Birazoku.com sitesinde de kitapların ilk sayfalarından biraz okuyabilir, satın almadan önce fikir sahibi olabilirsiniz. Devamı »

Yazar ya da yayınevi iseniz kitaplarınızı ücretsiz yükleyin!

Aşkı Kalem Yazmaz Ki Kitapta Bulasın
Aşkı Kalem Yazmaz Ki Kitapta Bulasın

Aşkı Kalem Yazmaz Ki Kitapta Bulasın

Ferhat Atik

Aşk, bir kalbe girerse, orada başka bir şeye yer bırakmaz. Şems-i Tebrizi, Mevlana’nın okuduğu kitabı nezaketle elinden alır ve hiç tereddüt etmeden avluda bulunan…

Aşk, bir kalbe girerse, orada başka bir şeye yer bırakmaz.

Şems-i Tebrizi, Mevlana’nın okuduğu kitabı nezaketle elinden alır ve hiç tereddüt etmeden avluda bulunan su dolu havuzun içerisine atar. Mevlana şaşkınlık içindeyken Şems’in ağzından şiir gibi sözler dökülür:

“Aşkı kalem yazmaz ki kitapta bulasın…”

O anı sadece onlar yaşamaz. Yüzlerce yıldır biz de yaşamaktayız. Okuduğun kitaba, yaşadığın an gibi kalbini ver. Ver ki o da sana taşıdığı tüm sırlarını versin.

Hadi şimdi bu niyetle ilk sayfayı aç.

Hoş geldin.

IÇINDEKILER

GIRIŞ / 9
Benim Tasavvufum / 11
İlk Adım: Önyargılardan Arınmak / 14
Süreklilik / 17
Sevgi Dili ile Anlatmak / 19
Mülk Allah’ındır / 20
Akış / 22
Dört Kapı / 24
Önce Dini Kurallar / 28
Hatıra Tek Ayakkabı / 29
Makamlar / 31
Amaç Makamlara Ulaşmak Değil / 40
Tasavvuf Ne Değildir? / 42
Gelişimi Sürekli Kılmak / 44
“Ben” ve “Keşke” Dememek / 45
İçinizdeki Denetimci / 48
Perhizkâr / 50
Aşk: Sarmaşık / 52
Nasıl Arınacağız? / 54
Teslimiyet / 56
İyi Ahlak / 59
Denetleme Mekanizması / 62
Değişme / 64
İyilik / 67
Okulların Görevi / 69
Eleştiri / 71
Duygu ve Davranışları Yönetebilmek / 75
Kul Hakkı Tehlikesi / 77
Affetme Süreci / 79
Pollyannacılık / 81
Neden Affedeceğiz? / 83
Tasavvuf Gidenleri Getirmez / 86
Affetmenin Adımları / 89
Tövbe / 93
Tövbenin Türleri / 95
İstiğfar / 97
Tövbe Makul Olmalı / 101
Sadaka / 104
İnançlar ve İslam’ın Doğduğu Yer / 106
Allah’ın Varlığı / 110
Evren Kılavuzu / 116
Bir Olmak / 119
Tanrı, Yaratılmamış Olandır / 121
İyi de Kötü de Bu Evrenin İçinde / 124
Allah Tevazu Örneği Veriyor / 125
Adalet / 128
Betimlemeleri Doğru Anlayın / 131
Tanrı’yı Hatırlamak / 134
Evrenin Yaşı / 137
İnsanın İçindeki Enerji / 139
Kader Deyince / 141
Hakikat ve Teslimiyet / 144
Allah’ı Anlamak / 147
Kavuşma Yolculuğu / 151
Yas Tutmak / 154
Yas Sürecinin Aşamaları / 156
Kültürel Farklılıkların Etkisi / 160
Yas İçin İdeal Süre / 162
Toplumsal Yasların Bitmesi Daha Zordur / 164
Acı Tamamen Geçmez / 165
Sağlık ve Anılar da Önemli / 168
Tasavvufta Yas / 171
Bağlantılı Nesneler / 176
Yas Sürecinde Kendini Rahatlatma Yolları / 179
Yas Ne Zaman Sorun Haline Gelir? / 183
Ne Kadar Uzarsa O Kadar Geç Biter / 185
İşaretler / 187
Evrenin Dili / 192
Ego, Hastalıklarını Sizden Saklar / 195
Algıda Seçicilik / 199
Bir İş Biter Başkası Başlar / 201
Hemen Olsun! / 204
Pür Nefes / 208
Karşıdan Yansıyanlar / 209
Durmayı Bilmek / 212
Öz Birey Olmak / 216
Bir Enerji Geliyorsa / 220
Geçmişte Bırakmak / 222
Farkındalık Boyutu Artarken / 225
Düşmez Kalkmaz Bir Allah / 227
Status Quo / 230
İnsanlar Değişmez Ama… / 233
Hepimizin Bildiği Sır / 235
Yan Etkiler / 238
Coğrafya Sizi Etkiler / 242
Rüyalar / 244
Rüyalar ve Büyük Sır / 249
Rüyalar Gerçek Olsa / 252
Bakış Açısı / 256
Reenkarnasyon / 262
Boyutlar ve Sicim / 267
Aradığınız ve Bulduğunuz / 269
Bütünlenme / 274
Tekâmülde Kendini Eğitmenin Önemi / 277
Kontrolsüz Grupların Tehlikesi / 280
Sebepsiz Yasak Olmaz / 282
Son Durak Değil / 284
Dua / 288
Aşkı Kalbimle Yazdım: El Vedud Sırları / 291
Efendimiz’den 9 Nasihat / 293
KAPANIŞ / 295

