“Şüpheci… Seksi… Havalı…Eğlenceli…
Publishers Weekly
“Savannah’ın Gölgeleri serisine Anita Blakes fanları gerçekten âşık olacak.”
Deborah Smith,
New York Times çok satan yazar
“Yeni bir yazar olması bakımından çok iyi bir çıkış…”
The Book Club Forum
“Karanlık, çekici, oldukça erotik; Raven Hart ustaca yazılmış bu hikâyede
bu destekleri kullanır.”
L. A. Banks, The Vampire Huntress Legends serisinin yazarı
“Bütün vampir âşıklarına bu kitabı öneriyorum.”
Rosie Bindra, Romanca Junkies
“Edepsiz ve hoş! Kitabı bu yönleriyle sevdim!.. Komik, gerçekçi ölçüde betimsel ve saçma olmadan yaratıcı… Bu çalışmanın oluşmasında benim de katkım var.”
Shannon Johnson, Heart Dergisi
Savannah GEORGİA
M.S.2005
.Bir Mektup, Vampir Wiliam’dan
Adım William Cuyler Thorne. Bir asker, bir âlim, bir serseri ve bir kadın avcısı oldum. Ama olduğum birçok şey arasında en önemlisi, sanırım, tereddüt etmeden insanları öldüren bir katil olmamdı. Bir avcı.
Ah, kadınlardan da payıma düşeni aldım; öfkede ve acımada, açlıkta veya huysuzlukta. Daha temel ihtiyaçlara yönelmeden önce. dünya üzerindeki en güzel cariyelerin dudaklarını öptüm. Ama damarlarımda soğuk bir şekilde akan vahşi kökenimin mavi kanı. sıcaklık ve yaşam için seslendi; hayatta kalmak için.
Ben bir kan içiciyim.
Beş yüz yıldır dünya üzerinde yürüyorum; beş on yıl eksik ya da fazla olabilir. O yılların iki yüzünde atamla avlandım; kalbine kazık saplanmasını hak eden dejenere bir vahşiydi o.
den o kadar uzun zaman geçti kî dipsiz bir mezara uzatılan bir ipin umutsuzca çekilişi gibi ölümlü acının titreşimini hissediyorum. Ve bu zorlu çekiş artık beni duraksatmıyor. Ben ölümsüzüm; kutsanmış, ve lanetli.
Hortlak yaşamımın başlangıcında bir asker olarak beslendim ve o zamandan beri sayısız insanın felaketine tanık oldum. Kan şehvetimi gece yaşayan biriyim ve Romalı savaş köpeklerininki gibi etleri parçalayan dişlerim, savaş alanının tepesinde daireler çizen akbabaların gibi keskin pençelerim var. En zayıfları öldürüyor, ölenler arasında yaşam buluyor, insanın aptalca fetih arayışından doğan yıkımla besleniyorum.
İngilizler ve Fransızlar, yaklaşık iki asırdır gülünç çekişmeleri sayesinde karnımı doyurdular; ancak sonra gözümü Amerika’ya ve bir ülkeyi başkalarının elinden almaya çalışan insanların kanlı devrimine diktim Yarı İskoç ve yarı İngiliz, biri olarak, asi Yeni Dünyalı komşularımın verdiği isimle “Kırmızı Ceketlileri” seçmeliydim. Ama devrimcilerin kanının daha tatlı, daha canlı ve daha güçlendirici olduğunu ilk benim. Hayır, bir intikamcı ya da adalet getirici değilim. Olmak üzere yaratıldığım gibi sadist bir katil de değilim. Sadece, kararmış savaş alanında son uykularına dalmadan önce askerlerin gördüğü son hayali yüzüm.
1778 yılının kışında, bir çiçek gibi solmakta olan Savannah nehrine geldim. Yanımda hatırı sayılır miktarda altın taşıyordum ve yeni seçilmiş İngiliz, soyadım beni destekliyordu: Thome. İngilizler o yılın başlarında şehri de getirmişti ve onlarla çatışmak için herhangi bir nedenim yoktu. Etrafta yeterince kan dökülüyordu. Savannah civarında kalmamın birçok nedeni vardı ve bunlara başka savaşlar da dâhildi fakat nedenlerimi açıklamak için herhangi bir ihtiyaç duymuyorum. Sadece şehrin ve karanlık ortamının bana uyduğunu söylemekle yetineyim. Kışın da bana uyduğu gibi.
