İspanyol filozof George Santaya’nın başyapıtı olan Aklın Yaşamı: İnsan Gelişiminin Evreleri’nden seçki ilk kez Türkçede. Santaya’nın bu kitapta bir araya getirilen denemeleri, şiirden teolojiye, metafizikten materyalizme, estetik algıdan idealizme uzanan kapsamlı meseleleri konu ediniyor.
Santayana’nın bu denemelerinde aklın yaşamı, evrenin kötü bir kopyası değil, bir başına insanın dışavurumudur. Filozofun düşünceleri aslında tek bir tez etrafında toparlanabilir: İnsanın hakikati keşfetmesi, uzun ve sancılı bir sürecin sonucudur. Çünkü insan aklı, kesinlikle bir sonuçtur ve gerçekte gayet geç oluşmuş, son derece düzenli bir evrimin ürünüdür. Santayana bu gelişimi örneklendirmek için dinde, sanatta, felsefede, ahlakta ve bilimde yaşanan gelişmelere ilgiyle odaklanmaktadır.
Aklın modern dünyadaki serüveninde ise işler değişmiştir. Artık kesin bir yerlere yerleşmek mümkün değildir. Akıl ve muhakeme sürüncemededir. Üzerine yüklenen herhangi bir sorumluluk olmadığı için akıl sorumsuzlaşmıştır. Yine de Santayana insanın kendisini gerçekleştirebileceği koşulların geleceğin dünyasında ortaya çıkması ihtimaline her fırsatta inandığını dile getirmekten vazgeçmez. Ona göre bütün hayatımız, ruhun tutkuları ile doğanın güçleri arasında bir uzlaşma, başlangıç aşamasındaki gevşek bir uyumdur.
Santaya’nın yapıtı bizi büyük sorular etrafında dolanan bir filozofun engin düşüncesine ortak olmaya çağırıyor.
İçindekiler
Derleyenin Notu 13
Birinci Bölüm
İnsan Doğası Üzerine 15
1. ahlakın kökeni 15
2. idealler 17
3. aklı başında insanların bastırılmış çılgınlıkları 18
4. aklın doğuşu 20
5. aklın yarattığı fark 23
6. beden ve zihin 25
7. benlik 30
8. özbilinç, kibir ve şöhret 31
9. yanlış ahlak perspektifleri 36
1o. acı 39
11. uzun süren bir çocukluğun faydaları 40
12. bilginin dönüştürücü gücü 41
13. doğanın bilgisi semboliktir 42
14. bilimin göreliliği 45
15. matematik ve ahlak 47
16. zihin okumak 47
17. insanı anlama sanatı 49
18. ahbaplık 51
19. aşk 53
20. entelektüel tutku 59
21. insanların katlanmak zorunda kaldıkları şey 61
İkinci Bölüm
Din Üzerine 62
22. dinin imgesel doğası 62
23. inançlı olmak için acele etmek 67
24. patetik tanrı kavramları 68
25. din değiştiren kimse 70
26. hristiyan epiği 71
27. pagan âdetlerinin hristiyanlığa sızması 78
28. protestanlık 81
29. dindarlık 85
30. maneviyat 89
31. psişik görüngü 90
32. gelecek yaşam 92
33. yaşamla çıkardan bağımsız olarak ilgilenmek 96
34. ideal ölümsüzlük 98
35. yunan dini 104
36. kökensel hristiyan inanışı 105
37. ölüm korkusu 109
38. sıradan yanılmacalar 111
39. platoncu aşk 113
Üçüncü Bölüm
Sanat ve Şiir 117
40. sanatın gerekçelendirilmesi 117
41. sanatın ahlak ekonomisindeki yeri 121
42. estetik duyumun seyrekliği 124
43. sanat ve mutluluk 126
44. saf sanat 127
45. müzik 127
46. edebiyatın özü 136
47. şiir ve düzyazı 138
48. kökensel şiir 141
49. şiiri oluşturan ögeler 145
50. şiir ve felsefe 148
51. yüce şair 152
52. şiire duyulan ihtiyaç 154
Dördüncü Bölüm
Şairler ve Filozoflar 156
53. büyük insanların sayıca az oluşu 156
54. öz ve varoluş 160
55. kötü niyetli psikoloji 162
56. esse est percıpı 163
57. kant 165
58. transandantalizm 171
59. kırılgan rasyonalizm 174
