Birazoku.com sitesinde de kitapların ilk sayfalarından biraz okuyabilir, satın almadan önce fikir sahibi olabilirsiniz. Devamı »

Yazar ya da yayınevi iseniz kitaplarınızı ücretsiz yükleyin!

Kölelik Yolu
Kölelik Yolu

Kölelik Yolu

Friedrich A. von Hayek

Yüzyılımıza damgasını vuran en büyük liberal düşünürler arasında Hayek, kuşkusuz, ilk akla gelen isimlerdendir. Elinizdeki kitap, düşünürün özgürlük savunusuna adadığı uzun entelektüel hayatının en…

Yüzyılımıza damgasını vuran en büyük liberal düşünürler arasında Hayek, kuşkusuz, ilk akla gelen isimlerdendir. Elinizdeki kitap, düşünürün özgürlük savunusuna adadığı uzun entelektüel hayatının en çarpıcı ürünlerindendir.

İçindekiler
Giriş
Birinci Bölüm Terk Edilen Yol.
İkinci Bölüm Büyük Ütopya.
Üçüncü Bölüm Ferdiyetçilik ve Kollektivizm.
Dördüncü Bölüm Plancılığın Önüne Geçilemez rai?
Besinci Bölüm Plânlı iktisat ve Demokrasi
Altına Bölüm Plânlı iktisat ve Kanun Hâkimiyeti Prensibi.
Yedinci Bölüm iktisadî Hayatın Kontrolü ve Totaliterlik
Sekizinci Bölüm Kim Kimin İçin?.
Dokuzuncu Bölüm Güvenlik ve Özgürlük
Onuncu Bölüm En Kötüler Neden Zirvede?
Onbirinci Bölüm Hakikatin Sonu
Onikinci Bölüm Nazizmin Sosyalist Kökleri
Onüçüncü Bölüm Aramızdaki Totaliterler
Ondördüncü Bölüm Maddî Koşullar ve İdeal Amaçlar
Onbejinci Bölüm Uluslararası Düzenin Geleceği
Sonuç
Bibliyografik Not.,.
Bölüm Başlarındaki Epigrafların Alındığı Yerler.
indeks.
Sözlük.

Önsöz
Sosyal meseleler üzerinde profesyonelce araştırmalar yapan biri, siyasî bir kitap yazdığı vakit, ilk görevi, bunu açıkça belirtmektir. Bu siyasî bir kitaptır. Bu gerçeği, daha zarif ve iddialı sosyal felsefe denemesi sıfatını kullanarak gizlemek istemem. Kitabın ismi ne olursa olsun, burada işaret edeceğimiz noktalar belirli nihaî değerlerden kaynaklanmaktadır. Umarım, kitapta bütün görüşlerin kendilerine dayandığı bu değerlerin neler olduğunu yeterince açık biçimde ortaya koydum.
Mamafih, bir şey daha eklemeliyim. Siyasî bir eser olmasına rağmen, kitapta ortaya koyulan inançlarkanaatler benim kişisel çıkarlarım tarafından belirlenmemektedir. Arzuya şayan gördüğüm düzenin neden bana bu ülkenin insanlarının büyük çoğunluğuna sağlayacağından daha büyük avantajlar sağlayacağını anlamıyorum. Gerçekte, bana, sosyalist meslektaşlarım tarafından, karşı olduğum toplum içinde, onların görüşlerini benimsediğim takdirde, bir iktisatçı olarak çok daha önemli bir mevki işgal edebileceğim söylenmektedir. Eminim ki, benim bu görüşlere karşı oluşum, onların çocukluğumdan beri aşina olduğum görüşlerden farklı oluşundan ileri gelmemektedir. Çünkü, gençliğimde ben de bu görüşleri savundum ve beni iktisat çalışmaya iten şey bu değerlerdi. Her siyasal itirafta, modaya uygun şekilde, menfaat bağlantılı sebepler arayanlar için, bu kitabı yazmamak veya yayımlamamak için her nedene sahip olduğumu açıklamama müsaade ediniz. Bu kitap, dostça ilişkiler içinde bulunmak istediğim kişileri rahatsız edebilir. Kitap, üzerinde asıl çalışmam ve uzun vadede daha fazla önem vermem gereken çalışmaları bir tarafa koymama yol açtı. Ve, hepsinin üstünde, şurası kesindir ki, bu kitap, bütün eğilimlerimin beni yönelttiği akademik çalışmalarımın sonuçlarının peşin hükümle değerlendirilmesine yol açacaktır.
Bütün bunlara rağmen, eseri kaçınamayacağım bir görev olarak yazmak durumuna geldiysem, bu, esas itibariyle, hâlihazırda yapılmakta olan ve halkın pek farkında olmadığı, müstakbel ekonomi politikasının problemleri hakkındaki tartışmaların tuhaf ve ciddî bir veçhesi yüzündendir. Bu, ekonomistlerin çoğunun yıllardır savaş makinesi tarafından yutulmuş ve resmî konumlan tarafından susturulmuş olması ve bunun sonucunda bu problemlerle ilgili kamuoyunun , tehlike çanlarını çaldıracak ölçüde, amatörler ve eksantirikler, parçalamak için bir baltaya yahut satmak için her derde deva bir ilaca sahip kimseler tarafından yönlendirilmekte olmasıdır. Bu şartlar altında, fikrî çalışma rahatına sahip bir kimsenin, mevcut eğilimlerin onları açıkça ifade edemeyen birçok kimsenin kafasında yaratması gereken endişelerini kendine saklamaya hakkı yoktur —bununla beraber, belki, başka şartlarda, ulusal politika sorunlarının tartışılmasını memnuniyetle bu işin otoritesi olan ve bu açıdan daha vasıflı kimselere terk ederdim.
Bu kitabın temel tezi, ilk defa, “Özgürlük ve Ekonomik Sistem” adıyla Contemporary Review’m Nisan 1938 sayısında yayımlanan yazıda ele alındı ve daha sonra Profesör H. D. Gideonse tarafından University of Chicago Press için edit edilen “Public Policy Pamphlets’Merinden (1939) biri olarak genişletilmiş biçimde yeniden basıldı. Her iki yayıncıya ve editöre, bazı pasajları burada tekrar kullanmama müsaade edişlerinden dolayı teşekkür ederim.

