Birazoku.com sitesinde de kitapların ilk sayfalarından biraz okuyabilir, satın almadan önce fikir sahibi olabilirsiniz. Devamı »

Yazar ya da yayınevi iseniz kitaplarınızı ücretsiz yükleyin!

Dış Politika Kıskacında Türkiye
Dış Politika Kıskacında Türkiye

Dış Politika Kıskacında Türkiye

Ayhan Atay Kamel

İlginç, sıra dışı tespitler… “Öte yandan, ABD’nin Irak’ı işgali sonucunda, Türkiye’nin halen dünyada tek süper güç olan ABD ile komşu haline geldiği söylenebilir” İlginç,…

İlginç, sıra dışı tespitler…
“Öte yandan, ABD’nin Irak’ı işgali sonucunda, Türkiye’nin halen dünyada tek süper güç olan ABD ile komşu haline geldiği söylenebilir”

İlginç, sıra dışı sonuçlar…
“Netice itibariyle Kıbrıs Rumları, Yunanistan, Ermenistan ve Ermeni diasporası ile aramıdaki sorunlar ve PKK terörü ile mücadelemiz, AB ve ABD ile ilişkilerimiz çerçevesine taşınarak AB ve ABD ile ilişkilerimizde güven krizine yol açan birer sorun haline dönüşmüş ve böylece ülkemiz bir DIŞ POLİTİKA KISKACI altına girmiştir”

İlginç, sıra dışı öngörüler…
“Türkiye üzerine batıdan gelen ve gittikçe yoğunlaşan baskıları dengeleyebilmek açısından dış politikada bazı yeni açılımlarda bulunulması ve yukarıda zikredilen hususların ışığında bu açılımların adresinin de doğal olarak Asya kıtası olması beklenir”

Ve nihayet bir solukta okuyacağınız, her satırıyla yeni ufuklar açan, ilginç, sıra dışı bir kitap…

BİRKAÇ SÖZ

Orta Asya’nın uçsuz bucaksız çöllerinden kalkıp Anadolu’ya gelen Türkler, geldikleri topraklarda olduğu gibi yeni yurtlarında da kurdukları devletlerle cihan tarihine geçmişlerdir. Dünyanın sürekli talihsiz olaylar içine sürüklendiği yirminci yüzyılın başlarında ise sahip oldukları en uzun ömürlü devletin Osmanlı İmparatorluğu hazin bir şekilde tarihin altın sayfalarına karışmasıyla Büyük önder Mustafa Kemal Atatürk’ün liderliğinde Türkiye Cumhuriyetim kurmuşlardır.
Türklerin binlerce yıllık tarihlerine bakıldığında eski toprakları Orta Asya’da ezeli rakipleri her zaman Çinliler olmuş, yeni yurtlan Anadolu’da ise en büyük rakipleri önce Bizans ve arkasından onlarla aynı inanca sahip muhtelif devletler olmuştur.
1071 Malazgirt yenilgisi sonrasında Türkler karşısında sürekli kan kaybeden batı dünyası yaşadıkları coğrafyanın şuurlarının sürekli değişmesine neden olan rakiplerine karşı bazen ayrı bazen de birleşik olarak askeri harekatlara girişmişler ancak asırlar boyunca ciddi bir basan elde edememişlerdir.
Son birkaç yüzyılda ise gerek askeri gerek siyasi ve diplomatik alanda bu durum onların lehine dönmeye başlamış, Türkler sürekli kan kaybederken batılılar ve yandaşları ise onları “geldikleri yere gönderme” konusunda hayli umutlanmışlardır. Bu boş umutlara kapılarak I. Dünya Savaşı sonrasında Anadolu’ya dört bir yandan hücum eden ülkeler, Mustafa Kemal Atatürk’ün ordusunu karşılarında bulmuşlar ve tarihin en büyük hezimetlerinden birini yaşayarak bu topraklardan “geldikleri gibi gitmişlerdir.”
Böyle bir tarihi arka plan içinde kurulan Türkiye Cumhuriyeti ilk kuruluşundan itibaren öncelikle “dış politika sorunlarına” odaklanmıştır.
Lozan Anlaşması’nın tam çözüme ulaştırmadığı başta “Musul”, “Hatay”, “Boğazlar” gibi sorunlar her ne kadar sonraki süreçte çözümlenmiş ise de zihinlerde tarihten miras olarak yer edinen “Enosis”, “Büyük Ermenistan”, “Kostantinepolis Rüyası” gibi boş hayallerin yanına son olarak “Kürdistan” hayalinin eklenmesiyle sıcaklığını günümüze kadar korumuştur.
Birbirinden çetrefilli bu sorunlarla uğraşan Türkiye Cumhuriyeti’nin bu konuda ki en büyük savunucuları ise şüphesiz Dış İşleri bakanlığımız ve onun değerli diplomatları olmuştur. Dış işlerimizin değerli diplomatları Öncelikli olarak çeşitli sıfatlarla bulundukları ülkelerde ve uluslar arası teşkilatlarda ülkemizi en iyi şekilde temsil etmek için canla başla çalışmışlardır. Hatta bazı değerli diplomatlarımız Ermeni Terör Örgütlerinin hedefi olmuşlar ve maalesef bu saldırılarda birçoğu şehit olarak ebediyete intikal etmişlerdir.
Dış işleri tarihimize baktığımızda 1980’li yıllardan itibaren günümüze kadar adım sıkça duyduğumuz ve duymakta olduğumuz değerli diplomatlarımızdan biri de hiç şüphe yoktur ki sayın İnal BATU’dur.

