Birazoku.com sitesinde de kitapların ilk sayfalarından biraz okuyabilir, satın almadan önce fikir sahibi olabilirsiniz. Devamı »

Yazar ya da yayınevi iseniz kitaplarınızı ücretsiz yükleyin!

Tango
Tango

Tango

Jorge Luis Borges

Tango daha önce de gördüğümüz gibi milongayla başlamış, milongadan doğmuş, başlarda cesur ve mutlu bir dansmış. Sonradan tangonun takati kesilmiş ve hüzünlenmiş, hatta Ernesto Sabato’nun yakın zamanda çıkardığı bir kitapta

Tango daha önce de gördüğümüz gibi milongayla başlamış, milongadan doğmuş, başlarda cesur ve mutlu bir dansmış. Sonradan tangonun takati kesilmiş ve hüzünlenmiş, hatta Ernesto Sabato’nun yakın zamanda çıkardığı bir kitapta, “Tango, dansı yapılan hüzünlü bir düşüncedir,” gibi bir laf dahi geçiyor. İki lafa, iki sözcüğe dikkat çekmek istiyorum. Öncelikle, “düşünce”. Tango bir düşünceye karşılık gelmiyor bence, daha derin bir şeye, bir duyguya tekabül ediyor. Sonra da ilk tangolara uyarlanması kesinlikle mümkün olmayan “hüzünlü” sıfatı.Borges herkesi etkiledi. Onu hiç okumayanları bile.Nicole Krauss

İçindekiler

Orijinal Yayıncının Notu ……………………………………………. 11
BİRİNCİ KONFERANS: Tangonun Kökenleri ………………. 13
İKİNCİ KONFERANS: Compadrito’lara ve
Guapo’lara Dair ………………………………………………….. 37
ÜÇÜNCÜ KONFERANS: Gelişme ve Yayılma …………….. 57
DÖRDÜNCÜ KONFERANS: Arjantin Ruhu ………………. 81

BİRİNCİ KONFERANS

Tangonun Kökenleri

Bayanlar, baylar, dostlar, Sözlerime başlamadan önce bir şeyi açıklığa kavuşturmak istiyorum, aslında birkaç şeyi önden açıklayacağım. Öncelikle bu konferansların konu başlıklarını telefonda aceleyle yazdırdım, sonra üzerine tekrar düşününce bu sırayı değiştirmenin daha uygun olacağına karar verdim. Öyle ki tango tarihini tiyatrodan, içine doğduğu ortamdan, sonra da tangodaki karakterlerden ve nihayet bu dansın neredeyse yarım yüzyılı aşan evriminden başlayarak ele alacağız, sonra belki tangonun bugünü ve geleceğiyle ilgili çekimser gözlemlerde bulunabilirim. Bu bize, Mississippi yandan çarklılarındaki hot jazz olarak doğup, çıkış yeri ver ortamından uzakta, Chicago ve California’daki birtakım entelektüel müzisyenlerin cool jazz’ine evrilen caz müziğin tangoya benzer bir şekilde gelişmesini hatırlatabilir. Bir de şunu söylemek isterim, 1929 yılı civarında hayatta beni en çok duygulandıran ödülü, Belediye Edebiyat Ödülü’nün ikincisini almıştım, bu ödül o vakitler hatırı sayılır bir miktar olan üç bin peso değerindeydi, bu da bütün bir yılı kendime ayırmamı sağlıyordu; yani kendim için bir kitap yazabilecektim. Bu kitap Palermo’daki eski komşum şair Evaristo Carriego1 hakkında bir çalışmaydı. Carriego meselesi beni elbette tangoya götürdü ve böylece araştırmaya başladım. O yıllarda –1929 yılındayız– bu araştırmayı yapmak şimdikine kıyasla çok daha kolaydı.

