“Geleneklerimizde beşi bir yerdeler vardı ve gelinlere takılırdı. Gelinler bunları göstere göstere boyunlarında taşırdı. Ben beşi bir yerdelerimi doğurdum, koynumda büyüttüm, sevgilerini yüreğimde taşıyorum ve taşıyacağım ömrümce. Çünkü “Annelik Ömür Boyu” sürecek olan bir serüven ve bu serüveni çocuklarımızla birlikte yazarız. ”
Bu kitapta röportaj konuğu olan 60 kadının ortak noktalarından biri anne olmaları, diğeri işlerinde veya diğer çalışmalarında gösterdikleri büyük başarılar. Yani şarkıda “Çocuk da yaparım, kariyer de!” dendiği gibi hem anne, hem kadın, hem de üretici, sanatçı, yazar veya yönetici olmaları. Bunun altından zaman zaman büyük bir enerjiyle kalktıkları gibi, bazen sıkıntılarını da aynı yoğunlukta yaşamaları.
Röportajını yaptığım tüm kadınların ellerini tuttum, gözlerinin içine baktım, onları dinledim, içtenlikle konuştuk, kariyerlerini ve annelik serüvenlerini paylaştık.
Bazen çok güldüm, gözümden yaşlar gelene dek.
Bazen çok ağladım, hatta ağlaştık.
Bazen içim burularak ayrıldım yanlarından.
Bazen de sevinçlerini paylaşarak mutlulukla…
Her şeye rağmen bu röportajları çok severek ve aşk ile yaptım.
Ortak olan bir şey vardı ki ellerimizi, gözlerimizi, yüreklerimizi birleştiren; hiç bitmeyecek olan annelik serüveni…
***
İÇİNDEKİLER
Aysel Gürel ………………………………………………………………….15
Aşkın Nur Yrngi…………………………………………………………..31
Aylin Kotil……………………………………………………………………39
Aynur Bektaş………………………………………………………………..49
Ayşe Durul…………………………………………………………………..63
Ayşe Özger…………………………………………………………………..69
Ayşen Zamanpur ………………………………………………………….79
Ayşenur Yazıcı………………………………………………………………95
Balçiçek İlter………………………………………………………………..104
Bennu Yıldırımlar ………………………………………………………..113
Berna Laçin………………………………………………………………….121
Dr. Berra Kılıç ……………………………………………………………..131
Canan Tan……………………………………………………………………139
Çiğdem Anat………………………………………………………………..147
Çolpan İlhan………………………………………………………………..152
Eda Özülkü………………………………………………………………….166
Elif Çoban……………………………………………………………………172
Elif Ilgaz Aydınlar…………………………………………………………180
Elif Şafak……………………………………………………………………..188
Emine Ün ……………………………………………………………………202
Fazilet Şahin ………………………………………………………………..211
Fulya Ergüneş ………………………………………………………………217
Funda Özkalyoncuoğlu…………………………………………………224
Füsun Demirel …………………………………………………………….230
Güldem Berkman…………………………………………………………241
Hande Altaylı……………………………………………………………….247
İclal Aydın……………………………………………………………………258
Jale Sancak …………………………………………………………………..268
Jülide Ateş ……………………………………………………………………275
Leman Sam………………………………………………………………….285
Mehveş Cerrahoğlu………………………………………………………295
Meltem Kurtsan …………………………………………………………..304
Mine Vargı …………………………………………………………………..315
Muazzez Ersoy …………………………………………………………….324
Nazan Turgut……………………………………………………………….331
Nermin Bezmen ………………………………………………………….346
Nesteren Davutoğlu……………………………………………………..363
Nihal Menzil ……………………………………………………………….371
Nurdan Tümbek Tekeoğlu……………………………………………377
Özge Uzun Üst……………………………………………………………387
Özlen Çopuroğlu …………………………………………………………395
