Birazoku.com sitesinde de kitapların ilk sayfalarından biraz okuyabilir, satın almadan önce fikir sahibi olabilirsiniz. Devamı »

Yazar ya da yayınevi iseniz kitaplarınızı ücretsiz yükleyin!

Devletin Müritleri – Osmanlı Dünyasında Din ve Devlet İnşası
Devletin Müritleri – Osmanlı Dünyasında Din ve Devlet İnşası

Devletin Müritleri – Osmanlı Dünyasında Din ve Devlet İnşası

Kristin Fabbe

İmparatorluklar çağından ulus-devletler çağına geçişte pek çok yeni devlet kuruldu. Peki, imparatorluk mirasını ulus-devlete taşıyan dinî kurum ve seçkinler nasıl var oldu? Ulus-devletin seküler…

İmparatorluklar çağından ulus-devletler çağına geçişte pek çok yeni devlet kuruldu. Peki, imparatorluk mirasını ulus-devlete taşıyan dinî kurum ve seçkinler nasıl var oldu? Ulus-devletin seküler kurucuları ile geleneksel dinî seçkinler arasında egemenlik farklı biçimlerde tezahür etti. Kimi zaman dinî kurum ve seçkinler devlet tarafından içerildi kimi zamansa ikili yapılar biçimde özerkliğini korudu. Din ile devletin birbirini dışlamadan kurduğu bu karmaşık iktidar ilişkisi, sekülerleşme denilen çift başlılığın tarihini anlatır.

Kristin Fabbe, aynı imparatorluk mirasına sahip Türkiye, Yunanistan ve Mısır’ın farklı coğrafi ve tarihsel yapılar üzerinden sekülerleşme sürecini inceliyor. Bunu yaparken tarihsel ortaklıklara rağmen dinî kurum ve seçkinlerin devletin müridi mi, yoksa devletin ortağı mı sorusuna yanıt arıyor.