60. adil olmayan yargılar 176
61. benliğin romantik inkârı 178
62. barbarlar 179
63. demode aydın 181
64. modern şiir 184
65. sanatçıların mutsuzluğu 188
66. dante 189
67. romantizm 191
68. faust’un politikası 194
69. nıetzsche 197
70. içsel değerler 199
71. dinsizlik 201
72. meraklı özgeçmiş yazarlarına karşı 205
Beşinci Bölüm
Materyalizm ve Ahlak Felsefesi 206
73. materyalistin duyguları 206
74. natüralizmin üzüntüsü 210
75. yanılsamadaki mutluluk 214
76. materyalizmin gerçek yeri 215
77. sezgisel ahlaklılık 217
78. değerlerin göreliliği 221
79. aklın ahlaktaki otoritesi 223
80. hazların ve acıların değeri 228
81. lüks düşkünü olanlar ve dünya işlerine
dalmış insanlar
231
82. ahlaki savaş 235
83. diktatörlüğün çıkış noktası 238
84. savaş 240
85. vatanperverlik 242
86. endüstriyel idealizm 246
87. ortaklaşacılık 248
88. hristiyan ahlakı 250
89. doğaüstücülük 253
90. post-rasyonel ahlak kuramı 256
91. disiplin gereksinimi 258
92. mutluluk 259
93. yaşamanın faydası 261
94. tarafsızlık 265
95. mutluluğun bir işareti olarak güzellik 267
96. materyalizmin ahlaki tarafsızlığı 268
Derleme Üzerine Notlar 271
Dizin 276
Derleyenin Notu
Bu kitabın çıkış noktası ve amacını kısaca anlatmak isterim. Santayana’nın yazılarıyla tanıştığımdan beri arada bir yazdığı kitapları elime alıp, başka şeylerin yanı sıra filozof olmadığım için anlamadığım, insanlığın büyük meseleleri üzerine eski denemeler tarzında yazılmış, ama zamanın yazarlarının eserlerinde gördüklerimden birçok açıdan daha önemli bulduğum yazıları okuma alışkanlığı edindim. Bir süre sonra, beğendiğim parçaları kopyalayarak genel konularda –sanat, edebiyat, din ve birçok dehanın eserlerinde kendini gösteren insan zihninin tarihi gibi– zaman içinde artan bir koleksiyon oluşturmuş oldum. Santayana’nın kitaplarının çoğu İngiltere’de yeniden baskıya girmediği ve Atlantik’in bu kıyısında onun eserleriyle ilgilenebilecek kişilere kolayca ulaşamadığı için bu kısa denemelerin yayımlanmaya değeceği fikrine kapıldım. Santayana’ya buna izin verip vermeyeceğini sordum ve inceleyip onay vermesi için koleksiyonumu kendisine gönderdim. Saygıdeğer bir filozofun hayatı boyunca yazdıklarını eleyip bir kısmını ‘seçkiler’ adı altında toplamanın saygısızlık olduğu düşüncesiyle kaygı içinde yaptım bu işi. Sonra, seçkileri topladığım kitapları tekrar daha dikkatli bir şekilde okuduğumda fark ettim ki yazıların içinde hemen göze batmasa da derinlerde, çok daha önemli ve çok daha faydalı hâle getirilebilecek bir şeyler var. Açıkça anladım ki kopyaladığım bu görüşler ve eleştiriler, sadece kişisel ve duygusal içgörüler değil, kesin bir felsefeye dayanan, insanın üzerindeki yeriyle beraber akılcı bir dünya mefhumu sunan ve dolayısıyla ikisinin çıkarlarını…
İkinci Bölüm (syf 62)
Din Üzerine
22
Dinin İmgesel Doğası
