Birazoku.com sitesinde de kitapların ilk sayfalarından biraz okuyabilir, satın almadan önce fikir sahibi olabilirsiniz. Devamı »

Yazar ya da yayınevi iseniz kitaplarınızı ücretsiz yükleyin!

Bir Aşk Masalı
Bir Aşk Masalı

Bir Aşk Masalı

Ahmet Ümit

ÖZGÜRLÜK YOKSA AŞK DA YOKTUR Asla sevdiğin insanın gardiyanı olma… Bir varmış bir yokmuş, dünyada acayiplikler çokmuş. Bir gece beş farklı ülkede, beş prens…

ÖZGÜRLÜK YOKSA AŞK DA YOKTUR

Asla sevdiğin insanın gardiyanı olma…

Bir varmış bir yokmuş, dünyada acayiplikler çokmuş. Bir gece beş farklı ülkede, beş prens aynı rüyayı görmüşler: Bir genç kız, kadim bir kentin alacakaranlık sokaklarında ışıktan bir güzellik halinde dolaşıyormuş. İşte o kızı gördükten sonra, artık ne eski hayatları kalmış ne de eski hakikatleri.

Ahmet Ümit’ten insanlığın en yüce duygusu olan aşkın doğasına dair bir hikâyat.

“Bir Aşk Masalı”, beş prensin sevda uğruna revan oldukları bir yol ve hal macerası. Kaf Dağı’ndan ıssız çöllere, ücra hanlardan savaşçı kabilelerin çadırlarına, devlerden denizkızlarına, balinalardan devasa yılanlara, cümle tabiatın ve mahlukatın geçiş yaptığı bir hayal perdesi.

“Yolculukların en çilelisi aşk için yapılandır. Ve zorluk ne kadar artarsa aşk o kadar kıymete biner, o kadar anlam kazanır, o kadar vazgeçilmez bir hal alır…”

1
Beş prensin gördüğ̈ü o tuhaf rüya

Evvel zaman içinde kalbur saman içinde, cinler cirit oynarken eski hamam içinde, develer tellalken pireler berberken ben annemin beşiğini tıngır mıngır sallarken, insanlar az; ırmaklar, göller, denizler, ormanlar ve öteki canlılar çokmuş. Ne toprak bu kadar çorak, ne gökyüzü böyle puslu, ne denizler bu kadar kirli, ne kentler bu kadar çirkinmiş. Yeryüzünde sadece beş kıta ve bu beş kıtada sadece beş ülke varmış. Bu beş ülkenin isimleri de günümüzdekilere hiç mi hiç benzemezmiş. Her mevsim karlarla örtülü olana Buz Ülkesi; uçsuz bucaksız çöllerin ortasında yer alana Kum Ülkesi; denizlerin arasında kocaman bir ada gibi yüzene Su Ülkesi; fırtınası eksik olmayana Rüzgâr Ülkesi; hepsinden yüksekte kurulmuş olana ise Dağ Ülkesi derlermiş. Bu beş devletin beşinin de hükümdarları ülkelerini adilce yönetir, halklarına bolluk ve bereket sunarlarmış. Böyle olunca da savaşmaya gerek kalmaz, insanlar mutluluk içinde yaşarmış. Halklarının bu memnuniyeti kral ve ailesine de yansır, saraylara da derin bir huzur hâkim olurmuş, ta ki, beş ülkenin beş prensi aynı gece aynı rüyayı görene kadar.

Evet, bu beş ülkeyi yöneten kralların sadece birer oğulları varmış. Dünyanın beş hâkimi, bir yandan çocuklarının üzerlerine titrerken bir yandan da onları gelecekte başarılı birer kral olmaları için en iyi şekilde yetiştirmeye çalışırlarmış.

Beş prens, edebiyattan felsefeye, coğrafyadan matematiğe, astronomiden simyaya kadar bütün önemli konularda dünyanın en deneyimli devlet adamlarından, en seçkin bilginlerinden, en yetenekli sanatçılarından dersler alırlarmış. Muzaffer komutanlar en ince taktiklerden en sağlam stratejilere kadar savaş sanatını, usta savaşçılar ise güreşten kılıç kullanmaya, mızrak savurmaktan ok atmaya kadar dövüş sanatlarını öğretirmiş. Taht için hazırlıkla geçen günler o kadar yoğunmuş ki, genç veliahtların kendilerine ayıracak hiç zamanları yokmuş: Ne hoş bir eğlence, ne tatlı bir oyun, ne keyifli bir aylaklık ne de zevkli bir kaçamak. Ama prenslerin hiçbiri bu duruma itiraz etmez, şikâyette bulunmaz, derslerden kaytarmaz, zamanı geldiğinde babalarından boşalacak yeri gerektiği gibi doldurmak için masa başında zihinlerini yorar, arenada ter dökerlermiş. Ta ki beşinci ayın beşinci gecesi, hayatlarını tümüyle değiştirecek o tuhaf rüyayı görünceye kadar. Evet, o gece dünyanın gelecekteki beş hükümdarı birbirlerinden habersiz aynı rüyayı görmüşler.

