“Bosna, Allah’a şükür, dayandı ve hayatta kaldı. Bosna bu cehennemden sağ çıktıysa, gelecek bin yılda da ayakta kalacaktır. Bosna’ya diz çöktürecek bir güç artık yoktur. Biz şüphesiz güneşin altında kendimize ait bir yere sahip olma hakkımız için mücadele ettik ve bu mücadeleyi kazandık.
Oysa gerçek bir cehennemi yaşadık. En iyimser tahminlere göre, geçtiğimiz 40 ay boyunca köylerimizi, şehirlerimizi ve menzillerimizi hedef alan on milyondan fazla bomba düştü, yalnızca Saraybosna’ya birkaç yüz bin bomba atıldı. Kimileri savaştan önce ‘Bosna sessizce düşecek.’ iddiasında bulunmuştu. Oysa tam tersi oldu: Direnişimizin gürültüsü göğü inletti.”
Elinizdeki bu kitap, 1996 ile 2003 yılları arasında, Aliya İzetbegoviç’in kurucusu olduğu Demokratik Eylem Partisi ve diğer halk toplantılarında yaptığı konuşmaları içermektedir. Ayrıca, aynı tarihler arasında, BM Genel Kurulu, OSCE, Avrupa Konseyi, ISESCO, Bonn Konferansı, İslam Konferansı Teşkilatı, Avrupa Parlamentosu, Bosna Hersek Barış Uygulama Konferansı, Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi ve Bölgesel İstikrar Paktı Zirvesi gibi birçok uluslararası toplantıda yaptığı konuşmalar da bu eserde yer almaktadır.
Soğuk ve Acı Barış Günleri’nde yer alan konuşmaları okuduğunuzda; ülkesini ve halkını, uluslararası arenada sonuna kadar savunan bir liderin, yeri geldiğinde kendisine, partisine ve parti yetkililerine yönelik öz eleştiriden kaçınmadığını da fark edeceksiniz.
*
GİRİŞ
Her kuşağın, kendisine örnek aldığı kahramanları olur. Bizim kuşağın, doksanlı yıllarda: Çeçenistan’dan Cezayir’e, Bosna’dan Filistin’e uzanan geniş bir coğrafyada, birçok kahramanı oldu. Rahmetli Aliya Izetbegoviç, bu kahramanlardan bir tanesidir.
Aliya İzetbegoviç, tarihe tanıklık etmekle yetinen değil, tarih yazan bir lider olmuştur. Ünü ülkesinin sınırlarını aşmış, ülkesinden daha fazla, dünyanın farklı coğrafyalarında tanınmış. sevilmiş ve saygı duyulmuştur. Buna rağmen onu, doğru anlayanların sayısı pek azdır. Ona gönül vermiş birçok kişinin bile, kendisi hakkında sağlıklı bir değerlendirme yaptığını söyleyemeyiz.
Her şeyden önce: O, bir münevver olmasının yanı sıra iyi bir devlet adamıdır. Yaşadığı yüzyılın, en önemli Müslüman liderlerindendir. Halkının uyanış ve dirilişine bayraktarlık yapmiş, dirayet sahibi bir isimdir. İmanından beslenen mesuliyet duygusu, bu dirayetin en önemli kaynağıdır.
Aliya’nın liderlik ettiği direniş mücadelesini değerlendirirken, kuru bir özgürlük savaşçısı yerine, Müslümanca bir duruşun kodlarını aramak gerekir. Onu herhangi bir özgürlük savaşçısından ayıran en önemli özellik, üstlendiği davasıdır. Siyasa! bağımsızlıktan önce, toplumun değerlerini yeniden diriltme mücadelesi vermiş olmasıdır. En olumsuz şartlarda ve en umutsuz anlarda bile, Allah’ın ipine sımsıkı sarılmak gerektiğini hatırlatacak bir örnek olmasıdır.
Onun en büyük birikimi, savaşta ülkesine kazandırdığı topraklar değil, o topraklar uğruna ölümü göze almış şehitlerdir. Böylesi bir perspektife sahip olmadan, onun hakkında yapılan tüm değerlendirmeler hamasetten öte geçemez.
Aliya Izetbegoviç, bir ömür verilmiş bir mücadelenin, çileyle yoğrulmuş bir hayatın, gösterişten uzak bir Müslüman sadeliginin, medeniyet eksenli fikri bir birikimin ve insana huzur ve dinginlik hissi veren güvenli bir limanın adıdır.