F. A. Von Hayek
London School of Economics
Cambridge, Aralık 1943

Takdim
Kölelik Yolu 20. yüzyılın büyük liberal filozofu F. A. Hayek’in en popüler kitabıdır. Bu kitap, düşünce tarihinde dönüm noktası olma fonksiyonunu üstlenmiş ve görevini hakkıyla yerine getirmiş eserler arasında yer almaktadır. Hem içindeki fikirler hem de yazılma ve yayınlanma tarihi bakımından, yazarın ileri görüşlülüğünün ve medenî cesaretinin ölümsüz bir örneğidir. O, esas itibariyle, Almanya’da totaliterizmi yaratan gelişmelerin benzerlerinin İngiltere’de ortaya çıkmaya başlaması üzerine, ingiliz entelektüellerini uyarmak üzere kaleme alınmış olmasına rağmen, başta ABD olmak üzere dünyanın birçok ülkesinde yoğun bir ilgi görmüş ve pek çok dile çevrilerek milyonlarca kişi tarafından okunmuştur. Ellinci yayın yıldönümü olan 1994’te Türkçe’sini yayınlamayı çok arzu etmemize rağmen bunu gerçekleştirememiş olmaktan dolayı hüzün duymakla beraber, kitabın meydana çıkmış olması bu hüznü gidermektedir.
Köleli\ Yolu, yazarın belirttiğine göre, ismini, yazarın büyük liberal filozof de Tocqueville’in Amerika’da Demokrasi adlı ölümsüz kitabından aldığı ilhama borçludur. Tocqueville’in, söz konusu kitabında, modern refah devletinin olumsuz etkilerini önceden görerek sık sık “yeni kölelik”ten söz etmesi Hayek’e kitabına Kölelik Yolu adını vermesi için ilham kaynağı olmuştur. Kitap olumluolumsuz geniş yankı yapmıştır. Çok olumlu yankılar yanında, hem akademik alanda hem politik alanda bazı olumsuz, saldırgan ve düşmanca tepkiler de almıştır. Bunların belki de en ilginci, ingiliz İşçi Partisi’nin o dönemdeki ileri gelenlerinin kitabı bir “yabancı” tarafından yazılmış olmakla suçlamalarıdır. İlginç bir şekilde, bu suçlama, aslında, Hayek’in kitaptaki tezlerinin doğrulanması anlamına gelmiştir.
Bu vesileyle, yerinin geldiği düşüncesiyle, okuyucunun hoşgörüsüne sığınarak, mühim bir konuya kısaca temas etmek istiyorum. Türkiye’de, geleneksel sağ çevrelerde, yerli değerlerle cihanşümul değerler arasında bazen öyle sınırlar çizmeye, ilişkiler şekillendirmeye gayret edilmektedir ki, buna şaşırmamak elde değildir. Yerli değerleri özümsememiş kimselerin evrensel kıymeti olan şeyler üretemeyeceği, evrensele ancak yerelden gidilebileceği söylenmektedir. Hiç şüphe yok ki, insanlar belirli toplumlara doğarlar ve hayatlarının önemli bir bölümünü doğdukları toplumlar içinde geçirirler. Sosyalleşme sürecinde insanlar yaşadıkları toplumların bireylerinde tezahür eden toplumsal değerleri ve özellikleri alırlar. Bundan kaçınmaları mümkün değildir. Ama, insanların içine doğdukları veya onlara aktarılan değerlerin her zaman için değerli ve mutlaka korunması gereken cinsten olduğu söylenemez. Asıl önemli olan, insanların, kemale erdikten ve kendi değer sistemlerini yargılamaya başladıktan sonra yaptıkları bilinçli seçimlerdir. Bu, bazen yerelin reddini gerektirebilir. Böyle olması insanı ne aşağılık bir mahluk hâline sokar ne de onun cihanşümul değeri olan şeyler üretmesini engeller. Bunun en iyi örneği Hayek’tîr. Herhalde, Alman toplumunun bazı değerlerini ana dili Almanca olan Hayek’ten daha etkili biçimde eleştiren kimse pek azdır. Bu, bir anlamda, en azından, dönemsel mahallî değerlerin reddidir. Ama, böyle olması, Hayek’i Hayek olmaktan alıkoymamıştır.
Hayek, Kölelil^ Yolunda, bazılarının zannettiğinin tersine, faşizmin ve komünizmin birbirine zıt kutuplar olmadığına, aynı totaliterizmin iki yüzünü teşkil ettiğine işaret etmektedir.
