Birazoku.com sitesinde de kitapların ilk sayfalarından biraz okuyabilir, satın almadan önce fikir sahibi olabilirsiniz. Devamı »

Yazar ya da yayınevi iseniz kitaplarınızı ücretsiz yükleyin!

Erkek Doğrama Cemiyeti Manifestosu
Erkek Doğrama Cemiyeti Manifestosu

Erkek Doğrama Cemiyeti Manifestosu

Valerie Solanas

Erkek Doğrama Cemiyeti Manifestosu’nu (SCUM Manifest) politik bir metin olarak değil, bir sanat eseri, o yılların Amerikan toplumunun ve kültürünün acımasız bir eleştirisi olarak…

Erkek Doğrama Cemiyeti Manifestosu’nu (SCUM Manifest) politik bir metin olarak değil, bir sanat eseri, o yılların Amerikan toplumunun ve kültürünün acımasız bir eleştirisi olarak okumak gerekir.

Kaleme aldığı manifesto kadar “Andy Warhol’u vuran kadın” olarak da tanınan Valerie Solanas, patriyarka karşısında yaşadığı sorunlardan erken yaşlardan itibaren politik sonuçlar çıkarmış ve bunları Manifesto’da ifade etmiştir. Aile, baba, akıl hastalığı ve cinsellikle ilgili yazdıklarında bu açıkça görülür.

Kadınların yaratılış itibarıyla noksan, zayıf ve aşağı oldukları asırlardır iddia edilir. Solanas bu iddiaları ironik bir biçimde tersyüz ederek doğal, bilimsel ve politik (!) sonuçlara varıyor; “eğer bir cins eksikse, bu eril olandır ve öyleyse onların bertaraf edilmeleri gerekir.”

Bu manifestonun “kadın erkek çoğumuzun, kadın kalbinde yattığına inanmak istemediğimiz bir intikam ateşini dillendirdiği” söylenir.

Katılıyoruz…

*

Bu toplumda hayat, en iyi halinde bile can sıkıntısından ibaret olduğundan ve toplumun hiçbir tarafı kadınlara uygun olmadığından; uygar-kafalı, sorumlu, heyecan arayan dişilere, hükümeti yıkmak, para sistemini bertaraf etmek, her alanda otomasyonu kurumlaştırmak ve eril cinsi yok etmekten başka çare kalmıyor.

Artık erillerin (hatta dişilerin) katkısı olmaksızın üremek ve yalnızca dişiler üretmek teknik olarak mümkün. Hemen bunu yapmaya başlamalıyız. Erilleri muhafaza etmemiz için üreme gibi müphem bir amaç bile yoktur. Eril, biyolojik bir kazadır: Y (eril) geni tamamlanmamış bir X (dişi) genidir yani tamamlanmamış bir kromozomlar serisidir. Başka bir deyişle eril eksik bir dişidir, daha gen aşamasında yaşamına son verilmiş, ayaklı bir kürtaj. Eril olmak kifayetsiz olmak, duygusal olarak sınırlı olmak demektir; erillik bir noksanlık hastalığı, eriller de duygusal sakatlardır.

Kendi içine kıstırılmış olan eril tamamen benmerkezcidir ve başkalarıyla empati kurmaktan ya da özdeşleşmekten, aşktan, dostluktan, şefkat ve muhabbetten tamamen acizdir. Başkalarıyla ahenk içinde olmaktan aciz, tamamen yalnız bir birimdir. Herhangi bir konuda zihniyle değil midesiyle cevap verir; aklı, ihtiyaç ve güdülerinin hizmetinde bir aletten başka bir şey değildir; zihinsel tutkudan, karşılıklı zihinsel etkileşimden acizdir; kendi fiziksel duyuları dışında herhangi bir şeyle ilişkilenemez. Haz ya da mutluluk alıp vermekten aciz, yarı-ölü, sorumsuz bir topaktan ibarettir; netice itibarıyla, en iyi halinde bile, can sıkıntısı ve zararsız bir lekeden ibarettir çünkü yalnızca başkalarını özümseyebilme kabiliyeti olanlar tatlı olabilir. Eril, insanlar ve goriller arasında bir alacakaranlık kuşağında kıstırılmıştır ve gorillerden çok daha kötüdür çünkü geniş bir olumsuz duygular dizisine sahiptir –nefret, kıskançlık, hor görme, tiksinme, suç, utanç, şüphe– ve üstüne üstlük ne olup ne olmadığının da farkındadır.

Tamamen fiziksel olmasına rağmen, eril damızlık hizmetleri için bile uygun değildir. Mekanik maharete sahip olduğunu varsaysak bile ki çok az erkek buna sahiptir, bir kere, zevk ve şehvetle şöyle bir defa olsun malı götürmekten aciz olup bunun yerine suçluluk, utanç ve güvensizlikle kendini yiyip bitirir. Bunlar erilin tabiatında kök salmış hislerdir ve en aydınlatıcı eğitimle bile ancak asgariye indirilebilirler. İkinci olarak, ulaştığı fiziksel duygu nerdeyse hiçbir şeydir ve üçüncü olarak partneriyle empati kuracağına, nasıl yaptığı, birinci sınıf performans gösterdiği, nasıl iyi boru döşediği konusuna takmış haldedir. Bir erkeğe hayvan demek ona iltifat etmektir; o bir makine, yürüyen bir vibratördür. Erkeklerin kadınları kullandığı sık sık söylenir. Ne için kullanmak? Herhalde haz için değil.

