MARTHA: […] Bıktım usandım artık bu ruhu taşımaktan anne, günü gelse de kavuşsam o güneşin altında bütün soruların küle döndüğü topraklara. Buraya ait değilim ben.ANNE: Keşke kavuşabilsen bir an evvel ama daha o kadar çok ki işimiz […] ama bil ki sen ait olduğun yere gidiyor olacaksın o vakit, ben yanı başında, kim bilir nereye?Yıllar sonra evine dönen bir adamın, kendi kaderini çizmeye çalışırken başkalarının felaketi olması ufak bir yanlışlıkla açıklanabilir mi? Camus’nün 1943 yılında kaleme aldığı Yanlışlık, yanlış zamanda, yanlış yerde bir araya gelen insanların, ölümcül bir yanlış anlaşılmanın neticesinde uğradıkları felaketin, insanın kaderiyle mücadelesinin ve kaçınılmaz yenilgisinin öyküsüdür.
Aile mirası tenha bir oteli işletmekte olan anne ile kız, heyecanlarını tüketen, onları nefessiz bırakan, yalnızlığa mahkûm eden yaşamlarından kurtulmanın çaresini, başkalarının felaketi olmakta bulmuşken, artık arınmak istedikleri bu günahı son defa işlemeye hazırlandıkları sırada çıkagelen, henüz bilmeseler de evin yıllardır görmedikleri olacaktır. Bir “yabancı” olarak annesi ve kız kardeşinin hayatlarına giren oğul, attığı her adımda sakladığı gerçekler ve paylaştığı hakikatlerle kaderlerine yön çizecektir. Albert Camus’nün bütün oyunları Can Yayınları’nda.
Kişiler
MARTHA
MARIA
ANNE
JAN
İHTİYAR UŞAK
BİRİNCİ PERDE
Öğle vakti. Otelin misafir salonu. Salon temiz ve aydınlık, eşyalar yeni, bakımlıdır
Birinci sahne
ANNE
Gelecekmiş geri.
MARTHA
Öyle mi söyledi?
ANNE
Öyle dedi. Sen çıkmıştın.
MARTHA
Yalnız mı gelecekmiş?
ANNE
Bilmiyorum orasını.
MARTHA
Zengin midir acaba?
ANNE
Fiyat sormadı.
MARTHA
Canımıza minnet zenginse. Yalnız başına gelmiş olsun da…
ANNE
(Bezmiş) Yalnız gelmiştir, parası da vardır… Başlayacağız
gene baştan.
MARTHA
Ne yapalım başlamayıp heba mı olsun çektiğimiz bunca
cefa, almayalım mı mükâfatımızı?
Bir süre sessizlik, Martha annesine bakar.
Sizde bir haller var anneciğim. Tanıyamaz oldum sizi kaç
zamandır.
ANNE
Bir şeyim olduğundan değil kızım, yoruldum, ondandır.
Biraz bir durup dinlenebilsem.
MARTHA
Ben hallederim ne varsa yapılacak. Siz dinlenin bir güzel, atın şu yorgunluğunuzu.
ANNE
Fayda etmez ki bendeki yorgunluğa yatıp dinlenmek, yaşlı bir kadının düşü işte benim kurduğum. Bir parça
huzur, şöyle bir koyuvermek kendimi heves ettiğim. (Hafifçe gülümser.) Saçmalıyor annem diyeceksin ya Martha, içimden inanca sarılmak geliyor bazı geceler.
MARTHA
Daha durun anneciğim, yaşlanmadınız o kadar. Eliniz ayağınız tutuyor, daha erken.
ANNE
Canım anla işte, şaka ediyorum. Gerçi yalan mı! Göreceğimi görmüşüm, el etek çekmeye de hakkım olmayacak mı şu hayattan? Ama senin yaptığın olmaz Martha, bir ömür böyle geçmez, taşa döndün, yüreğin karardı. Daha şu yaşında. Tanımasam öteki kızları, bilmesem aynı vakit doğdunuzu… Hepsinin aklı fikri çılgınlıkta.
MARTHA
Çılgınlık bizimkisi asıl, çocukluk onlarınki, siz de bilmiyormuş gibi…
ANNE
Bırak şimdi.
MARTHA
(Ağır ağır) Sanki yakar olmuş dilinizi bazı kelimeler…
ANNE
Üstüme düşeni yapacağım Martha, mühim mi gerisi, mühim mi dilim yanmış yanmamış, varsın yansın! Ah keşke
derdim o olsa. Bir kerecik görebilsem seni yüzünde tebessümle, yandığım o benim asıl.
MARTHA
Gülmüyor muyum sanki? Gülüyorum, yemin ederim.
ANNE
Ben hiç görmedim seni gülerken.
MARTHA
Odamda gülüyorum, yalnız kaldığımda, ondan görmediniz herhalde.
ANNE
(Martha’yı uzun uzadıya süzerek) Yüzün taş kesmiş Martha senin!
MARTHA
(Yaklaşır, sükûnetle) Demek sevmiyorsunuz artık bu
yüzü?
