Neredeyse çeyrek asır önce kadınlar, erkeklerle ve aşkla ilgili acılarından dolayı
bir çıkış aramak için Kadın Çok Severse adlı kitaba yöneldiler.
Çoğumuz en az bir defa çok sevmişizdir ve bu, hemen hemen hepimizin hayatında tekrarlanan bir konu olmuştur. Bazılarımız sevgililerimize ve ilişkilerimize o kadar kafayı takarız ki neredeyse işlev göremez hale geliriz. Bazılarımızsa her şeyi inkâr ederek aşkı, korkuya çeviririz…
İlginç ve yaşanmış öykülerden oluşan Kadın Çok Severse, özellikle kadınlar için yazılmış bir kitap. Çünkü çok sevmek aslında kadınsal bir olgudur. Erkeklerle ilişkilerinde kendilerine zarar veren davranışlar sergileyen kadınlara bunu fark ettirmek, bu davranışların kaynağını anlamalarını sağlamak ve hayatlarını değiştirmek için gerekli olan araçları onlara vermek amacıyla yazılan kitapta her kadın kendinden bir şeyler bulabilir…
Önsöz
Âşık olmak acı çekmek anlamına geliyorsa eğer ve en yakın arkadaşlarımızla konuş m al arı m iz o, onun problemleri, onun düşünceleri, onun duyguları hakkındaysa ve neredeyse bütün cümlelerimiz “o…” diye başlıyorsa, çok seviyoruz demektir.
Karşımızdaki erkeğin mutsuz geçen çocukluğundan kaynaklanarak onaya çıkan aksiliklerini, huysuzluklarını, umursamazlıklarını ya da eleştirilerini hoş görüp onun terapisti olmaya kalkışıyorsak, çok seviyoruz demektir.
Eğer kişisel yardımla ilgili bir kitap okuyup ona yardımcı olabileceğini düşündüğümüz bütün paragrafların altını çiziyorsak, çok seviyoruz demektir.
Onun temel karakteristik özelliklerinden, değerlerinden ve davranışlarından hoşlanmıyorsak ama yine de yeterince çekici ve sevgi dolu olursak bizim için değişmek isteyebileceğini düşünerek ona katlanıyorsak, çok seviyoruz demektir.
Eğer ilişkimiz duygusal sağlığımızı, hatta belki de fiziksel sağlığımızı ve güvenliğimizi tehlikeye atıyorsa, çok seviyoruz demektir.
Bütün acısına ve tatminsizliğine rağmen, yakın ilişkilerin öyle “olması gerektiğine” inanmamızdan kaynaklanan çok sevme yaklaşımı, birçok kadının başından geçen bir deneyimdir.
Çoğumuz en az bir defa çok sevimsizdir ve bu hemen hemen hepimizin hayatında tekrarlanan bir konu olmuştur. Bazılarımız sevgililerimize ve ilişkilerimize o kadar kafayı takarız ki neredeyse işlev göremez hale geliriz.
Bu kitapta kendilerini sevecek birini arayan birçok kadının neden sonunda sağlıksız ve sevgisiz partnerler bulduklarını inceleyeceğiz. Ve bizim ihtiyaçlarımıza karşılık vermemesine rağmen ilişkilerimizi bitirmekte neden zorluk çektiğimizi araştıracağız. Partnerimiz uygunsuz, ilgisiz ya da ulaşılamaz olduğunda yine de ondan vazgeçemiyorsak hatta bu durumda onu daha çok istiyor ve ona daha da çok ihtiyaç duyuyorsak aşkımızın aşırı sevgiye dönüşmekte olduğunu göreceğiz. Sonunda aşk isteğinin, aşka olan arzumuzun, hatta aşkımızın kendisinin bir bağımlılığa dönüştüğünü anlayacağız.
Bağımlılık ürkütücü bir kelimedir. Kollarına iğne enjekte eden eroinmanlar hiç şüphesiz kendilerine zarar veren insanları akla getirir. Bu kelimeyi sevmeyiz ve bu kavramı erkeklerle olan ilişkimizde uygulamak istemeyiz. Ama birçoğumuz “erkek bağımlısı” olmuşuzdur ve diğer bağımlılar gibi bundan kurtulmaya başlayabilmemiz için Öncelikle sorunumuzun ciddiyetini kabul etmemiz gerekir.
