Hayatımızı karartan beyazlar…
Süt, şeker, un, tuz, pirinç, beyaz et, kimyasal laçlar, deterjanlar, boyalar, kozmetikler vb.
Tabii olmayan, konsantre, hibrit, rafine, en azından şüpheli dahi olan, beyaz un, beyaz şeker, kimyasal tuz, süt, yağ ve ortak özellikleri “beyaz” olan işlenmiş gıdalar… Bu “Beyaz Çete” elemanlarının en büyük benzerlikleri, yavaş yavaş ama kesinlikle insanlığın sağlığının bozulmasına ve yavaş yavaş sürünerek yok olmasına yol açan besinler olması. Oysa gerçekte böyle miydi? Hiç de değil…
Eskiden doğal ortamda beslenen tavukların kırmızı etlerini yemek için saatlerce kaynatıldığını hatırlayanlar vardır. Yine sütlerin bozulmadan tüketilebilmesi için günlük olarak üretilip satıldığı günler de hiç uzakta değil. Şimdi ne oldu da raf ömürleri neredeyse 1 yıla yaklaşan sütlerin, bozulmayı bir yana bırakın sineklerin bile yaklaşmadığı, üzerinde bakterilerin barınamadığı yağların esiri olduk? Ne oldu da unumuz beyazlaşırken geleceğimiz karardı. Şeker, çocukluğumuzda en sevdiğimiz besinlerden biriydi. Bayramlarda el öpmenin ardından alınan mendilin ucuna bağlanmış şekerlemeyi afiyetle yerken, şimdi ne oldu da o mendillere hastalıklardan kurtulamamanın acısıyla gözyaşlarımızı siler olduk.
Sağlığı korumak, daimi bir amaçtır ve doğru beslenme bu amaca ulaşmada anahtar rol oynar. Ama sağlıklı kalabilmek için sadece bu yeterli değildir. Bu kitabın amacı size bütün bu konularda yardımcı olmaktır. Bu kitabı okuduktan sonra artık hayata daha farklı bir gözle bakacak, “Kozmik Bilinç”e erişmiş, kader ömrünüz değişmese de kalan ömrünüzü tehlikelerden koruyup kaliteli ve dik yaşamanın sırlarını öğrenmiş olacaksınız.
***
Dünya hayatına dair konuşması senin hoşuna giden, pek azılı düşman iken, kalbinde olana Allah’ı şahid tutan, işbaşına geçince, yeryüzünde bozgunculuk yapmaya, ekin (tohum) ve nesli yok etmeye çabalayan insanlar vardır. Allah bozgunculuğu sevmez.
Bakara Suresi / 204-205
Allah onu (şeytanı) lanetlemiş, o da “Yemin ederim ki kullarından belli bir pay edineceğim” demiştir. Ve onları mutlaka delalete bırakacağım. Ve onları mutlaka emaniyyeye (kuruntuya) düşüreceğim. Ve mutlaka onlara emredeceğim. Öyle ki mutlaka Allah’ın yarattığını değiştirecekler. Ve kim Allah’tan başka şeytanı dost edinirse, artık o apaçık bir hüsranla hüsrana uğramıştır.
