Babam bu sabah odama geldi; oda kapısını çok kararlı bir hareketle arkasından kapadı ve çalışma masamın sandalyesine oturdu. Tuhaf bir görüntüydü bu, çünkü oraya hiç oturmaz, odama neredeyse hiç gelmez. Bir süre yatağımın üzerindeki posterlere baktı, beğendiğim şarkıcıların posterlerine. Lizzy ile benim fotoğraflarımıza ise özellikle uzun uzun baktı, bir arkadaşımın olduğu daha önce hiç dikkatini çekmemiş gibi. “Demek meşhur Lizzy bu,” dedi ve sadece “Lizzy” ya da “en iyi arkadaşın Lizzy” değil de “meşhur Lizzy” demesi hiç hoşuma gitmedi.
Benim adım Malvina. 1 Mayıs’ta on dört yaşında olacağım. Şimdi aylardan nisan. Daha iki hafta var. On dördümü doldurduğumda, bir er- kek arkadaşım olacak. Onun elini tutacak ve kollarında uykuya dalacağım. Annemle babam izin vermese de, partilere gidip dans edeceğim. Hep fikrimi söyleyeceğim ve üzgün yerine öfkeli olacağım. O kadar yüksek sesle bağırabileceğim ki, istersem herkes benden korkup kaçacak. Annemle babam da, büyükbabam da, herkes. Şimdi aylardan nisan ve ben on üç yaşındayım.
CUMA
Bir cuma günü, öğleden sonra gerçekleşiyor. Paskalya tatilinden önceki son cuma günü. Her cuma piyano dersine gitmem gerekir. Ardından da büyükbabama, çünkü kendisi aynı sokakta oturuyor, babam da orada beni bekler. Bazen ablam Anne de bekler beni ya da ağabeyim Paul, ama o benden altı yaş büyük ve üniversiteye gidiyor, bu yüzden eve pek sık gelmez. Annem beni asla beklemez, çünkü büyükbabama katlanamıyor, hele büyükannem öldüğünden beri hiç. O günden beri büyükbabamın ona daha da düşmanca davrandığını söylüyor ve bu yüzden artık onu ziyarete gelmiyor.
Paskalya tatilinden önceki bu son cuma günü, piyano dersinin nihayet bittiğine özellikle seviniyorum. Tatile girdik, öğleden sonra saat üç, güneş parlıyor ve ben koşarak sokağa çıkarken kazağımı başımın üzerine çekiyorum, hava o kadar sıcak olduğundan değil, baharın geldiğine karar ver- diğim için. Lizzy burada olsaydı daha da sevinirdim. Lizzy benim en iyi arkadaşım, her cuma beni piyano dersinden alır. Büyükbabamın yanında çok sıkılmayayım diye. En son haberleri paylaşır ya da ödev yaparız eh, çoğu zaman gevezelik eder ve ödev yapıyormuş gibi yaparız. Bugün Lizzy yok, çünkü okuldan hemen sonra kayak tatiline gitti.
Hatta herkesten bir saat erken çıkmasına izin verildi. Eskiden hep büyükannem kapıyı açar ve Paskalya tatilinden önceki son gün şöyle derdi: “Yine dondurma zamanı başlıyor.” Çünkü büyükannemde sadece yazın dondurma olurdu. Vanilyalı dondurma ve ayıcık şekerlemeleri. O öldüğünden beri dondurma hep var, bütün yıl ve tuhaftır, bu beni biraz üzüyor. Ama bugün üzgün değilim, keyfim yerinde; benim geldiğimi, tatile girdiğimizi ve çok neşeli olduğumu herkes hemen anlasın diye, büyükbabamın kapı zilini deli gibi çalıyorum.
