Birazoku.com sitesinde de kitapların ilk sayfalarından biraz okuyabilir, satın almadan önce fikir sahibi olabilirsiniz. Devamı »

Yazar ya da yayınevi iseniz kitaplarınızı ücretsiz yükleyin!

2. Abdülhamid’in İslam Birliği Siyaseti
2. Abdülhamid’in İslam Birliği Siyaseti

2. Abdülhamid’in İslam Birliği Siyaseti

İhsan Süreyya Sırma

Tarihini bilmeyen insanlar sömürülmeye ve güdülmeye mahkumdurlar. Tarih cehaleti, insanı bağımlılaştırıp, aşağılık duygusu altında ezer, ezdirir. Bu kompleksten kurtulmanın bir tek yolu var: Allah’ın…

Tarihini bilmeyen insanlar sömürülmeye ve güdülmeye mahkumdurlar. Tarih cehaleti, insanı bağımlılaştırıp, aşağılık duygusu altında ezer, ezdirir. Bu kompleksten kurtulmanın bir tek yolu var: Allah’ın istediği tarihi bağımsızlık… Ne kadar hatalı da olsa, otuz üç sene Osmanlı Devletini yönetmiş ve kendisine “Kızıl Sultan” dedirtecek bir harekette bulunmamış olan Sultan Abdulhamid’e, bir-iki Ermeni veya Yahudiyi sevindirmek için neden Kızıl Sultan diyelim?…

İçindekiler
Üçüncü baskının Önsözü
Birinci Baskının Önsözü
Sultan II. Abdülhamid ve Midhat Paşa
Jön Türkler Meselesi
Pan Arabizm (Arap Birliği Siyaseti)
Panislamizm İçin Dini Eğitim İslahı ve Sultan Abdulhamit
Muhammed Abduh İlişkisi
Batı Emperyalizmi
İslam Birliği Siyaseti (Pan Islamizm)
Ermeni Meselesi
Kuzey Afrika’da Pan Islamist Faaliyetler
Çin’de islam Birliği Siyasetinin Uygulanması
Sultan Abdülhamid Zamanında İstanbul’da Basın
Sultan Abdûlhamid’in Hali
Sonuç ve Değerlendirme.
Ekler
Kısa Bibliyografya

Üçüncü Baskının önsözü
Halledilişinden seksen, ölümünden de yetmiş iki sene geçmiş olmasına rağmen, Sultan Abdülhamid. hâlâ güncelliğini koruyor.
Ne var ki onun üzerinde yapılan araştırmalar, çok şükür, eski geleneksel ve bağnaz şeklinden değişime uğramada; ve meselelere daha akl ı selimle bakılabilmektedir..
Klâsik Batı hayranlığının kurbanı olan bazı yerli tarihçiler, halâ yaşamlarını, ve bu yaşamlarına bağlı olan acımasız ve ön yargılı düşüncelerini ve “tarihi kendi tekellerinde görme” alışkanlıklarını sürdürüyorlarsa da, bu inhisarcı tarihçilik geleneği de yıkılmada, revmi ve kısmen uydurma olan hurafeler tarihi; yerini gerçekçi, vesikalara dayalı, duygusallıktan uzak, “her şey Batı için1” endişesinden beri, yepyeni ve zinde bir tarih anlayışına terk etmektedir. Bazı resmi tarihçiler bunu hâlâ kabullenmeyip, deve kuşu misali başlarını kuma sokup, “Batın!..Batın!” diye feryâd etmelerine rağmen…
Zaten onlar, Batı’yı da anlamadılar Zira anlamış olsalardı, bize de anlatırlardı ne anladıklarını!
işte Abdülhamid, biraz da olsa Batı emperyalizmine karşı çıkmayı bildiği için, hâlâ gündemdedir. Ve Batı, onunla nasıl mücâdele edip devleti’ni yıktıysa, bugün de Müslümanlarla uğraşmakla, onları en güzel şekilde sömürebilmek için, çağdaş yöntemler geliştirmektedir. Mamafih onların yerli ve bilimsel temsilcileri, onlara ellerinden geldiğince yardımcı olmakta, karşı çıkmayı deneyen Müslümanlara göz açtırmamaktadırlar
Allah, onları ve onlara karşı olanları şöyle anlatıyor Kur’an’da:
“İmân edenler Allah yolunda savaşırlar, kâfirler de tagut’un (yâni Allah nizâmına düşman olanın) yolunda savaşırlar, öyle ise Şeytanın dostlarıyla savaşın. Şüphesiz ki Şeytanın hilekârlığı zayıftır.” (Nisa suresi, 76).
Tarihimizi öğrendikçe, şahsiyet buluruz; şahsiyetimizi bulunca da, her türlü kültürel ve sosyal, hatta siyasi ve hatta ekonomik sömürüden kurtuluruz..
O halde; öğrenelim insanlık tarihinin gizli gerçeklerini!…