Nisa Suresi / 118-199
İçindekiler
Başlarken …. 13
Önsöz …. 17
Sözün Özü …. 19
SAĞLIKLI DÜŞÜN, SAĞLIKLI BESLEN …. 21
Sağlıklı Beslenmeyle İlgili Genel Bilgiler …. 21
Sağlık Nedir? …. 21
Beslenme Nedir? …. 21
Yediklerimiz Neden Önemlidir? …. 22
Sağlıklı Düşünme ve Kozmik Bilim …. 24
Yaşam Enerjisi …. 24
Sonuç …. 26
1. Bölüm
Beyaz Ölüm
SÜT HÂLÂ AK MI? …. 29
Süt Gerçeği …. 29
Süt Mukustur …. 29
Süt Üzerine Oynanan Oyunlar …. 33
Sütteki Kalsiyum Oranı! …. 33
En Sağlıklı Besin Anne Sütü …. 36
Anne Sütünün Faydaları …. 37
Anne Sütünü Destekleyici Doğal Besinler …. 39
Okul Sütleri ve Cevapsız Sorular …. 41
Süt Tozu ve Bebek Mamaları …. 41
“9 Büyük Marka, Mama Yerine Zehir Yedirdi!” …. 41
Ağır Metal Oranı 150 Kat Fazla …. 42
Uzman Görüşleri …. 44
Sütteki Küresel Oyun ve Keçi Sütündeki Mucize …. 48
Peynirdeki Şüpheler …. 59
Peynir Alırken Dikkat Edilecek Hususlar …. 62
Süt ve Peynirden Bulaşabilen Hastalıklar …. 63
Tereyağı mı Yoksa… …. 64
En Yetkili Ağız …. 65
Tereyağının İnsan Bedenine Etkileri …. 66
ŞEKER …. 77
Şekerdeki Tatsız Oyun …. 77
Şeker Pekmezi ve Toprak Mucizesi …. 79
Fruktoz Şeker – Mısır Şurubu …. 82
Uzman Görüşleri …. 84
UN …. 91
Hayatımızı Karartan ‘Beyaz Un’ …. 91
Beyaz Ekmek Sağlığa Zararlı mı? …. 92
Tam Buğday Ekmeği Kanseri Önlüyor! …. 96
Beyaz Ekmek Yerine Fındık Fıstık Ceviz Badem …. 99
TUZ …. 103
Beyaz Tuz Hayatımızı mı Karartıyor? …. 103
Vücudun Vazgeçilmezi Kristal Tuz …. 103
Kristal Tuzun Şifası …. 115
Kristal Tuz Taşlarının Bedene Faydaları …. 118
Rafine Tuzla İlgili Uzman Görüşleri: …. 128
PİRİNÇ …. 131
Beyaz Pirinç mi Yoksa Siyah da olsa Bulgur mu? …. 131
Bilim Doğruluyor …. 133
Kahverengi Pirinç mi, Beyaz Pirinç mi? …. 134
Beyaz Pirinç Diyabeti Artırıyor mu? …. 135
Dünyadaki GDO’suz Tek Tahıl; “Siyez Mucizesi” …. 136
BEYAZ ET (TAVUK-HİNDİ-BALIK) …. 139
Tavuk – Et Yiyelim de… …. 139
Beyaz Et …. 141
Tavuktaki Büyük Tehlike! …. 141
Tavuk Yemindeki ‘Arsenik’! …. 143
BEYAZ TOHUM (EBRET-HİBRİT) …. 153
İNSANLIĞIN, HAYATIN DEVAMI VE GELECEĞİ …. 153
ELEKTRO MANYETİK DALGALAR (BEYAZ)
HAYATIMIZI KARARTIYOR …. 163
Baz İstasyonları ve Tasarruflu Ampullerin Etkisi Çernobil’den Fazla …. 173
‘Baz İstasyonlarının Bulunduğu Bina Şanslı’ …. 186
‘Uyurken Televizyonu Açık Bırakmayın’ …. 187
İnsan Nesli Yok Ediliyor …. 188
EMÜLGATÖRLER
(Gıda Üretiminde Kullanılan Katkı Maddeleri) …. 191
2. Bölüm
BEYAZ KİMYASALLARDAN KORUNMA
HAPLAR – TABLETLER – KİMY ASAL İLAÇLAR
ANTİBİYOTİKLER …. 219
Haplar Besin Destek Ürünleri …. 223
Zayıflama Hapları Ölüme mi Götürüyor? …. 224
Antidepresanlar İşe Yaramıyor …. 244
Psikiyatrlar hekim olduklarını göstermek için ilaç yazıyor …. 244
Sadece depresan ilaçlara verilen para 27 milyon lira! …. 247
İlaçlar, beyne ulaştığında yüz kat fazla etki ediyor …. 247
Araştırma sonuçları her şeyi ortaya koyuyor …. 248