Pınar Reyhan ……………………………………………………………….402
Pınar Cengiz ………………………………………………………………..408
Pınar Masenna ……………………………………………………………..414
Pınar Reyhan ……………………………………………………………….420
Prof. Dr. Saibe Oktay Özdemir……………………………………..428
Sanem Altan…………………………………………………………………437
Selin Özkök Karacehennem ………………………………………….449
Semiha Yankı ……………………………………………………………….455
Sevda Arıkan ………………………………………………………………..465
Sibel Turnagöl ………………………………………………………………474
Sibel Tüzün …………………………………………………………………483
Sonay Dikkaya ……………………………………………………………..492
Şerif Sezer ……………………………………………………………………501
Şevval Sam …………………………………………………………………..510
Tomris Giritlioğlu ………………………………………………………..523
Tümay Özokur…………………………………………………………….542
Ümran Beba ………………………………………………………………..547
Yızgülü Aldoğan…………………………………………………………..557
Zeynep Tunuslu …………………………………………………………..570
Bu kitabın oluşmasında emeği geçen herkese ayrı ayrı teşekkür ediyorum. Öncelikle Hürriyet Gazetesi sponsorluğu için Sayın Vuslat Doğan Sabancı’ya…
*
Kitaba konu olan 60 kadının ortak noktalarından biri anne olmaları, diğeri işlerinde veya diğer çalışmalarında gösterdikleri büyük başarılar. Yani şarkıda “Çocuk da yaparım, kariyer de!” dendiği gibi röportaj konusu olan kadınların hem anne, hem kadın, hem de üretici, sanatçı, yazar veya yönetici olmaları. Bunun altından zaman zaman büyük bir enerjiyle kalktıkları gibi, bazen de sıkıntılarını aynı yoğunlukta yaşamaları.
Röportajını yaptığım tüm kadınların ellerini tuttum, gözlerinin içine baktım, onları dinledim, içtenlikle konuştuk, kariyerlerini ve annelik serüvenlerini paylaştık.
Bazen çok güldüm, gözümden yaşlar gelene dek.
Bazen çok ağladım, hatta ağlaştık.
Bazen içim burularak ayrıldım yanlarından.
Bazen de sevinçlerini paylaşarak mutlulukla…
Bazı kadınlar arkadaşımdı, bazılarını sadece tanıyordum, bu röportajları yaparken yolumuz kesişenler de oldu. Yaşamlarının içine izin verdikleri kadar girdim. Yazdıklarım kadar belki, belki de daha fazlası yazmadıklarım.
Her şeye rağmen bu röportajları çok severek ve aşk ile yaptım.
Ortak olan bir şey vardı ki ellerimizi, gözlerimizi, yüreklerimizi birleştiren; hiç bitmeyecek olan annelik serüveni…
Röportaj yaptığım tüm kadınlara içtenlikle cevap verdikleri için ayrı ayrı teşekkür ediyorum.
*
Bana elinde kamerası, gülen yüzü ve profesyonel yaklaşımıyla yol arkadaşlığı yapan Mine Tuduk’a, fotoğraflara imza koyan Halil Yücer, H. Kerem Yılmaz, Candaş Arın’a ve Serkan Şedele’ye, son röportaj fotoğraflarında hızır gibi yetişen Melih Şahin ve A. Onur Gökçe’ye teşekkür ediyorum.
Her röportajda farklı editörler ve yazı işleri müdürleri bana eşlik ettiler, sizlerin de onları tanımanızı istiyorum: Gözde Bayram, Derya Derinbay, Evrim Sabak, Miray Küçükçay, Aslıhan Gündüz, Merve Ülkü… Hepsi genceciklerdi, sıkılmadan, yorulmadan, tek söz söylemeden ve saygılarında kusur etmeden ulaşımı, mak-yözü, kuaförü zaman zaman da kapak çekimleri için stüdyoları, kostümleri onlar ayarladılar ve teşekkürü çoktan hak ettiler.
