Tarihte herhalde çok az soru Tanrı’nın varlığı sorusu kadar sık sorulmuş, çok yanıtlanmış ve verilen birbirinden farklı onca yanıta rağmen kesin bir sonuca ulaştırılamayıp tartışılmaya devam etmiştir. Yine de geçmişe dönüp baktığımızda bu soruya verilen farklı yanıtların farklı uygarlıkların inşa edilmesine, bazılarının yıkılmasına, acımasız çatışmalara ve her şeye rağmen kucaklaşmalara da vesile olduğunu görüyoruz. Tanrı var mı? Varsa onu nasıl bilebiliriz? Tanrı yoksa her şey mubah mı? İnsan aklı ilahi olanı kavrayabilir mi? Tanrı’nın varlığı ahlaklı olmanın şartı mı? Evren akıllı bir tasarımcının imzasını taşıyor mu?
Bu kitapta felsefeci William David Beck, bu sorulara tarihte verilen yanıtları ve bu konudaki tartışmaları ele alarak meselenin genel ve tarihsel bir tablosunu bize sunuyor.
Platon, Aristoteles, Marcus Aurelius gibi Eski Yunan ve Roma düşünürlerinden Anselmus, Thomas Aquinas, Augustinus ve Yahudi-Hıristiyan geleneğine, Doğu’nun bilgelerine, İbni Rüşd, Fârâbî ve Gazzâlî gibi İslam düşünürlerinden Alvin Plantinga, Graham Oppy, Sam Harris, Richard Dawkins, Max Tegmark gibi Batılı modern ilahiyatçılara, bilim insanlarına ve Yeni Ateizm hareketine kadar uzanan bir çizgide “Tanrı var mı?” sorusuna verilen çeşitli yanıtları ve bu yanıtlara sunulan akılcı gerekçeleri ortaya koyarak soruya felsefece bir yanıt vermenin nasıl bir iş olduğunu da gösteriyor.
İçindekiler
Teşekkür 11
Önsöz 12
1
Argümanların Başlangıcı 14
2
Kozmolojik Argümanlar 36
3
Teleolojik Argümanlar 148
4
Ahlak Argümanları 248
5
Ontolojik Argümanlar 302
6
Şimdilik Hikâyenin Sonu 368
Dizin 387
Önsöz
Bu kitabın uzun bir geçmişi var. 1969 yılında, lisansüstü okulumdaki ilk yıllarımda, bir dersi beş kez verdikten sonra, bu ders kitabının yazılması gerektiğini söyleyen Norman Geisler’ın lisansüstü asistanıydım. Görünüşe bakılırsa kendisi, bu kurala her zaman bağlı kalmıştır. Bununla birlikte, ben de neredeyse elli yıldır Tanrı’nın varlığı konusunda dersler veriyor ve bunları, yazıya dökmeye yeni yeni vakit buluyorum. Artık, bazı iyi bahanelerim olduğunu söyleyebilirim. On yıl içinde, yakında Liberty Üniversitesi adını alacak olan ve temel belgelerini ve idari prosedürlerini geliştirmesi gereken yeni bir kurumda, idari sorumluluklar almaya başladım. Bütün bu çalışmalardan kesinlikle keyif aldığımı, ancak yoğun ders yüküyle birlikte, başka şeylere çok daha az zaman ayırabildiğimi söylemek isterim.
Hâlihazırda bu idari görevler geçmişte kaldığı için, tekrar araştırma ve yazmaya başlamak bana büyük bir keyif veriyor. InterVarsity Yayınları’na bu zorlu görevi üstlenme fırsatı verdiği ve özellikle de David McNutt’a yazım sürecindeki iyi rehberliği için, Liberty Üniversitesi’ne ve dekanım Roger Schultz’a da bu projeyi çok daha kolay hale getiren araştırma izni için minnettarım. Evrensel kültürde, Tanrı’nın varlığı ve onun gerçekliğinden daha fazla dikkate değer bir konunun varlığını düşünemiyorum.
Dünyamız, dağılmış ve ayrıştırılmıştır. Bu hususun, evrensel kültürümüzün bizi birleştirecek herhangi bir doğruyu, hatta herhangi bir doğruyu bulmaktan vazgeçmesinin bir sonucu olduğuna inanıyorum. Hatta birçok insan bunun erdemli bir şey olduğunu düşünür. Ancak, bizi içine çekme tehlikesiyle karşı karşıya bırakan göreceli şüphecilik, bize bir leştirici bir faktör sağlamamaktadır. Doğru olmadan yalnızca güç vardır. Bu yola devam ettiğimiz sürece, karanlık günlere doğru gideceğimizi düşünüyorum. Bu kitabı yazmamdaki en önemli motivasyon, kesinlikle bu husustur. Bunun gibi bir projenin açık bir güçlüğü, kitaba dâhil edilecek filozofların kesinlikle kimseyi tam anlamıyla memnun etmemesinden ileri gelir. Bu hikâyeye dâhil olan filozofların çoğunun, hatta birçoğunun, gerekli olduğu aşikârdır. Ancak, bunun ötesinde herkesin favorileri ve vazgeçilmezleri vardır.
Örneğin, varsayalım ki Bob, bir husustaki en önemli noktayı ilk anlayan ya da ona dair nihai bir çürütmeyi yazan kişi olduğunda, nasıl olur da Rob’u dâhil edip, Bob’u dışarıda bırakabilirdim ki? Bu nedenle, bazen çok sınırlayıcı olmak durumunda kaldım. Hem sonuçta son elli yılda, kim ontolojik argümana ağırlık vermemiştir ki? Veya kötülük probleminin argümanlardan herhangi biri üzerinde ne kadar etkisi olduğu veya olmadığı konusuna ne demeli? Peki hassas ayar konusu? Dolayısıyla söyleyebileceğim tek şey, elimdeki amaçlar için, en önemli olduğunu düşündüğüm şeyleri dâhil etmek adına, elimden gelenin en iyisini yaptığımdır. Mevcut tartışmanın çok azının yeni olduğunu belirtmek için, her argümanın ilk aşamalarına, sıklıkla daha fazlasını dâhil ettiğimi de eklemem gerekir. Bu projeyi, tarihsel olarak ortaya koymanın bir diğer güçlüğü, halen gelişen ve gelişmeye devam eden bu hikâyeyi anlatabilmekten ileri gelir. Esasında değişime tabi olan bireyler hakkında, birçok tanımlayıcı olgudan bahsettiğimi söylemek isterim. Bu kitap yayınlandığında bile, muhtemelen birkaç değişiklik olacaktır. Bu durumdan bahsi geçen şekilde etkilenecek olan okurlardan özür dilerim, ancak tüm gerçekleri doğru bir şekilde ortaya koymak için, elimden geleni yaptığımı söyleyebilirim.
…
Bu kitabı en uygun fiyata Amazon'dan satın alın
Diğerlerini GösterBurada yer almak ister misiniz?
Satın alma bağlantılarını web sitenize yönlendirin.
- Kategori(ler) Felsefe-Sosyoloji-Psikoloji
- Kitap AdıTanrı Var mı?
- Sayfa Sayısı392
- YazarW. David Beck
- ISBN9786256584426
- Boyutlar, Kapak13.5 x 21 cm, Karton Kapak
- YayıneviFol Kitap / 2024