İçindekiler
Görsel Listesi 13
Tablo Listesi 14
Önsöz 15
Teşekkür 21
1
Giriş: Devletin Egemenliğini
Sağlama Mücadelesi ve Din
24
Devlet İnşası Sekülerleşme midir? 27
Din ile Devlet Arasındaki İktidar Düzenlemeleri 35
Osmanlı Sonrasının Farklı Güzergâhları 38
Kitabın Taslağı 47
2
Devletin Müritlerini Yaratmak 52
Kritik Öneme Sahip Alanlar: Eğitim ve Hukuk 53
Kilit Aktörler: Modernleştirici Reformlar ve Dinî Seçkinler 56
Devleti Genişletme Stratejileri 58
Kurumsal Yeniden Konuşlandırma 59
Kurumsal Katmanlaşma 61
Kısmen Kendi Safına Katma 62
Paralel Sistemler 63
El Koyma 64
Dinî Seçkinler, Kurumlar ve Bağlılıklar 65
Avrupa Sömürgeciliği, Dinî Heterojenlik, Uzmanlık 71
Kaynaklar ve Avrupa Sömürgeciliğinin Pratikleri 72
Dinî Heterojenlik 78
Mikro Mekanizmalar: Dinî Tepkiyi Anlamak 81
3
Osmanlı’nın İmparatorluk İzi ve Uluslararası
Bağlam
87
Osmanlı İdaresi ve Millet Sistemi 89
Sünni Dinî Müesses Nizam 95
Özerk Mezhepsel Topluluklar 103
Din ve Gündelik Hayat 108
Uluslararası Bağlam: Avrupa Modelleri, Osmanlı
Gerçekleri
111
Sonuç 118
4
Osmanlı’nın İlk Reformcusu: Kavalalı Mehmed Ali
Paşa Yönetiminde Mısır
122
Kavalalı Mehmed Ali Paşa’nın Ulemayı Kısmen Kendi
Safına Katma Stratejisi
123
Yeniden Konuşlandırma Stratejileriyle Değişen Rota 128
5
Devrimci ve İrredentist Yunanistan’da Dinî ve
Ulusal Olanı Sentezlemek
135
Yunan Reformcular ve Ortodoksluğun Müesses Nizamı 141
Devrim, Geçici Hükümetler ve Dinin Devlet Bünyesine
Dâhil Edilmesinin Sürdürülmesi
147
Kapodistrias’ın Yunanistanı 157
Naiplik Dönemi: Ayrışma ve Millileştirme 162
İrredentizm, Ortodoks Kilisesi’nin Yeniden Birleşmesi
ve Devletin Genişlemesi: Devlet Sınırlarının Ötesinde
İşbirliği
169
“Esaret” Altındaki Patrikhane 174
6
“Seküler” Devletin Dinî Kökenleri: Türkiye’de Dinî
Olan İle Ulusal Olanın Kutsal Sentezini Anlamak
180
Geç Dönem Osmanlı İmparatorluğu’nda Hukukun ve
Eğitimin Durumu
182
Tehdit Altındaki Sultan II. Abdülhamid ve Jön Türklerin
Yükselişi
191
Geç Osmanlı Döneminin Dinî Seçkinleri: Kimlik, Saikler
ve Tercihler
198
Kutsal Bir Sentez İnşa Etmek: Kitlelere ve Dinî Seçkinlere
Kur Yapmak
202
Birleşik Bir Dinî Cephenin Yokluğu 207
Genişleyen Bir Bölünme: Dinî Müesses Nizam ve 31 Mart
Vakası
212
Kendi Safına Katma Yoluyla Reformların Devam
Ettirilmesi: Baskı, Uzlaşma ve İşbirliği
219
Teşvikleri Anlamak: Dinî Seçkinleri Yeni “Devlet
Merkezli” Sisteme Yerleştirmek
225
Okullaşma: Dinî Seçkinlerin Yeni Bir “Seküler” Sistemin
Dayanağı Olmayı Sürdürmeleri
226
Mahkemeler: Dinî Seçkinlerin Devlet Adaletini (ve Dinî
Adaleti) Sağlaması
238
Din Bürokrasisini Kurumsallaştırmak 244
Cumhuriyetin Doğuşundan Sonra Baskı ve
Endoktrinasyon
254
Sonuç 258
7
Dinî Olan ile Ulusal Olanın Ayrışmasına Bir
Örnek: Mısır
262
Paralel Sistemlerle Reform: Dinî Seçkinlerin Yerinden
Edilmesi ve Kurumsal Parçalanmanın Ortaya Çıkışı
265
Eğitim: “Demagogların Üretilmesi” 267
Hukuk Reformu ve Şeriat Mahkemelerinin Daralan Yargı
Yetkisi
278
Mısır’da Kemalizm? 286
Karşı Tezler 296
8
Kutsal Sentezler, Dışlama Politikaları ve Liberal
Demokrasi İhtimalleri
301
Kutsal Sentezlerin Çeşitlilikle Yüzleşmesi 304
Zorunlu Göçe Dair Dinî Politikalar 306
Çam Arnavutları: Dosttan Müslüman Hasma 316
Din ve Mecburi İskân: Yunanistan’daki Makedonya
Bölgesindeki Slav Eksarhlığı’nın Etkisinin Zayıflatılması
320
Türkiye’de Dinî Sınıflandırma ve Ekonomik Ayrımcılık 324
Türkiye’nin Alevileri ve Kürtleri 328
Çağdaş Yunanistan’da Dinî Çoğulculuğun ve Siyasetin
Açmazları
332
Çağdaş Türkiye’de Dinî Çoğulculuğun ve Siyasetin
Açmazları
341
Türkiye’de Resmî İslam’ın Karşılaştığı Meşakkatler 348
Yurttaş Hakları ve Liberal Demokrasi İçin Bir Mekân 361
9
Sonuç 366
Kavrayışlar 373
Revizyonist Tarih 373
Devlet Oluşumu 376
Sekülerleşme 379
Değişim Yolları 380
Milliyetçilik 381
Hem Aşırılığa hem de Çöküşe Dayanıklı Ilımlı Toplumlar 383
Ek Bölüm: Türkiye’de Kutsal Sentez Sona mı Eriyor? 385
Kaynakça 395
Başvurulan Arşivler ve Kütüphaneler 395
Tarihi Dergiler ve Gazeteler 395
Çağdaş Gazeteler 396
Yayımlanmış Birincil Kaynaklar ve Diğer Birincil
Kaynaklar
396
İkincil Kaynaklar 399
Dizin 452