GIRIŞ

Temelde, evrenin büyüklüğüne bakarsanız, insanın onun içinde ne kadar küçük bir canlı olduğunu görürsünüz. Hatta sadece Samanyolu Galaksisi’ni bırakın, Dünya gezegeni ile karşılaştırıldığımızda bile, mikroskopla dahi görülmemize imkân olmayacak kadar küçük varlıklarız. Öte yandan bir bakteri, bir virüs için ise muhtemelen Samanyolu Galaksisi kadar büyük görünüyoruz olsa gerek… Görecelilik meselesi… Allah’ın yarattıkları içinde çok müstesna bir yerde olduğuna inandığımız insan, bu nedenle hem çok anlaşılır hem de çok anlaşılmaz bir canlı… Evrenin bir yerinde biz insanlar, her insanın içinde ise bir evren var. Bu kadarla sınırlı da değil, fiziksel bedenimizin yanında bir de “varlığımızı” idrak ettiren bir yanımız daha var ki asıl kafa yorduğumuz, üzerine düşündüğümüz ve muhtemelen yüzyıllardır insanların düşündüğü ve daha da düşünmeye devam edeceği mesele de burası… Her insanın içinde, derinliklerinde bir evren yatar.

Bu evrenin labirenti andıran karmaşık koridorlarında yol bulmak kolay değildir. İnsanın derinliklerine inildikçe hem en basit hem de en karmaşık yapılarla karşılaşırız. Belki de bu nedenle insanlar, günlük yaşamda ne olursa olsun, ne kadar sistemli ve yalınlaşmış bir hayat yaşarlarsa -10- Ferhat Atik // Aşkı Kalem Yazmaz ki Kitapta Bulasın yaşasınlar, yine de içlerindeki labirentlere yönelmeyi, burada ilerlemeyi, keşfetmeyi bırakamıyorlar. İnsana insanı anlatan, insana yaşamı kolaylaştırmayı ve anlamlı hale getirmeyi hedefleyen tasavvuf da bu insanın derinliklerindeki seyahatin pusulalarından biri. Bu kitabımızda, tasavvuftan yola çıkarak, yine insanlara faydalı olabilecek bilgi birikiminden kırıntılar vermeye çalıştık. Bilgi, sonu olmayan bir birikim ve her insan, onun hem üreticisi hem de kullanıcısı. Yaşadıkça bilgiyi üretiyor, buldukça onu kullanıyoruz. Bilgi, öyle kıymetli ki bir kırıntısı bile heba edilmemeli. Bu kitapta da naçizane, bulabildiğimiz her bir kırıntıyı sizin için derledik. Diliyorum ki sizin için, bizim için ve bütün için hayırlı olsun. Aşk ile…