Uluslararası araştırmalardan bazı çarpıcı tespitler şöyle: …. 248
Vitamin ve Mineraller …. 253
Sunî – Sentetik Vitaminlere Dikkat …. 256
Aşılar …. 267
Aşılanalım mı? Yoksa Önce Bilgilenelim mi? …. 267
BEYAZLIYOR MUYUZ YOKSA? …. 275
KİŞİSEL BAKIM ÜRÜNLERİ …. 275
Sözde Güzellik Ürünlerine Dikkat! …. 275
Makyaj Malzemeleri …. 275
Saç Boyası …. 276
Yüz Kremleri ve Kozmetikler …. 276
Şampuanlar …. 276
Tek Tabii Köpürtücü: “Saponin” …. 278
Diş Macunları (Florürlü) …. 280
Florürün Zararları Kanıtlandı …. 280
Beyaz Polietilen Türevleri …. 282
Plastik Mamüller …. 282
PENCERE (PVC) SİSTEMLERİ …. 289
ÇOCUKLARI BEKLEYEN TEHLİKE …. 303
BEYAZ ZEHİR = FATALAT …. 303
OYUNCAKTAKİ “CE” İŞARETİ …. 310
SULAR ZEHİRLENİYOR …. 315
BEYAZLATICI KİMY ASALLAR HAYATIMIZI KARARATIYOR …. 319
Deterjanlar (Beyazlatıcılar, Çamaşır Suları) …. 319
Kanser Olmadan Temizlemek Mümkün …. 324
Zararlı Kimyasallar …. 327
BEYAZ GÜBRELER …. 333
Kimyasal Gübre …. 333
Kimyasal Gübre Kaynakları …. 334
Azotlu Gübreler …. 335
Fosfatlı Gübreler …. 336
Potasyumlu Gübreler …. 336
Kimyasal Gübre Kullanımı …. 337
Gübrelerin Yol Açtığı Çevre Kirliliği …. 339
Gübrelerin Yol Açtığı Su Kirliliği …. 339
Gübrelerin Yol Açtığı Toprak Kirliliği …. 340
Kimyasal Gübrelerin Zararları …. 341
Siyah Çayda Bile Kimyasal Gübre Var! …. 342
Kimyasal Tarım İlaçları …. 346
Pestisitler …. 346
İnsektisit …. 347
BOYALAR …. 353
Gıda Boyaları …. 353
Etiketler Dikkatle Okunmalı …. 353
Gıda Boyasının Zararları …. 354
Tam Buğdaylı Ekmek mi, Boyalı Ekmek mi Yiyoruz? …. 354
Kolaya Renk Veren Böcek Helal mi? …. 355
Saç Boyaları …. 359
Hamilelikte Son Derece Zararlı …. 360
Gözle Temas Etmemeli …. 361
Elbise Boyaları …. 361
Yıkamadan Giymeyin …. 364
Gelişmekte Olan Ülkelerde Üretiliyorlar …. 365
Yüz Boyaları …. 366
Çocuklar Dikkat! …. 366
Badana Boyası …. 371
3. Bölüm
BEYAZ DÜNYAMIZI
AYDINLIK GELECEĞİMİZİ KARARTAN
UYUŞTURUCULAR
UYUŞTURUCULAR …. 375
Bağımlılık Yapıcı Maddeler ve Zararları …. 375
İsmini Sıkça Duyduğumuz Bağımlılık Yapıcı Maddeler …. 378
Esrar Nedir? …. 378
Eroin Nedir? …. 381
Extacy …. 386
LSD …. 388
Kokain …. 389
Sigara …. 391
Sigarada Kaç Zehir Var? …. 395
Pasif İçicilik, Aktif Zarar Görme …. 397
Alkol …. 398
Gelinen Son Nokta …. 401
Kozmik Bilimin Başarısı …. 401
Bu Tıbba Dikkat! …. 403
Satılık Hastalıklar …. 403
Kaynak …. 411
İndeks …. 413
Başlarken
Tabii olmayan konsantre, hibrit, rafine, en azından şüpheli dahi olan, beyaz un, beyaz şeker, kimyasal tuz, süt, yağ ve ortak özellikleri “beyaz” olan işlenmiş gıdalar. Ortak yanları sadece renklerinin beyaz olması değil. Zaten öyle olsaydı böyle bir kitaba konu da olamazlardı. Teknolojiyle sonradan aslı değiştirilerek ortaya çıkartılan “Beyaz Çete”nin elemanlarının en büyük benzerlikleri, insanlığın hastalanmasına ve yavaş yavaş, sürünerek yok olmasına yol açan “besinler” olmasıdır.
