Çocuğumu düşünüyorum ama o uzaklarda, kilometrelerce uzakta, hâlâ güne yataklarda uyanılan bir ülkede; imgesi bana gerçek değilmiş gibi geliyor, gittikçe silikleşiyor ve ağacın yaprakları arasında kayboluyor ve bana her zaman eşlik eden bir Mozart ezgisini anımsatıyor, Av kuartetinin ilk bölümü, kemanların huzurlu sesinin çağrıştırdığı av borusu; vahşi bir merasimin, berrak ve dalgın bir hazza dönüşümü.
Che ve Castro’nun Küba Devrimi’ne uzanan büyük buluşması ilk kez Türkçede!
Küba Devrimi’nin işaret fişeğini ateşleyen büyük buluşmanın çarpıcı hikâyesini, sert kapaklı özel bir baskıyla yayımlıyoruz. İspanyolca aslından çevrilen ve Türkçede ilk kez yayımlanan Buluşma’da, Ernesto Che Guevara’nın ağzından Küba Devrimi’ne doğru yürüyüşü birlikte adımlıyoruz.
Buluşma, Che ve devrimci arkadaşlarının Sierra Maestra dağlarında devrimin önde gelen komutanlarıyla buluşmak için çıktıkları zorlu yolculuğu anlatıyor. Che’nin astımı, yüksek ateşi ve sanrıları nedeniyle yer yer sayıklamalara dönüşen metne Wolfgang Amadeus Mozart’ın “Av” kuarteti eşlik ediyor.
Latin Amerika edebiyatını öykü ve romanlarıyla etkileyen Julio Cortázar’ın Buluşma metni, Arjantin Çizerler Birliği Altın Madalya Nişanı sahibi illüstratör Enrique Breccia’nın olağanüstü resimleriyle eşsiz bir esere dönüşüyor. Che’nin günlüğünün sıradışı anları ve Mozart gibi bir dâhinin unutulmaz eserinin eşliğinde ilerleyen metin sadece edebiyat ve resmi değil, tarih ve müziği de buluşturarak türler üstü bir yapıya bürünüyor.
Buluşma
“Jack London’ın bir öyküsü aklıma geldi,
kahraman bir ağacın gövdesine yaslanmış,
onurlu bir şekilde ölmeye hazırlanıyor.”
Ernesto “Che” Guevara, Dağ ve Ova,
Havana, 1961
Bundan daha kötüsü olamazdı, ama en azından artık o kahrolası teknede değildik ve denizden savrulan dalgalarla kusmuk, ıslanmış kraker parçaları, makineli tüfek ve salyalar arasında, pislik içinde yuvarlanmaktan ve fırsat bulduğumuzda kendimizi, Luis teneke kutuya koymayı akıl edebildiği için kuru kalabilmiş azıcık tütünle teselli etmeye çalışmaktan kurtulmuştuk. Aslında Luis’in adı da Luis değildi ama o gün gelene dek adlarımızı unutmaya yemin etmiştik. Akreplerle dolu bir kutuyu bile o tütün kutusundan daha dikkatli açamazdık. Ama yüzü kamçılayan amansız kuzey rüzgârının karşısında beş gündür sarhoş deniz kaplumbağası gibi sallanan o uğursuz teknede, dalgalar gelip geçer, su kovaları ellerimizin derisini sıyırırken, ben korkunç bir astım krizine yakalanmış ve herkesi deniz tutmuş, iki büklüm kusarken ne tütün ne de bir yudum rom fayda ederdi.
İkinci gece, midesinden gelen yeşil safra yüzünden Luis’in bile gülümseyecek hali kalmamıştı, tüm bunlar ve Cabo Cruz’un ışıklarını görmemize engel olan kuzey rüzgârı, kimsenin öngöremediği bir felaket; bunun adına çıkarma demek insanı daha da kusturuyor, safi kederden. Neyse, bir şekilde tekneden inelim de nasıl olursa olsun, karada bizi her ne beklerse beklesin –zaten neyle karşılaşacağımızı biliyorduk, bu yüzden o kadar da önemli değildi– hava kesinlikle en ters zamanda açtı ve büyük bir uğultuyla keşif uçağı belirdi, ama elden ne gelir, göğsüne kadar suyun içinde yürüyerek, leş gibi çalılık ve dallarla kendini gizlemeye çalışarak bataklığı ya da her neyse onu aşacaksınız, (tabii bu gerçekten bir bataklıksa, çünkü çoğumuz rotamızdan saptığımızı ve sahile çıkmak yerine adadan yirmi mil uzaktaki çamurlu sığlıkta karaya oturduğumuzu düşünüyorduk), bense yola devam edebilmem için kullandığım spreyim ve Springfield’ımı1 taşımama yardım eden Roberto’yla tam bir budala gibiyim.
Uçakların bize çektirdiklerine ve otoyolda bizi bekleyenlere karşı duyduğumuz öfke ve izahı mümkün olmayan bir coşkunun karışımıyla tümü böyle kötü planlanmış ve daha da beter icra edilmiş eylem ve düşüncelerin karmaşası içindeydik; tabii eğer oraya ulaşabilirsek, gerçekten karadaysak ve sarayındaki babunu2 eğlendiren palyaçolar gibi çamur sirkinde ve mutlak bir bozgunun göbeğinde dönüp durmuyorsak.
Kimse bunun ne kadar sürdüğünü hatırlamıyor, zamanı çayırdaki açıklık alanlardan, uçakların dalışa geçerek bizi tarayabilecekleri yerlerden, sol yanımdan gelen ve Roque’ye ait olduğunu düşündüğüm çığlıkla ölçüyorduk (şimdi sarmaşıklar ve kurbağalar arasında uzanan zavallı iskeletinin gerçek adını söyleyebilirim). Tüm plandan geriye esas hedeften başka bir şey kalmamıştı: Sierra3 ’ya ulaşmak ve eğer o da varmayı başarabilirse Luis’le buluşmak;
…
Bu kitabı en uygun fiyata Amazon'dan satın alın
Diğerlerini GösterBurada yer almak ister misiniz?
Satın alma bağlantılarını web sitenize yönlendirin.
- Kategori(ler) Roman (Yabancı)
- Kitap AdıBuluşma
- Sayfa Sayısı42
- YazarJulio Cortázar
- ISBN9786055060428
- Boyutlar, Kapak13,5x19,5, Karton Kapak
- YayıneviDelidolu /
Yazarın Diğer Kitapları
Aynı Kategoriden
- Yağmur Kral ~ Saul Bellow
Yağmur Kral
Saul Bellow
“Bir roman, birkaç doğru izlenim ve bundan çok daha fazla yanlış izlenim arasında dengelenmiştir, ki biz buna hayat diyoruz.” Saul Bellow Yağmur Kral, Afrika’ya...
- Alba Şehrinin Yirmi Üç Günü ~ Beppe Fenoglio
Alba Şehrinin Yirmi Üç Günü
Beppe Fenoglio
Alba Şehrinin Yirmi Üç Günü, İkinci Dünya Savaşı sırasında İtalyan direnişçilerini ve savaş sonrasının taşra hayatını yalın bir gerçekçilikle anlatan on iki öyküden oluşuyor....
- Bataklık ~ Cuniçiro Tanizaki
Bataklık
Cuniçiro Tanizaki
“Merak ediyordum, acaba bu adamın kalbinde tutku denen bir şey var mıydı? Diğer insanlar gibi bu adam da hiç ağlamış, öfkelenmiş ve şaşırmış mıydı?...