Eğer bir erkeğe saplantınız olmuşsa, bu saplantının özünde aşk yerine “korku” olduğunu belki de fark etmişsinizdir. Böyle seven bizler aslında korku dolu oluruz; yalnızlık korkusu, sevilmeye ve değer verilmeye layık bulunmama korkusu, görmezden gelinme, terk edilme, mahvedilme korkusu. Saplantımız haline gelen bu erkeğin, korkularımızla baş edebileceğini umut ederek ona sevgimizi veririz. Oysa geri almak üzere vermekte olduğumuz bu sevgi hayatlarımızı yönlendiren güç haline gelir ve korkularımızla birlikte saplantımız da derinleşir. Taktiğimiz işe yaramadığı için daha çok çabalar, daha da çok severiz. Çok çok severiz.
Birkaç yıl alkol ve uyuşturucu madde bağımlılarının danışmanlığını yaptıktan sonra “çok sevme” olgusunun öncelikle belli düşünceler, duygular ve davranışlar sendromu olarak ortaya çıktığını fark ettim. Bağımlılar ve onların aileleriyle yüzlerce görüşmeye rehberlik ettikten sonra Şaşırtıcı bir şey keşfettim. Görüştüğüm kimyasal bağımlılıkları olan hastalardan bazıları sorunlu, bazıları da sorunsuz ailelerde büyümüşlerdi. Ancak neredeyse hepsinin partneri, aşırı strese ve acımanız kalmış, ciddi şekilde sorunlu, sağlıksız ailelerden gelmekteydiler. Bağımlılık sahibi partnerleriyle başa çıkmaya çalışırken (alkoliklerin tedavisinde “alkolik yardımcısı” olarak bilinirler) farkında olmadan çocukluk) arında ki belli yönlerini tekrar canlandırıp açığa çıkarmaktaydılar.
Çok sevmenin nasıl bir şey olduğunu en çok bağımlılık sahibi erkeklerin eşlerinden ve kız arkadaşlarından öğrenmeye başlamıştım. Kişisel geçmişleri bu kadınların hem üstünlük kurmaya, hem de “kurtarıcı” rolündeyken maruz kaldıkları acıya olan ihtiyaçlarım ortaya çıkarmışı,. Karşılarındaki madde bağımlısı erkeklere olan bağımlılıklarının boyutlarım böylece anlayabilmiştim. Bu çiftlerdeki iki tarafın da eşit şekilde yardıma ihtiyaçları oldukları açıktı ve hatta iki taraf da gerçekten bağımlılıkları yüzünden ölmekteydi; erkekler madde bağımlılığının etkileri yüzünden, kadınlarsa aşırı stresin etkileri yüzünden ölüyorlardı.
Bu kadınlar sayesinde, çocukluk deneyimlerinin, yetişkinlikte erkeklere olan yaklaşımlar üzerinde ne kadar çok gücünün ve etkisinin olduğunu anlamış oldum. Neden sorunlu ilişkileri tercih ettiğimize, problemlerimizi nasıl sürekli hale getirdiğimize ve en önemlisi de bunları nasıl değiştirip iyileşebileceğimize dair bizim gibi çok seven bütün kadınlara öğretecek şeyleri var.
Sadece kadınların çok sevdiğini ifade etmek istemiyorum. Bazı erkekler de ilişkilerinde, tıpkı kadınlar gibi saplantılı davranabilirler. Onların duygulan ve davranışları da benzer çocukluk anılarının ve olaylarının sonuçlarıdır. Buna rağmen çocukluğunda zarar görmüş birçok erkek ileride ilişkilere bir bağımlılık duymazlar. Kültürel ve biyolojik faktörlerin etkileşimine bağlı olarak genellikle kendilerini korumaya çalışırlar ve daha çok dışsal ama içsel olmayan; kişisellikten çok kişisellik dışı arayışlarla acılarından kaçınırlar. Kadınlar kültürel ve biyolojik güçlerin de etkisiyle ilişkilerini saplantı haline getirirken, erkekler daha çok iş, spor ya da hobilerini saplantı yapmaya yönelirler.
