Hans Fallada’nın talihsizlikler, buhranlar ve psikolojik sorunlarla örülü gençliğinin dip noktasından günümüze seslenen Kendinden Kaçamayanın Öyküsü başlıklı öykü seçkisi, yazarın dünya çapında üne kavuşana ve çağdaş Alman edebiyatının önde gelen kalemleri arasında anılana dek atlattığı büyük bir badireyle ortaya çıkan tesadüfi bir keşiftir.
Fallada alkol ve morfin bağımlılığının yarattığı ekonomik krizi aşmak adına zimmetine para geçirir. Bu suçtan yargılandığı sırada dava dosyasına o dönem kaleme alınmış beş öyküsünü ekleyen adli tıp uzmanı Ernst Ziemke ise, Fallada’nın edebiyat tarihinde edineceği yeri her şeyden habersiz tümden değiştirir.
Kalıpları yıkan, başkaldıran ve toplumun dışına itilen ana karakterleri öykülerinin başköşesine yerleştiren Fallada, edebiyata atıldığı ilk günlerden bu yana ilgilendiği, Weimar Almanyası’nda tabu sayılan psikolojik ve erotik güdülerin ortak yanlarını, kadın-erkek ilişkilerindeki netameli çelişkileri cesurca işler. Çalkantılı yaşamından aktardığı kesitler ve romanlarına verdiği referanslarla zenginleşen ve yazarın ölümünden yaklaşık 70 yıl sonra açığa çıkan Kendinden Kaçamayanın Öyküsü ilk kez Türkçede…
İÇİNDEKİLER
Yayıncının Notu ………………………………………………………………………. 7
Lilly ve Esiri…………………………………………………………………………… 13
Aşk Denen Şey ………………………………………………………………………. 33
Büyük Aşk……………………………………………………………………………. 121
Korkak Pogg………………………………………………………………………… 175
Robinson Hapiste…………………………………………………………………. 185
Kim Yargıç Olmak İster? ………………………………………………………. 189
EKLER
Adli tabip Ernst Ziemke’nin arşivinde yeni bulunan
”Hans Fallada dolandırıcılık dosyası”………………………………….. 195
Dosyanın bulunuşu ……………………………………………………………… 195
1926 davası…………………………………………………………………………… 197
Ziemke’nin Fallada hakkındaki bilirkişi raporu …………………… 202
Fallada’nın Ziemke’ye mektubu…………………………………………… 203
Sonuç …………………………………………………………………………………… 204
Kendinden kaçan biri…………………………………………………………… 207
Lilly ve Esiri
Sybil Margoniner Kurfürstendamm’da doğdu, Kurfüstendamm’da yetişti ve orada yaşadı. İleriki yıllarda semtin batısında kendine bir villa satın aldı. Sözün kısası, bu çevreden hiç ayrılmadı. Varlıklı bir ailenin tek kızıydı. Daha çocukluk yıllarında çoğu isteğinin yerine getirildiğini fark etti. Memnun olmadığı anlarda başına ağrılar girdi, midesinin bulandığını hissetti. Biraz çekingen baba, sevgili Lilly’sinin gülümsediği anlarda karısından daha çok sevindi. Kimi gün onu sevenlerden nefret ettiği anlar oluyordu. Böyle durumlarda isteklerinin kendi çıkarlarıyla örtüşmesi için her şeyi deniyordu. Mutlu olduğu tek an kendini dünyanın odağında hissettiği durumlardı. Bu hedefe ulaşmak için seçtiği iki kolay yol vardı: Kendini hasta veya ve keyifsiz göstermekti. Sevecenlik, güzel sözler onun için geçerli değildi. Onun becerisi karşısındakini güçsüz olduğuna inandırmaktı. Çocuk bakıcısının, hizmetçi kızın, aşçı kadının, eve kömür taşıyan hizmetkârın; hepsinin mutluluğu ve mutsuzluğu onun keyfine bağlıydı. Ondan hoşlanan birisini veya kızarmış bifteğinin son lokmasını ağzına atmadan tabağı önünden kaldıran hizmetçi kızı babasına şikâyet etmesi yeterliydi. Başkalarına hizmet etmek için dünyaya geldiklerine inandığı bu değersiz insanların şikâyet etmeye, bir gün olsun sevinmeye hakları olmadığı inancındaydı. Sinagoğa gittiklerinde Tora okunurken annesiyle kadınlar bölümünde oturuyor, buraya gelmelerine izin verilmeyenleri gözünün önüne getirip gururlanıyor, hafiften ürperiyordu. İlk güç savaşımını bir yıl geç yollandığı Kurfürsten Caddesi’ndeki özel okulda vermek zorunda kaldı. Sınıfında ondan güzel on dört kız vardı, kimileri Lilly’den daha akıllıydı.