Bu güney bölgelerinde yaz, öyle bir sıcaklaşır ki ölümlü yürekler bile kan şehvetiyle dolar. İnsan doğası olduğu pillidir ve bu ortamda dökülen kanlarda sürekli bir kaynak buluyordum. Tutkular yükselir ve insanlar ölür. “Kızıl kanlı Amerikalılar” teriminin kullanılmasının bir nedeni vardır ve onların ülkesinin akıntıda bir damla kanın izini süren köpekbalığı gibi izleyebiliyordum.
Bu yüzden, bir savaş köpeği gibi sezgin bir yaşam sürmekten vazgeçerek, denize yakın olan bu şehre yerleştim. Köpekbalıkları ve ben kardeşiz. Onlar da hiçbir şeyden korkmaz ve ölüme terk edilenleri izleyen sessiz leş yiyiciler gibi karılılık sularda dolanarak, umutsuzluk şokunun kendilerini cinayete çekmesini beklerler Bir beyefendi gibi yaşıyor, sosyal davetlere katılıyor, puro içiyor ve özel kumarhanelerde veya seçkin genelevlerde içki âlemlerine katılıyorum. Kaderimi gerçekleştirmek için karanlık sokaklarda yürüyorum.
Bu şehir, sahip olmak istediğim her şeyi bana sunuyor. Gerçek evim ben kendim ala olduğumdan beri Houghton Meydanı’ndaki bir semt Bütün semt, nehir kıyısında uzanan işlerle birlikte barınak iş girişimlerini, zihnimi oyalamanın en zevkli yollarından biri olarak görüyorum ve bu süreçte nehir kıyısı Savannah limanı yakınlarındaki özel bir iskeleye ulaşım imkanı sağlıyor.
Canavarlar bile arada bir tatile çıkar.
Boş zaman geçirmek için başka neler yaptığım ve güvendiğini az sayıdaki kişiler hakkında bir şeyler bilmek isteyebilirsiniz Burada bu tür şeylerden bahsetmek istemiyorum. Güneş yükseldiğinde ve sıcaklığını yaymaya başladığında nerede uyuduğumu ya da gerçek adımı açıklamaya da niyetim yok. Sırlarım bana ait; tıpkı hain, karanlık yüreğime konan Ödül gibi. Bu satırlar, sadece sizi bazen yanınızda yürüyen diğer varlıklarla ilgili uyarmak için yazıldı. Hayal bile edemeyeceğiniz ya da yorumlayamayacağınız varlıklar. Yabancılara karşı dikkatli olun.
…
“Cazibe” için bir yanıt
Bir yanıt yazın
Bu kitabı en uygun fiyata Amazon'dan satın alın
Diğerlerini GösterBurada yer almak ister misiniz?
Satın alma bağlantılarını web sitenize yönlendirin.
- Kategori(ler) Roman (Yabancı)
- Kitap AdıCazibe
- Sayfa Sayısı368
- YazarRaven Hart
- ISBN6053841548
- Boyutlar, Kapak13,5x21 cm, Karton Kapak
- YayıneviSonsuz Kitap / 2010
Yazarın Diğer Kitapları
Aynı Kategoriden
- Yaşayanı Onarmak ~ Maylıs De Kerangal
Yaşayanı Onarmak
Maylıs De Kerangal
Simon Limbres’in kalbi yirmi dört saat sonra Claire Mejan’ın bedeninde atacak. O gün yaşam, Simon’unölümünden ibaret olacak Simon’un sörf yapmak için uyandığı günün öyküsü bu. Sonrasında geri...
- Karanlık ~ Yasmine Galenorn
Karanlık
Yasmine Galenorn
Dünyalar Savaşı yeniden başlıyor… Karanlık Gölgeler yükseliyor… Öteki dünyanın gizemli karakterleri bu sefer aramıza karışıyor… Bu dünyadaki en zor şey içinde yaşamaktır. BUFFY “En...
- İki Şehrin Hikâyesi ~ Charles Dickens
İki Şehrin Hikâyesi
Charles Dickens
Yıllarca Paris’teki Bastille Hapishanesi’nde tutulan Doktor Manette sonunda serbest kalır ve kızı tarafından Londra’ya götürülür. Yaşadıklarının etkisiyle yıpranan doktor, kim olduğunu bile zor hatırlar....
çok güzel bir kitapmış öyle diyorlar