Sayın İnal BATU, Önce milli davalarımızın başında gelen Kıbrıs’ta Lefkoşe de görev yapmıştır. Bu kritik görevi başarıyla yerine getirdikten sonra ise Prag’la görevini sürdürmüştür. Birleşmiş Milletlerde ülkemizi uzun yular temsil ettikten sonra kardeş Pakistan’ın başkenti İslamabad ve arkasından Roma Büyükelçilikleri görevim ifa eden Sayın inal BATU son olarak da Dışişleri Bakanlığı Müsteşar Yardımcılıkları görevinde bulunmuştur.
Halen bürokraside edindiği tecrübeleri meclis içine taşıyarak ülkesine siyasi alanda da hizmet etmeyi sürdüren Sayın İnal BATU zaman zamanda çeşitli basın yayın organlarında dış politika konusundaki görüşlerini kamuoyuna aksettirmektedir. İşte elinizde tuttuğunuz “Dış Politika Kıskacında Türkiye” adlı eser Sayın İnal BATU’nun 1999’dan günümüze kadar Milliyet Gazetesi, Yankı, Kırmızı Çizgi, Ajanda dergilerinde yer alan yazılarından oluşmuştur. Türk kamuoyuna büyük yarar sağlayacağım ümit ettiğimiz bu eseri değerli okuyucularımızın beğeni ile okuyacağını ümit ediyor, böyle bir eserin hazırlanması fikrine katılarak bu konuda her türlü desteğini esirgemeyen değerli dostum Sayın İnal BATU’ya ayrıca şahsıma göstermiş olduğu ilgiden dolayı da teşekkürlerimi arz ediyorum.