Bunu söylemek, bugün gayet kolaydır doğrusu Türkiye’de hâlâ zor ve tehlikeli, ama o günlerde hiç de kolay olmadığı ve büyük bir medenî cesaret ve direnme gücü ile entellektüel öz güven ve kendine saygı gerektirdiği açıktır. Aslında, bu gerçeği ilk dile getiren Hayek değildir. O’nun başarısı, kitabında bu benzerliği ilk defa bu kadar açık ve detaylı biçimde işlemiş olmasından kaynaklanmaktadır. Bütün ekonomik faaliyetlerin merkezî kontrol ve yönlendirmeye tâbi tutulmasının gitgide artan ölçüde hürriyeti tehlikeye düşüreceği ve ekonomik hürriyetin olmadığı yerde hürriyetin hiçbir türünün olamayacağı tezinin en eddli şekilde dile getirildiği eserlerden biri Köleli\ Yolu ‘dur.
Kitabın işaret ettiği en önemli noktalardan biri, aşırı devlet kontrolünün insanlar üzerinde yapacağı psikolojik etki ve ahlâkî değerlerde meydana getireceği erozyondur. Bu yavaş bir süreç olacaktır, belki bir veya iki nesil alacaktır, ama sonuçta bizi hiç istenmeyen noktalara sürükleyecektir. İnsanların otoriteye karşı tavırları ve siyasal fikirleri, siyasal müesseselerin sebebi olduğu kadar sonucudur da. Hayek’in bu tespit ve izahının ne kadar haklı olduğunu anlamak veya O’nun görüşlerini test etmek için eski sosyalist ülkelere göz atmak yeterlidir.
Kölelil( Yolu, Hayek’in meslekî ve fikrî kariyerinde de bir dönüm noktası teşkil etmiştir.,Filozof, bu eseriyle özgürlük mücadelesinde öncülük görevini üstlenmiş ve bunu ölümüne kadar sürdürmüştür. Kitapta ele adlığı konuları sonradan yazdığı eserlerde daha ayrıntılı biçimde incelemiştir, iktisatta bilginin kullanımı ile ilgili sorunları Individualism and Economic Order’da (Chicago, 1948); totaliter sistemlerin epistemolojik ve entellektüel köklerini The CounterRevolution of Science’An (Glencoe, III., 1952); özgürlüğün temellerini, dostlarını ve düşmanlarını The Constitution of Liberty’de (Chicago, 1960); iki farklı düzen tipini Rules and Order’da (Chicago, 1973); adaleti The Mirage of Social Juslice’de (Chicago, 1976); çağdaş demokrasinin problemlerini Politcal Order of a Free Society’de (Londra, 1979) incelemiştir. Sosyalizmin fikir tarihindeki en büyük kritiklerinden bir tanesini son büyük eseri The Fatal Conceit: The Errors of Socialism (Londra, 1988) ile gerçekleştirmiştir.
________
Bu kitabın ilk 8 bölümü 1947 1948’de rahmetli hocam Aydın Yalçın’ın tavsiyesi ve talebi üzerine merhum Turhan Feyzioğlu tarafından tercüme edilerek Siyasal Bilgiler Okulu Dergisi’nde yayımlanmıştır. Feyzioğlu’nun çevirisini, oğlu Metin Feyzioğlu’nun izni ile burada tekrar yayımlıyoruz. Bu vesileyle hocalarımıza Allah’tan rahmet diliyor, Metin Feyzioğlu’na teşekkür ediyorum. Eserin geri kalan 7 bölümü, değerli meslektaşım Prof. Dr. Yıldıray Arsan tarafından başarıyla ve çok iyi anlaşılır bir üslupla, yer yer bazı özetlemelere giderek tercüme edilmiştir. Okuyucunun farkedecği gibi, çeviride Türkçe’nin adeta iki devri yansımaktadır. Bazı okuyucular Feyzioğlu’nun çevirdiği bölümlerdeki kimi kelimeleri anlamakta müşkülat çekebilir. Buna rağmen, ilk sekiz bölüme müdahale etmeyi uygun görmedik. Çünkü, Feyzioğlu hocanın çevirisi adeta bir sanat eseriydi ve kimsenin ona müdahaleye hakkı yoktu. Okuyucuların bu durumu anlayışla karşılayacağına inanıyorum.
Çevirinin de, onu yayıma hazırlamanın da ne kadar meşakkatli bir iş olduğu ortadadır. Bu kitabın yayıma hazırlanmasında genç meslektaşlarım Bekir Berat Özipek ve Ertan Aydın’ın büyük emekleri geçmiştir. Kendilerine çok teşekkür ederim. Kitabın yayımında değerli dostum Alex’in başında bulunduğu Atlas Economic Resarch Foundation büyük katkı sağlamıştır. Alex ve bütün Atlas personeline de, her ne kadar okuyup anlamayacak olsalar da, kadirşinaslık gereği olarak, teşekkürlerimi ifade etmek isterim. Okuyucunun bu eserden azamî istifadeyi sağlamasını ve onu liberalizmin engin ve zengin fikir dünyasına girişin anahtarı olarak kullanmasını temenni ederim.