Bacon’ın, “Sığ bir felsefe bilgisi insanı tanrıtanımazlığa yöneltir, ama derin bilgi de gelir eninde sonunda dine dayanır.”1 şiarını tecrübe defalarca doğrulamıştır. Her çağın en kavrayışlı düşünürleri, zamanlarının ve ülkelerinin dininde kabullenebilecekleri, o dine derinlik ve evrensel kullanım kazandırabilmek amacıyla yorumlayabilecekleri ve tanımlayabilecekleri bir şeyler bulmuşlardır. Kilise dogmalarına karşı olanlar ve ateistler bile, bir derinliğe eriştilerse bir süre sonra yeni bir tür ortodoksluğun önde gelenleri hâline gelmişlerdir. İsyan ettikleri şey, aslında kendi doğalarına yabancı bir dindir; tesadüfen ateisttirler ve kısmen onları içten içe rahatsız eden bir kavrama karşı oldukları için tanrıtanımazdırlar ancak, ruhlarının derinliklerinde, kendi tarzlarında yorumladıkları bir dinsel inanışı fazlasıyla arzularlar. Dolayısıyla en sonunda anlaşılır ki ateizmleri ve sesli protestoları, aslında düşüncelerinin aceleci kısımlarıdır, çünkü onları zavallı dünyanın kaderini reddetmeye teşvik eden şey, onu anlamaya zaman tanımayacak kadar sabırsız olmalarıdır. Hakikaten de, dinin bilimsel açıdan uygunsuzluğunu –ki bunu en kör diğer yarı da görüyordu– ortaya çıkararak böbürlenen genç ve zeki insanlar ve çağdışı yaşlı taşlamacıların kavradığı aydınlanma, çokça rastlandığı gibi, yeterince açık fikirli bile değildir: Motamot alınan dinsel öğretilerle uyumsuz olan mahut gerçeklere dikkati çeker, ancak bu öğretilerin çıkış noktası olan düşünce yapılarını, özgün anlamlarını ve gerçek işlevlerini araştırmaz. Bu tür çalışmalar, kuşkucu insanları ölümlü varoluşun gizemi ve dokunaklı özelliği ile yüz yüze getirir. Kendilerini dinin neden bu kadar derinden etkileyici ve bir anlamda son derece adil olduğunu anlamaya zorlar. Bir etkinin insani ve ihtiyaç duyulan bir özelliği olması gerekir ki erdemin en genel yaptırımı, sanat ve felsefenin ana sebebi ve belki de en iyi insani mutlulukların kaynağı olabilsin. Hooker’ın dediği gibi, “huysuz bir din gibi küstah” (“so malapert as a splenetic religion”) değilse bile, hayatı zehir eden dinsizlik de aynı derecede inatçıdır.
Aynı zamanda Bacon, alıntıladığımız nükteli sözü kâğıda döktüğü zaman, felsefenin derinliklerinin insanlara hatırlattığı Tanrı’nın, onları dine yabancılaştıran sığ bir felsefeden hayli farklı olduğunu eklemeyi unutmuştur. Hakikaten de olgunlaşmış bir algı, zamanın akışının gelenek ve tutkunun hep beraber her işe bulaştığı çamurlu sularına kapılıp gidenler için daha iyi kavramlar üretemeseydi, çok yazık olurdu. Geleneksel kavramlar, uygun olduklarında, şair tarafından kullanılabilir, ancak ahlak kuramcısı bu kavramları arındırmalı, filozof ise çözündürmelidir. Hayatlarını kutsayanlar için son derece değerli olan ve o dini tanıyan toplum için gayet gerekli bir işlevi yerine getiren her bir din, mecburen diğer dinlerle uyumsuzluk gösterir ve muhtemelen kendisi ile çelişir. Bilim dalları mecburen işbirliği yaparlar, ancak diller gibi dinler de ister istemez rakiptirler. Bir insanın hangi dine mensup olacağı, en az hangi dili konuşacağı kadar tarihsel bir tesadüftür. Bir seçenek sunulan nadir zamanlarda, insan biraz zorlukla da olsa bir tercih yapabilir; ancak o zaman dahi sadece, ken…
Bu kitabı en uygun fiyata Amazon'dan satın alın
Diğerlerini GösterBurada yer almak ister misiniz?
Satın alma bağlantılarını web sitenize yönlendirin.
- Kategori(ler) Düşünce-Genel Felsefe
- Kitap AdıAklın Yaşamı
- Sayfa Sayısı280
- YazarGeorge Santayana
- ISBN9786258411485
- Boyutlar, Kapak13.5 x 21 cm, Karton Kapak
- YayıneviFol Kitap / 2022