Ahmet ALMAZ
Eylül 2006 Kuruçeşme/İstanbul

İNAL BATU’NUN ESERİ

Değerli dostum İnal Batu’yu bu kitaptaki yazılan için kutlarım, inal Batu’nun kitabında yaptığı değerlendirme, dış politikamızla ilgili son tartışmalara katılanların büyük bir kısınma zarif bir uyarı gibidir.
Dış politika konularım, tüm faktörleri göz önünde tutarak ele alma uyarısı… Klasik benzetmeyle, sadece Önündeki ağacı değil, diğer ağaçlarla birlikte, tüm ormanı da görme uyarısı…
Ülkemizin bugünkü siyasi konjonktüründe bu gibi uyanlara ne kadar büyük ihtiyaç olduğu ortadadır. İç politika gibi dış politikayı da artık, olayları izlemek, öğrenmek, sonuçlarım hesaplamak yerine, aklına her geleni söylemekle yürütülebilecek bir iş gibi görenler çoğalmıştır.
Oysa, Uğur Mumcu’nun deyimiyle “Bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olma” kolaycılığına kapılmanın, en tehlikeli olduğu alanlardan biridir dış politika… İnal Batu’nun kitaptaki diğer yazılarında da örnekleri var, o alanda, sadece, genel değerlendirmeleri isabetle yapmanız da yetmiyor. Bir çok ayrıntıyı da ihmal etmemeniz gerekiyor. Veya, size ayrıntı gibi gelse de, karşınızdaki için önem taşıyan konuları…
Başbakan olarak Hindistan’ı ziyaret edip, Pakistan’ı atlamak…
Bulgaristan’daki soydaşlarımızın kurduğu Halk ve Özgürlükler Partisi’nin gelişmesinden memnun olurken, oradan Türkiye’ye gelmiş olan soydaşlarımızın sorunlarına kalıcı bir çözüm oluşturmamak…
İsrail’le Filistin’i aynı dış gezide ziyaret ederken, Filistin’e ayrılan vakti kısa tutup Filistinlileri gücendirmek…
İsrail’de de, iki taraf arasında arabuluculuk yapmak istiyormuş gibi bir hava içine girip İsraillileri kuşkulandırmak…
İnal Batu, bütün bu yanlışları ve benzerlerini, iktidarı eleştiren bir muhalefet milletvekili üslubuyla da değil, “Aman bir daha yapmayın” öğreticiliğiyle anlatıyor.
Dileriz, o yanlışları ‘bir daha yapmaması gerekenler arasında, Batu’nun anlattıklarından faydalanmayı düşünenler eksik olmaz.
înal Batu’yu ben çocukluğundan tanırım. Ankara’da aynı mahallede oturuyorduk. Rahmetli kardeşim Örsan’nın akranıydı.
Babası Sefahattin Batu, babamın arkadaşıydı. Bu vesileyle onu da rahmetle anmak isterim. Hem zooteknik profesörü olduğu Ziraat Fakültesindeki, hem de edebiyat alanındaki çalışmalarında, değerli eserler yayımlamıştı. Hümanist bir yazardı, çevirmendi, şairdi. Kendi yazdığı şiirlerin yanında, Goethe’nin bir kısım şiirlerini de Türkçe’ye kazandırmıştı. Tiyatro yazarıydı. ‘Güzel Helena’adlı eseri, Avrupa kentlerinde de oynanmış ve yardalar yapmıştı. Bir dönem de milletvekili olarak siyasette yer almıştı.
inal Batu Siyasal Bilgiler Fakültesinde okudu. Meslek olarak diplomatlığı seçti. Lefkoşe, Prag, Birleşmiş Milletler, İslamabad, ve Roma’da Büyükelçi olarak başarıyla görev yaptı. Sadece yerliyabancı meslektaşları arasında değil, basın mensupları arasında da bir çok dostu oldu.
Diplomatlığından sonra siyasete girişi sırasında, İnal Batu’yla yalan çalışma arkadaşı olduk. CHP’nin Meclis dışında kaldığı en güç döneminde Genel Başkan Yardımcısıydı. Partinin diş ilişkileri başta olmak üzere birçok alandaki gelişmesine önemli katkılar yaptı.
Dış politikada olduğu gibi iç politikada da sağ duyusu güçlüydü. Çatışmaktan çok, sonuç almaya çalışıyordu.
Bir alanda ayrı düşüyorduk: Fenerbahçe Trabzonspor maçlarında ben Trabzonspor’un kazanmasını istiyordum. O, koyu, hem de çok koyu bir Fenerbahçeliydi. Tabii, kendi takımının kazanmasını istiyordu. Üstelik o maç günlerinde parti genel merkezine, san lacivertli bir kravat takmış olarak geliyordu. Nispet yapar gibi… Durumumu düşünün: Dostluğumuza, bu kadar şiddetli tahrike rağmen, halel gelmemesi, biraz da benim başarım sayılır.
İnal Batu’yu tekrar kutlarken, siyaset kitaplığımıza daha nice eserler kazandırmasını dilerim.

