Birazoku.com sitesinde de kitapların ilk sayfalarından biraz okuyabilir, satın almadan önce fikir sahibi olabilirsiniz. Devamı »

Yazar ya da yayınevi iseniz kitaplarınızı ücretsiz yükleyin!

Metris’ten Meclis’e
Metris’ten Meclis’e

Metris’ten Meclis’e

Ekin Kadir Selçuk, Fehmi Işıklar

“Mağlubiyet değil ama… Gelecek kuşaklara üzerimizdeki yükü bırakmak zorunda olduğumuz için eziklik hissediyorum… [ama] en azından bu mücadeleye katıldığım için mutluyum… Verdiğim mücadele onurlu…

“Mağlubiyet değil ama… Gelecek kuşaklara üzerimizdeki yükü bırakmak zorunda olduğumuz için eziklik hissediyorum… [ama] en azından bu mücadeleye katıldığım için mutluyum… Verdiğim mücadele onurlu ve doğruydu, emeği, halkın insanca koşullarda yaşamasını savundum.” Fehmi Işıklar işçilerin “kendinde sınıf”tan “kendi için sınıfa” evrildiği 1960’ların sonunda sendikal mücadeleye girdi.

Türk-İş’in “uzlaşmacı-ücret sendikacılığı” dar gelince “sınıf ve kitle sendikası” DİSK’e katıldı.Abdullah Baştürk’ün “ilerlemecilere” karşı genel başkan seçildiği 1977 genel kurulunda DİSK genel sekreteri oldu. 12 Eylül darbesinde Metris’te yattı, idamla yargılandı.1987’de Erdal İnönü’nün SHP’sinden milletvekili seçildi. Paris Kürt Konferansı’na katıldıkları için ihraç edilen milletvekillerinin ardından SHP’den istifa etti. “Elinde silah olan hiç kimseyi mutlu etmedi” diyerek andığı, Kürt hareketinin ilk yasal siyasi partisi HEP’in genel başkanı oldu.

HEP’in seçimlere girmesi engellenince SHP listesinden Diyarbakır milletvekili oldu, TBMM başkanvekilliği yaptı. “Kürtçe yemin krizi”nde SHP’de kalmasına rağmen HEP kapatıldığında milletvekilliği düşürüldü. SHP ve birleşme sonrası CHP genel başkan yardımcılığı yaptı. Baykal’ın “ele geçirmesinin” ardından partiden uzaklaştı. Fehmi Işıklar bu söyleşide; “Seydişehir Alüminyum” toplu sözleşmesinden “TARİŞ grevi”ne, “Otağ-ı Hümayun” işkencelerinden Diyarbakır-Metris hücrelerine, Meclis kürsüsünden mahkeme salonlarına sendika ve siyasette yaşadıklarını siyasetbilimci Ekin Kadir Selçuk’a anlatıyor.

“BİR MECBUR İNSAN” FEHMİ IŞIKLAR:
SENDİKACI, SİYASETÇİ
EKİN KADİR SELÇUK

Fehmi Işıklar, işçilerin “kendinde sınıf”tan “kendi için sınıfa” evrildiği 60’ların sonunda, Kırıkkale Makine Kimya Endüstrisi’nde çalışırken sendikal mücadeleye katıldı. TÜRK-İŞ’e bağlı Metal-İş Federasyonu’nda “profesyonel” sendikacı oldu. Sendika yönetimiyle yaşadığı “kan uyuşmazlığı” nedeniyle ayrılarak “bağımsız” Çağdaş Metal-İş’i kurdu. 1970’lerin ikinci yarısında bir yandan emek mücadelesi daha da ivmelenir, öte yandan ülkede iç savaş hali ortaya çıkarken Işıklar sendikasıyla birlikte DİSK’e katılmaya karar verdi.