Öğretmenin onu hemen ön sıraya oturtmasına, sınıfta en çok soruyu ona sormasına ilk günlerde akıl erdiremedi. İnat etti, her sorulana yanıt vermedi. Kısa süre sonra da en arka sıraya oturtuldu, diğer kızlar onunla alay etmeye başladı. Ve gün geldi, akıllandı, çalışkanlığı ve bilgileriyle ön plana çıktı, şaşıran kızlara da tiksindiği öğretmenini kızdırmak için ilk günlerde konuşmamış olduğunu anlattı. Diğer öğrenciler Lilly’i alkışladı. Ondan sonraki ders Fransızcaydı. Nefret ettikleri öğretmenleri Bayan Vroonth’u kızdırmak için hiç konuşmamaya başlayacak, sadece mendillerini ağızlarına tutup hep birlikte hıçkıracaklardı. Öğretmenleri hemen bir komplo sezdi. Sınıftaki en uslulara bunların kimin başının altından çıktığını sordu, onların ceza almayacağı sözünü verdi, fakat bütün sınıf sustu. Sonra hepsini teker teker yanına çağırdı; kızlar gözyaşları içinde, susmak zorunda olduklarını söylediler.
Fakat sonunda sır saklayacağına söz vermiş olan Sybil Margoniner oyunbozanlık yaptı ve İrmgard Fischer’in başı çektiğini söyledi. O andan sonra Sybil Margoniner öğretmenin en sevilen öğrencisi oldu, İrmgard da en sonda yer aldı. O günden sonra Lilly belli bir seviyede kalmaya dikkat etti, arada bir öğretmenlerinin yüzüne güldü, tatlı ve meyve gibi küçük hediyelerle veya hoşa gidecek konulardan söz ederek kendini sınıfındaki kızlara sevdirmesini bildi. Zamanla İrmgard’ın yandaşlarından daha iyi giyimli çok sayıda kızı çevresine toplamayı başardı. İki grup arasındaki tartışmalar çoğu zaman Lilly ve grubunun galibiyetiyle sonuçlanıyordu. Onlar daha hazırcevaptı, akıllarına gelenleri pek üzerinde düşünmeden söylemesini biliyorlardı. İki grup arasında henüz düşmanlık yaşanmasa da Lilly sınıftaki gücünü yitireceğinden korkuyordu. Şakakları ve çıkık elmacıkkemikli yüzü çenesine doğru inceliyordu; biraz da olsa, pusuya yatmış, bakışları düşünceli, sonunda başarıya ulaşacağından emin küçük bir tilkinin yüzünü andırıyordu.
Tarih öğretmenleri Wunderlich’in kendisine sınırsız hayranlık duyulacak birisi olduğunu sınıfındaki diğer kızlara kabul ettirmeyi başardı. Günün birinde bütün öğrenciler dik yakalı bluzları ve boyunbağları ile öğretmelerinin karşısında durduklarında Lilly kararını vermişti. Fakat on dört yaşındaki kız şunu da biliyordu, başarısı geçiciydi, çünkü çocukçaydı. Fırsat buldukça mutfakta kadınlar arasındaki sohbetlerden bir şeyler kapmaya çalışıyordu. Kimi gün bakıcı kadının sırlarını öğrenmek için çıktıkları gezintilerde onu önden yolluyor, kendi de ‘üvey kardeş’ dediği genç adamla öpüşmelerini izlemek için çalıların ardına saklanıyordu. Lilly yavaş yavaş bazı şeyler öğrenmeye başlamıştı. Öğleden sonra okuldan çıkınca eve dönüş yolunu uzatıyor, Tauentzien’den geçip Kurfürsten Caddesi’nde sağa sola bakınarak yürüyordu. Orada şık giyimli, birbirleriyle sohbet eden çiftlerin peşinden bakıyordu.
