Elias Canetti, otobiyografik üçlemesinin bu ikinci kitabı Kulaktaki Meşale’de, Viyana’da geçen ilkgençlik günlerinin karmaşık atmosferine taşıyor okuru. Kurtarılmış Dil’de hem çocukluk travmalarını hem de edebiyat ve kültürle kurduğu ilk ilişkilerin seyrini anlatan Canetti, bu eserinde ise genç ve tutkulu bir edebiyatçıya dönüşüm sürecini gözler önüne seriyor; gizlemeden, sakınmadan, büyüklenmeden ve açık yüreklilikle.
Canetti’nin satırlarında, Büyük Savaş sonrasında çöken bir imparatorluğun darmadağınık başkenti Viyana’ya hâkim olan belirsizlik, ekonomik zorluklara göğüs germeye ve yeni yüz yılın vahşetlerini anlamaya çalışanlar, öfkeli kitleler, edebiyatın ve sözün kutsallığına inanan sanatçılar, yoksul şairler ve zengin hamiler, bütün renkleri ve çelişkileriyle “Canetti’nin insanları” resmediliyor. Yazarın toplumla ve kendiyle kurduğu gelgitli ilişkiyi, onun dürüst kaleminden okuma şansına erişmek isteyenlere…
İçindekiler
BİRİNCİ BÖLÜM: ENFLASYON ve GÜÇSÜZLÜK
Frankfurt 1921-1924
Charlotte Pansiyonu ……………………………………………………………. 9
Önemli Bir Ziyaretçi…………………………………………………………… 19
Meydan Okuma…………………………………………………………………. 28
Portre…………………………………………………………………………………. 32
Bir Delinin İtirafları……………………………………………………………. 37
Bayılma ……………………………………………………………………………… 45
Gılgamış ve Aristofanes……………………………………………………… 51
İKİNCİ BÖLÜM: FIRTINA ve ZORUNLULUK
Viyana 1924-1925
Kardeşimle Yaşantım …………………………………………………………. 63
Karl Kraus ve Veza…………………………………………………………….. 71
Budist ………………………………………………………………………………… 80
Son Tuna Yolculuğu, Mesaj ………………………………………………… 88
Hatip………………………………………………………………………………….. 94
Tek Yataklı Oda………………………………………………………………… 104
Armağan …………………………………………………………………………. 112
Samson’un Kör Edilmesi………………………………………………….. 118
Zekânın Erken Onuru………………………………………………………. 125
Patrikler …………………………………………………………………………… 131
Patlama ……………………………………………………………………………. 144
Hesaplaşma ……………………………………………………………………… 149
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM: DUYMA OKULU
Viyana 1926-1928
Sığınak …………………………………………………………………………….. 161
Barış Güvercini ……………………………………………………………….. 168
Bayan Weinreb ve Cellat ………………………………………………….. 180
Backenroth ………………………………………………………………………. 189
İsyancılar …………………………………………………………………………. 198
Kızıl Saçlı Mormon ………………………………………………………….. 212
Duyma Okulu …………………………………………………………………. 219
Uydurma Sevgililer …………………………………………………………. 229
Steinhof’a Bakış ………………………………………………………………. 236
Ölü Maskları ……………………………………………………………………. 246
On Beş Temmuz ………………………………………………………………. 251
Ağaçtaki Mektuplar ………………………………………………………… 259
DÖRDÜNCÜ BÖLÜM: ADLAR CURCUNASI
Berlin 1928
Kardeşler …………………………………………………………………………. 271
Brecht ………………………………………………………………………………. 276
Ecce Homo ………………………………………………………………………. 283
İsaac Babel ………………………………………………………………………. 291
Ludwig Hardt’ın Dönüşümleri ……………………………………….. 299
Boşluğa Çağrı ………………………………………………………………….. 304
Kaçış ……………………………………………………………………………….. 312
BEŞİNCİ BÖLÜM: YANGININ MEYVESİ
Viyana 1929-1931
Deliler Koğuşu ………………………………………………………………… 321
Ehlileştirme …………………………………………………………………….. 329
Ev Geçindiren Oğul …………………………………………………………. 338
Tökezleme ……………………………………………………………………….. 353
Kant Yanıyor ……………………………………………………………………. 366
Veza Canetti’ye…
1897-1963
BIRINCI BÖLÜM
ENFLASYON VE
GÜÇSÜZLÜK
Frankfurt, 1921-1924
Charlotte Pansiyonu
Daha önceki yaşamımın değişen mekânlarını direnç göstermeksizin kabullendim. Bir çocuk olarak çok güçlü ve karşıtlıklarla dolu etkilere maruz bırakıldığıma hiçbir zaman hayıflanmadım. Başlangıçta ne kadar garip görünürse görünsün, her yeni mekân, üzerimde bıraktığı kendine özgü etkilerle, önceden kestirilmesi olanaksız pürüzleriyle beni fethetti, kendisini kabul ettirdi. Yalnızca tek bir şey içime oturdu: Zürih’ten ayrıldığım için duyduğum üzüntüyü asla yenemedim. On altı yaşındaydım, insanlara ve mekânlara, okula, ülkeye, edebiyata, hatta (annemin azimli direncine karşın öğrenmiş olduğum) İsviçre Almancasına öylesine derinden bağlanmıştım ki, buradan ayrılmayı hiç istemedim. Zürih’te topu topu beş yıl geçirmiştim ama o körpe, hassas çağımda başka hiçbir yere gitmemeliydim diye düşünüyordum, yaşamımın geri kalan yıllarını burada, daha büyük, daha daha büyük entelektüel gelişmeler içinde bu ülkede geçirmeliydim.