Pınar Eslek Gök ismini ayrıca yazmak istedim çünkü o en başından en sonuna dek bu projeye inandı. Yeri geldi fotoğrafları çekti, yeri geldi editörleri de organize etti. Hürriyet Gazetesi binasında gazete ile sponsorluk anlaşması imzaladığımda da Pınar yanımdaydı, o gün 16 Mart tarihiydi ve Pınar’ın doğum günüydü, birlikte kutladık. Pınar Eslek Gök’e de tüm çabalarından dolayı teşekkür ediyorum.
Bir konuşma sırasında röportaj kitabı hazırlığı içerisinde olduğumu söylediğim sevgili dost Levent Özdemir, hiç duraksamadan, “O zaman bu kitap için gerekli olan fotoğrafları ben çekeceğim,” dedi ve çocuklarımla görüntülendiğim birbirinden güzel, poz poz fotoğrafları Levent Özdemir çekti. Hatta bir adım ilerledik, “Kitabın kapağını da Levent Özdemir Ajans hazırlasın,” dedi, Aysel Eryıl-maz’la birlikte tasarladık ve Aysel uyguladı. Levent Özdemir’e ve Aysel Eryılmaz’a ayrı ayrı teşekkür ediyorum.
8 Mart 1857 tarihinde kırk bin dokuma işçisi kadın, Amerika’nın New York kentinde, çalışma koşullarının değişebilmesi yolunda, ölümü göze alıp greve gittiler. Eylemleri, direnişleri, çığlıkları yıllarca hatırlanmadı.
Ta ki altmış bir yıl sonra, Almanya Sosyal Demokrat Partisi önderlerinden Clara Zetkin direnişin başladığı günün ‘8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’ olarak kutlanması önerisini getirene dek.
Yıllarca yasaklanarak, zaman zaman da kabullenerek sürdürüldü kutlamalar. Birleşmiş Milletler Genel Kurulu, 16 Mart 1977’de, 8 Mart’ın “Dünya Kadınlar Günü” olarak kutlanmasını kabul etti ve tüm dünyada kutlanmaya başladı. Türkiye’de 12 Eylül 1980 askeri darbesinden sonra, dört yıl kutlamalar yapılamadı.
Sendikalar, kadın kuruluşları, yıllarca bu önemli günde kadına yönelik ayrımcılığı daha güçlü olarak dile getirmeye çalışsalar da; ayrımcılık devam etti, ediyor.
Kadın eğitilmeden… Töre cinayetleri önlenemezken… Yaşamın çeşitli alanlarında eşitsizlik devam ederken… Berdel sürerken… Kadın cinayetleri önlenemezken. Kadının eğitimi tartışılıyor.
Yine ve yeniden;
2013 ve sonrasında özgür, dayanışmacı, paylaşımcı, eşit işe eşit ücretin ödendiği, baskılardan arınmış, sömürünün sürmediği, cinsel tacizlere, tecavüzlere uğranmayan, sevgi, saygı ve hoşgörünün sağlandığı, adil ve barış içinde yaşayacağımız bir dünya isteyen tüm kadınların 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nü kutluyor ve tüm kadınlara teşekkür ediyorum.
“Cenin rahminize düştüğünde annesiniz.” Çocuk sevgisini ve anneliği tarif etmeye bazen gücümüz yetmez.
Tüm saydığım, sayamadığım nedenlerle bu kitapla mesleklerinde başarılı kadınları öne çıkartarak kadınları okumaya teşvik etmeye çalıştık.
Tereddüt içindeki her yaştan kadına, başarılı örneklerden hareketle, iş-eş-annelik üçgeninde zihin açıcı önerilerde bulunduk.
Hem başarılı bir şarkıcı, müzisyen, oyuncu, avukat, gazeteci, yazar, sunucu, yönetici, üretici olmak, hem de iyi bir anne olmak mümkün müdür? Hem başarılı bir holding yöneticisi olup hem de çocuk yetiştirilebilir mi? Bu ve benzeri konularda röportajlar yaparak, kafasında benzer sorular olan kadınlara ışık tuttuk.