Oysa gerçekte böyle miydi? Hiç de değil, eskiden doğal ortamda beslenen tavukların kırmızı etlerini yemek için saatlerce kaynatıldığını hatırlayanlar vardır. Yine sütlerin bozulmadan tüketilebilmesi için günlük olarak üretildiği ve satıldığı günler hiç uzakta değil. Şimdi ne oldu da raf ömürleri 1 yıla yaklaşan sütlerin, bozulmayı bir yana bırakın sineklerin bile yaklaşmadığı, üzerinde bakterilerin bile barınamadığı rafine yağların esiri olduk? Ne oldu da unumuz beyazlaşırken geleceğimiz karardı!
Şeker, çocukluğumuzda en sevdiğimiz besinlerden biriydi. Bayramlarda el öpmenin ardından alınan mendilin ucuna bağlanmış şekerlemeyi afiyetle yerken, şimdi ne oldu da o mendillere hastalıklardan kurtulamamanın acısıyla gözyaşlarımızı siler olduk.
Güzelliğimizi düşünürken bozulan cildimizi, şampuan ve sabunlarla temizleyelim derken kirlenen bedenimizi ve dökülen saçlarımızı, deterjanlarla kap kacak yıkarken midemizi yıkatmaya hastanelere zor yetişebildiğimizi, tarladan verim alalım derken fazladan atılan gübre ve yemlerle kuş ve sürüngen neslinin değil, aslında insan neslinin yok edildiğini, çocuğumuza aldığımız plastik hediye oyuncaklarla onları yavaş yavaş zehirlediğimizi, beslenelim derken süt ve sağlıksız gıda boyaları ile, kısaca doğru bildiklerimizin belki de bu günkü sağlıksız yaşamamızın sebebi olan “yanlışlıklar” olduğunu, bu kitapla biraz olsun dikkatinizi çekmek istedik. Yorum sizin; marketlerde, fondaki alışveriş içgüdüsünü artıran müziğin, gıdalardaki renklerin ve televizyonlardaki reklamların 25. karesinin etkisinde, kısaca “beyin kontrolü altında” değilseniz tabii!…
Tüm bunların cevabı aslında çok stratejik bir cümlede gizli; “Teknolojik gelişmeler, insan yararına olmaktan çıktığı an vahşi kapitalizmin, sermayenin, ilaç kartellerinin ve tröstlerinin kölesi oldu.” İşte geldiğimiz noktanın özeti bu.
Dünyanın sayılı laboratuarlarında yapılan araştırmalar gerçekleri birer birer ortaya çıkartıyor. Örneğin, işlenmiş şeker, un ve tuz içeren yiyecekler, insan bedeninde kan şekerini aniden yükselterek, beyindeki sigara ve uyuşturucu bağımlılığıyla ilgili bölgeleri uyarıyor! Yani bilinçsizce tüketilen masum besinler dahi insanlığı bağımlılığın pençesine itiyor. Doktorlar, bu yüzden, şekerleme, çikolata gibi yiyeceklerin bile bağımlılık yapabileceğini bildiriyor.