Kopuş şiddetli olmuştu, kalma konusunda annemin karşısına çıkardığım savlar, alayla ve küçümsenmeyle karşılanmıştı. Yazgımı belirleyen, o her şeyi yerle bir eden konuşmamızdan sonra, öyle ürkek, gülünç bir halde kalakalmıştım ki, hiçbir işe yaramayan kitaplar yüzünden yaşamın karşısına dikilip gözünün içine bakmaya kalkışmayan bir korkak; sahte ve yararsız bilgilerle yastık gibi doldurulmuş, burnu büyük bir ahmak, bir dar görüşlü, kendine göz yuman, hoşgörüyle bakan bir parazit; bir pansiyon sakini; kendisini hiçbir yön, şekil ya da biçimde kanıtlamamış yaşlı bir adamdım o an. Yeni çevrenin hangi koşullar altında seçildiği benim için belirsizdi, açıklanmamıştı; değişikliğin acımasızlığına iki ayrı tepki göstermiştim. Bunlardan biri vatan hasretiydi; bu, topraklarında yaşadığım insanların doğal hastalığıydı, onlardaki bu rahatsızlığı bütün şiddetiyle yaşamış, onların dertlerini paylaşmış olduğumdan, kendimi onlara ait hissediyordum, onlardan biriymiş gibi görüyordum. Diğer tepkim yeni ortamıma karşı eleştirel bir yaklaşım benimsemem şeklinde kendini gösterdi. Bilinmeyen bütün her şeyin, dizginlenmeksizin akın akın çağladığı dönem kapanmıştı. Bana zorla verilmiş olması nedeniyle yeni çevreye karşı kendimi kapalı tutmaya çabalıyordum. Ne var ki, ayrım gözetmeyen ve tümüyle her şeyi geri çeviren bir tutum benimsemeyi başaramıyordum: Kişiliğimde, buna elvermeyecek ölçüde bir alma eğilimi gelişmiş bulunuyordu.
Böylece bir deneme dönemi ve giderek keskinleşen bir yerme dönemi başladı. Bildiğimden farklı ne varsa, abartılmış ve gülünç geliyordu bana. Bir de aynı anda pek çok şey önüme konuluyordu. Frankfurt’a taşınmıştık; koşullar tehlikeli ve tutarsız olduğundan, ayrıca ne kadar kalacağımızı da bilmediğimizden, bir pansiyona yerleştik. Burada iki odaya tıkıştığımızı söylemem daha doğru olur, diğer insanlara her zaman olduğundan daha yakındık. Bir aile gibi hissettik kendimizi, yemeklerimizi aşağıda, uzun bir pansiyon masasında diğer konuklarla birlikte yiyorduk. Charlotte Pansiyonu’nda, her gün yemekte gördüğüm ve zaman zaman değişen çeşit çeşit insanla tanıştık.
Bu kitabı en uygun fiyata Amazon'dan satın alın
Diğerlerini GösterBurada yer almak ister misiniz?
Satın alma bağlantılarını web sitenize yönlendirin.
- Kategori(ler) Roman (Yabancı)
- Kitap AdıKulaktaki Meşale: Bir Yaşamın Öyküsü
- Sayfa Sayısı376
- YazarElias Canetti
- ISBN9789755709796
- Boyutlar, Kapak13,5*21, Karton Kapak
- YayıneviSel Yayınları / 2019
Yazarın Diğer Kitapları
Aynı Kategoriden
- Ölü Evinden Anılar ~ Fyodor Mihayloviç Dostoyevski
Ölü Evinden Anılar
Fyodor Mihayloviç Dostoyevski
Sibirya’nın ücra köylerinde, bozkırlar, dağlar, geçilmez ormanlar arasında, tek tük kasabalarla burun buruna gelinir. En fazla iki bin nüfuslu, ahşap evlerden oluşan bu kasabalar...
- Bilge Adamın Korkusu (Kral Katili Güncesi 2. Gün) ~ Patrick Rothfuss
Bilge Adamın Korkusu (Kral Katili Güncesi 2. Gün)
Patrick Rothfuss
“Bilge Adamın Korkusu yayımlandığı ilk hafta Amerika’da çoksatanlar listesine bir numaradan girdi.” “Her bilge adamın korktuğu üç şey vardır: fırtınalı bir deniz, aysız bir...
- Yüzleşme ~ Juliette Fay
Yüzleşme
Juliette Fay
Dana Stellgarten’ın boşanmasının üzerinden bir yıl geçmiş ve işler gittikçe zorlaşmıştır. Yedi yaşındaki oğlu, babasının yokluğuyla öfkeli ve huysuz bir çocuğa dönüşmüştür. Kızı Morgan’ın...