Benim Tasavvufum

“Şükretmek, en büyük olumlamadır. Olumlama ise, tüm
kararlarımızın sonucunu, mutlulukla karşılayabilmektir.
Hayat böyle daha güzel.” 

Tasavvufun çok fazla tanımı vardır ancak son zamanlarda insanlara en iyi gelen tanımıyla başlamak belki de en iyisi olacak. Tasavvuf, İslam’dan çok önce var olan, binlerce yıldır insan hayatında yer bulan fakat en etkili gücünü İslam’la bulmuş bir hayata bakış açısıdır. İnsanlar olarak kendimize ait şeyleri değiştirmek zor olsa da değişimin önemini biliriz. Bilinçaltımız, egomuz ya da bir başka deyişle nefsimiz, bizi bulunduğu yerde tutmaya, değişmeyen biri olmaya zorlar.

Biz de nefsin elinden kurtulmaya, onunla yaşarken ona rağmen kendimizi olumlu yönde değiştirmeye çalışırız. Biliriz ki nefsin varlığı da sebepsiz değildir. Onun da bir misyonu, bir varoluş sebebi vardır. Tasavvufa yönelen, sufiliği tercih eden insanlar, yaratılışın ilk adımı olan “Beni bil!” anlayışından hareket ederler. Kimdir bunu emreden? Yaratıcı: Allah (c.c.)… Sufiler için onun yolunda gitmek, hayatın anlamıdır. Yaşanan her şeyin temelinde yüce yaratıcının etkisi olduğunu bilir, ona teşekkür etmeleri gerektiğinin bilinciyle yaşarlar.

Teşekkür makamı, zavallı dünya hayatına gerekli mutluluğun dozunda alınabilmesini sağlar. Bu yolda ilerlemekte olan insanın bileceği en önemli şey ise tezkiye, yani arınmadır… Sufiler, bunu ney ile anlatırlar. Doğup büyüdüğüm ülkem Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC), ney yapımında kullanılan en iyi kamışların yetiştiği yedi ülkeden biri olarak bilinir. Kamışlar, sıradan bir derenin, sıradan bir suyun içinde büyür. Düz olması gerekir ve ona yapılan ilk işlem, köklerinden koparılmasıdır. Tutunduğu, bağlı olduğu şeyleri bırakarak işe başlar. Bunu insan olarak düşünürseniz, dünya hayatında tutunduğumuz, “bırakamam” sandığınız şeylerden kopmayı ifade eder.

Bu kopuşu, dünya hayatından elini eteğini çekmek, eş, dost, ahbaptan ayrılmak, inzivaya çekilip sosyal yaşamdan kaçmak olarak düşünmemek gerekir. Tabii ki insan olarak etrafınızda insanlar, dostlarınız olacaktır. Burada köklerinden kopmakla kastedilen, onlarla olan ilişkilerinize yönelik bir düzenlemeyi ifade eder. Deyim yerindeyse, “arkadaş olmayı” bırakmak değil, “arkadaşa bağımlılığı” bırakmaktır.

