Ergenlik ve ardından gelen gençlik çağları fazlasıyla değişken, karmaşıklığıyla dillere destan bir dönem. Günümüz genç kadını geçmişe göre çok daha özgür ve çok daha fazla seçeneği olduğunun farkında. Buna karşılık, göğüslemek zorunda olduğu zorlukların ve kendisinden beklentilerin çıtası da bir o kadar yüksek. Peki bugünün genç kızı hayatının bu dönemiyle nasıl baş ediyor? Onu endişelendiren ne? Neleri değiştirmek ister, neyi duymak ona iyi gelir?
Anlamıyorsun İşte, ergenlikle başlayıp yirmili yaşlara uzanan süreci genç kızların bakış açısından ele alan bir rehber. Doğrudan onlara sesleniyor, tıpkı kalpten konuşan bir arkadaş ya da asla yargılamayan bir abla gibi. Dr. Tara Porter, otuz yıllık deneyiminden yararlanarak genç kızlara kendi psikolojileri hakkında içgörü sunuyor; sınavlardan arkadaşlığa, aileden aşka, anksiyeteden eğitime, diyetten sosyal medyaya her konuda önerilerde bulunuyor.
Genç kızlara kendilerini anlamak ve ifade etmek için bir yol, ebeveynlere ise çocuklarının göz devirmelerinin, “Beni hiç anlamıyorsun!” yakınmalarının ardındakileri gösterebilecek yetkin bir kaynak sunan Anlamıyorsun İşte, dünyanın tüm genç kızları ve aileleri için temel bir başucu kitabı.
İÇİNDEKİLER
Yazar Hakkında ii
Giriş 1
BİRİNCİ BÖLÜM: BAĞLANMA VE AİDİYET 9
Zararlı (toksik) ebeveynlik 21
İyi bir bağlanma ilişkisinin faydası 25
Ergenlik yıllarında bağlanma 27
İKİNCİ BÖLÜM: AİLENİZ 31
Ergenlik sarkacı 35
Aileler karmaşık sistemlerdir 36
Bir eylem olarak ebeveynlik 38
Ebeveynlikte aşırıya kaçmak 41
Disiplin, sınırlar ve kurallar 45
Ebeveyninizin tarzını kabullenmek 49
Kardeşler 57
Aileler: En güzel zamanlar, en kötü zamanlar 63
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM: ARKADAŞLAR 65
Kızların arkadaşlık biçimleri 69
Uyum sağlamak: Kabilenizi bulmak 76
Arkadaşlıkta sorunlar: Sosyal beceriksizlik,
sosyal kaygı, Otizm Spektrum Bozukluğu 80
Böylece size arkadaşlığın nasıl olacağını anlattım 91
DÖRDÜNCÜ BÖLÜM: DUYGULAR,
DÜŞÜNCELER VE HİSLER 93
His nedir? Duygu nedir? Düşünce nedir? 97
Duygusal zihniniz ve rasyonel zihniniz 101
Hisleriniz karşısında ne durumdasınız? 106
Güçlü olumsuz duygular: Olumsuz
başa çıkma yolları 108
İyi bir ruh sağlığının temelleri 115
Hislerin idaresini ele almak 122
BEŞİNCİ BÖLÜM: KAYGI VE ÜZÜNTÜ 135
Kaygı nedir? 137
Kaygıyı tetikleyen iç ve dış etmenler 140
Kaygı sarmalı 142
Toplumsal olarak kaygı sarmalı 145
Şimdi neden bu kadar stres var? 147
Kaygı yönetimi 150
Davranışsal kaygı yönetimi 163
Elinizden gelenin en iyisini yapmayın, “en iyi”
olmayın – Yaşayabileceğiniz en iyi hayatı yaşayın 173
ALTINCI BÖLÜM: EĞİTİM VE YETERLİKLER 175
Eğitim ve ruh sağlığı 179
Bir yol daha var: Gerçekçi beklentiler edinmek 189
Üniversite hakkındaki gerçekler 195
Çok değil, yeterince çalışın 200