Kitabımızda son günlerde, bir şekilde gündeme gelen, sağlıklı bir nesil yetiştirmek isteyen herkesin üzerinde ciddi araştırmalar yapabileceği besinleri mercek altına alıyoruz. Kozmik Bilim Ekibi KOBİK olarak, Sağlıklı bir nesil, necip Türk milletinin varlığını sağlıklı olarak devam ettirebilmesi için içindeki katkı maddelerini bilmediğiniz, GDO’lu ürün bulunduğuna inandığınız konsantre, tabii olmayan, işlenmiş ve şüpheli hiçbir ürünü yemeyin, yedirmeyin. Geni değiştirilmiş ürünleri yediğiniz zaman, yedikleriniz sizin de mi genlerinizi değiştiriyor acaba? 3 kıta 7 iklime adaletle hükmeden, Avrupa’yı ve Viyana kapılarını zorlayan sağlıklı beslenen ve standartlaşma hususunda “II. Beyazid devrinde son şekli verilen “İhtisab Kanunnameleri”yle Ahi’lik gibi kuruluşlarca da sıkıca denetlenerek, uymayanların büyük cezalar aldığı, bugünkü (batı’lı) anlamda “Sertifikasyon” sistemini biz kurduk. Sanki bu toplumun ilk defa karşılaştığı “kavram” mış gibi çoğu da bize uymayan “standart”ları adapte etmeye uğraşıyoruz” biraz da geriye doğru bakmak lazım. Kanuni Sultan Süleyman; “Olmaya devlet cihanda bir nefes sıhhat gibidir.” veciziyle sıhhatin devletten de önemli olduğunu, aldığı eğitim, yaşadığı inanç, geçmişten gelen birikimiyle söylemişti. Şimdi, hastahastane kapılarında bekleyen toplumlardan birisi haline getirildik?
Bu, sizin ve bizim, Allah’ın bize emanet verdiği bedenimize ve kalan ömrümüzü hastane kapılarında, eksik organlarıyla geçirmeye mahkûm bırakılmaya çalışılan bu necip Türk milletine karşı bu ülkenin vatandaşı olarak sorumluluğumuzdur.
Bu kitapta; dünyayı ve ülkemizi idare edenlerin idrak etmesi ve sorumluluklarının gereğini ilahi hükümlerdeki “Zerre kadar hayrın ve şerrin hesabı sorulacaktır” noktasında, yaratıcının “mutlak adaletinin” “perdeli olarak” da olsa ahretten önce bu dünyada tecelli edip gerçekleşeceğini unutmadan ve her an hatırlamamıza sebep olması dilek ve temennisiyle…
Ahmet Maranki
İstanbul / 2013
*
Önsöz
Sağlıklı yaşam hepimiz için çok önemlidir Maalesef yiyeceklerimize kimyasalların karıştırıldığı, suyumuza zehir katıldığı, tahıllarımızın üzerine böcek ilaçlarının sıkıldığı bir dönemde yaşıyoruz. Sağlıklı kalmak, günden güne artan şiddetli saldırılara karşı koyabilmek için gerekli olan pozitif desteği almamızla mümkün olabilir. Bu nedenle sağlıklı düşünmeye, sağlıklı beslenmeye ve sağlıklı yaşamaya önem vermeliyiz.
İnsanlığa sunulmuş en büyük nimetlerden biri sağlıktır. Sağlığı bozulmuş bir insan hayatta hiçbir şeyden zevk alamaz. Sağlıklı olmak, insan mutluluğunun en öncelikli unsurlarından biridir. Sağlık sadece fiziksel bir değer değil, büyük çoğunlukla zihinsel ve ruhsal bir değerdir. Çünkü zihinsel durumumuz fiziksel durumumuzu büyük ölçüde etkiler. Sağlıklı bir insanın bedeni ve ruhu uyumludur. Hareketleri olumlu ve dengelidir. “Sağlam kafa sağlam vücutta bulunur” atasözü sağlığın fiziksel, ruhsal ve zihinsel bir bütün olduğunu açıkça ifade etmektedir.