Yalnız kalmak, inzivaya çekilmek değil, yaşamın gerçek anlamını unutmadan yaşamaktır. Yoksa, dostluklar da, aile de, arkadaşlar da, sosyal bir yaşam içinde olmak da çok kıymetlidir. Ney, köklerinden ayrılır ve sonrasında içinden hava geçebilmesi için bütün halkaları temizlenir. Ardından ilk hava gelir; bir ucundan girer, diğer ucundan çıkar. Bu, Allah’ın kendi ruhundan insanlara üflemesini simgeler.

Bir parça toprak idik ve onun üflemesiyle can bulabildik. Sonra bir şekillendirme süreci başar. Üzerinde delikler açılır, bekletilir, ısıtılır, soğutulur, tekrar ısıtılır, tekrar soğutulur ve düzeltilir. Bunu dünyada bir insanın eğitilmesi, kimi zaman olumsuz, kimi zaman güzel olaylarla terbiye edilmesi, gelişmesi ve olgunlaşması gibi düşünebilirsiniz. Sonunda fazlalıklar alınır ve ney, en ideal şekline kavuşur. Bembeyazdır ama yıllarca üflenecek ve simsiyah bir renge dönüşecektir. Bu da insanların çektiği çileyi temsil eder ve sonunda insan kemale erer. Bu örnekte anlatılmak istendiği gibi, tasavvuf size dertsiz bir hayat sağlamaz. Tasavvufta aranan dertsiz, tasasız bir hayat değildir. Derdinizle başa çıkmayı anlatır. Kaygınızla baş edebilmeyi, derdinizi, kaygınızı yönetebilmeyi öğrenmenizi hedefler.

İlk Adım: Önyargılardan Arınmak 

“Yargıda adalet mümkündür, ancak önyargı adalet içermez.”

Sufilerin arındığı ilk şey, önyargılardır. Basit ve kolay bir durum değildir ama yapılması zordur. Hayat boyu oluşturduğunuz yargılar, edindiğiniz önyargılar, son nefesinize kadar size eşlik edecektir. Fakat tasavvuf yoluna girdiyseniz, ilk bırakmanız gereken budur. Biraz kendinizi gözlemlediğinizde fark edeceksiniz ki hayatınız boyunca bilgi edinmeden fikir edindiğiniz epeyce konu vardır. Bunlar, sizde önyargı oluşturmuş, böylece birçok konu ve kişi hakkında kalıplaşmış bazı düşünceler sizi esir almıştır. Bu önyargılardan kurtulmak için tasavvuf, yüce yaratıcıyı anmanızı ister. Allah’ı düşünmek, önemli adımlardandır çünkü yargılayacağınız, önyargılı davranacağınız her insan, her mahluk, Allah (c.c.) tarafından yaratılmıştır. Allah’ın varlığıdır onlarda tecelli eden. Mademki böyle, önyargı aslında kime karşı yönelmiştir? Temelde Ahmet’e, Mehmet’e değil, onu yaratana karşı önyargılısınızdır. Tasavvuf, bu nedenle önyargıları bırakmanızı şart koşar. Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed’den (s.a.v.) filozoflara kadar hemen herkesin dile getirdiği bir gerçeği hatırlayalım: Mutluluk, her gün yeni bir şey öğrenmektir. Bu nedenle Peygamber Efendimiz, “İki günü eşit olan zarardadır…” buyurmuştur.

Öğrenmek, yeni bir bilgi edinmek, insanı mutlu eder çünkü hayatımıza bir şey katar. Aldığınızı hayatınıza yansıtabildiğinizde mutlu olduğunuzu görürsünüz. O bilgiyi alır ve kullanırsınız. Eğitimin temeli de budur. Yani size bir şey ezberletmek değil, hayatınızda kullanacağınız bir bilgi vermektir. Cehalet de okula gitmemek değil, öğrendiklerini yaşama katamamaktır. Diğer türlü zaten o faaliyet eğitim olmaz. Nitekim, diploması olan herkesin eğitimli olmadığını bilirsiniz. Mesela bir kişi profesördür ancak eşine şiddet uygulamaktadır. Onun eğitimli olduğu söylenebilir mi? Bir şeyi öğreniyorsanız, bu, hayatınızda bir şeyi değiştirmelidir ve mümkünse, olumlu yönde olmalıdır. Yoksa olumsuzluklar, karakteriniz haline gelmeye başlar.