Yapı itibariyle siyasal ilişkilere mesafeli olmasına rağmen, tarihin kendisine yüklediği sorumluluktan kaçmamıştır. Halkıyla birlikte özgürlük mücadelesi verirken daima sahte vaatlerden uzak durmuştur. Siyaseten bile olsa, hakikati eğip bükmemiştir. Sadece başarılarını değil, başarısızlıklarını da halkıyla dürüstçe paylaşmıştır.
Bitmedi: Siyaseti ve siyasetin beraberinde getirdiği makam ve mevkileri, bir emanet olarak görmüş; Cumhurbaşkanlığı ve parti genel başkanlığı görevlerinden, kendi isteği ile görev süresi dolmadan ayrılmıştır.
Özetle, modern dünyanın çokça ihtiyaç duyduğu liderlik tipinin en güzel örneklerinden bir tanesini sergilemiştir. Düşmanları bile, onun bu kişiliğine saygı duymaktan başka bir yol bulamamıştır.
Aliya, çalkantılar içinde geçen gençlik yıllarının ardından, nispeten sakin bir döneme adım atmıştır. Ancak ömrünün olgunluk ve ihtiyarlık yıllarında, her bedenin kaldıramayacağı kadar ağır bir yükü omuzlamıştır: uzun hapis yılları ve özgürlük savaşı.
Öne çıkmak adına hiçbir çaba harcamasa da bir anda kendisini halkının önünde bulmuştur. Siyasi ve askeri sahada, yetenek ve zaaflarını iyi bilen bir lider olarak, Bosna halkına öncülük etmiştir. Sırp ve Hırvat saldırganların, Bosnalı vatanseverlere reva gördüğü, zulüm ve gaddarca muamelelere karşılık, soylu bir duruş sergilemiştir. Haksızlık karşısında susmamış; ülkesinin ve milletinin hakkını, adaletli ve merhametli bir şekilde aramıştır. Çevresindekilere hep şunu öğütlemiştir: “Hiç kimse intikam peşinde koşmasın. Sadece adaleti arayın.”
Aliya İzetbegoviç, İslam’ın; korkakların değil, cesur ve atılgan Müslümanların omuzlarında yükseleceğine inanıyordu. Tek boyutlu ve takıntılı bir bakış açısına sahip olan saldırganlar Müslümanları yok etmekle tehdit ettiğinde bile, hiç çekinmeden şunu söylemiştir: “Bizi yok etmekle tehdit ediyorlar. Ama bilsinler ki, Müslümanlar asla yok olmayacak!”
Bu, nereden bakılırsa bakılsın, muhteşem ve korkusuzca bir duruştur. Buna rağmen bazıları, onu, korkaklıkla itham etme hadsizliğini gösterebilmiştir. Ne var ki Aliya, korkak değil, korkan bir adamdı. Allah’tan korkardı. Allah’tan korkmayanlardan da.
Sevelim veya sevmeyelim, ama bir hakkı teslim edelim: Aliya’nın diplomatik başarısı, Bosna halkının haklı mücadelesine dünya kamuoyunda önemli bir destek sağlamıştır. Halkın kendisine duyduğu güven, bağımsız Bosna Hersek’e giden yoldaki tüm engelleri ortadan kaldırmıştır. Eğer, Boşnaklara yönelik askeri, siyasi ve diplomatik baskılara bir de halkın güvensizliği eklenseydi, bugünkü kazanımlar bile olmayabilirdi. Kuşkusuz Aliya Izetbegoviç hakkında söylenebilecekler, bunlarla sınırlı değildir. Ancak bir Kerkük türküsünde geçen şu dizeler, onu en iyi ve en güzel şekilde anlatır: “Ben sana beyim derim / Daim beyler bey olur.”
Hayırlı insanların amelleri, onlar bu dünyadan ayrıldıktan sonra da devam eder. Bosna Hersek’ten ve Boşnaklardan bahsedildiği sürece, Aliya Izetbegoviç’ten de bahsedilecektir. Bu da Allah (cc) izin verirse, bin yıldan fazla sürecektir.
…
Bu kitabı en uygun fiyata Amazon'dan satın alın
Diğerlerini GösterBurada yer almak ister misiniz?
Satın alma bağlantılarını web sitenize yönlendirin.
- Kategori(ler) Araştırma-İnceleme Siyasal Hareketler-Eylemler-Topluluklar Siyaset
- Kitap AdıSoğuk ve Acı Barış Günleri - Savaş Sonrası Konuşmalar 1996-2003
- Sayfa Sayısı288
- YazarAliya İzetbegoviç
- ISBN9786258094534
- Boyutlar, Kapak13.5x21 cm, Karton Kapak
- YayıneviKetebe Yayınevi / 2022