“Üzerinde yaşadığımız gezegenin kısa ama canlı tarihini, milyonlarca yıldır karalara egemen olan böceklerin bakış açısından anlatan harika bir kitap bu. Shaw, renkli anlatımıyla bizi böcekli gezegenimizin tarihinde eğlenceli ve şaşırtıcı bir yolculuğa çıkarıyor.”
PD Smith/Guardian
“Kim demiş ciddi konular eğlenceli bir dille anlatılamaz diye. Shaw bunu başarıyor.”
Dena M. Smith/Boulder Üniversitesİ, Colorado
“Shaw’un ayrıntılı çalışması eski ve yeni böcekleri canlılığın tarihindeki yerine oturtarak yeryüzündeki tüm canlıların birbirine nasıl bağlı oluğunu gözler önüne seriyor.”
Publishers Weekly
“Okurlar bu kitabı okuyup böceklerin çeşitliliğini ve marifetlerini gördüklerinde, yeryüzündeki görkemli böcek çeşitliliğine ve evrime daha farklı bir gözle bakacaklar.”
Bob Holmes – New Scientist
İÇİNDEKİLER
ÖNSÖZ
BÖCEKLERLE ZAMAN YOLCULUĞU | 11
1
BÖCEKLİ GEZEGEN | 19
2
EKLEMBACAKLILARIN YÜKSELİŞİ | 39
3
SİLÜRYEN: KARA GÖRÜNDÜ! | 65
4
YOSUNLARIN ALTINDAKİ DÜNYA | 86
5
HAVADA DANS | 110
6
PALEOZOİK SOYKIRIM | 139
7
TRİYAS BAHARI | 171
8
JURASSIC PARK’TA PİKNİK | 191
9
KRETASEDE AÇANLAR VE SOLANLAR | 222
10
SENOZOİK DÖNEM ÜZERİNE DÜŞÜNCELER | 245
SONSÖZ
BÖCEKLİ EVREN HİPOTEZİ | 268
TEŞEKKÜR | 278
DİZİN | 295
ÖNSÖZ
BÖCEKLERLE ZAMAN YOLCULUĞU
Bir Ekim günü, akşama doğru, Kosta Rika’daki San Ramon Biyolojik Koruma Alanındaki yağmur ormanlarında bir patikada yürüyordum. Zamanın doğası hakkında düşünürken bir zaman makinem olsun istedim. Yağmur ormanları belirgin bir mevsimsellik göstermez, yani çevredeki yosunlu bitki örtüsüne bakarak günü, ayı ve yılı asla tahmin edemezsiniz ve o kadar eski ve zamansız bir yeşil aura yayarlar ki zamanda binlerce, yüz binlerce, hatta milyonlarca yıl geriye doğru yolculuk yaptığınızı hayal etmeniz işten bile değildir. Çürüyen bitkilerin ve mantarların kokusu ıslak havaya nüfuz etmişti ve orman hem mecazi hem de gerçek anlamda böceklerle dopdoluydu. Ayaklarımın etrafında vızıldayan bol miktarda küçük sinek ve böcek, orman zeminine düşen, çürüyen meyvelerin tadını çıkarıyordu.
Ormandan kurbağaların, çayır çekirgelerinin, cırcırböceklerinin ve ağustosböceklerinin şarkıları yükselirken, botlarım patikada çamurlara bulanıyordu. San Ramon’da hep olduğu gibi bu gün de sabahtan beri yağmur yağıyordu. Yürüdüğüm patika çamurdan ötürü kayganlaşmıştı ve ortalık vıcık vıcıktı. Bir yağmur damlası, yolun kenarına devrilmiş bir kütükten filizlenen mantarın şapkasının tepesinden kenarına kadar aktı, bir an gümüş renginde parladı ve sonra fazla tutunamayarak yere damladı. Nehirdeki yosunlu kayaların üzerinde köpürerek çağlayan isimsiz akarsuların ve derelerin su sesleri tüm ormanı dolduruyordu. Hafif bir sis çökmüştü. Yeşilin yüzlerce tonunu yansıtan benekli zümrüt gibi bitki örtüsü, yağmur damlalarıyla parlıyordu. San Ramon’daki ağaçlar, suyu sünger gibi emip yağmur durduktan uzun bir süre sonra yavaş yavaş salan yosunlar, likenler ve eğrelti otlarıyla örtülüydü. Ormanın üst bitki örtüsündeki ananasgiller yağmur suyunu içbükey yaprakların sapla birleştiği yerde biriktirmiş, buralar sayısız ağaç kurbağası ve semender ve yüzlerce sucul böcek türüne minyatür havuz teşkil etmişti. Her yer su damlalarıyla kaplıydı, her yer damlıyordu.
Kaygan çamurun üzerinde her adımımı ağır ağır, dikkatle atıyordum ama arada gündüz düşlerine dalmasam daha iyi olacaktı. Ne de olsa San Ramon ormanı, birçoğu henüz keşfedilmemiş binlerce yeni böcek türünün yanı sıra maalesef çok sayıda zehirli yılana da ev sahipliği yapıyordu. Üstelik bu yılanların birçoğunun zehri ölümcüldü. Tıpkı Indiana Jones gibi ben de yılanlardan nefret ediyorum. Yine de her yerde büyüleyici bitkiler ve böcekler bulmaktan son derece keyif alıyordum.
Bir dönemeci almış, küçük bir derenin yanındaki hafif yokuştan aşağı iniyordum ki karşıma birden bire küçük bir melastom ağacı çıktı. Orada, yerden yaklaşık bir metre yükseklikte büyük bir yaprağın üzerinde aradığım zaman makinemi buldum. Yaklaşık yedi veya sekiz santimetre uzunluğundaydı. Rengi koyu maun kahvesiydi. Uzun kavisli antenleri son yağmurdan kalan çiy damlalarıyla süslüydü. Yaprağın üzerinde hareketsiz duruyordu. İki sağlam sacayağı teşkil eden, altı çok eklemli bacağı üzerinde rahatı yerindeydi. Zaman makinem, uzun antenli tekeböceğiydi.
San Ramon’da yağmur daha şiddetli yağmaya başlayınca, kınkanatlı bu böceğin üzerinden boncuk boncuk su damlaları akmaya başladı. Sert zırhlı dış cephesi, damlaların vücuduna sızmasına izin vermiyordu. Kınkanatlıların içte değil, dışta …
Bu kitabı en uygun fiyata Amazon'dan satın alın
Diğerlerini GösterBurada yer almak ister misiniz?
Satın alma bağlantılarını web sitenize yönlendirin.
- Kategori(ler) Popüler Bilim
- Kitap AdıBöceklerin Gezegeni - Yeryüzünün Gizli Sahipleri
- Sayfa Sayısı304
- YazarScott Richard Shaw
- ISBN9786258411546
- Boyutlar, Kapak13.5 x 21 cm, Karton Kapak
- YayıneviFol Kitap / 2022