Uzmanlar, bir çocuğun karakterinin yedi yaşına kadar oluştuğunu söyler. Çocuk doğar, çevresinden konuşma, yürüme, beslenme gibi temel becerileri öğrenir; bunun yanı sıra onun kişiliğini oluşturacak temel kodları da ailesinden başlayarak çevresinden alır ve yedi yaş civarında, belirli bir karaktere kavuşmuş olur. Atalarımızın “Yedisinde neyse, yetmişinde de odur” dediği durum aslında budur… Eğer o yaşta kıskanç ise hayatı boyunca kıskanç olacak, kavgacıysa kavgacı olarak yaşayacak, olumlu bakış açısına sahip olabiliyorsa, huzurlu görünüyorsa öyle devam edecektir. Bunu değiştirebilecek tek şey ise eğitimdir. Okul, bu noktada devreye girer. Onu aileden başlayarak şekillendirmek, olumlu düşünen, huzurlu yaşayan ve diğer insanlara zarar vermeyen bir birey haline getirebilmek adına eğitim verilir. Eğitimin amacı, bir karakter değişikliği yapmak değildir. Herkesin karakteri zaten oluşmuştur ama bunu doğru şekilde kullanmayı öğretmek amaçtır.

Eklendi: Yayım tarihi
  • Kategori(ler) Tasavvuf
  • Kitap AdıAşkı Kalem Yazmaz Ki Kitapta Bulasın
  • Sayfa Sayısı296
  • YazarFerhat Atik
  • ISBN9786254419683
  • Boyutlar, Kapak13,5 × 21 cm, Karton Kapak
  • YayıneviDestek Yayınları / 2023

Yazarın Diğer Kitapları

  1. Oyuncak Araba ~ Ferhat AtikOyuncak Araba

    Oyuncak Araba

    Ferhat Atik

    Laubali Hiç olmayanından aşk, her şeye Sensizliğine demleniyor laubali Sersefillerde yine Nemli gözlere tutulmamış sözler Sevgisiz ve yağmur almış yine sensiz sana aşk Ağızla...

  2. Kıbrıs’ın Öncü Türk Kadınları ~ Ferhat AtikKıbrıs’ın Öncü Türk Kadınları

    Kıbrıs’ın Öncü Türk Kadınları

    Ferhat Atik

    Yaşamın her evresinde kadının hayata kattığı değer tartışılmaz derecede estetiktir, güçtür, dünyanın döngüsünde eksikliği göze alınamayacak bir ihtiyaçtır. Tarihin eski zamanlarında erkek egemenliğinin kas...

  3. Kalbinde İyilik Biriktirenin Yolu Hep Açıktır – Şems-i Tebrizi ~ Ferhat AtikKalbinde İyilik Biriktirenin Yolu Hep Açıktır – Şems-i Tebrizi

    Kalbinde İyilik Biriktirenin Yolu Hep Açıktır – Şems-i Tebrizi

    Ferhat Atik

    “Ey insan! Kafdağı kadar yüksekte olsan da, kefene sığacak kadar küçüksün. Unutma, her şeyin bir hesabı var, üzdüğün kadar üzülürsün.” Şems-i Tebrizi’nin adı, Mevlana...

Men-e-men Birazoku

Aynı Kategoriden

Haftanın Yayınevi
Yazarlardan Seçmeler
Editörün Seçimi
Kategorilerden Seçmeler

Yeni girilen kitapları kaçırmayın

Şimdi e-bültenimize abone olun.

    Oynat Durdur
    Vimeo Fragman Vimeo Durdur