Önce Kurucu Genel Başkan Kemal Türkler’in yönetiminde DİSK Yürütme Kurulu’nda yer aldı, ardından Abdullah Baştürk’ün yönetiminde “ikinci adam” olarak DİSK genel sekreteri oldu. TARİŞ direnişinden, 1 Mayıs 1977 katliamına dek işçi sınıfı hareketinin köşe taşlarının doğrudan tanığı ve tarafı oldu. Bazen öfkeyle, bazen hayal kırıklığıyla ama her daim umut ve dirençle mücadelesini sürdürdü. 12 Eylül tüm umutların tükendiği dönüm noktası mıydı? Işıklar darbenin ardından teslim olmadı, yakalandı. 1984’te hapisten çıktığında ortak olduğu ilk iş, sadece ona değil tüm toplumsal muhalefete hayatı dar etmiş bir kişinin adını taşıyordu:

Evren Ticaret. İlk olarak dükkânın adını değiştirdi. Ardından DİSK yönetimindeki arkadaşlarıyla birlikte politik mücadeleye katılmaya karar verdi. 1980’lerin ortası, 60 ve 70’lerin iyimserliğini taşımasa da kıpırdanışların başladığı bir dönemdi. DİSK kapalıydı, Erdal İnönü’nün genel başkanlığındaki Sosyaldemokrat Halkçı Parti (SHP) çağdaş bir sosyal demokrat parti olma iddiasıyla yola çıkmıştı. SHP toplumun demokrasi ve sosyal haklar için başlattığı mücadeleye bazen önderlik eder, bazense onun gerisinde kalırken Işıklar ve DİSK yöneticileri için mümkün olan en uygun mücadele kapısıydı da. 1987’de Işıklar ve Baştürk SHP’ye katıldılar, 1987 seçimlerinde milletvekili oldular. 60 ve 70’ler emek mücadelesini öne çıkarmışken, 1980’lerde en az onun kadar yakıcı, “Kürt sorunu” gündeme gelmişti. 1989’da Paris’te düzenlenen Kürt konferansına katıldıkları için yedi milletvekili SHP’den ihraç edildiler. Fehmi Işıklar konferansa gitmemişti. Ama ihraç kararı üzerine Abdullah Baştürk’le birlikte SHP’den istifa etti.

Ayrılan milletvekillerinin dışında soldan ve Kürt siyasetinden geniş bir katılımla, Kürt hareketinin ilk yasal siyasi örgütü Halkın Emek Partisi’ni (HEP) kurdular. Işıklar HEP’in kurulmasının, hem PKK’yı hem de devletin asayiş ve istihbarat unsurlarını kastederek, “elinde silah olan hiç kimseyi mutlu etmediğini” söylüyor. HEP’in siyasete koyulmasının hemen ardından Güneydoğu’da “faili meçhul” cinayetler başladı. İlk olarak HEP Diyarbakır İl Başkanı Vedat Aydın kaçırılarak öldürüldü. Bütün bu şiddet saldırılarına, hukuk dışı engellemelere ve provokasyon teşebbüslerine rağmen HEP “Türkiye partisi” olarak var olma mücadelesini sürdürdü. Tarihi erkene alındığı için 1991 seçimlerine parti olarak katılma hakkını kaybeden HEP, SHP ile seçim ittifakı yaptı. Fehmi Işıklar dahil HEP milletvekilleri ve diğer Kürt siyasetçileri, dönemin yasası gereği partilerinden ayrılıp SHP listelerinden seçime girdiler ve milletvekili seçildiler. SHP, Demirel’in DYP’si ile koalisyon kurarak iktidar oldu. “Kürtçe yemin krizi” ve “Nevruz olayları” sonrasında HEP kökenli 18 milletvekili SHP’den istifa ettiler. Fehmi Işıklar, “Türkiyelik” ve “sosyalist ve sosyal demokratların geniş birliği” gerekçesiyle HEP’e dönmedi. Ancak 1993’te HEP Anayasa Mahkemesi kararıyla kapatıldı. Milletvekilliği düşürülen tek isimse SHP’de kalmayı sürdüren Fehmi Işıklar oldu. Işıklar milletvekilliği düşürüldükten sonra da SHP içinde siyaset yapmaya devam etti. Meclis başkan vekilliği ve hatta SHP ile CHP birleştiğinde bir süre CHP genel başkan yardımcılığı yaptı. Hiçbir zaman yıldızının barışmadığı, hep karşısında yer aldığı Deniz Baykal’ın CHP’yi “ele geçirmesi” ile partiden ayrıldı.