Atilla Yayla
Ankara, 13 Şubat 1995

Üçüncü Baskıya Not

Kitabın ilk baskısının üzerinden geçen 10 yılda, öğrencilerimden ve birçok okuyucudan, ilk sekiz bölümü anlamada çok zorluk çektikleri yolunda şikâyetler ve bu bölümlerin dilinin bugünün Türkçesi’ne uyarlanması yolunda talepler aldım. Bu taleplere uzun süre direndim, ancak, bir noktadan sonra, kitaptan daha fazla istifade edilmesini sağlamanın da yararlı olacağı kanaatiyle, bir adım atmak zaruret hâline geldi. Elbette, bu adım, Feyzioğlu’nun tercümesine müdahale olamazdı. Onun yerine, kitabın sonuna metinde geçen ve bir üniversite öğrencisinin anlamada zorluk çekebileceği kelimeleri kapsayan bir sözlük eklemeye karar verdim. Sözlüğü hazırlayan değerli öğrencilerim Gülruy Ağar ve Tuğba Kumru’ya teşekkür ediyorum. İnanıyorum ki, bu sözlük, söz konusu şikâyetleri gidermeye ve talepleri karşılamaya yetecektir.

Atilla Yayla
10 Nisan 2004
Ankara

Eklendi: Yayım tarihi

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Yazarın Diğer Kitapları

Men-e-men Birazoku

Aynı Kategoriden

Haftanın Yayınevi
Yazarlardan Seçmeler
Editörün Seçimi
Kategorilerden Seçmeler

Yeni girilen kitapları kaçırmayın

Şimdi e-bültenimize abone olun.

    Oynat Durdur
    Vimeo Fragman Vimeo Durdur