Ödüllü yazar Elif Yonat Toğay, ilk çocuk kitabı Bir Şeyler Yapmam Gerek ile çocukların dünyasına dair kısa öyküler anlatıyor.
15 kısa öykünün, 5 ayrı başlık altında toplandığı kitap, anlatım dili, olayların gündelik hayatla ilişkisi ve kendine has mizahi duruşuyla her yaştan okurun gönlünü fethediyor.
Çocukların hayallerinden ve geleceğe dair düşlerinden beslenen Bir Şeyler Yapmam Gerek, okurların nabzını tutan, günceli yakalayan öykü çeşitliliğiyle hem güldürüyor hem düşündürüyor.
Öyküleri, Varlık, Sarnıç, Kitapçı gibi dergilerde yayımlanan Elif Yonat Toğay, Bir Şeyler Yapmam Gerek kitabında kıvrak kalemi ve eşsiz mizah anlayışıyla sıradan durumları sıra dışı hikâyelere dönüştürüyor. Yazar, anne ve babasının sorunlarını tek başına çözemeyeceğini anladığı için kardeş isteyen bir çocuğun ya da kulaktan kulağa yayılan haberlerle sevgili öğretmenlerinin başına gelmedik bırakmayan bir okul dolusu öğrencinin hayatın içinden, komik öykülerine imza atıyor. Okurlarını başrolde hayallerin ve büyüme sürecinin olduğu bir dünyaya davet eden bu eğlenceli kitap, öykülerinin şaşırtıcı sonlarıyla ters köşe yaptırıyor.
Hayal kurmak, dikkatli olmak, sorunlara çözüm bulmak, büyümek, hatta âşık olmak için mutlaka “Bir Şeyler Yapmak Gerek” diyen bu eğlenceli kitap, çocukların gündelik yaşamda karşılaştıkları olayları ve verdikleri tepkileri mizahın ve kelimelerin gücüyle kısa öykülerde buluşturuyor.
BİRAZ HAYAL KURMAM GEREK
Olasılık
Hesapları
Yarın sabah Nil Öğretmen’i Marslılar kaçırsa… Tam evden çıkmış, otobüs durağına doğru hızlı hızlı yürürken… Olabilir. Neden olmasın? Marslılar değilse bile, geçenlerde sirk gelmişti ya… Oradaki gorillerden biri de kaçırabilir. Kaçırıp ormana götürebilir. Tabii, bu daha yüksek bir olasılık! Ya da bu gece, Yeni Zelanda’daki yaşlı halasının hastalandığını öğrenip sabah erkenden uçağa atlasa… Sonuçta, bir halası vardır mutlaka ve yaşlı kadıncağızı oralarda yalnız bırakmak doğru olmaz, değil mi? Aaa, belki de artık bizden sıkılmış, başka bir kente tayinini istemiştir… Antalya’ya filan… Deniz, güneş, ohooo… Neden istemesin? Hep farklı kültürlerden, farklı coğrafyalardan söz ediyor ya…
Hindistan’a gitmiş olmasın? Bu akşam, aniden, okuldan çıkar çıkmaz? Olur mu, olur! Nil Öğretmen’in biraz çılgın bir yanı var çünkü. Asıl, piyangodan büyük ikramiyeyi kazanmışsa ne olacak? Ha? Beni bağlasalar durmam! Okul filan, boş ver gitsin… Dünyayı gezerim, ohhh! Ya da eve gitmeden önce çarşıya uğramış olabilir… Uğramışsa kesin kokoreççinin önünden de geçmiştir. O nefis kokuya dayanamayıp en az üç çeyrek ekmek kokoreç yediğine iddiaya girerim. Üzerine de üç beş çöp midye… Bol taratorlu. Sonra tabii, doğru hastaneye… Bana öyle olmuştu. Kolumda serum, iki gün yatmıştım. Yazık, şimdi de Nil Öğretmen karın ağrısıyla… Eee, o kadar yemeseydi ama! Çarşıda Türk lokumu arayan bir Japon turistle şekercinin önünde çarpışıp birbirlerine âşık olmaları da bir olasılık. Filmlerde böyle şeyler hep olmuyor mu? Nil Öğretmen güzel kadın, o Japon da bütün dünyayı gezse ondan güzelini bulamaz. İşte, hemen evlilik hazırlıkları filan… Unutur bizi, okula gelmez bir daha. “Atacan, yatakta ne işin var senin? Yarınki sınava çalışman gerekmiyor mu?” “Hiçbir şey yapmam gerekmiyor anne. Çünkü yarın sınav olması küçücük bir olasılık…”
Çekirge
Cezalıyım. Takıma alınmadım. Hep o ispiyoncu Memo yüzünden. N’olmuş teneffüste biraz tartakladıysam? O da küfür etmeseydi bana. Koça hemen yetiştirmesi şart mıydı? Amannn, çok da umurumda! Deli gibi koştursunlar bu sıcakta. Ben şu gölgede oturur, keyfime bakarım. Ama tam da günüydü ha! Yeni spor ayakkabılarımı deneyecektim. LeBron James gibi uçuruyormuş bunlar. Bugün uçarak potaya şöyle bir üçlük… Neyse, boş ver. Hem eskimezler böylece. Açım zaten. Nerede benim sandviçim? Annem hazırlamıştır, mis gibi. Ooo, jambonlu! Ve bol turşulu! En sevdiğim! Mayonez de sürmüşse… Aaa, çekirge mi, ne o? Hem de yeni ayakkabımın üzerinde! Yemyeşil. Ne kadar büyük! “Hey! Nereye?” Çimlerin arasında bir o yana bir bu yana… Zıp zıp… Sanki kafası karışmış. Bak, şimdi de basket sahasına… “Dur!” Bir şeyler yapmam gerek. Yoksa bu sersemler ezer onu. Sandviç beklesin biraz. En iyisi arkasından gitmek. Sessizce. Çok sessiz. Çünkü korkarsa… “Hah, buradasın!” Ne yapsam? Ne yapsam? Buldum! Tişörtüm… Çıkarıp üzerine atarsam… Yavaşça… İşte böyle! Galiba yakaladım. Usulca eğilip bakmalı. Usulca… Oyyy, çimler amma gıdıklıyor.
