“Periler, şölen ve dansa kadar insan yaşamının neredeyse her yönünü taklit etme eğilimleriyle çoğumuzun aşina olduğu daha ruhani hayaletlere pek de benzemezler. Bu, kısmen hayalet perinin yalnızca belirli bir tür peri olduğu gerçeğiyle açıklanabilir. Perilerin bizzat ölülerin ruhları olduğu meselesi de kesinlikle karmaşıktır. Bazıları için mesele sadece ölü olmak değil; ne zaman, nerede ve nasıl ölündüğü meselesiydi.”
Birçok film ve animasyonda izlediğimiz periler gerçekten sevimli miydi? 17. yüzyıl Avrupası’nda yaşayan insanlar için kesinlikle değildi. Dünyayı yok etme gücüne sahip olduğuna inanılan periler, musallat olduğuna inanılan evlerin terk edilmesine, insanların öldürülmesine yol açtı. Hayaletler, cadılar, kara büyüler gibi periler de 20. yüzyıla kadar insanların en büyük korkusu oldu.
Edebiyatta ve sanatta korku nedeni olan perilerin 20. yüzyıldan itibaren sevimli kahramanlara dönüşünü tarihsel bir çerçevede inceleyen Richard Sugg, akıcı üslubuyla bizi, bugünün kahramanlarının karanlık geçmişine bakmaya davet ediyor.
İçindekiler
Giriş 11
1
Kökenler, Görünüş, Yerler 19
2
Görülmeler, Toplantılar, İşaretler 50
3
Peri Tehlikeleri 101
4
Edebiyat ve Sanat 169
5
Peri Büyüsü: 1800’den Günümüze 214
Sonuç
Yeşil Sis 259
Kaynaklar ve İleri Okuma 276
Dizin 279
Giriş
Ekim ayınında sıcak bir öğlen vakti, porsuk ağacının koyu gölgesi, güçlü güneş ışığı bir akarsuyun killi kıyılarını beneklendiriyor. Hızla hareket eden şey, bir oraya bir buraya fırlıyor, kaybolan bir parlaklık gölgeden gölgeye ışıldıyor. Duraksıyor, devam ediyorum. Bu bir sincap mı? Yoksa bir yalıçapkını mı? Kuşkusuz yalıçapkını olsa ne tuhaf olurdu, çünkü yerel bir parktayım. Nehrin iki tarafı da hınca hınç insanla dolu. Yine de o sıcak gölgede, o ıssız arka yoldan bir ân için çıkan şey, hayvandan daha fazla ama insandan daha eksikti. Bir an için bir orman perisi gibi geldi bana. Bu bir düşünceden ziyade bir histi. Periler kafamın içine girmişti. Belki de her zaman oradaydılar.
Çocukluğun mağaralarının derinliklerinde gömülüydüler. Daha derinlerde, türümüzün çocukluğunun derinliklerindeydiler. Fakat bir zamanlar onlara inananları (sarsılmaz bir şekilde inandılar ve bu nedenle her gün ve her yerde onları gördüler, hissettiler, duydular ve varlıklarından şüphelendiler) dinleyerek onları yüzeye çıkarmak için çok çalıştım. Buradaki amacım, dünyayı onların gördüğü gibi görmenizi sağlamak. Bu, tam anlamıyla gerçekçi olacaksak eğer gerçekleştirilmesi imkânsız bir amaç elbette; hafıza kaybına yol açar, okuma yazma yeteneğinizi kaybetmenizi gerektirir; arabanızın anahtarlarını alıp etrafınızdaki yoğun sokakları peri tepelerine ve çayırlara ayırmaya mecbur eder sizi.
Yine de deneyelim. Benim karanlık ve din karşıtı hayalim bu: Perileri kafanızın içine sokmak ve sizi insanların kafalarına, gözlerinin arkasına götürmek. Bu insanlar için periler korkunç, şaşılası, tehlikeli ve göz alıcıydı. Ama yine de (eğitimli Hıristiyanların inandığı meleklerin ve şeytanların aksine) tam anlamıyla oradaydılar. Çivili çizmelerinizle her gün çiğnediğiniz çimenlerde itişip kakışıyor, şarkı söylüyor, aylaklık edip ziyafet veriyorlardı. Siz uykudayken kendilerini ısıttıkları kızgın fırınların üzerinde takılıyorlardı. Bir zamanlar insanlar perilere gerçekten inanıyordu. Üçüncü Bölümün sonunda bunun nedenini anlayabileceksiniz. Sonra (sizi uyarmalıyım) perilerin size bir daha asla aynı şekilde görünmediğini fark edeceksiniz.