Biraz yaramazlık yapma hakkı 208
YEDİNCİ BÖLÜM: BESİNLER, YEMEK,
KİLO VE VÜCUT ŞEKLİ 211
Sağlıklı beslenme mesajlarına dikkat edin 214
Vücut şekliniz 218
Kafanızdaki yanlış beden imgesi 222
Diyet 227
Diyetin aşırı yemeye yol açması:
“Aman neyse!” tepkisi 234
İki arada bir derede: İrade ve diyet 238
Beslenmede ya hep ya hiç ve yo-yo diyeti 241
Beden memnuniyeti 242
Nasıl yemek yemeli? 245
Besinler, yemek, kilo ve vücut şekli: Çılgın bir
dünyada akıl sağlımızı korumak 248
SEKİZİNCİ BÖLÜM: EKRANLAR VE İNTERNET 251
Her saat, her dakika müsait olmak 255
Uyarılmanın ruhsal esenlik üzerindeki etkisi 259
Ekran bağımlısı mısınız? 261
İnternet kasırgası 263
Değerler ve mutluluk tuzağı 264
Değerlerinize karar verme ve bağlı kalma 269
Kıyaslama ve mükemmeliyetçilik 273
Yalnızlık ve savunmasızlık 279
Yetmez, yetti, yetersizim 281
Ekran özgürlüğü mü ekran köleliği mi? 283
DOKUZUNCU BÖLÜM: ÇEKİM, İLİŞKİLER,
CİNSELLİK VE AŞK 287
LGBT-Q+ 290
Aşk ve bilge zihin 292
Birini neden çekici bulursunuz? 293
Kovalama heyecanı 298
Zor kızı oynamak mı? 302
Aşk ve özsaygı: Tebrikler tatlım 306
Cinselliğinizi geliştirmek 309
Aşk üzerine son düşünceler 316
Son Sözler 319
Teşekkürler 321
Ötesini Merak Edenler İçin 323
Sonnotlar 325
GİRİŞ
Psikoloji: İnsan zihnini ve özellikle de belli şartlar
altında zihnin davranışları etkileyen işlevlerini
inceleyen bilim dalı.
Terapistlik ve psikologluk kariyerim boyunca yüzlerce kızla konuştum. Bu kitap o konuşmalara, o kızların öykülerine, umutlarına, korkularına, düşüncelerine, hislerine, davranışlarına, başarısızlıklarına ve zaferlerine dayanıyor; onları dinleyerek öğrendiklerimden ve yardım etmek için öğrenmek zorunda kaldıklarımdan oluşuyor. Bu kitap, o kızların mücadelelerinden ve başarılarından doğdu. Duygusal yeterliğinizi ve özgüveninizi geliştirmiş halde büyüyebilmeniz için gereken araçları sunan Anlamıyorsun İşte’nin odağı, genç bir kadın olma yolculuğunda yönünüzü nasıl belirleyebileceğiniz. Sadece bir kuşakta genç kadınların dünyası tanınmayacak kadar değişti. Yirmi beş yılı aşkın klinik deneyimim boyunca genç kızların gücünün ve imkânlarının katlanarak arttığını gözlemledim. Siz kızlar, akademik alanda oğlanları geride bırakıyorsunuz, tıp ve hukuk fakültelerine girişte artık eşit bir cinsiyet dağılımı var; feminizmde #metoo hareketiyle ve iklim değişikliğinde okul eylemleriyle, kızların ve genç kadınların kendi güçlerinin farkına varmaya başladığını görüyoruz. Teknolojik devrim sayesinde günümüzün kızları ekran yerlisi* olan ilk kuşak kadınlardır: İnternetin yaşamınıza dahil olmadığı bir an bile yok, ekranları içgüdüsel olarak kullanıyorsunuz. Sözkonusu değişimler, birçoğunuzun ergenlik yıllarını bir kuşak önceki kadınların hayal bile edemeyeceği özgürlüğe sahip olduğu bir ortamda geçirmesini sağlıyor.