‘Sağlıklı’ kelimesiyle ne anlatmak istiyoruz? Çoğunlukla bu kelimeyi sadece hastalık karşıtı için kullanırız. Meselâ kanser değilseniz kalp ya da tansiyon rahatsızlığınız yoksa ve işinize rahatça her gün devam edebiliyorsanız sağlıklı sayılırsınız. Belki de sürekli yorgunsunuz, durmadan soğuk algınlığına yakalanıyorsunuz, canlılık, motivasyon ve performansınız çok düşük. Böyle bir durumda gerçekten sağlıklı olduğunuzu söyleyebilir misiniz? Aşırı şişmanlık, uykusuzluk, mide yanması, yorgunluk, cinsel isteksizlik ya da adet öncesi dönemde gerginliğe rağmen kişinin kendini sağlıklı görmesi ‘sağlık’ kavramını yanlış anlamaktır. Gerçek sağlık, bu küçük şikâyetlerin olmaması hâlidir. Sağlık; hasta değilim, mutluyumun “pozitif” halidir.
Sağlıklı bir hayat için alınması gereken tedbirlerin çoğu günlük hayatımızda rahatça uygulayabileceğimiz pratik faaliyetlerden oluşur. Nerede olursa olsun günlük hayatı düzenleyen bazı temel unsurları bilinçli olarak uygulamamız, sağlığımızın korunmasını ve diğer insanlarla paylaştığımız hayatı kolaylaştıracaktır.
Kitaba başlarken bir uyarıda bulunayım. Amaç sağlıklı yaşam konusunda sizlere yardımcı olmak ve Allah’ın emaneti olan bedenimizi zararlı şeylerden korumaya yönelik bilgiler vermektir. Ancak her insanın kişisel sağlık durumu birbirinden farklıdır. Bu kitapta yapacağımız öneriler genel sağlık önerileridir.
Burada yapılan önerilerin tamamı, hastalanmadan sağlıklı kalmaya ve tıbbi tedavilere yardımcı olmaya yönelik önerilerdir.
Sağlığı korumak, daimi amaçtır, doğru beslenmede bu amaca ulaşmada anahtar rol oynar. Sağlıklı yaşamak için en başta sağlıklı düşünmek ve sağlıklı beslenmek gerekir. Ama sağlıklı kalabilmek için sadece bu yeterli değildir. Bu kitabın amacı size bütün bu konularda yardımcı olmaktır. Bu kitabı okuduktan sonra artık hayata daha farklı bir gözle bakacak, “Kozmik Bilinç”e erişmiş, kader ömrünüz değişmese de kalan ömrünüzü tehlikelerden koruyup kaliteli ve dik yaşamanın sırlarını öğrenmiş olacaksınız. Okuduklarınızı hayata geçirmeniz dileğiyle hepinize sağlık dolu günler dileriz…
İstanbul, 2013
Sözün Özü
Başbakanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan, “beyaz ekmek”le mücadeleyi hükümetin birinci meselesi olarak görmekte ve bu konuda kararlı adımlar atacaklarını belirtmektedir. Sayın Başbakan Erdoğan’ın bu açıklamaları adeta uyarı niteliğindedir;
“Beyaz ekmeği artık sofralardan kaldıralım”¹
Başbakan Erdoğan’ın konuşmalarından bazı satır başları şöyleydi;
• Zenginleştikçe israfı artan bir yaşam tarzı bizim yaşam tarzımız olamaz. Biz zenginleştikçe tasarruf eden, tasarruf ettikçe zenginliği artan bir ülke olmak zorundayız.
• Türkiye’de her gün 25 bin 300 ton ekmek üretiliyor. Yılda 37 milyar adet ekmek üretiliyor. Tüketime baktığınız yılda 8,7 milyon ton. Yılda 35 milyar adet ekmek tüketiliyor. Bunun
parasal karşılığı 24,3 milyar lira…
• Yılda 550 bin ton ekmek israf ediliyor. Günde 6 milyon, yılda 2 milyar ekmek çöpe gidiyor. Bu israfın yıllık maliyeti 1,5 milyar lira…
• Zenginleşen ülkelerde ekmek tüketimi azalıyor ama ekmek israfı artıyor.