Suçluluk, utanç, korkular ve güvensizliklerle kendini yiyip bitirmiş olan ve eğer şansı yaver giderse belli belirsiz bir fiziksel duygu elde edebilen eril, yine de kafayı düzüşmeye takmış haldedir; eğer sonunda onu bekleyen dost bir kuku olduğunu bilse, bir sümük ırmağında yüzüp bir mil kusmuğun içinde burnuna kadar batmış halde yürür. Burun kıvırdığı bir kadını, mesela dişsiz bir acuzeyi düzer üstelik de bu fırsat için para öder. Niçin? Bunun cevabı fiziksel gerilimi azaltmak değildir çünkü mastürbasyon bu ihtiyacı karşılar. Benliğin tatmin edilmesi de olamaz çünkü bu da cesetleri ve bebekleri düzmeyi açıklamaz.

Tamamen benmerkezci, ilişkilenmekten, empati kurmaktan ya da özdeşleşmekten aciz olup engin, istilacı ve yaygın bir cinsellikle dolmuş olan eril, fiziksel olarak edilgendir. Kendi edilgenliğinden nefret eder, o yüzden de bunu kadınlara yansıtır ve erili etkin olarak tarif eder, sonra o olduğunu ispatlamaya (“bir Erkek olduğunu ispatlamaya”) koyulur. Bunu ispatlama çalışmalarındaki temel aracı düzmektir (Koca Çüklü Koca Erkek Koskoca Bir Malı Götürüyor). Bir hatayı ispatlamaya çalıştığı için bunu tekrar tekrar “ispat etmek” zorundadır. O yüzden düzmek, edilgen olmadığını, kadın olmadığını ispat etmek için biçare ve zoraki bir çabadır ama o edilgendir ve bir kadın olmayı ister.

Yarım kalmış bir dişi olarak eril, ömrünü kendini tamamlamaya çalışmakla, dişi olmaya çalışmakla geçirir. Bunu, sürekli olarak dişiyi aramak, onunla kardeş olmak ve birlikte yaşayıp içinde erimek suretiyle yapmaya çalışır. Bütün dişi özelliklerinin kendisinin olduğunu iddia eder –duygusal kuvvet ve bağımsızlık, güçlü olmak, dinamizm, kararlılık, soğukkanlılık, nesnellik, iddia sahibi olmak, cesaret, bütünlük, canlılık, yoğunluk, kişilik derinliği, şahanelik vs.– ve bütün eril özellikleri kadınlara yansıtır – kibir, hoppalık, saçmalık, zayıflık vs. Gerçi şunu teslim etmek gerekir, erilin dişi üzerinde parlak bir üstünlük alanı vardır; halkla ilişkiler. (Milyonlarca kadını, erkeklerin kadın ve kadınların erkek olduğuna ikna etmek gibi parlak bir işin üstesinden gelmiştir.) Dişilerin annelik ve cinsellik dolayımıyla bütünlendikleri yönündeki eril iddia, erillerin dişi olsalardı neyi bütünleştirici bulacaklarını yansıtır.

Başka bir deyişle kadınlarda penis haseti yoktur; erkeklerde kuku haseti vardır. Eril, edilgenliğini kabul edip kendini bir dişi olarak tarif ettiğinde (dişiler gibi eriller de erkeklerin kadın, kadınların da erkek olduğuna inanırlar) ve bir dönme olduğunda düzme ihtirasını kaybeder (bu konuda bir şey yapmak için; kendini bir drag queen olarak gerçekleştirir) ve çükünü kestirir. Sonra da “kadın olmak”tan sürekli yaygın bir cinsel duygu sağlar. Düzmek, bir erkek için, dişi olma arzusunun karşısında bir savunmadır. Cinselliğin kendisi bir yüceltmedir.

Dişi olmamasını telafi etme takıntısı, ilişkilenme ve merhamet konusundaki acziyle birleşen eril, dünyayı bir bok yığını haline getirmiştir.

Eklendi: Yayım tarihi

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

  • Kategori(ler) Feminizm Siyaset
  • Kitap AdıErkek Doğrama Cemiyeti Manifestosu
  • Sayfa Sayısı92
  • YazarValerie Solanas
  • ISBN9789755701684
  • Boyutlar, Kapak13.5x21 cm, Karton Kapak
  • YayıneviSel Yayınları / 2023

Yazarın Diğer Kitapları

Men-e-men Birazoku

Aynı Kategoriden

Haftanın Yayınevi
Yazarlardan Seçmeler
Editörün Seçimi
Kategorilerden Seçmeler

Yeni girilen kitapları kaçırmayın

Şimdi e-bültenimize abone olun.

    Oynat Durdur
    Vimeo Fragman Vimeo Durdur