İhsan Süreyya Sırma
Ramazan 1409/Nisan 1989

Sultan II. Abdûlhamid ve Mithat Paşa
Sultan Abdülaziz’in sebebi hali! çözülememiş olan esrarengiz ölümünden ve Sultan V Murad’ın iki ay kadar süren kısa saltanatından sonra, Sullan II. Abdûlhamid Osmanlı Devletinin Padişahı ve tamamının olmazsa bile dünya Müslümanlarının Halifesi oldu(1876).
Sultan Abdûlhamid. sadece kendinden önceki dönemlerden intikal eden ekonomik güçlüklerle değil; aynı zamanda “Doksan üç harbi”nin (1877 78 Rus harbi) meydana getirdiği dış baskılarla karşı karşıya kaldı.
Aslında, savaşa taraflar olmayan Abdûlhamid, ingiltere’nin devamlı tesiri altında olan Sadrazam/Başbakan Mithat Paşa”nın zoruyla Rus harbine sokulmuştur. Yoksa, ekonomik, sosyal ve askeri bakımdan bir çok güçlüklerle karşı karsıya olan Osmanlı Devletinin bu şekilde savaşa katılması, akıl karı değildi. Nitekim Suttan Abdûlhamid. savaşa taraftar olmadığını Hatıratında şöyle belirtiyor:
“ilkin daima harbin aleyhinde bulundum. Bundan sonra gelecek birader ve oğullarıma nasihat ederim ki artık, uzun. kısa muharebelerle uğraşmasınlar. Bir kerre daha demiştim: Galibiyetle biten harpler de mağlûbiyetle neticelenenler kadar milleti yorar. “Şan ve şerri” gibi şeyler, her tarafı mamur ve hâl u İstikbal) emin memleketlerde hoş görülür. Harabelerde aç ve çıplak dolananların şan u şeref iddiasında bulunmaları ve şan u şeref peşinde koşmaları kadar hem gülünç, hem feci bir şey yoktur”
işte, Osmanlı Devletinin o günkü durumunda savaşa tahammülü olmadığını bilen yeni Sultan, iktidarının daha başında iken. kendisini savaşa sokan ve Rusların Yeşilköy’e kadar gelmelerine sebep olan Mithat Paşayı Başbakanlıktan almayı, Devletinin selameti için gerekli gördüğünden onu hem Başbakanlıktan aldı, hem de devletin uzak bir yerine sürdü. Nitekim bu savaştan bir tek devlet karlı çıktı: İngiltere! İngiltere, Rusları Yeşilköy’de durmaya zorlayarak Kıbrıs’ı Osmanlı Devletinden kopardı ki, bunun baş müsebbibi de Mithat Paşa idi.
Abdulhamid, sadece Mithat Paşa’yı görevden almakla kalmadı. Aynı zamanda onun, Belçika Anayasasına dayanarak hazırlayıp, 22 Saban 1292/9 eylül 1876 günü takdim ederek kabul ettirdiği Anayasayı da geçici olarak yürürlükten kaldırdı. Kaynaklardan anlaşıldığına göre, Mithat Paşa, 1876 Anayasasını hazırlarken, Osmanlı Devlet adamlarından ziyade ingilizlerle istişare ettiğinden, batılılardan mülhem olan bu anayasanın bir çok maddesi Sultan Abdülhamid tarafından metinden çıkartılmıştır.
Abdulhamid’in kabul etmeyip metinden çıkarttığı maddelerden bir kaç tanesi, onun daha o zamanki temayülünü ve
Mithat Paşa’ya ters düşen taraflarını gösterir ki, dış politikası
bakımından önem arz eder. Anayasa metninden çıkartılan bir
maddenin muhtevası şu şekildeydi:
“Avrupa birliği içinde yer alan Türkiye’nin, kendini Avrupa devletlerine benzetip, onların metotlarını uygulaması ve onların anayasal rejimlerine uyması lâzımdır. şeri ve örf kanunları da nazar ı itibara alarak, onların hükümet şeklini kabul ettiğimizi ilân ederiz.”
Yukarıdaki satırları okuyunca, insan Türkiye’nin bugünkü AB’ye girmek için yaptığı mücâdeleyi, ve bu uğurda vermeye çalıştığı tavizleri daha da iyi anlıyor. Yüz küsür sene önce Mithat Paşa, “Avrupa devletlerine benzemeyi, onların anayasal rejimlerine uymayı” lazım görüyor. Üstelik Şer’î ve örfî kanunlar da buna âlet edilmek isteniyor.
Mithat Paşa, tahayyül ettiği ve Şam’da vali iken olgunlaştırdığı “Arap Krallığı” fikrini. Başbakan olur olmaz tatbikat sahasına koymak istedi. Ne var ki Abdülhamid onun için bir engel teşkil ediyordu. Bu engeli ortadan kaldırmak için Mithat Paşa’nın neler düşündüğü hakkında, Fransa’nın İstanbul Sefiri tarafından Paris’e çekilen 6 Şubat 1877 tarihli telgrafla şöyle denilmektedir;
“…Elde ettiğim çok ciddi bilgilere dayanarak söyleyebilirim ki Sultan, Mithat Paşa’nın siyasî iktidarını eline geçirip, kendisini pasif bir Halife halinde, siyasi işlere karışmayıp, sadece dini meselelerle meşgul bir hâle getirmek ve Devletin tek hâkimi bir diktatör olmak için bazı entrikalar çevirmek üzere olduğunu, gizli polisi vasıtasıyla öğrenince onu Başbakanlıktan azledip yurt dışına sûrdu.”