Kadim bir kentte yürüyorlarmış. Kalesi, tapınağı, saat kulesi, sarayı, garnizonu, tiyatrosu, kütüphanesi, taş binaları, mis kokulu bahçeleri yüksek surlarla çevrili görkemli bir kentte. Surlar öyle sağlammış ki, bırakın kazma kürekle sökmeyi, top atsalar yıkılmazmış. Gecenin karanlığında bir dağ silsilesi gibi yüksek ve aşılmaz görünüyormuş bu duvarlar. Bütün kent gölgeler içindeymiş; ne bir lamba varmış ne de bir meşale; sadece gökyüzündeki dolunay aydınlatıyormuş sokakları. Beş ayrı kıtadaki beş ayrı prens, rüyalarında bu kenti görünce derin bir şaşkınlık yaşamışlar. Burası hem çok tanıdık geliyor hem de hiç bilmedikleri bir yer duygusu uyandırıyormuş onlarda.
“Ben buraya daha önce gelmiş miydim?” diye geçirmiş hepsi birden akıllarından ama hemen sonra, “Hayır, hayır, imkânsız ben buraya gelmiş olamam!” diye vazgeçmişler bu düşüncelerinden. Yine de emin olamamışlar. Hem ürkütücü hem de insanı içine çeken bu kenti tanımak için yürümeye başlamışlar.

Eklendi: Yayım tarihi

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Yazarın Diğer Kitapları

  1. Şeytan Ayrıntıda Gizlidir ~ Ahmet ÜmitŞeytan Ayrıntıda Gizlidir

    Şeytan Ayrıntıda Gizlidir

    Ahmet Ümit

    Şeytan Ayrıntıda Gizlidir Bir suç şehrinin daracık sokakları arasında…. Her insanın içinde yatan dizginlenmiş bir karanlık, o ya da bu sebepten bir çıkış yolu...

  2. Çıplak Ayaklıydı Gece ~ Ahmet ÜmitÇıplak Ayaklıydı Gece

    Çıplak Ayaklıydı Gece

    Ahmet Ümit

    “Çıplak Ayaklıydı Gece” Yeniden dövüşebilmek için kaçıyorduk Devrimden söz edince ne gelir insanın aklına? Belki kayıplar, belki yenilgi ya da korku ama en çok...

  3. Sultanı Öldürmek ~ Ahmet ÜmitSultanı Öldürmek

    Sultanı Öldürmek

    Ahmet Ümit

    Yıllardır aynı kadını bekleyen bir adam. Serhazinlerin son temsilcisi Müştak Serhazin. Şahane bir aşk için harcanmış bir hayat. Ve hayatını Osmanlı tarihine adamış hırslı...

Men-e-men Birazoku

Aynı Kategoriden

  1. Kahraman, Şehit ve Hain ~ Tuna SerimKahraman, Şehit ve Hain

    Kahraman, Şehit ve Hain

    Tuna Serim

    Osmanlı’nın son dönemi, dev bir ülkenin çöküşü ve bitişi… Aynı yıllarda tarih sahnesinde göze batmaya başlayan beş delikanlı… Vatanını seven, kahramanlığa aç beş genç...

  2. Balkan Acısı ~ Yılmaz GürbüzBalkan Acısı

    Balkan Acısı

    Yılmaz Gürbüz

    Balkanlar, İmparatorluk coğrafyamızın parçasıdır. Evlad-ı Fatihan uzun asırlar bu topraklarda çeşitli kavimlerle iç içe huzurla yaşadı ve onları adalet içinde huzurlu yaşattı. Gündönümümüz başladıktan...

  3. Ab-ı Hayat ~ Merve KüçüksarpAb-ı Hayat

    Ab-ı Hayat

    Merve Küçüksarp

    İzmir’den New York’a gitmek üzere yola çıkan bir yolcu gemisindeki on üç kişi… Onların kimi eğlenceli, kimi hüzünlü hikâyeleri. Birbirleriyle olan karmaşık ilişkileri. Sıradan...

Haftanın Yayınevi
Yazarlardan Seçmeler
Editörün Seçimi
Kategorilerden Seçmeler

Yeni girilen kitapları kaçırmayın

Şimdi e-bültenimize abone olun.

    Oynat Durdur
    Vimeo Fragman Vimeo Durdur