• Artık şu “beyaz ekmek” denen gıdayı sofralardan kaldıralım. Kepek oranı yüksek ekmeği sofralarımıza getirelim. Bizim dedelerimiz ninelerimiz bu beyaz ekmeği mi yiyordu? Şu sıralar
gerçekleştirilen esmer ekmeği yaygınlaştırma çalışmaları, ülkemizin geleceği için önemli çalışmalardır.
Dünyada ve ülkemizde vuku bulan domuz gribinde Sağlık Bakanlığı’nın “Herkes aşılanmalı” çağrısına karşılık, T.C. Başbakanının aşılanmaması; “beyaz ekmeği artık sofralarımızdan kaldıralım” sözü düşündürücü olduğu kadar insanlarımız, yetkililer ve bilim adamlarınca ders alınması gereken bir olaydır.
“Sizlerden her kim vücut bakımından sağlıklı, nefsinden malından korkusuz ve huzurlu, günlük yiyeceği de yanında olarak sabahlarsa sanki dünyanın bütün nimetleri kendisinde toplanmış gibi olur.”
(Tirmizi, Zühal hadis 2346)
SAĞLIKLI DÜŞÜN, SAĞLIKLI BESLEN
Sağlıklı Beslenmeyle İlgili Genel Bilgiler
Sağlık Nedir?
Sağlık mutlu olmak gibi pozitif bir durumdur. Bütün gün çalıştıktan sonra akşam dışarı çıkacak kadar enerjikseniz baskı ve stresle başa çıkabiliyorsanız daima uyanık ve aktif bir zihne sahipseniz enfeksiyonlara karşı dayanıklıysanız sabahları kalktığınızda “sopa yemiş” gibi değil de dinlenmiş olarak kalkıyorsanız sağlıklısınızdır. Kısacası sağlık; “iyi olma hâlidir.”
Beslenme Nedir?
Canlılarda büyüme, sağlık, üreme için gerekli besin maddelerinin alınmasına “beslenme” adı verilir. Besinler bedende gerçekleşen kimyasal tepkimeler için gerekli kimyasal enerjinin yanı sıra, bedene destek olan, hücrelerin oluşması ve yenilenmesi için gereken maddeleri de sağlarlar. Canlıların varlıklarını sürdürebilmeleri için çeşitli kimyasal bileşenler içeren besinler almaları gerekir. Sporculara güç kazandırmak için veya şişmanlık, şeker hastalığı ve kalıtımsal bozukluklar gibi sorunlara karşı “özel beslenme” rejimleri uygulanabilir. Dengeli bir rejimde kişinin aldığı kalori, bedenin gereksinmesine uygun olmalıdır. Beslenme rejiminin önemli bileşenleri; “proteinler, yağlar, karbonhidratlar, su, vitaminler, tuzlar” ve bazı az bulunan elementlerdir. Bunlar uygun ve dengeli biçimde alınmazlarsa, beslenme bozukluğu ve ona bağlı hastalıklar ortaya çıkar.
Yediklerimiz Neden Önemlidir?
Yiyecek hayatı besler. Sadece fiziksel değil, duygusal, psikolojik, ruhsal, sosyal ve kültürel ihtiyaçları da tatmin eder. Birçok kültürde dostluk ve diğer bağları güçlendirmek için misafirlere yiyecek ya da içecek ikram etmek, misafirperverliğin bir göstergesidir. Psikolojik olarak yiyecek, uzun zamandan beri, bir ödül ya da rahatlama aracı olarak kullanılmaktadır. Erken yaşlardan itibaren çocuklara (yanlış bir yöntem olarak); “eğer uslu durursan sana kurabiye, dondurma, şeker vereceğim” denilmektedir. Ne yazık ki bu tip, ödüllendirme; iyi davranışların ya da duyguların, tatlı ya da sağlıksız yiyeceklerle ilişkilendirilmesine neden olur. Vücudun fiziksel olarak beslenmesi, kişinin duygusallığının da beslenmesine yakından bağlıdır. Ne yazık ki çoğu kişi için duygusal beslenmeye duyulan acil ihtiyaç, sağlıksız yiyecek seçimleri ya da gereğinden fazla miktarda yiyecek tüketilmesiyle sonuçlanır. Genellikle aşırı kilolu kişiler, duygusal ihtiyaçlarının beslenmesi amacıyla yiyeceği bir rahatlatıcı olarak tüketirler. Diğer yandan; ‘anoreksiya nervoza’ hastaları, kendilerini tamamen değersiz hissederek ödüllendirilmeyi reddederler ve yemeyi tamamen bırakırlar.