Kızlar ve genç kadınlar için bazı şeylerin yolunda gittiği açık ama fena halde ters giden başka şeyler var. Daha fazla özgürlük, seçim şansı ve gücün, beraberinde muazzam zorluklar getirdiği de ortada. Gençler arasında ruh sağlığı sorunlarının arttığının hepimiz farkındayız ama istatistikler biraz yanıltıcı. Şöyle ki, oğlanlarla küçük yaştaki kızların ruhsal rahatsızlık oranları nispeten sabit ancak ergenlik çağındaki kızlarla genç kadınların ruh sağlığı sorunları fırlayışa geçti. 16-24 yaş grubu kızlarda kendine zarar verme oranı 2000 yılında %6 civarında iken şimdi %20’lerde seyrediyor. İşte ben de terapi odamda böyle endişeleri olan kızlarla görüşmekteyim. Hem klinik tecrübemin hem de diğer gençleri –akranlarını ve onlardan önceki kuşakları– dinleyerek vardığım ortak aklın objektifinden bir yaklaşımla yaşadıkları deneyimlere kulak vermekteyim.
Görüştüğüm her genç kadının dış dünyada yolunu bulması için iç dünyasını anlamasına yardım etmeye çalışırım ve bazen terapi odamda müthiş bir şey yaşanır: Zihinlerindeki kaostan bir düzen kurmalarına yardım edilince bu kızlar farklı düşünme yöntemi kazanırlar; farklı düşünmek de farklı davranmalarına, farklı seçimler yapmalarına, dolayısıyla kendilerini daha iyi hissetmelerine yardım eder.
Elinizdeki kitapta sizlerle paylaşmak üzere sözkonusu deneyimlerin ortak noktalarını bir araya getirdim. Bu kitapta o kızların ortak aklına dair esasların yanı sıra benim onları dinlerken yaptığım gözlemleri, edindiğim fikirleri okuyacaksınız. Size kendinizi anlamanız, kendinize şefkatli davranmanız, kızların artık sahip olduğu özgürlüğü akıllıca kullanmanız, bunları yaparken de ruh sağlığınızdan olmamanız için gereken araçları sunmak istiyorum. Daha fazla kızın kendini yaralamasını, açlığa mahkûm etmesini, panikten donakalmasını veya dünyanın onsuz daha iyi bir yer olacağını düşünmesini istemiyorum. Bu kadarı yeter. Siz kızların yalnızca hayatta kalacak kadar değil, aynı zamanda gelişip serpilecek kadar, yükselerek güvenle ve berrak bir zihinle uçacak kadar kendinizi tanımanızı istiyorum. Bu konuda artık bana iş kalmasın istiyorum. Şimdiki ve geçmişteki tüm hastalarıma iki şey söyleyeceğim:
Birincisi, öykülerinizi benimle paylaştığınız için size çok çok teşekkür ederim. İkincisi, kitaptaki vaka örneklerinin hiçbiri siz değilsiniz. Neden mi? Çünkü mahremiyetinizi korumak için o örnekleri kurgulamak zorunda kaldım. İşin aslı, kitabın doğruluğuna veya dürüstlüğüne gölge düşebileceğinden endişelendiğim için bunu nasıl başarabileceğimi uzun uzadıya düşündüm. Sonunda kendime şöyle bir kural koydum: Bir vaka örneğini yalnızca aynı sorunu yaşayan iki veya üç gençle çalışmışsam kullandım ve o gençlerin öykülerini birleştirdim. Ardından tüm ikincil detayları çıkardım ve renk katmak için yeni detaylar ekledim.
Hem bana güvenip anlattığınız öykülerinizi korumak için böyle yaptım hem de o vaka çalışmalarını vurgulamak istediğim konuyu örneklendirmek için kitaba dahil ettim, yani işin kilit noktası sizin yaşınız veya neye benzediğiniz değil, o konuydu. Daha çok insana uyması için de sizlerden öğrendiklerimi kurgusal karakterlere uyarladım. Dille ilgili ufak bir not: Bu kitap ergen kızlarla ve genç kadınlarla çalışırken gözlemlediğim ortak özellikleri konu alıyor. Siz, elbette ki çeşitlilik gösteren bir grup olduğunuzdan anlatılanların hepsi tüm kızlara ve kadınlara uymayacaktır, birçok kısım bazı oğlanlara ve genç erkeklere uygun düşebilir. Kendilerini daha farklı tanımlayan veya geçiş süreci yaşayan gençlerle psikolojileri hakkında uzmanlık iddia edecek kadar çalışmadım. Umarım burada okuduklarınız kişiliğinizin bir parçasına hitap eder.