Çocuk yetiştirmede başarısız olacakları kaygısıyla kızlarını bir mesleğe yönlendirmekten çekinen ailelerin de bu konudaki önyargılarının bir nebze de olsa kırılmasını sağlayarak; modern, eğitimli ve başarılı anne örneklerinin çoğalmasına katkı sağlamaya çalıştık.
Epsilon Yayınevi çalışanlarına, kurucusu Ömer Yenici, Genel Yayın Yönetmeni Meltem Erkmen, grafikerler Berna Özbek Keleş ve Gülen Işık’a teşekkür ediyorum.
Son olarak anne olma nedenim olan çocuklarım Aslı Gökçe, A. Onur Gökçe, Nevin Asuman Yalçıner, N. Cansu Yalçıner ve M. Deniz Yalçıner’e teşekkür ediyorum.
*Bu kitaptaki röportajların büyük kısmı Hürriyet Gazetesi -Anneyiz.biz dergileri için hazırlanmıştır.
CEZMİ ERSÖZ’ÜN ÖNSÖZÜ
Bir başarı öyküsü bu. Ama şefkatle,sabırla,inatla örülmüş bir öykü. Ama diyorum cünkü bir çok yerde ve ülkemizde çoğu başarı öyküsü karanlık bir boşlukla anılır. Acımasızlık, hile ve sevgisizlik boşluklarıyla. Doğrudur, bilirim… Çünkü bu ülkede kazanmak için işlenen suçların yasalarda bir yaptırımı yoktur. Bir şey yapamazsınız bilseniz de. Bu adaletsizliğe sadece içiniz yanar.
Oysa Hatice Özbay’ın önce annelik sonra başarı serüveninde sadece kendini adamak ve asla yılmamak vardır. Suça ve acımasızlığa hiç bulaşmamış bır başarı öyküsü bu. İnsanın içi hayranlıkla kamaşıyor.
Sevgili Hatice’nin evine çok konuk oldum. O güzelim evlatlarını tanıdım. Onların büyümelerine ve hayata sımsıkı tutunmalarına tanık oldum. Çok ağır bir yüktü bu.
Onun yerinde ben olsam çok zor değil, imkânsız, bu yükün altında kalkamam derdim. Kalkamazdım da.
Hatice bazı geceler, çocuklarının bitmek bilmeyen dertleri, çalışma hayatının olanca zorluğu karşısında, “artık tükendim, olmuyor yapamıyorum,” demiş midir? Acaba, diye aklımdan geçirdiğim olmuştur. Hatta dayanamayıp bir gün sormuştum ona; “Nasıl baş ediyorsun bunca sorunla, sıkıntıyla, üstelik çocuklarının babalarından tek kuruş nafaka ve yardım almadan?” diye. Sadece içtenlikle gülümsemişti bana: “İstersen her güçlüğü yenersin,” demişti, her güçlüğü. Yeter ki iste.
Evet, sadece şefkat, ilgi, sevgi yetmiyor elbette. Çalışmak gerek. Hatice yıllarca gazetecilik yaptı. Bu ülkede çok önemli haberlerin altına imza attı. Gazeteciliği çok sevse de koşullar gereği iş hayatına atıldı. Şimdi o dünyada da güçlükleri sevgisiyle ve inadıyla yeniyor. “Eğer İstersen”!
O sevmek için çıkıyor çünkü sokağa, hayata, insanların içine…
Çünkü pazar günü geldiğinde evlatlarını toplayacak sofrada. Çok tanık oldum önümden güneşin sofrası gibi geçen sevinç dolu kahvaltılara. Ama pazar günü geçer, ardı pazartesi.
Aslı sabahın ilk saatlerinde uyanacak. Dans salonunda onu bekleyen öğrencileri var. Hafta içi dans gösterisine çıkacak.
Onur yarım kalan reklam filmini çekecek. Şirketine iki hafta içinde fotoğraf kataloğunu hazırlayıp vermek zorunda.