Eklendi: Yayım tarihi

“2. Abdülhamid’in İslam Birliği Siyaseti” için 2 yanıt

  1. slm ben elif birçok kitabınızı interneten okuyorum ve çok beyeniyorum buarada daçok bilgi öğreniyorum yani sizin sayenizde bilgi sahibi oluyorum size çok teşekür ederim saygılarımla
    :D :) :D :) :D :) :D :) :D :)

  2. Mereba ben orhan bey ilköretim okulundan 6/B sınıfın dan elif koparır okulumdan çok memnunum burada herkes çok iyi özelikle öğretmenleri okulumuz da tek bir şeyi eksik oda kütüphana miz yok? okulumuz çok küçük onun için kütüphanemiz yok?hoşçakalın

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

  • Kategori(ler) Siyasal Tarih Türk-Osmanlı
  • Kitap Adı2. Abdülhamid'in İslam Birliği Siyaseti
  • Sayfa Sayısı152
  • Yazarİhsan Süreyya Sırma
  • ISBN9754730245
  • Boyutlar, Kapak 13,5x21 cm, Karton Kapak
  • YayıneviBEYAN YAYINLARI / 2000

Yazarın Diğer Kitapları

  1. Pakia Mektupları ~ İhsan Süreyya SırmaPakia Mektupları

    Pakia Mektupları

    İhsan Süreyya Sırma

    Pakia Mektupları, Pakia’lı Tian’ın dünyanın çeşitli ülkelerinde bulunan arkadaşlarına yazdığı mektupları ihtiva etmektedir. Bunlar dikkatlice okunacak olursa, ne Batılılaşabilmiş, ne de Müslüman kalabilmiş fakat...

  2. Bir Garip Tarih ~ İhsan Süreyya SırmaBir Garip Tarih

    Bir Garip Tarih

    İhsan Süreyya Sırma

    “Sizlere takdim etmeye çalıştığımız bu kitapçık, yakın tarihimizin değişik olaylarıyla ilgili bazı belgelerin değerlendirilmesinden ibarettir. Çalışmamızın birinci amacı, bize bir çok yönleri yanlış anlatılmış...

  3. Belgelerle 2. Abdülhamid Dönemi ~ İhsan Süreyya SırmaBelgelerle 2. Abdülhamid Dönemi

    Belgelerle 2. Abdülhamid Dönemi

    İhsan Süreyya Sırma

    II. Abdulhamit, Sultan Abdülaziz’in, sebebi hala çözülmemiş olan esrarengiz ölümünden ve V. Murat’ın iki ay kadar süren kısa saltanatından sonra, Osmanlı tahtına oturdu. Osmanlı...

Men-e-men Birazoku

Aynı Kategoriden

Haftanın Yayınevi
Yazarlardan Seçmeler
Editörün Seçimi
Kategorilerden Seçmeler

Yeni girilen kitapları kaçırmayın

Şimdi e-bültenimize abone olun.

    Oynat Durdur
    Vimeo Fragman Vimeo Durdur