Umuyorum ki bu kitap çok seven herkese yardımcı olur. Ancak aslında özellikle kadınlar için yazılmıştır; çünkü çok sevmek aslında kadınsal bir olgudur. Kitabın amacı çok açık; erkeklerle ilişkilerinde kendilerine zarar veren davranışlar sergileyen kadınlara bunu fark ettirmek, bu davranışların kaynağını anlamalarını sağlamak ve hayatlarını değiştirmek için gerekli olan araçları onlara vermek.
Ama eğer siz çok seven bir kadınsanız, bu kitabın okuması kolay bir kitap olmayacağı konusunda sizi uyarmam gerekiyor. Aslında, eğer tanımlama size uyuyor ama yine de dingin bir şekilde ve etkilenmeden kitabı başarıyla tamamlayabiliyorsanız ya da burada sergilenen olaylara konsantre olamıyor ve bunların sadece başka birine ne kadar da yardımcı olabileceğini düşünüyorsanız, bu kitabı başka bir zaman tekrar okumanızı tavsiye ederim. Hepimiz kendimiz için fazlasıyla acı verici ve fazlasıyla korkutucu olan Şeyleri inkâr etmeye ihtiyaç duyarız. İnkâr etmek, kendini korumanın doğal bir sonucudur ve otomatik olarak ortaya çıkar. Belki de bir sonraki okumanızda kendi deneyimlerinizle ve daha derin duygularınızla yüzleşebilecek durumda olursunuz.
Kitabı, hem fikri, hem de duygusal anlamda bu kadınlarla ve hikayeleriyle bağlamı kurarak yavaş yavaş okuyun. Bu kitaptaki olaylar size inanılmaz gelebilir. Ama sizi temenni ederim ki bu doğru değil. Yüzlerce kadın arasından bulduğum, özel hayatımdan ya da mesleki hayatımdan tanıdığım ve çok sevme kategorisine giren bu kişilikler, karakterler ve geçmişler hiçbir şekilde abartılmamıştır. Onların gerçek hikâyeleri aslında daha da karmaşık ve acı dolu. Eğer sorunları sizinkilerden daha ciddi ve yıpratıcı görünüyorsa sizin de ilk tepkinizin diğer hastalarıma benzediğini söylemeliyim. Hepsi de kendi sorununun aslında “o kadar da kötü olmadığına” inanıyor ama diğer yandan ona göre “gerçek” sorunları olan kadınlara şefkatle yaklaşabiliyorlar.
Biz kadınların bir diğer kadının hayatındaki acıya sempati ve anlayışla yaklaşabilirken kendi içimizdeki acılara kör kalabilmemiz tam bir ironi. Bu durumu fiziksel ve duygusal sağlığım tehlikeye girip de erkeklere olan yaklaşımımın nasıl bir hal aldığını görmeye başladığımda anladım. Son yıllarımı bu yaklaşımımı değiştirmek için çabalayarak geçirdim. Bu yıllar bayatımın en önemli yılları oldu.
Umarım çok seven sizler için bu kitap, durumunuzun gerçekte nasıl olduğunu anlamanıza yardımcı olur ve aynı zamanda “aşk”ı, bir erkeğe duyulan saplantı olmaktan kurtarır. İyileşmenizi ve kendi hayatınıza yönelmenizi sağlayıp bu durumu değiştirmeniz için size cesaret verir.
Burada ikinci bir uyarı yapmamız gerekiyor. Bu kitapta birçok “kişisel yardım” kitabında olduğu gibi değişim için atmanız gereken adımlardan söz ediliyor. Bu adımları takip etmek istediğinizden emin olmalısınız, çünkü her tedavi şeklinde olduğu gibi iyileşme kısa_ süreli bir çaba değil yıllar boyu süren bir uğraş gerektirir. Kendinizi kaptırdığınız çok sevme yaklaşımınızdan kurtulmak için kestirme yollar bulmanız mümkün olmayacaktır. Erken yaşta öğrendiğiniz ve hayatınıza iyice yerleşmiş bir hastalık olduğundan kurtulma süreciniz korkutucu, huzursuzluk verici olacaktır ve sürekli olarak bağımlılığınız size karşı koymaya çalışacaktır. Bu uyarıyı yapmaktaki amacım cesaretinizi kırmak değil.