ANNE
(Martha’ya bakmaya devam eder, bir süre sessizliğin ardından) Seviyorum galiba, gene de seviyorum.
MARTHA
(Coşkuyla) Ah anneciğim ah! Görün bakın iyice bir biriksin paramız, bir kurtulalım şu ufuksuz topraklardan, ardımızda kalsın şu otel, şu yağmura mahkûm şehir, silinsin hatıramızdan şu karanlık ülke, ah bir doğsun düşlerimi süsleyen o denize kavuştuğumuz günün sabahı, görün bakın o gün nasıl güller açacak yüzümde! Çaresi yok ama başka, çok para lazım yaşamak için deniz kıyısında keyfe keder. Ondan ya, korkmak olmaz kelimelerden. Ondan ya, gelenin icabına bakmamız gerek. Paralıysa işimizi görecek kadar, belki de onunla başlar benim özgürlüğüm. Uzun boylu konuştu mu sizinle anne?
ANNE
Konuşmadı. İki cümle etmiştir ettiyse.
MARTHA
Hali tavrı nasıldı odayı isterken?
ANNE
Görmüyor ki gözlerim doğru dürüst, nereden bileyim, hem adama da bakmadım uzun uzun. Tecrübeyle öğreniyor insan, bakmaktan hiç fayda gelmiyor, tanıdın mı zor iş adam öldürmek. (Bir süre durur.) Bak haydi gülsün yüzün, geçti korkum kelimelerden.
MARTHA
Geçsin tabii. Canımı sıkıyor lafı dolandırmak. Öldürmekse öldürmek, başka adı yok bunun, ne istediğini bilmeli insan. Bakın ne güzel söyleyiverdiniz, demek ki siz de biliyordunuz ne istediğinizi o adamla konuşurken.
MARTHA
Geçsin tabii. Canımı sıkıyor lafı dolandırmak. Öldürmekse öldürmek, başka adı yok bunun, ne istediğini bilmeli insan. Bakın ne güzel söyleyiverdiniz, demek ki siz de biliyordunuz ne istediğinizi o adamla konuşurken.
ANNE
Bildiğimden değil. O sordu, ben cevap verdim. Alışkanlık.
MARTHA
Yapmayın şimdi, olur mu alışkanlık? Kırk yılın başı çalıyor kapımızı böyle fırsat, konuşmayın bilmiyormuş gibi!
ANNE
Biliyorum ama ilkinden sonra bir cana daha kıydın mı alışkanlığa dönüyor, onu diyorum ben. İlki başlangıcı olmuyor bir şeyin ama bir şeylerin sonu oluyor. Çok fırsat çıkmadı tabii karşımıza ama dal budak saldı çıkanlar onca yılın hatırasında, hatırladıkça döndü alışkanlığa. Demem ondan alışkanlıktan konuştum o adamla diye, alışkanlıktan kaçındım yüzüne bakmaya, emindim hani, baksam, bir kurbanın gözlerini göreceğimden.
MARTHA
O adamı öldürmekten başka çaremiz yok anne.
…
Bu kitabı en uygun fiyata Amazon'dan satın alın
Diğerlerini GösterBurada yer almak ister misiniz?
Satın alma bağlantılarını web sitenize yönlendirin.
- Kategori(ler) Çağdaş Dünya Edebiyatı Oyun-Tiyatro
- Kitap AdıYanlışlık Bütün Oyunları 3
- Sayfa Sayısı96
- YazarAlbert Camus
- ISBN9789750724183
- Boyutlar, Kapak, Karton Kapak
- YayıneviCan Yayınları / 2022
Yazarın Diğer Kitapları
Aynı Kategoriden
- Şans Müziği ~ Paul Auster
Şans Müziği
Paul Auster
Boston’lı Jim Nashe, otuzlu yaşlarını süren sorumluluk sahibi bir baba, hayat kurtaran bir itfaiyecidir. Küçük bir mirasa konunca yaşamını sıradanlıktan kurtarıp bir çılgınlık yapmaya...
- Şehrazat – 17 Yaşında, Esmer, Kıvırcık Saçlı, Yeşil Gözlü ~ Leila Sebbar
Şehrazat – 17 Yaşında, Esmer, Kıvırcık Saçlı, Yeşil Gözlü
Leila Sebbar
Leila Sebbar, Paris’te yaşayıp Parisli olamayanların, devrimcilerin, dandy’lerin, motorcuların, uyuşturucu bağımlılarının bir işgal evinde kesişen ve evden kaçan Şehrazat’ın etrafında dönen hikâyesini anlatıyor. 1980’ler...
- Alba Şehrinin Yirmi Üç Günü ~ Beppe Fenoglio
Alba Şehrinin Yirmi Üç Günü
Beppe Fenoglio
Alba Şehrinin Yirmi Üç Günü, İkinci Dünya Savaşı sırasında İtalyan direnişçilerini ve savaş sonrasının taşra hayatını yalın bir gerçekçilikle anlatan on iki öyküden oluşuyor....