Nürnberg Caddesi’ndeki Teichmann gazetesinde çalışan bir genci gözüne kestirmişti. Onu Wunderlich’ten daha şık ve zarif buluyordu, fakat genç adamın dikkatsizliği, aralarında bir ilişki oluşmasına engeldi. Aynı günlerde hukuk fakültesine yeni başlamış bir kuzeni sık sık evlerine uğramaya başladı. Lilly’i pek ciddiye almayan genç adam zora düştüğünde ondan arada bir küçük borçlar istemekten kaçınmadı. Fakat isteğini yerine getirirken de ağzını aradı, bazı sırlarını öğrendi, ilişkide olduğu zarif giyimli kızın fotoğraflarına da baktı. Alex’in bir gün gösterdiği kızın çıplak fotoğrafını ise geri vermeyi reddetti. Onu kendine bağımlı kılmak için fotoğraf elinde bir silahtı. Kimi yaz günlerini odasında tek başına geçirdi. Düşlere daldı. Güzeldi, coşku doluydu. Erkekler ona hayrandı, avucunun içindeydiler. Bir an oldu odasının kapısını kilitledi, giysilerini üzerinden çıkardı, aynanın karşısına geçip çıplak vücudunu fotoğraftaki kızın vücuduyla kıyasladı, genç adamın özlemini çekti, gelişini bekledi, bakışlarını üzerinde hissetti. Gülümsedi.
Cinsel isteklerine fotoğraflarla, kitaplarla, vücudunu saran kumaşların okşayışıyla, gıdıklayışıyla, yediği yemeklerin ağzında bıraktığı tatla veya acılıkla, yakınındaki insanların konuşmalarıyla, üstü kapalı sözleriyle, kafasındaki düşlerle ulaştı. Zayıf hitabet yeteneğini edebiyatçıların sözleriyle toparlamaya çalıştı. Kaprislerinden romanlardaki kadınları örnek alarak kurtulmaya çabaladı. Günlerin böyle beklentiler içinde gelip geçmesinden nefret etti. Tek isteği çocukluktan kurtulacağı, erkeklerin peşinden bakacağı o günlerin bir an önce gelmesiydi. Sonra bir gün geldi Wunderlich, ona çok saygı duyan öğrencilerinin çıkardığı tahttan aşağı yuvarlandı.
Tarih dersindeydiler. Öğrencilerinin dikkatini boynundaki kravat çekti. El kol hareketleriyle dersini anlatırken kravatını tutan kordon yavaş yavaş gevşedi. Sınıftaki on beş kız nefes almadan dikkatlerini kravata vermiş öyle bakıyordu. Şaşkınlıktan dilleri tutulmuştu. Taptıkları kişinin kravatı kartona sarılmış, lastikle gömleğinin yakasına tutturulmuş bir parça ipek kumaştan ibaretti. Az sonra ders arasında dışarı çıktılar. Herkes heyecan içindeydi. İrmgard ve yandaşları gelecek derste ipekten bir kravatı Wunderlich’in kürsüsüne koymayı önerdi. Lilly’nin yandaşları da düşmanının bu önerisine sıcak baktı. Genç kız gücünü yitirdiğinin farkındaydı. Biraz üst perdeden diğerlerine böyle bir Wunderlich hayranlığının saçma olduğunu, bu nedenle de artık geçmişte kaldığını açıkladı. Bu yaşta daha fazla düşlere kapılmamalıydı, oynaşmanın, sevişmenin vakti gelmişti. Bunu gerçekleştirmek için yakındaki Teichmann gazetesi hiç de fena bir yer değildi.
Bu kitabı en uygun fiyata Amazon'dan satın alın
Diğerlerini GösterBurada yer almak ister misiniz?
Satın alma bağlantılarını web sitenize yönlendirin.
- Kategori(ler) Edebiyat Roman (Yabancı)
- Kitap AdıKendinden Kaçamayanın Öyküsü
- Sayfa Sayısı232
- YazarHans Fallada
- ISBN9786256462342
- Boyutlar, Kapak13,5*21, Karton Kapak
- YayıneviSel Yayınları / 2024
Yazarın Diğer Kitapları
Aynı Kategoriden
- Yalıyar – Cilt: 2 ~ İvan Gonçarov
Yalıyar – Cilt: 2
İvan Gonçarov
İvan Gonçarov, Sıradan Bir Hikâye (1847) ve Oblomov’un (1859) ardından yazımı yirmi yıl süren son romanı Yalıyar’ı 1869’da yayımlayarak “üçleme”sini tamamladı. Rus serflik düzeninin...
- Saraydan Sürgüne ~ Kenize Murat
Saraydan Sürgüne
Kenize Murat
Üç kıtayı zangır zangır titreten büyük bir imparatorluğun çöküşüne tanık olduğu sıralarda Selma Sultan yedi yaşındaydı. İstanbul’da Çırağan Sarayı’nda dünyaya gelmesiyle başlayan hayat çizgisi...
- Ya Hep Ya Hiç ~ Ernest Hemingway
Ya Hep Ya Hiç
Ernest Hemingway
Tarık Dursun K.’nın çevirisiyle… Ya Hep Ya Hiç, ailesini ekonomik olarak ayakta tutabilmek için Küba ve West Adası arasında kaçakçılık yapmak zorunda kalan dürüst...