Büyükbabam kapıyı açıp şöyle diyor: “İşte benim Malvina’m, en sevdiğim torunum.” Yanağına bir öpücük konduruyor ve yanından sıyrılarak geçip daireye giriyorum; büyükbabam öğleden sonra üçten itibaren şarap içtiğinden, hatta bazen yanında peynir yediğinden, daire hep şarap ve eski peynir kokar. Bu iğrenç peyniri burnumun dibine tutar ve ben tiksinerek yüzümü buruşturduğumda, gülmekten katılır. Bugün bir farklılık var, ama bunu ancak oturma oda kadar sıcak olduğundan değil, baharın geldiğine karar verdiğim için. Lizzy burada olsaydı daha da sevinirdim. Lizzy benim en iyi arkadaşım, her cuma beni piyano dersinden alır. Büyükbabamın yanında çok sıkılmayayım diye.
En son haberleri paylaşır ya da ödev yaparız eh, çoğu zaman gevezelik eder ve ödev yapıyormuş gibi yaparız. Bugün Lizzy yok, çünkü okuldan hemen sonra kayak tatiline gitti. Hatta herkesten bir saat erken çıkmasına izin verildi. Eskiden hep büyükannem kapıyı açar ve Paskalya tatilinden önceki son gün şöyle derdi: “Yine dondurma zamanı başlıyor.” Çünkü büyükannemde sadece yazın dondurma olurdu. Vanilyalı dondurma ve ayıcık şekerlemeleri. O öldüğünden beri dondurma hep var, bütün yıl ve tuhaftır, bu beni biraz üzüyor. Ama bugün üzgün değilim, keyfim yerinde; benim geldiğimi, tatile girdiğimizi ve çok neşeli olduğumu herkes hemen anlasın diye, büyükbabamın kapı zilini deli gibi çalıyorum. Büyükbabam kapıyı açıp şöyle diyor: “İşte benim Malvina’m, en sevdiğim torunum.” Yanağına bir öpücük konduruyor ve yanından sıyrılarak geçip daireye giriyorum; büyükbabam öğleden sonra üçten itibaren şarap içtiğinden, hatta bazen yanında peynir yediğinden, daire hep şarap ve eski peynir kokar. Bu iğrenç peyniri burnumun dibine tutar ve ben tiksinerek yüzümü buruşturduğumda, gülmekten katılır.
…
Bu kitabı en uygun fiyata Amazon'dan satın alın
Diğerlerini GösterBurada yer almak ister misiniz?
Satın alma bağlantılarını web sitenize yönlendirin.
- Kategori(ler) Roman (Yabancı)
- Kitap AdıKırmızı Başlıklı Kız Ağlıyor
- Sayfa Sayısı256
- YazarBeate Teresa Hanika
- ISBN9789944717946
- Boyutlar, Kapak12 x 18, Karton Kapak
- YayıneviOn8 Kitap / 2011
Yazarın Diğer Kitapları
Aynı Kategoriden
- Kağıttan Kentler ~ John Green
Kağıttan Kentler
John Green
Kendini ararken kaybolmanın ve yeni bir başlangıçla hayat ile aşkı keşfetmenin hikâyesi… Quentin Jacobsen tüm hayatını, maceraperestliğin kitabını yazmış Margo Roth Spiegelman’ı uzaktan severek...
- Eve Giden Uzun Yol ~ Michael Morpurgo
Eve Giden Uzun Yol
Michael Morpurgo
Savaş Atı kitabının bol ödüllü yazarı Michael Morpurgo’dan umut dolu bir arayış öyküsü: Eve Giden Uzun Yol 10 yaş ve üzerindeki her yaştan kitapseverin yüreğine dokunmayı...
- Finlay Donovan: Cinayetin Kitabı ~ Elle Cosimano
Finlay Donovan: Cinayetin Kitabı
Elle Cosimano
İki çocuklu bekâr bir anne olan Finlay Donovan’ın hayatı kaos içindeydi: Teslim tarihi yaklaşan kitabının tek satırı bile hazır değildi, çocukları evin altını üstüne...