Görsel Listesi
1 Din ve devlet arasındaki iktidar düzenlemeleri 37
2 Genişleme stratejileri, iktidar düzenlemeleri ve devlet
egemenliği
71
3 “Deyim: ‘İti öldürüne sürütürler!’ Patrik Meletios
geldiği gibi gidiyor!”
177
4 “Cumhuriyet Makinesi: İrtica, manasını anlamadığı
asri makineye kendini kaptırdı!”
223
5 Geç Osmanlı’da ve erken Cumhuriyet Türkiyesi’nde
sınıflara göre haftalık din dersi saatleri
230
6 “Yenilenme fırtınası memleketteki köhne
müesseseleri kökünden yıktı!”
249
7 1924-1970 yılları arasında Diyanet İşleri
Başkanlığı’nın bütçesi
251
8 1927-1980 yılları arasında Diyanet İşleri
Başkanlığı’nın personel sayısı.
252
9 “Gericilerin sırtlarını dayadıkları gurup vakti
(günbatımı).”
256
10 1927-2016 yılları arasında Diyanet personelinin
sayısı
351
11 Diyanet’in toplam devlet bütçesinden (1924-2016)
yüzde olarak aldığı pay

Tablo Listesi
1 El Ezher’e Kayıtlı Öğrenci Sayıları 285
2 Mısır’da camilerin denetimi 291
3 1923-1997 yılları arasında İmam hatip
okulları ile bu okullardaki öğrencilerin sayısı
356
4 2002-2008 yılları arasında cinsiyetlere göre
imam hatip okulu öğrencilerinin sayısı
356

Önsöz

Pek çok araştırma gibi, bu araştırma da beklenmedik yerlerden ilham alarak ortaya çıktı. Bu kitabın arkasındaki fikirlerin bir araya gelmesi, aslında başka bir projedeki “başarısız başlangıcım” sayesinde oldu ve beni devletin seküler mahiyeti ve ulusal kimlik hakkındaki varsayımlarımı sorgulamaya zorladı.

Amacım, aslında basit olduğunu düşündüğüm bir soruya cevap bulmaktı: Yunanistan’da din ve devlet birbirlerini desteklerken, Türkiye’de neden böyle olmamıştı? Soru, birkaç nedenden dolayı bana ilginç (ve nispeten basit) geliyordu. Yüksek lisansım öncesinde, Yunanistan’da kâr amacı gütmeyen kurumlarda üç yıl çalışmış ve Yunan devleti ile Yunanistan Ortodoks Kilisesi arasında gözlemlediğim kurumsal birliktelikten [sinerji] oldukça etkilenmiştim. O sıralar ülkedeki papazlar, siyasetçiler ve yurttaşlar devletin verdiği kimlik kartlarından din hanesini kaldırmaya yönelik Avrupa Birliği esintili bir girişimi protesto etmek için sokaklara dökülüyorlardı. Naif görünse de, din hanesinin devletin verdiği belgelerde yer alması beni şaşırtmıştı. Daha sonraları, gayriresmî mülakatlar yaparak ülkeyi dolaşırken, din adamlarının maaşlarının devlet tarafından ödendiğini öğrenince şaşkınlığım daha da arttı. Aslında, din ve devlet birbirlerinden ayrılamaz görünüyordu.

Aynı dönemde ayrıca Türkçe öğrenip, Türkiye tarihi üzerine çalışıyordum. İlk bakışta Yunanistan’daki gözlemlerim, Türkiye’deki din-devlet ilişkileri hakkında okuduklarımla çelişiyordu. Türkiye’deki gazeteler, ordu destekli “derin devlet” ile din arasında on yıllardır süren çekişme hakkında sık sık abartılı manşetler atıyordu. Türkiye hakkındaki ikincil literatür de, devletin açıkça “seküler” mahiyetini vurguluyordu. Birçok yorumcu, ılımlı İslami siyasi partilerin veya “dinî gericilerin” artan popülaritesinin “devletin laiklik ilkesine” yönelik potansiyel tehdidinden açıkça yakınıyordu. Tüm bunlardan anladığım kadarıyla, Türkiye’de din ve devlet azılı düşmanlardı.