Yakın Türkiye tarihi üzerine çalışan bir akademisyen olarak Fehmi Işıklar üzerine bir söyleşi kitabı hazırlama fikri oluştuğunda oldukça heyecanlandım. Işıklar 1960’lardan itibaren Türkiye’deki en kilit tartışmaların içinde yer almış, kritik olaylara tanık, “az taraf, çokça aracı” olmuş bir sosyalist sendikacı ve Kürt siyasetçiydi. Fehmi Işıklar’la yapılacak bir söyleşi, yaşam öyküsünün ötesinde, Türkiye’nin uçlarda, yoğun yaşanmış çalkantılı bir döneminden olgular, izlenimler ve gözlemler içerecekti. İlk görüşmemizi gerçekleştirdiğimiz Kızılcahamam’da biraz tedirgindim. Işıklar hayat hikâyesini yazıya dökecek kişiyi tanımak istiyordu.

Beni sorularla sıkıştırdı, bir bakıma rollerimiz değişmişti. Ama giderek “olması gerekene”, olağana döndük. Yaşadığı Eski Foça’da yaptığımız diğer görüşmelerde, Fehmi Işıklar benim için Sayın Işıklar’dan, (bir milletvekiliyle konuşurken insan ister istemez başta bu dili kullanıyor sanırım) Fehmi Bey’e, oradan da Fehmi Abi’ye doğru evrildi. O, konuşmalarımızı titizlikle incelerken, olmazsa olmaz dediği şeyleri ısrarla bana hatırlatmayı sürdürürken, bazen önerdiği bir şey benim kafama yatmadığında ve bunu ona anlattığımda, ikna olursa ısrarından vazgeçiyor ve benim önerimi kabul ediyordu. Bir yandan doğru olduğunu düşündüğü, inandığı fikri savunurken diğer yandan konuşmaya, uzlaşmaya son derece açık bir tutum sergiliyordu. Bu yönü Işıklar’ın “başardıklarında” büyük bir rol oynamış görünüyor. “Sol siyasetlerin” güç mücadelesi verdiği DİSK’te veya farklı hiziplerin yarıştığı SHP’de ya da “örgütlerin” egemenlik kurmaya çalıştığı Kürt hareketinde bir siyasete angaje olmadan, hiziplere katılmadan, örgütlerle organik bağ kurmadan, önder ve yönetici olabilmek ve kalabilmek bu kişiliğinin sonucu diye düşünülebilir: Fikrini dosdoğru savunurken, anlaşmaya açık olmak, uzlaştıran, kolaylaştıran, “arayı bulan” olmak Işıklar’ın yaşam sırlarından biri gibi duruyor. Bu tutum; bir yanıyla “ötekiyle” konuşmak, ortak noktada anlaşmak, “çözmek” imkânı verir. Ama diğer yandansa “Ne İsa’ya ne Musa’ya yaranır” durumuna düşülebilir.

Nitekim Işıklar’ın hayatında bu iki vaziyetle de karşılaştığını görüyoruz. Belki de bunun en bariz örneği Kürt hareketi içinde o dönemde bulunduğu konumdur. Işıklar SHP’den HEP’e geri dönmediği için Kürt hareketindeki bazı kişilerden çok ağır eleştiriler almış, hatta zaman zaman hain damgası yemiştir, ama Kürt siyasi hareketi içinde milletvekilliği ilk düşürülen kişi de odur. Bu kitabı elbette dönemi merak edenler, araştırmacılar, emek mücadelesine ve Kürt siyasi hareketine katılmış insanlar okuyacaktır. Ama doğrusu ben en çok öğrencilerin okumasını isterim.

Bunun bireysel-psikolojik ve toplumsal-siyasal iki sebebi var: Birincisi derslerinde başarısızlık sergiledikleri, özel yaşamlarında işler yolunda gitmediği için mutsuzluk yaşadıkları zamanlarda yakınırken, yaşını başını almış biri gibi hayatın iniş çıkışlarla dolu olduğunu, her bir iniş-çıkışı bir deneyim olarak kabullenip yola devam etmeleri gerektiğini, kendi meselelerini kolayca çözmüş biri havasında anlatmaya çalışırım. Uzun yaşamında son derece sert iniş çıkışlar yaşamış biri olarak Fehmi Işıklar’ın bu konuda onlara çok önemli bir örnek teşkil ettiğini düşünüyorum. İkincisi Türk Siyasi Tarihi, Türkiye’nin Toplumsal Yapısı gibi derslerde anlatmaya çalıştığım olguları birinci ağızdan birinin tanıklığıyla dinlemelerini isterim. Dahası, Türkiye’nin şu an neden ve nasıl bu hale geldiğini anlamaları açısından bu kitabın yine çok önemli olduğu kanısındayım.