Asuman çok istediği Sosyoloji Bölümü’nü bitirdiğinde nerelerde olacak? Sınavlarına çok iyi hazırlanması gerekiyor. “İsterse olur!”
Cansu, abisi Onur’a özenmiş. Önce fotoğrafçı olacak, ardından grafik bölümünü bitirecek.
Mustafa Deniz daha lisede. Tekne kazıntısı. Aklında onlarca hayali var ‘’İsterse yapar!’’
Ve ortada tek başına direnen bir anne; Hatice Özbay. Ona Cesaret Ana denmez de ne denir? O varsa yaparlar.
Katıksız bir başarı öyküsü bu. Ve annelikle kutsanmış.
Sahi, bu kitabı yazmayı, hazırlamayı hak edecek kaç kadın, kaç anne vardır? Vardır elbette, Hatice Özbay gibi anneler. Dileğim daha çok olması.
Cezmi Ersöz
ŞarÂıÂarın ^Cadını/ Anne Aysel GjürelAysel Gürel ile yapılan son söyleşi…
Bu röportajı Aysel Gürel’le yaptığımda son röportaj olacağına asla inanmazdım. Ne yazık ki sevgili Aysel Gürel’in son röportajı oldu.
Anne Aysel Gürel’i ve anneanne Aysel Gürel’i söyleşmek üzere, akşam saatlerinde, ekip arkadaşlarımla birlikte Mehtap Ar’ın Fulya’daki evine konuk olduk. Bu röportaja canım arkadaşım Mehtap’ı da dahil ettim.
Dudaklarında kırmızı ruju ve kırmızı çerçeveli gözlüklerinden taşan, gözlerindeki sımsıcak gülümsemesiyle Aysel Gürel karşımızdaydı. Samimi tavırlarıyla bizleri karşılayıp, kenara çekilen yemek masasının çevresine oturmamızı elleriyle işaret etti. Çünkü evin salonunda, Mehtap Ar’ın kurduğu ve yönettiği Art Tiyatro ekibi, “Arkadaş” isimli yeni oyunun provasını yapıyordu.
Bu kitabı en uygun fiyata Amazon'dan satın alın
Diğerlerini GösterBurada yer almak ister misiniz?
Satın alma bağlantılarını web sitenize yönlendirin.
- Kategori(ler) Aile Hitabet-Söyleşi
- Kitap AdıAnnelik Ömür Boyu
- Sayfa Sayısı584
- YazarHatice Özbay
- ISBN9789944826464
- Boyutlar, Kapak13,5 x 21,0 cm , Karton Kapak
- YayıneviEpsilon / 2013
Yazarın Diğer Kitapları
Aynı Kategoriden
- Çöken İstanbul ~ Suat Derviş
Çöken İstanbul
Suat Derviş
“İri çınarların, iri servilerin süslediği sahili gösteren kayıkçı, ‘Buraları görüyor musunuz?’ diyor, ‘Eskiden burada kahveler, tiyatrolar vardı, Abdi oynardı, Kel Hasan oynardı. Buraları tıklım...
- Elele Okuyalım – Yazılar ve Söyleşiler 1978-1984 ~ Turgut Uyar
Elele Okuyalım – Yazılar ve Söyleşiler 1978-1984
Turgut Uyar
“Elele Okuyalım – Yazılar ve Söyleşiler 1978-1984” Turgut Uyar’ın 1978-1984 yılları arasında “Elele” dergisinde yayımlanan kitap tanıtım yazıları ve söyleşileri ilk kez bir araya...
- Dindar Bir Doktor Hanım ~ Ayşe Hümeyra Ökten
Dindar Bir Doktor Hanım
Ayşe Hümeyra Ökten
“Ömrü boyunca ‘kadın başıma ne yapabilirim ki’ düşüncesini aklına bile getirmeyen Hümeyra Hanım, karşılaştığı bütün zorluklarla, sıkıntılarla iman, sabır ve tevekkülün verdiği güçle mücadele...