……………………………….103
Arz ve Talep………………………………………………………………………104
Geçmişin Kıymeti……………………………………………………………..105
Soğukkanlılık ……………………………………………………………………106
Haftanın Günleri ………………………………………………………………107
Çölde Bir Başına ……………………………………………………………….108
Canavarın Elindeki Genç Kız ……………………………………………109
Hiç Adil Değil …………………………………………………………………..110
Bunun Bir de Geçmişi Var…………………………………………………111
Tek Gereken Şey ……………………………………………………………….112
Neden Bekliyoruz?……………………………………………………………113
Sel …………………………………………………………………………………….114
Kötü Şans………………………………………………………………………….115
Şalgamlar Daha Sert………………………………………………………….116
Nasreddin Öne Çıkınca …………………………………………………….117
Hayatının Baharında…………………………………………………………118
Uyur mu Uyanık mı? ………………………………………………………..120
Kestirme Yol……………………………………………………………………..121
Konuyu Değiştirmek…………………………………………………………122
İp ve Gökyüzü…………………………………………………………………..123
Ben Kimim? ……………………………………………………………………..124
Gününüzü Gösterirdim…………………………………………………….125
Tek Bir Kusuru Var……………………………………………………………126
Ördek Çorbası…………………………………………………………………..127
GİRİŞ
Pek çok ülke, Nasreddin Hoca’nın kendi topraklarından çıktığını iddia eder. Ancak çok azı Türkiye gibi Nasreddin Hoca’nın mezarını ziyarete açacak kadar ileri gitmiştir. Türkiye’de her sene, doğum yeri olduğu kabul edilen Akşehir’de Nasreddin Hoca’nın ünlü fıkralarındaki karakterler gibi giyinen ve bu fıkraları canlandıran insanların yer aldığı Nasreddin Hoca Şenliği düzenlenir.
Türk kültüründen bazı şeyleri kendilerine uyarlayan Yunanlar, Nasreddin Hoca fıkralarını da kendi folklorlarının bir parçası olarak görürler. Ortaçağda Nasreddin Hoca fıkraları, kötücül otorite ile alay etmek için yaygın bir şekilde kullanılmıştı. Daha yakın zamanlarda ise Hoca, bir filmde ülkenin ahlaksız kapitalist yöneticilerine ağzının payını veren biri olarak gösterilince Sovyetler Birliği’nin halk kahramanlarından biri haline gelmişti.
Arap dünyasında Cuhâ olarak karşımıza çıkan Nasreddin Sicilya folklorunda da görülür. Orta Asya’da Nasreddin Hoca külliyatına atfedilen hikâyeler, Rusya’da Baldakiev’e uyarlanmıştır. Bu hikâyeler Don Quixote’ta, hatta en eski Fransızca kitap olan Marie de France fabllarında da karşımıza çıkmaktadır.
Hoca, son derece budala, olağanüstü zeki, mistik gizemlere sahip biri olarak çok çeşitli profillerde sunulmaktadır. Dervişler öğretilerinde onu insan zihninin tuhaflıklarına örnek olarak kullanırlar. Tekkelerin 1925 yılında yasaklanıp baskılandığı Cumhuriyet Türkiyesi’nde Nasreddin Hoca fıkralarının turistlere yönelik kitapçıklarda yayımlanması Hoca’nın esnekliğini göstermektedir.
Âlimler Nasreddin hakkında çokça yazı kaleme almışlardır, halbuki anlatılar onun âlimlere ayıracak pek de vakti olmadığını gösterir. Hoca kendisiyle ilgili olarak “Ben bu hayatı tersinden yaşıyorum” dediği için, bazıları hakikate ulaşmaya çalışırken onun varsayılan ölüm tarihini tersine çevirecek kadar ileri gitmiştir.
Bilgiye ulaşmanın tek gerçek yolunun derin sezgi olduğuna inanan sufiler, bu hikâyeleri neredeyse birer temrin gibi kullanırlar. İnsanlardan bu hikâyeler arasından onlara özellikle hitap eden birkaç tanesini seçmelerini ve onları zihinlerinde dönüştürerek kendi hikâyeleri haline getirmelerini isterler. Mürşitler bu şekilde dervişlerin daha yüksek bir bilgeliğe doğru büyük bir atılım yapabileceklerini söylerler.
Ancak sufilerin, herhangi bir mistik yolun takipçisi olmayan kişilerle hemfikir oldukları bir konu vardır: Yüzyıllardır olduğu gibi bugün de herkes Nasreddin hikâyeleriyle bir şey yapabilir – eğlenebilirler.
İdris Şah
“Nasreddin Hoca, dervişlerin başı, gizli hazinenin efendisi,
insan-ı kâmil… Pek çok kişi, ‘Bir şeyler öğrenmek istedim ama
burada yalnızca delilik buldum’ der. Onlar derin bilgeliği başka
bir yerde arasalar da bulamayacaklardı.”
– Nasreddin’in Öğretileri, Buhara, MS 1617,
Ablahi Mutlaq, “Su Katılmadık Abdal”
Diğer Yol
Nasreddin kahvedeki bir grup arkadaşına, “Ben çok misafirperver bir adamım” dedi.
“Peki, öyleyse hepimizi akşam yemeği için evine davet et” dedi en açgözlü olanı.
Nasreddin herkesi topladı ve onlarla birlikte evine doğru yürümeye başladı.
Eve varmalarına az kaldığında, “Önden gidip karımı uyarayım. Siz burada bekleyin” dedi.
Olan biteni anlattığında karısı onu payladı. “Evde hiç yemek yok. Geri gönder onları.”
“Yapamam. Burada misafirperverlik itibarım söz konusu.”
