Einstein’ın 20. yüzyılın başında ortaya attığı görelilik kuramı çığır açıp modern fizik biliminin çehresini sonsuza dek değiştirdi. Bu dâhiyane ve yenilikçi kuram, bilim insanları arasında ilk andan itibaren heyecanla karşılandıysa da felsefi içermeleri nedeniyle dönemin felsefecileri arasında kuşkuya, hatta infiale neden olacaktı: Uzay ve zamanı aynı potada eritiyor, zamanı uzay cinsinden ifade etmeye izin veriyor, böylece evrenin dokusunu kökten değiştiriyordu. Bu kuramın felsefe açısından barındırdığı tehlikeyi görenlerin başında, zaman olgusunun felsefenin temel sorunlarının anahtarı olduğunu düşünen Henri Bergson geliyordu.
Yirminci yüzyılın en önemli filozoflarından biri olan Bergson, bu kitapta, Einstein’la zamanın doğası hakkında girdiği hararetli tartışmayı açıyor. Görelilik kuramının felsefi anlamını ortaya koyuyor. Bir filozofun, fizik biliminin en çetrefil sorunlarına felsefenin gözlükleriyle nasıl bakabildiğini tüm çıplaklığıyla gözler önüne seriyor.
İÇİNDEKİLER
Sunuş 11
Yedinci Baskı için Uyarı 17
Önsöz 20
İkinci Baskıya Önsöz 23
Birinci Bölüm
Yarı Görelilik 24
İkinci Bölüm
Tam Görelilik 46
Üçüncü Bölüm
Zamanın Doğası Üzerine 60
Dördüncü Bölüm
Zamanların Çokluğu Üzerine 83
Beşinci Bölüm
Işık Şekilleri 133
Altıncı Bölüm
Dört Boyutlu Uzay-Zaman 147
Sonuç 179
Kısıtlı Göreliliğin Zamanı ve Genelleşmiş
Göreliliğin Uzayı
İkinci Baskının Ekleri 183
Ek 1
Güllede Yolculuk 185
Ek 2
Hızlanmanın Karşılıklılığı 196
Ek 3
‘Has Zaman’ ve ‘Evren Çizgisi’ 200
Dizin 216
Sunuş
Henri Bergson’un (1859-1941) matematik, fizik gibi bilimlere olan yatkınlığına rağmen felsefeyi tercih edişi karşısında matematik hocası Desboves’un, bu tercihi bir delilik olarak nitelendirip Bergson’a “sen bir matematikçi olabilirsin ama asla filozof olamazsın” diyerek tepki göstermiştir. Bergson ‘un külliyatı bir bakıma bu tepkiye filozofça verilen bir cevap niteliği taşımaktadır.
Onun eserleri dikkatle incelendiğinde görülecektir ki hedefi, bilim ile felsefe ve özelde bilim ile metafizik arasında bağ kurmaktır. Eserlerinde, derin bir matematik, fizik, biyoloji ve psikoloji bilgisinin varlığına şahit oluruz. Onun felsefesi, bilimler dikkate alınmadan anlaşılabilecek sınırların ötesindedir. İnsan bilincinden ve ruhundan hareket eder, dış dünyada madde ve bellek vasıtasıyla hayata geçer. Varlığın adım adım açılışını gösterir ve psikolojiden hareketle bir metafizik kurma hedefini gerçekleştirir. Bu bakımdan 20. yüzyıl felsefe tartışmaları içerisinde Bergson’un özel bir yeri vardır. Onun hedefi, felsefede kesinlik elde etmektir. Çünkü felsefenin 20. yüzyılda içinde bulunduğu durum, felsefenin kesinlik iddiasından vazgeçmiş görünmesidir. Bunun nedeni de metafiziğe karşı oluşmuş olumsuz tutumlardır. Özellikle de felsefenin bilgi ile ilişkisinin kesilmesi, bilgi üretme işinin doğa bilimlerine verilmesi, felsefeden de sadece bir etkinlik olarak söz edilmesidir. Pozitivist ve yeni pozitivist tutumların ağırlık kazanmasıyla birlikte, fenomenoloji dışında bir kesinlik iddiasının ortadan kalkmış olmasıdır.