Ben cinsiyeti toplum tarafından yapılandırılmış ama kişinin kendisi tarafından belirlenmiş olarak görüyorum, bu da bazı açılardan yalnızca kızlara ve genç kadınlara yönelik bir kitap yazmakla çelişiyor. Ancak günümüzde genç kadınların ruh sağlığı sorunlarıyla daha çok boğuştuğunu –ve psikoloji öğrenimi görmeye daha fazla ilgi duyduğunu gösteren veriler, belli bir cinsiyete yönelik bir kitaba ihtiyaç veya talep olduğuna işaret ederek bu kitabın böyle yazılmasını haklı çıkarıyor. Kitapta görüştüğüm gençlerin kullandığı tarzda bir dil kullandım (“abi”, “hıyar” veya “mankafa” diye anılanlar her cinsiyetten olabilir). Ayrıca anne, baba ve ebeveyn sözcüklerini oldukça geniş anlamda, üvey ebeveynler, vasiler, koruyucu ebeveynler ve bunun gibi türleri de dahil olmak üzere hayatınızdaki o rolleri üstlenen herkesi kapsayacak şekilde kullandım.
Bu kitap, gördüğünüz gibi içerik bakımından çok geniş kapsamlı değil. Araştırma çalışmalarından çok şahsi klinik deneyimlerime dayanıyor, ayrıca yeterince klinik veya kişisel deneyimim olmadığını hissettiğim bazı konu başlıkları ve meseleler de var. Yazım sürecinde deneyimimin veya bilgimin çok az olduğu pek çok konu bulunduğunu acı duyarak fark ettim. Örneğin anoreksiya, diyet ve sezgisel beslenme hakkında çok şey bildiğimi ama olumlu beden algısına dair çok az şey bildiğimi keşfettim.
Bunu size neden söylüyorum? Çünkü bu kitabı okurken zaman zaman tanındığınızı ve kabul edildiğinizi hissetmenizi umuyorum. Ama elbette sizi şahsen tanımadığım için bir alanda düşüncelerinizi başarıyla yakalarken bir başka alanda yanından bile geçmeyebilirim. En sevdiğim psikoloji makalelerinden birinin başlığı “Neyi Bilmediğinizi Bilmek Üzerine”, yani benim de bilmediğim pek çok şey var. Gözden kaçırdıklarım için özür dilerim, kendimi eğitmeye devam edeceğim. Kitabın sonuna eklediğim “Ötesini Merak Edenler İçin” başlıklı kısımda, özellikle de hakkında fazla bilgi sahibi olmadığım bazı konularda detaylı araştırma yapmak isteyenler için birtakım fikirlere ve başvuru kaynaklarına yer verdim. Son olarak, bu kitabın başlıca konusu ruhsal hastalıklar değil, ruh sağlığı; genç kadınların günlük psikolojisi. Umarım ruhsal hastalıkları olanlara faydası dokunur ama aynı zamanda da hepiniz kendinizden bir şeyler bulursunuz. Umarım zihninizin kuytu köşelerinde kaldığı için ifade etmekte zorlandığınız bir şeyi sözcüklere dökmenize yardım eder. Hepsinden önemlisi, umarım anlaşıldığınızı hissedersiniz.
bİrİncİ bölüm
BAĞLANMA VE AİDİYET
“Çocuklarımızı tüm kalbimizle sevsek de
bütün çocuklar sevgimizi hissetmez…
İlişkiler, beyne yaşamın ilk iki üç yılında kodlanır.”
RICHARD BOWLBY
Acaba neden bu kitabı seçtiniz? Belki sizin için endişelenen veya yalnızca ilginizi çekeceğini düşünen biri vermiştir. Belki A level* için psikoloji seçmeyi düşünüyor, belki yolunuzu kaybettiğinizi hissediyor, konu hakkında bilgi sahibi olmayı, kendinizi biraz daha iyi anlamayı arzuluyorsunuzdur. Belki de endişeli veya üzgünsünüzdür ya da kendinizde değilsinizdir ve yardım arıyorsunuzdur.