Yaşar Kemal, İnce Memed romanında şöyle der: “Her insanın içinde bir mecbur kurdu, bir İnce Memedlik kurdu, bir Köroğluluk kurdu var. İnsanoğlunun içinde bu kurt oldukça insanoğlu ne olursa olsun yenilmeyecek. Sen insanoğlunun içindeki kurtsun, ne olursan ol, nereye gidersen git. İşte insanoğlunun içindeki bu kurt yiterse insanlık da işte o zaman insanlıktan çıkar.” Yaşar Kemal’in kullandığı bu “mecbur insan” kavramı bana göre Fehmi Işıklar’ın hayatını, mücadelesini anlamamız için son derece önemli. 1970’lerin çetin koşullarında emek hareketi içinde yer alan, bu yüzden idamla yargılanan, hapis yatan, işkence gören bir insanın, 1990’larda bu kez onun kadar zor “Kürt sorunu”nda sorumluluk almaktan çekinmeyişini başka bir kavram daha iyi anlatamaz diye düşünüyorum. Işıklar söyleşiyi, insanların eşit ve özgür olduğu, savaşsız bir dünya uğruna mücadele verenlere adayarak bitiriyor. Umarım rol çalmış olmam, ama bu kitapta ufak da olsa bir katkım varsa, ben de onu, Yaşar Kemal’e, İnce Memed’e atıfla, ‘mecbur insan’lara ithaf etmek isterim. Bir de tabii, bana söyleşi yapmayı, gazeteciliği öğreten değerli abim, manevi babam Nazım Alpman’a.

Eklendi: Yayım tarihi

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Yazarın Diğer Kitapları

  1. Gençlik Güzel Şey ~ Ekin Kadir SelçukGençlik Güzel Şey

    Gençlik Güzel Şey

    Ekin Kadir Selçuk

    “Güneşe kanan öğrenciler Kırmızı Kantin’in etrafındaki sandalyeleri yeşilliklere yaydılar, Hasan Efendi camdan gülümseyerek bakıyor onlara. ‘Gençlik güzel şey,’ diyor, ‘hayat, coşku, umut hep sizde.’...

  2. Mücadeleciler ~ Ekin Kadir SelçukMücadeleciler

    Mücadeleciler

    Ekin Kadir Selçuk

    “Fevkalade iyi giyinmişler, disiplinli bir fiziki görüntüleri var. Konuşmaları son derece disipline edilmiş, birbirlerine söz hakkı veriyorlar. Ama fasılasız olarak bize beynelmilel Yahudi emperyalizmini...

Men-e-men Birazoku

Aynı Kategoriden

  1. Arzunun Serbest Dolaşımı ~ Ahmet TulgarArzunun Serbest Dolaşımı

    Arzunun Serbest Dolaşımı

    Ahmet Tulgar

    “Şefler işçi sınıfına devrimdeki öncülüğünü teslim ettikleri konuşmalarında bile işçilerden biraz küçümsermiş gibi bahseder, onlara soğuk sandviç ve meyve sulu kumanya taşır gibi siyasi...

  2. Küçük Yuvarlak Taşlar ~ Melisa KesmezKüçük Yuvarlak Taşlar

    Küçük Yuvarlak Taşlar

    Melisa Kesmez

    “Toprak ayağımızın altında yumuşacık, kırmızı. Bacaklarımızı ısıran dikenlere aldırmıyoruz. Çalıların içinde bin bir çeşit hışırtı, kıpırtı, çıtırtı, vızıltı… Kuşlar, böcekler, taşlar… Uçanlar, koşanlar, sürünenler,...

  3. Peri Gazozu ~ Ercan KesalPeri Gazozu

    Peri Gazozu

    Ercan Kesal

    “Vicdanımız kuruyor. Babalarını erken kaybetmiş yetim çocukların masum başlarını koyacakları göğüsler çoktan çöktü, farkında mısınız? Göğüs çöktükçe zulüm tepemizde kalıyor. Kavisli ve dolaşık geçmişimizse,...

Haftanın Yayınevi
Yazarlardan Seçmeler
Editörün Seçimi
Kategorilerden Seçmeler

Yeni girilen kitapları kaçırmayın

Şimdi e-bültenimize abone olun.

    Oynat Durdur
    Vimeo Fragman Vimeo Durdur