Ama bu noktada ikna olmadıysanız size darılmam. Doğaüstü varlıklar arasında periler kadar saygısızlık gören çok az varlık vardır. Vampirler ve cadılar pek çok çarpıtmanın kurbanı oldular hatta hayaletler bile son zamanların komedi filmlerindeki rolleri yüzünden küçümsendiler. Peki, ya periler? Bir gün yeryüzünden koparıldığınızı hayal edin. Ovalanıp temizleniyorsunuz. Üzerinize aşırı koku sıkılıyor. Bir metre boyunda kaslı bir varlıkken on iki santimlik narin bir varlık oluyorsunuz. Parıltılı ve gökkuşağı tonlarına boyanıyorsunuz.
Bu hâlinizle ölümsüz hayatınızın geri kalanında küçük kızlara incecik bir asa sallamak zorunda kalıyorsunuz. Bir zamanlar insanlar sizden korktukları için cinayet işliyor veya sizden ölesiye korkuyordu. Soy ağacınız bizzat Zamanın sınırına kadar uzanıyordu; tarladaki veya mutfaktaki en küçük kazalardan dünyanın potansiyel yıkımına kadar her şeyin sebebi sizin gücünüzdü. Periler, bir zamanlar ağaç kökleriyle örülüydü. Gelgitlerde sallanıyorlar ve kıyı açıklarındaki büyülü bir adada herhangi bir insan toplumununki kadar karmaşık ve anlaşılması güç bir hayat sürüyorlardı. Şimdi gelin iki olağanüstü karşılaşma vasıtasıyla kendileriyle tanışalım.
1757 senesiydi. Bir yaz günü, öğle vaktiydi. Dört kişiydik. Biri benim kız kardeşimdi. Diğer iki kız da kardeşti.” Saygıdeğer Edward Williams, 24 Mart 1772 tarihli bir mektubunda böyle yazar. O zamanlar yedi yaşında olan Williams, o yaz sabahı Galler Denbighshire’de bulunan Bodvary bölgesinde Kaekaled adlı bir alanda “Lanelwyd evinin bitişiğindeki dikilitaşın yakınında” kızlarla oynuyordu.
Görülmeler, Toplantılar, İşaretler
Bir gün sabahın erken saatlerinde elinizde bir yumurta sepeti ile çok iyi bildiğiniz bir alandan geçiyorsunuz. Aniden ürküyorsunuz ve durmak için yana kayıyorsunuz. Yuvarlanıp düşerken yumurtaları havaya fırlatıyorsunuz. Oturduğunuzda derin bir nefes alıyorsunuz. Tabii ki yumurtaların çoğu kırıldı. Ama en önemlisi önceki gece tarlada ortaya çıkan peri halkasının üstüne basmamayı başardınız. Botanik bilimi, peri halklarının topraktaki olası birçok mantarın birinden kaynaklandığını artık ortaya koymuştur.
Bu mantar kimyasal değişiklikleri katalize eder ve nitrojen salar. Sonuçlar değişkenlik gösterir. Bazen çok parlak renkli küçük bir mantar halkası veya şapkalı bir mantar görebilirsiniz. Canlı bir çim çemberi, kahverengi veya solmuş bir daire görebilirsiniz. Bazı peri halkalarının çapının elli altmış metre olduğu göz önüne alındığında, tehlikeden asla şüphelenmeyip farkında olmadan piknik yapmış olabilirsiniz. Ayrıca bazı modern mantarların yüzlerce yıllık olduğunu da biliyoruz. Çevrelerindeki doğanın tüm detaylarına ve değişikliklerine çok dikkat eden insanlar için peri halkaları harika ve güçlü şeylerdi. Mantarlar (muhtemelen yenilebilir olanlar, onları toplamaya cesaret eden herkes için beklenmedik bir yiyecektir) sadece bir gecede ortaya çıkmıştı. Çimen, yeni canlı bir renkle basıldı ve en eski büyülü şekli olan daireyi aldı. Bu bir şey ifade ediyor olmalı. Belki de en açık şekilde bu perilerin orada dans ettiği anlamına geliyordu.
…
Bu kitabı en uygun fiyata Amazon'dan satın alın
Diğerlerini GösterBurada yer almak ister misiniz?
Satın alma bağlantılarını web sitenize yönlendirin.