Neyse… Şunun ucunu azıcık kaldırsam kaçmaz herhalde. İşte! Yan yatmış. Nasıl elime alabilirim ki? Ya zarar verirsem? Panik yok! Yavaş yavaş… Önce sağ, sonra sol el… Başardım! “Gel bakalım… Korkma, ilk karşılaştığımız yere götürüyorum seni. Orası daha güvenli. Tamam, sakin ol…” Burada toprağa bıraksam… Ağaçlık alan, bir şey olmaz. Hadi bakalım… “Hoşça kal!” Gidiyor galiba. Yok, yine durdu. Neden acaba? Aaa, belki de susadı. Bu havada kim susamaz ki? Ben şimdi bir koşu, çantamdan su alıp gelirim hemen. “Bekle.” “Geldiiimmm! Bekledin mi sen beni? Aferin! Şu küçük mavi kapağa koyarsam içebilirsin herhalde. Al, buraya bırakıyorum. Bak… Eee, niye yine öylece duruyorsun? Korkma.
Yanındayım ben. Bekliyorum, hadi… Hadi ama! Hah! Aferin… Kapağa yaklaş, yaklaş…” Beyefendi ön ayaklarından birini kapağın kenarına koydu. Ohhh! Böyle su mu içilir? Ne komik! Ama bir dakika… Bunun başı suya değiyor. Antenlerini de indirdi. N’apıyor bu? Uyudu mu ne? Ya uyudu ya bayıldı.
Ya da… Yok, uyumuş olsun, n’olur! “Şşşttt! Bekliyorum bak! Hadi…” Neredeyse bir dakika oldu. Belki de iki. “Hadiii!” Hah, sonunda! Kaldırdı başını. Ve içiyor. Yaşasın! Sudaki minicik dalgalara bak. İçiyor… İçiyor… “N’oldu? Bitti mi içmen?” Nasıl da bakıyor! Gözlerini dikmiş yüzüme. Hey, yine nereye? Aaa, ağaçların arasında, kayboldu gitti ya. Zıp zıp! Beni unutmasa bari… Karnım zil çalıyor. Tişörtümü de giydimmi, artık sandviçimi yiyebilirim. Çimlerde, şöyle sere serpe. Tadını çıkara çıkara. Ohhh… Memo’nun sesi mi o? Vızıldıyor. Ha ha ha… Aklıma ne geldi: Fen öğretmenimiz geçenlerde demişti; çekirgelerin sesi ta bir kilometre öteden duyulurmuş…
Bu kitabı en uygun fiyata Amazon'dan satın alın
Diğerlerini GösterBurada yer almak ister misiniz?
Satın alma bağlantılarını web sitenize yönlendirin.
- Kategori(ler) Çocuk Kitapları Öykü
- Kitap AdıBir Şeyler Yapmam Gerek
- Sayfa Sayısı80
- YazarElif Yonat Toğay
- ISBN9786052850848
- Boyutlar, Kapak13,5x19,5, Karton Kapak
- YayıneviTudem Yayınevi /
Yazarın Diğer Kitapları
Aynı Kategoriden
- Kırmızı Pelerin ~ Gülseren Budayıcıoğlu
Kırmızı Pelerin
Gülseren Budayıcıoğlu
Zamanında zihnimize yazılanlar, sonradan kaderimizi yazar… Açık kapıdan kırmızı pelerinli bir kız giriyor içeri. Bir filmden, bir masaldan kopup gelivermiş gibi hali var. Sabah...
- Ondancı ~ M. Sadık Aslankara
Ondancı
M. Sadık Aslankara
Kör olsaydım neleri yitirirdim sonsuzca? Sağır olsaydım ya da dilsiz? Burnum hiç mi hiç koku almasaydı ne yapardım? Kolsuz biri olmak nasıl bir şeydi...
- Hayal Kurma Dersleri ~ Pelin Güneş
Hayal Kurma Dersleri
Pelin Güneş
Hayal kurmayı unutan çocuklar, ödev olarak hayal kurmaları istenince çok şaşırdılar. Acaba nasıl bir gelecek kurdular hayallerinde? Çocuklar, çocuklarımız… Düşünen, sorgulayan, eğlenen, şaşıran, şaşırtan,...