Yunanlar ile Türklerin dine yaklaşımlarını araştırmak için yaptığım ilk saha ziyareti sırasında, bu tür farklılıkları açıklama potansiyeline sahip bir dizi uygun varsayımla donanmış durumda olduğumu düşünüyordum. Fakat çabucak fark ettim ki aslında hiç de hazırlıklı değildim, zira hem temel sorum hem de tümdengelime dayalı yaklaşımım büyük ölçüde hatalıydı. 2006’da Türkiye’de geçirdiğim ilk yazda, Ankara ile İstanbul’daki cami imamlarıyla bilgilenme amaçlı bir dizi görüşme gerçekleştirdim ve onların da Yunan meslektaşları gibi devletten maaş aldıklarını öğrendim. Bu bilgi beni, Türkiye’nin Diyanet İşleri Başkanlığı’ndan birkaç temsilciyle görüşme yapmaya yöneltti ve burada aynı temanın farklı varyasyonlarını defalarca duydum: Din ve devlet, resmî açıdan ifade etmek gerekirse, ulusal birliği ve kolektif ahlakı güçlendirmek için birlikte çalışıyordu.

Bir sonraki farkındalığım, Yunanistan ile Türkiye arasında gerçekleşen ve iki ülkenin de nüfuslarını homojenleştirmeye ve sadık yurttaşlar yaratmaya çalıştığı zorunlu nüfus mübadelesine maruz kalmış kişilerle yapılan yüzlerce görüşmenin dökümlerini incelerken ortaya çıktı. İlk araştırma girişimimin başarısızlıkla sonuçlanmasının yarattığı hayal kırıklığıyla, din konusundan vazgeçip, Yunanistan ile Türkiye’de zorunlu göç ve ulus devlet inşası siyasetini incelemeye karar vermiştim. Konuyla ilgili çok sayıda çalışmadan öğrendiğim kadarıyla milliyetçilik, egemenlik kavramına dayanan “seküler” bir ideolojiydi ve dolayısıyla açıkça modern bir fenomendi. Benedict Anderson’ın sözleriyle, “dinî düşünce türlerinin alacakaranlığıyla milliyetçilik çağının şafağının” ortaya çıkışını bulmayı umuyordum.1 Fakat okuduğum mülakat dökümlerinde zaman içerisinde gördüğüm şey, din konusunu araştırma kapsamından çıkarmamın hiç de anlamlı olmadığıydı.

Hem Yunanistan’da hem de Türkiye’de, devlet himayesindeki zorunlu göçleri duyurmakla, denetlemekle ve kolaylaştırmakla görevli kişiler genellikle dinî yetkililerdi. Devlet yetkilileri, görüşülen kişilerin dinî bir çatışma ya da bir şiddet geçmişi bildirmedikleri bölgelerde bile, hakiki “yurttaşları” zorunlu göçe maruz kalacak kişilerden ayırmak için sürekli olarak dinî kimliği kullanıyordu. Başka bir deyişle, bu iki “seküler” ulus devlet, yurttaşlarını ve düşmanlarını tanımlamanın yanı sıra, otoritelerini pekiştirmek için faal biçimde dinî kimlik belirteçlerini kullanıyordu. Artık fark etmeye başladığım üzere, devlet merkezli dinlerin yanı sıra dinî gelenek ile modernin bir sentezine dayanan yeni kolektif kimlik biçimlerini yönetmek ve üretmek için kurulan yeni kurumlara ilham veren dinî düzenlemelerle, devlet oluşum süreci birbirleriyle örtüşmekteydi.