Tabii ki şimdiki kadar sürüsüne bereket kitap yoktu, fakat öncülerle, kendini tangoya adamış insanlarla, kendini tangoya adamış adamlarla konuşabiliyordum. Bir ay kadar önce de o zaman ulaşamadığım bazı insanlarla konuştum; mesela geçen gece Alberto González Acha’yla sohbet ettim, kendisi o dönemin meşhur bıçkın delikanlılarından biridir, bana daha önce edindiklerimi doğrulayan birtakım bilgiler verdi. Bu… bu araştırmalarda İngiliz avukatların leading questions dediği şeyi, yani cevabı belli soruları sormadım. Son derece genel sorular soruyordum ve muhatabımı aklından geçenleri anlatması için serbest bırakıyordum. Fakat yazılı kaynaklara da başvurdum. Muhteşem sayfalarla dolu bir eser var, Córdoba’da Deán Funes Caddesi’ne yerleşen, aramızda bir mektup alışverişinin doğduğu Uruguaylı matbaacı Vicente Rossi’nin Cosas de Negros’u. Sonradan onu görmeye Córdoba’ya da gittim. Vicente Rossi beni karşıladı. O kadar genç olmasına çok şaşırdım, fakat beni karşılayanın oğlu olduğu, babasınınsa öldüğü ortaya çıktı. O günlerde Lastra’nın Memorias del900 [900’ün Hatıraları] adlı kitabı çıkmıştı. Bu kitap bir sürü insanın, yani bestecilerin, artık saygın beyefendilere dönüşmüş calavera1 oğlanların bana 1929’da söylediklerini doğruluyordu.

Konferanslardan bahsettim, fakat aslında başka bir sözcük mevcut, sadece daha sevimli olmakla kalmayıp bana kalırsa daha yerinde olan “sohbet” sözcüğü. Demek istediğim, sizlerin sözlerimi tamamlaması, düzeltmesi, söylediklerime katılmaması çok hoşuma gider. Çünkü buradaki amacım sadece bir şey öğretmek değil, öğrenmek de istiyorum. Demek istediğim, bugün Sur Mahallesi’nde bu dört sohbet serisine başlıyorum, Sur Mahallesi’ni hep sevdim, çünkü Buenos Aires’lilerin topografyanın tesadüfleri ötesinde, Saavedra’da ya da Flores’te ya da Norte’de yaşamaktan gayrı, hepimizin Sur’un insanları olduğunu düşünmüşümdür. Sur, yani güney, Buenos Aires’in bir tür gizli kalbidir; diyebiliriz ki: Buenos Aires buradadır. Yine de eğer başka bir mahalle eklemek istersek bu mahalle Centro olurdu; bence hepimiz Florida ve Corrientes’liyiz, hepimiz kendi nevi şahsına münhasır mahallemizden geliyoruz ve her birimiz özümüzde, değiştirilemez şekilde, Arjantin tarihine etle tırnak gibi bağlı Sur’un insanlarıyız Şimdi tangonun tarihine girmeden önce, ilk defa diyemeyeceğim, çünkü galiba bu ikinci olacak, konunun dışına saparak başlamak istiyorum, fakat bu ilginç bir gözlem, daha önce yapan oldu mu bilmiyorum. Kuşkusuz yapılmıştır, çünkü hiçbir şey ilk kez olmaz, fakat bu konuda yeterince ısrarlı olundu mu emin değilim. Çok basit: Sizleri bir anlığına tangoyu unutmaya davet ediyorum; Arjantin tarihimizi, zaman içindeki, nereden baksanız iki yüzyıla bile varmayan, ama tıpkı diğer bütün tarihler gibi zengin, hatta belki onlardan biraz daha zengin dramatik olaylarla dolu o kısacık tarihi  özetin özeti de olsa düşünmeye davet ediyorum.