“Peki o zaman. Sen yukarı çık, ben onlara senin dışarıda olduğunu söyleyeyim.”
Yaklaşık bir saat sonra misafirler huzursuzlandı ve kapıya yığılıp bağırmaya başladılar: “Bizi içeri al Nasreddin!”
Hoca’nın karısı dışarı çıkıp “Nasreddin evde değil” dedi.
“Ama biz onun eve girdiğini gördük, o zamandan beri de kapıyı sürekli izliyoruz.”
Kadın cevap vermedi.
Üst katın penceresinden onları izlemekte olan Hoca kendini tutamadı. Dışarı sarkıp “Arka kapıdan da çıkmış olabilirim, değil mi?” diye bağırdı.
Neden Buradayız?
Bir akşam tenha bir yolda yürüyen Nasreddin, bir grup atlının kendisine doğru geldiğini gördü. Hayal gücü hemen çalışmaya başladı.
Ya kendisini yakalarlarsa, köle olarak satarlarsa ya da zorla askere alırlarsa diye düşünmeye başladı. Hemen oradan kaçtı, bir mezarlığın duvarına tırmanıp içeri atladı ve açık bir mezara yattı.
Onun bu garip davranışı karşısında şaşıran atlılar –ki yalnızca namuslu gezginlerdi– onu takip ettiler.
Onu uzanmış, gergin ve titrer bir halde buldular.
“O mezarın içinde ne yapıyorsun? Koşarak kaçtığını gördük. Yardım ister misin?”
“Bir soruyu sorabiliyor olmanız o sorunun açık bir cevabı olduğu anlamına gelmez” dedi artık olup bitenin farkına varmış olan Hoca. “Tamamen bakış açışınıza göre değişir. Ancak yine de bilmeniz gerekiyorsa şunu söyleyeyim: Ben, sizin yüzünüzden buradayım ve siz de benim yüzümden buradasınız.”
Ne Zaman Gerekeceği Belli Olmaz
Nasreddin Hoca bazen kayığı ile insanları gezdirirdi. Günün birinde müşkülpesent bir öğretmen çok geniş bir nehri geçirmesi için onu tuttu.
Adam, nehre açılınca yolculuğun zor geçip geçmeyeceğini sordu.
“Bana bununla ilgili hiç sorular sorma” dedi Nasreddin.
“Sen hiç dilbilgisi öğrenmedin mi?”
“Hayır” dedi Nasreddin.
“Öyleyse hayatının yarısını boşa harcamış sayılırsın.”
Hoca cevap vermedi.
Kısa bir süre sonra korkunç bir fırtına patlak verdi. Hoca’nın küçücük kayığı suyla doluyordu.
Hoca müşterisine doğru eğilip “Sen hiç yüzme öğrendin mi?” diye sordu.
“Hayır” dedi ukala adam.
“Öyleyse, sayın öğretmen, sen BÜTÜN hayatını boşa harcamış sayılırsın, çünkü şu an batıyoruz.”
Şimdi Anladın mı?
Nasreddin Hoca, evinin her tarafına avuç avuç ekmek kırıntısı atıyordu.
“Ne yapıyorsun böyle?” diye sordu biri.
“Kaplanları evimden uzak tutuyorum” dedi Nasreddin.
“Ama buralarda hiç kaplan yok ki?”
“Çok doğru. Bayağı etkili olmuş o halde, değil mi?”
Eğer Bir Tencere Doğurabiliyorsa…
Nasreddin bir gün, büyük bir ziyafet veren komşusuna kendi tencerelerini ödünç verdi. Komşusu tencereleri geri verirken bir de fazladan, küçücük bir tencere getirdi.
“Bu nedir?” diye sordu Nasreddin.
“Yasalara göre, eşyaların benim emanetim altındayken doğurdukları yavrularını da sana vermem gerekir” dedi şakacı komşu.
Kısa süre sonra Nasreddin komşusunun tencerelerini ödünç aldı, ancak onları geri vermedi.
Komşusu onları geri almaya geldi.
“Başımız sağ olsun!” dedi Nasreddin. “Maalesef tencerelerin öldü. Daha önce onların da birer ölümlü olduğu konusunda anlaşmıştık, değil mi?”
Kaçakçı
Nasreddin sık sık eşek sırtında İran’dan Yunanistan’a geçiyordu. Her seferinde saman dolu iki küfeyle geçiyor ve onlar olmadan oflaya puflaya yürüyerek geri dönüyordu. Muhafızlar, kaçak mal var mı diye üstünü başını arıyorlar ama hiçbir şey bulamıyorlardı.
“Ne taşıyorsun Nasreddin?”
“Ben bir kaçakçıyım.”
Yıllar sonra, Nasreddin Mısır’a taşındı. Daha da zenginleşmiş görünüyordu. Gümrük görevlilerinden biriyle orada karşılaştı.
“Nasreddin biz senin bir türlü ne kaçırdığını yakalayamadık.
Ama şimdi Yunanistan’ın da İran’ın da yargı alanı dışındasın, lüks içinde yaşıyorsun, hadi anlat bana, neyin kaçakçılığını yapıyordun?”
“Eşeklerin.”
Bu kitabı en uygun fiyata Amazon'dan satın alın
Diğerlerini GösterBurada yer almak ister misiniz?
Satın alma bağlantılarını web sitenize yönlendirin.
- Kategori(ler) İslam Tasavvuf
- Kitap AdıBenzersiz Nasreddin Hoca'nın Maceraları
- Sayfa Sayısı128
- Yazarİdris Şah
- ISBN9786254417351
- Boyutlar, Kapak13,5 x 19,5 cm, Karton Kapak
- YayıneviBeyaz Baykuş Yayınları / 2022