Zorunlu göçe maruz kalan kişilerin mülakat metinlerini okumam, bu projeyi önemli ölçüde şekillendiren diğer birkaç noktayı daha ortaya çıkardı. İlk olarak dökümler, dinî seçkinlerin ve kurumların gündelik hayatın idaresindeki önemini ortaya çıkararak, bölgedeki modern devlet inşası süreçlerine ilişkin tarihsel analizimde, Osmanlı idare biçimlerinin mirasını hesaba katmam gerektiğini açıkça ortaya koydu. Böylece daha genel olarak, eski Osmanlı coğrafyasında devlet inşası ile dinî seçkinler, dinî kurumlar (okullar, mahkemeler, vakıflar ve ibadethaneler) ve dinî bağlılıklar (bireysel ve toplu dindarlık ve kimlik biçimleri olarak nominal dinî bağlılıklar) arasındaki ilişkiyi incelemeye karar verdim. Dinî seçkinlere, kurumlara ve bağlılıklara odaklanmam beni, dinin modern ulus devletin genişlemesiyle ilk kez karşılaştığı zaman olan eğitim ve hukuk kurumları reformlarına dair zengin bir tarihsel literatüre ve arşiv kaynaklarına yönlendirdi ve bahsi geçen reformlar çalışmamın merkezi hâline geldi.

Devlet inşası ve din arasındaki tarihsel ilişkiye olan akademik ilgim, konunun güncel önemini ve uygunluğunu pekiştiren Ortadoğu’daki siyasi gelişmelerle aynı zamana denk geldi. Hem 2003’te ABD’nin Irak’ı işgalinin, hem de 2011’de birkaç Arap diktatörlüğünün çöküşünün ardından, bir dizi politika uzmanı, bölgedeki ihtilaflı devletlere yönelik bir geçiş ve yeniden inşa süreci için geçerli bir plan olarak “Türkiye modelini” savunmaya başladılar. Bir model olarak Türkiye’yi temel alma fikri, aslında daha önceleri de gündeme gelmişti. Örneğin Sovyetler Birliği’nin dağılmasının ardından, Orta Asya Cumhuriyetlerinde devlettoplum ilişkilerini yapılandırmanın ideal yolu olarak “Türkiye Kalkınma Alternatifi” ortaya atılmıştı.2 Her iki durumda da politikacılar (yalnızca Batılı olanlar değil), yüksek refah düzeyine, derinleşen demokratik kurumlara, toplumsal istikrara ve yurttaşlık dinamizmine sahip “seküler” ve Batı dostu bir devlet olarak Türkiye’yi örnek bir ülke olarak gösterip, Türkiye “yolunu” savunmuşlardı.

Türkiye’deki daha yakın tarihli siyasi istikrarsızlık ve demokratik gerileme, pek çok insanı diğer ülkelerin Türkiye’nin izinden gitmesi gerektiği fikrinden vazgeçirdi. Daha yakından incelendiğinde (ve bu kitaptaki Türkiye ile diğer Ortadoğu ülkelerine dair tezlerimin netleştireceği üzere), Türkiye’nin bir model olabileceği hatta olması gerektiği fikri, bir dizi çelişkiyi ve zorluğu ortaya koyup şöyle bir soruyu gündeme getirir: Din-devlet düzenlemeleri söz konusu olduğunda Türkiye tam olarak nasıl bir modeldir? Aslında anayasasındaki laiklik ilkesi sebebiyle resmî açıdan seküler olmasına rağmen, Türk devleti dine karşı hiçbir zaman tarafsız olmadığı gibi, hiçbir şekilde bir “İslam devleti” de olmadı. Türkiye’de çoğu zaman yanlış anlaşılan din ve devlet arasındaki iktidar düzenlemesi, dinin merkezî bir bürokrasi aracılığıyla devlet tarafından yönetilmesini ve dinî ve ulusal olanın, düşünsel ve idari bir sentez şeklinde kaynaştırılmasını içerir. Bu düzenleme, çeşitli…

Eklendi: Yayım tarihi

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

  • Kategori(ler) Tarih Türk-Osmanlı
  • Kitap AdıDevletin Müritleri - Osmanlı Dünyasında Din ve Devlet İnşası
  • Sayfa Sayısı456
  • YazarKristin Fabbe
  • ISBN9786258242416
  • Boyutlar, Kapak13.5 x 21 cm, Karton Kapak
  • YayıneviFol Kitap / 2023

Yazarın Diğer Kitapları

Bebhome Kahve

Aynı Kategoriden

Haftanın Yayınevi
Yazarlardan Seçmeler
Editörün Seçimi
Kategorilerden Seçmeler

Yeni girilen kitapları kaçırmayın

Şimdi e-bültenimize abone olun.

    Oynat Durdur
    Vimeo Fragman Vimeo Durdur