Altan ÖYMEN

İçindekiler
ön söz
Avrupa Birliği ve Kıbrıs
Türkiye’nin Kültür Sorunları üzerine Düşünceler
Kıbrıs’ta Neler Oluyor
Geleceğe Miras
Sofya’da Bir Kurultay
Türkiye PakistanHindistan
Küreselleşme ve Sosyal Demokratlar
ECO Tahran Doruk Toplantısı ve Hafız Esad’ın Cenaze Töreni
Kurb Kuş An Bunalımı
Bulgaristan’dan Göç Eden Soydaşlarımız
iki Türkiye
Kıbrıs’ta Son Durum
Sözde Ermeni Soykırım Tasarısı
Bulgaristan’a Bir Kültür Çıkarması
Buruk bîr Sevinç Yaşıyoruz
Berlin Zirvesi
17 Aralık’a Doğru
Türk  Rus ilişkileri
BM Güvenlik Konseyi’ne Üyelik Maceramız
Tehdit Etmeden Korkutmak
AB’ye Üyelik Maceramız
Kıbrıs’ta Yeni Bir Dönem
Başbakan’nın İsrail Filistin Ziyareti
Kuzey Ren Westfalia Seçimleri
Sönük Bir Ziyaret
Tam Üyelik Yerine imtiyazlı Ortaklık Mı?
Acı Anılar”
1974’ten 2005’e
3 Ekim’e Doğru
Uyum Protokolü Konusunda Bazı Düşünceler
BM ve Türkiye
NATO 2005 ve Sonbahar Toplantısı
AB Karşı Deklarasyonu
3 Ekim 2005 Öncesi ve Sonrası
Kaybolan Bir Yıl Daha
Türkiye ABD Irak
Pakistan Zindabad (Yaşasın Pakistan)
Hac’da Yine Facia
Filistin ve Ötesi
ABD ve Irak
Papadopulos’ıuı Yalanlan
ABD ve Iran
AKP Hükümeti Hata Üstüne Hata Yapıyor
Iran Türkiye BOP
Condoleeza Rice Ankara’da
Tarama Süreci mi? Tarama Turizm mi?
Türkiye Yeniden Terörle Karşı Karşıya,
DTP Gelişmelere Ayak Uyduramadı
ABD Kürt Kartını iki Amaçla Oynuyor
Papadopulos’un Gerçek Yüzü
Kurt Dumanlı Havayı Sever
AB ve Türkiye
Batı=Çifte Standart
Cepheleşmeler AKP’yi Daha da Büyütür
Her Yerde Ortadoğu
Amerika’nın İsrail Aşkı Dünyayı Felakete Sürüklüyor

ÖNSÖZ
Türkiye, coğrafi konumu balonundan dünyanın en zor ve tarih boyunca büyük bunalımlara sahne olmuş bir bölgesinde bulunuyor.
Komşumuz İran’ın, tüm dünyada merak ve endişeyle izlenen uranyum zenginleştirme çalışmalarının yaratabileceği muhtemel sonuçlardan en fazla etkilenecek ülkelerden biri kuşkusuz Türkiye’dir. ABD ve İsrail’in bu konuda askeri seçeneğe başvurması ülkemiz için Öngörülmesi olanaksız fevkalade olumsuz sonuçlar yaratacaktır, İran’a karşı global veya kısmi bir ekonomik ambargo uygulaması da, memleketimizin bazı iddia ve övünmelerin tersine, kırılgan olan ekonomisini allak bullak edecektir. Bunlar olmayıp da İran’ın nükleer silahlar Ünal etmesine seyirci kalınması, memleketimiz için bir kabus senaryosudur. Bölgemizdeki tüm güvenlik kriter ve dengelerini altüst edecek böyle bir gelişmenin sonuçlan, ülkemiz için mutlaka olumsuz olacaktır.

Eklendi: Yayım tarihi

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Yazarın Diğer Kitapları

Men-e-men Birazoku

Aynı Kategoriden

Haftanın Yayınevi
Yazarlardan Seçmeler
Editörün Seçimi
Kategorilerden Seçmeler

Yeni girilen kitapları kaçırmayın

Şimdi e-bültenimize abone olun.

    Oynat Durdur
    Vimeo Fragman Vimeo Durdur