Bergson, kolay anlaşılabilen bir filozof değildir. Bunun birkaç nedeni vardır. Her şeyden önce matematik, fizik, bi…
Önsöz
Bu çalışmanın niyetinin daha iyi anlaşılabilmesi için kökeni hakkında birkaç kelam etmek gerekiyor. Bu işe tamamen kendimiz için giriştik. Süre kavrayışımızın Einstein’ın bakışıyla hangi ölçüde uyuştuğunu bilmek istiyorduk. Bizim bu fizikçiye hayranlığımız ve onun bize sadece yeni bir fizik değil, bazı yeni düşünme biçimleri de sunduğuna ilişkin kanımız ve bilim ile felsefenin farklı disiplinler olsa da birbirini tamamlamak için var olduğu fikri, bizi arzuyla dolduruyor, hatta bize bir yüzleşme görevini dayatıyordu. Ama sonraları bu araştırmamız bize daha genel bir fayda sağlıyor gibi de göründü. Bizim süre kavrayışımız gerçekten de doğrudan ve dolaysız bir deneyimi dile getiriyordu. Evrensel bir ‘zaman’ hipotezini gerektirmeksizin, bu inançla doğal olarak uyuşuyordu. Dolayısıyla biz biraz da tüm dünyanın doğru saydığı düşünceleri Einstein’ın teorisiyle yüzleştirmeye gidiyorduk. Böylece bu teorinin kamuoyunda rahatsızlık yaratan yanı da öne çıkıyordu. Yapmamız gerekenin, görelilik teorisinin ‘paradoksları’ üzerinde, farklı hızlarda akan zamanların çokluğu üzerinde, ardışıklıklar hâline gelen eşzamanlılıklar üzerinde ve bakış açısı değiştiği zaman eşzamanlılıkların ardışık hale gelişi üzerine ısrarla durmaktı. Bu tezler fizikte çok belirli bir anlama sahipti: Bunlar, Einstein’ın Lorentz denklemlerinde dâhiyane bir sezgiyle gördüğü şeyi dillendiriyordu. Peki, bunların felsefi anlamı neydi? İşte bunu öğrenebilmek için biz Lorentz formüllerinin terimlerini tek tek ele aldık ve her terimin hangi somut gerçekliğe, hangi algılanan veya algılanabilir şeye tekabül ettiğini araştırdık. Bu inceleme bizi beklenmedik bir sonuca ulaştırdı. Einstein’ın…
Birinci Bölüm
Yarı Görelilik
Görelilik teorisi, hatta ‘sınırlı’ olanı bile, tam olarak Michelson-Morley deneyi üzerine temellenemez zira bu teori genel olarak, bir referans sisteminden diğerine geçerken, elektromanyetizma yasalarını değişmeden muhafaza etme ihtiyacını ifade eder. Ama şunu da belirtmek gerekir ki MichelsonMorley deneyinin, çözülmesi gereken sorunu somut terimlerle ifade etmek ve olası bir çözümün ögelerini önümüze sermek gibi büyük bir avantajı vardır. Nitekim bu deney, karşılaşılan zorluğu adeta maddileştirir. Filozof, eğer görelilik teorisindeki zaman değerlendirmelerinin gerçek anlamını kavramak istiyorsa işte buradan hareket etmelidir, sürekli olarak buna başvurmalıdır. Kaç defa betimlendiğine ve yorumlandığına bakmalıdır! Bununla birlikte, yine de bunu tekrar yorumlamamız ve betimlememiz gerekiyor, çünkü genelde yapıldığı gibi, görelilik teorisinin bugün zaman üzerine yaptığı yorumu hemen teyit etmeyeceğiz. Psikolojik ve fiziksel bakış açıları arasında, sağduyunun zamanı ve Einstein’ınki arasında tüm geçişleri kolaylaştırmak istiyoruz. Bunun için başlangıçta kendimizi, hareketsiz, mutlak dinginlikteki bir etere inanıldığı, bununla birlikte Michelson-Morley deneyinin hesaba katılmak zorunda olduğu sırada hangi ruh hâlinde bulabildiysek o ruh hâline yerleşmeliyiz. Böylece yarı yarıya göreli olan, bir yanıyla da hâlâ Einstein’ınki olmayan, ama bize göre bilinmesinin gerekli olduğu bir zaman kavrayışı elde edeceğiz. Görelilik teorisi bilimsel çıkarımlarında bunu boşu boşuna hesaba katmıyor: Bununla birlikte, felsefe olmak için fizik olmayı kestiği andan itibaren onun etkisine maruz kaldığına inanıyoruz. Bu teorinin…
Bu kitabı en uygun fiyata Amazon'dan satın alın
Diğerlerini GösterBurada yer almak ister misiniz?
Satın alma bağlantılarını web sitenize yönlendirin.
- Kategori(ler) Çağdaş Felsefe Felsefe
- Kitap AdıSüre ve Eşzamanlılık - Eınsteın'ın Teorisi Hakkında
- Sayfa Sayısı224
- YazarHenri Bergson
- ISBN9786257307420
- Boyutlar, Kapak13.5 x 21 cm, Karton Kapak
- YayıneviFol Kitap / 2021