Eğer ilişkilerinizdeki yaklaşımınızı değiştirmezseniz yıllar boyunca sürekli bir kavga vereceksiniz. Ama buradaki kavganız iyileşmek değil hayatta kalabilme kavgası olacak. Karar sizin. Eğer iyileşme sürecine başlamayı seçiyorsanız, çok severek kendine acı veren bir kadından, acıyı durduracak kadar kendini sevebilen bir kadına dönüşeceksiniz.
Başlangıç
Neredeyse çeyrek asır ünce kadınlar, erkeklerle ve aşkla ilgili akdarından dolayı bir çıkı; aramak için elinizdeki kitaba yöneldiler. Önce Amerika Birleşik Devlet İçindekilere ve sonra yirmi beş dile çevrilerek Çin, Brezilya, Fransa, Finlandiya, İrlanda, İsrail, Suudi Arabistan ve Sırbistan gibi dünyanın her bir yanındakilere kültürleri, sosyoekonomik durumları, eğitimleri ve kuşakları farklı olsa da çok sevme konusunda yardıma ihtiyaçları açısından benzeşen kadınlara ulaştılar.
Neyse ki “Kadın Çok Severse” ilk onaya çıktığından beri davranış şekilleri köklü bir değişime uğradı Çok sevmek artık bir şeylerin doğal ve normal sonucu olarak görülmek yerine tehlikeli ve güçsüz leşti ren bir durum olarak algılanıyor. Ama bu algılama şekli saplantıyı tanımlayan duygulan ve davranışları engellemekte yeterince etkili olmuyor.
İkinci ve on birinci bölümlerde karşınıza çıkacak olan Trudi, bu kitabın ilk basıldığı zaman olan 1980 senesindeki gibi görünmüyor, giyinmiyor; halta yeme alışkanlığı da aynı değil ve anık hiç gelmeyecek bir telefon için bütün yazını evde oturarak geçirmiyor.
Hatta bugünkü Trudi, ondan gelecek bir mesaj için sürekli cep telefonunu, e maillerini kontrol etmesinin, sonra da ümitsiz bir şekilde ona kendisinin mesaj atmasının çok sevmeyle ilgili bir sorun olduğunu anlayabilir durumda Davranışlarda yüzeysel değişiklikler olsa da bir şekilde bu temel saplantı yerini her zamanki gücüyle koruyor.
Eğer gönüllü bir şekilde sorunumuzu adlandırırsak. onun üstesinden de gelemez miyiz? Çok sevmenin temelinde yatan zarar görmüş kişiliğin artık kendi kendini iyileştirecek kadar gücü yoktur ama biz kendi çabalarımızla ilerleyebiliriz. Kişiliğimizin derinliklerinde kökleşmiş şeyleri değiştirmek için yardıma ihtiyacımız var ve bu kitap da tam bu noktada devreye giriyor. Değişmek isteyenler için bu yardımı sağlıyor.
Kadın Çok Severse, belirli ilişki bağımlılıklarına dair hikâyeleri ve bu bağımlılıkların nasıl iyileşilebileceğiyle ilgili yöntemleriyle birçok kadının hayatlarını değiştirmesine yardımcı oldu. Siz de hayatınızı değiştirmek için bu kitabı kullanın.
…
“Kadın Çok Severse” için bir yanıt
Bir yanıt yazın
Bu kitabı en uygun fiyata Amazon'dan satın alın
Diğerlerini GösterBurada yer almak ister misiniz?
Satın alma bağlantılarını web sitenize yönlendirin.
- Kategori(ler) İnceleme Kadın-Erkek
- Kitap AdıKadın Çok Severse
- Sayfa Sayısı345
- YazarRobin Norwood
- ISBN9944821698
- Boyutlar, Kapak 13,5x19,5 cm, Karton Kapak
- YayıneviEpsilon / 2009
muhteşem bir kitap, terapist olarak çok fazla yararlandım ve danışanlarıma önerdim