Bu sıralamayı düşünelim –sakin olun, o kadar yormayacak–, bu toprakların parsel parsel fethedilişini düşünelim, ülkemizin uçsuz bucaksız İspanya İmparatorluğu’ndaki en yoksul, diyelim ki en geri, en medeniyetsiz topluluklardan biri olduğunu düşünelim, ne de olsa burada değerli metaller yoktu, ne de İsa’nın yoluna çevrilecek fazla insan vardı. Bir de Meksika ya da Peru’daki gibi imparatorlukları yıkmaya bir avuç İspanyol’un yetmesi çelişkisini düşünebiliriz. Bir de farklı olarak burada yerlilere karşı savaşın Bağımsızlık Savaşı’ndan sonra da devam ettiğini düşünebiliriz. 1874’te La Verde’de ölecek olan büyükbabam Junín sınırında komutandı, Azul yakınlarında yenilgiye uğramıştı.1 Yerli savaşçıların ani baskınlarına karşı mücadele daha kuzeyde, Chaco’da sürmüştü. Bütün bunlar şehirleri, kaleleri fethetmenin, çayırlıkta izini kaybettiren dağınık haldeki galip ya da mağlup yerlilerle uğraşmaktan neredeyse daha kolay oluşuyla açıklanabilir.

Eklendi: Yayım tarihi

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Yazarın Diğer Kitapları

  1. Evaristo Carriego ~ Jorge Luis BorgesEvaristo Carriego

    Evaristo Carriego

    Jorge Luis Borges

    “Evaristo Carriego adının bundan böyle Arjantin yazınının ecclesia visibilis’inde yerini alacağına ve yazınımızın tüm saygın kurumlarının –retorik dersleri, antolojiler, ulusal yazın tarihi– bu adı...

  2. Dantevari Denemeler ~ Jorge Luis BorgesDantevari Denemeler

    Dantevari Denemeler

    Jorge Luis Borges

    “Gün batmak üzere, ışıklar yorgun; gravürlere daha bir daldıkça anlıyoruz ki yeryüzünde olan her şey var bu gravürlerde. Geçmişte ve bugün olanlar, gelecekte var...

  3. Sonsuzluğun Tarihi ~ Jorge Luis BorgesSonsuzluğun Tarihi

    Sonsuzluğun Tarihi

    Jorge Luis Borges

    Bu sayfalara adını veren o sıra dışı “sonsuzluğun tarihi” hakkında çok az şey söyleyeceğim. Zaman bizim açımızdan bir sorundur; sarsıcı ve talepkâr bir sorun,...

Men-e-men Birazoku

Aynı Kategoriden

  1. Seni Seviyorum Anne ~ Selim GündüzalpSeni Seviyorum Anne

    Seni Seviyorum Anne

    Selim Gündüzalp

    Yellowstone National Park’da çıkan bir yangın sonrası görevliler hasar tespit çalışmaları için ormanda geziyorlardı. Görevlilerden biri, bir ağacın dibinde küller içinde neredeyse kömürden bir...

  2. İçimizde Bir Yer ~ Ahmet Altanİçimizde Bir Yer

    İçimizde Bir Yer

    Ahmet Altan

    Siz kendi duygularınızın kölesisiniz, herkes gibi. Ama size hükmeden bu duyguları tanıyamaz, ne zaman, nerede, nasıl ortaya çıkacağını bilemezsiniz. Bir aşk, bir öfke, çıldırtıcı...

  3. Leuko ile Söyleşiler ~ Cesare PaveseLeuko ile Söyleşiler

    Leuko ile Söyleşiler

    Cesare Pavese

    Pavese’nin en iyi kitabı olarak değerlendirdiği Leuko ile Söyleşiler, İtalyan edebiyatının olduğu kadar dünya edebiyatının da benzersiz başyapıtlarından biridir. Leuko ile Söyleşiler’de Pavese, yaşam...

Haftanın Yayınevi
Yazarlardan Seçmeler
Editörün Seçimi
Kategorilerden Seçmeler

Yeni girilen kitapları kaçırmayın

Şimdi e-bültenimize abone olun.

    Oynat Durdur
    Vimeo Fragman Vimeo Durdur