Belki kendinizi veya başkalarını incitiyorsunuzdur. Yazarken sizi hayal ediyorum. Terapi odamdan içeri girenlerden biri gibi düşünüyorum sizi: Genellikle terapinin nasıl geçeceğini merak eden ama çoğu kez onu anlayabileceğimden kuşkulu, çoğu zaman üzgün, endişeli, yolunu kaybetmiş veya yapayalnız, ne yapacağını bilmez halde, bazense başı önde, yanlış yola sapmış ama kesinlikle eşi benzeri olmayan biri gibi. Kesinlikle sandığından daha muhteşem, daha zeki ve daha eğlenceli biri. Acaba, “Yanılıyor, hiç de öyle değilim ben,” diye mi düşünüyorsunuz? Hayır, tüm içtenliğimle söylüyorum, öylesiniz. Tanıştığım hiçbir genç kadınının eşi benzeri yok, evet ama hepsinin birtakım ortak özellikleri var. Bazı ortak temalar, sizleri dinleyerek öğrendiğim ve öğrenmeye devam ettiğim birtakım şeyler var.
Psikolojiye dair, hayatınızda neler olup bittiğini düşünmenize yardım edecek bazı fikirler vermek ve örnekler göstermek için bunlardan bazılarını burada anlatacağım. Öykülerin hepsi size bire bir uymayacak, içindekiler kısmına göz atarak sizi en çok hangi bölümlerin ilgilendirdiğini ve hangi bölümleri atlamak isteyebileceğinizi düşünebilirsiniz. Şimdiki bölüm muhtemelen bilinçli bir şekilde hatırlamadığınız bir döneme ağırlık verdiğinden anında ilginizi çekmeyebilir. Belki “Yedinci Bölüm: Besinler, Yemek, Kilo ve Vücut Şekli” veya “Beşinci Bölüm: Kaygı ve Üzüntü” gibi, endişelerinizle daha doğrudan ilgili bir bölüme geçmek isteyebilir, bu bölümü atlayabilirsiniz ama bence bu hata olur. Kendi psikolojinize yolculuk, henüz bebekken yaşadıklarınızla başlar. Bilinçli bir şekilde hatırlamıyor olabilirsiniz ama inanın, ilk günleriniz ve aylarınız akide şekerlerinin içinden geçen şeritler gibi içinizde yer etmiştir. O günlerde, o ilk ilişkilerinizde yaşadıklarınız beyninize işlenir. Büyürken sizi öncelikle onlar şekillendirir, çok etkili ve anlaşılmaya değer şeylerdir. Psikolojide buna bağlanma denir.
Hayvanlarda, özellikle memelilerde, anne ile yavrusu doğumdan sonra birbirine yakın olmaya çalışır. Bunu ilk kez geçtiğimiz yüzyılın başlarında ve ortalarında araştırmalar yapan etolog-psikologlar saptadı. Belki sözkonusu deneylerin bazılarını biliyorsunuzdur: Bir kaz yavrusu doğar doğmaz hareket eden bir uyaran arar, bulunca da peşinden gitmeye başlar. Bu, ister oyuncak bir tren olsun, isterse de bir çift lastik çizme, fark etmez. Annesinden ayrılan bir yavru maymun, yemek vermeyeceğini bilse bile rahatlamak için kumaştan yapılmış anne ikamesine sarılır. Ebeveyninden ayrılarak hastanede veya yetimhanede kalan küçük çocuklar yeterli ilgiyi göremediklerinde çeşitli psikolojik ve duygusal zorluklar yaşarlar. 1989 yılında Romanya yetimhanelerinde çekilen görüntülere hiç denk geldiniz mi? Yüzlerce çocuk dehşet verici koşullar altında tutuluyordu. Doğrudan istismarı bir kenara bırakırsak, duygusal yoksunluk ve ebeveyn figürlerinin eksikliği ağır psikolojik ve zihinsel hasarlara yol açmıştı.
…
Bu kitabı en uygun fiyata Amazon'dan satın alın
Diğerlerini GösterBurada yer almak ister misiniz?
Satın alma bağlantılarını web sitenize yönlendirin.
- Kategori(ler) Rehber Kitaplar
- Kitap AdıAnlamıyorsun İşte: Genç Kadın İçin Yaşam Rehberi
- Sayfa Sayısı352
- YazarTara Porter
- ISBN9786051982878
- Boyutlar, KapakKarton Kapak,
- YayıneviKişisel / 2023