Bu gibi erken yaştaki koşullandırmalar, genellikle yiyeceklere karşı duyarlılığa, yiyeceklerle yanlış bir duygusal ilişki kurulmasına ve yiyecek bağımlılıklarına yol açar. Duygusal ve psikolojik problemler, beslenme eksiklikleri, aileden gelen beslenme alışkanlıkları ve kültürel şartlandırmalar kişileri sadece lezzet ve zevk için yemeye yönlendirir. Yiyeceklerden zevk almak tabiî ki gereklidir. Hayatınızın geri kalanı boyunca sadece bitki filizi yemeniz gerekmez. Bununla birlikte, sağlıklı beslenme parametrelerinden sürekli olarak uzaklaşan kişilerde problemler gelişmeye başlayabilir. Yiyecek yakıttır. Doğru yiyeceklerin doğru miktarlarda tüketilmesi, vücudun enerjisine ve sağlığına katkıda bulunur. Yiyeceklere karşı duyarlılığı ve bağımlılığı önlemek için, hangi yiyeceklerin yenilmesi gerektiğini, farklı yiyeceklere vücudun nasıl tepki verdiğini öğrenmek önemlidir. “YAŞLILIK GELMEDEN GENÇ LİĞİN , YOKS ULLUK GELMEDEN VARLIĞIN , HASTA LIK GELMEDEN SA ĞLIĞIN DEĞERİNİ Bİ LMELİYİZ!”
Sağlıklı Düşünme ve Kozmik Bilim
Yaşam Enerjisi
İnsan kâinatın bir parçası ve onun bir yansımasıdır. Kâinat da devamlı yayılan, büyüyen ve boyutları genişleyen bir enerjidir. Kâinatta ne varsa aslında bizim içimizde de o vardır. Kozmosta her şey farklı birer titreşim değerine sahip farklı bir enerji boyutundadır.
Kozmik bilime göre; vücudumuzda var olduğu kabul edilen enerji merkezleri, yaşam enerjisinin çeşitli şekillerini alırlar, dönüştürürler ve dağıtırlar. Enerji merkezleri, yaşam enerjisini “Nadi’ler-kanallar” yoluyla insanın enerji bölgelerinden, çevresinden ve evrenden alırlar, maddi bedenin yaşaması için gerekli frekanslara dönüştürürler. Aynı zamanda çevrelerine de enerji verirler.
İnsanlar, yerküre ve evren kozmik enerji vasıtasıyla karşılıklı bir ilişki içerisindedir.
Enerji titreşimleri kendilerini değişik frekanslarda gösterirler. Çok yoğundan çok safa doğru değişen seviyelerde veya hızlarda titreşirler. Düşünce, kendini çok hızlı değiştirerek çok yüksek oranda titreşen saf bir enerji biçimidir. Sevgi, bitmez tükenmez bir enerji kaynağıdır. Madde ve enerji birbirlerinin yerine geçebilirler.
Enerji merkezlerimiz açık olduğunda; evrenden gelen enerjiyi kabul eder ve metabolizmamızın kullanabileceği bir hale getirirler. Vücudumuzun enerjisini artırmak için enerji merkezlerimizin açık tutulmasına çalışmak çok önemlidir.
Kozmik bilimde hastalıklar her zaman enerji merkezi seviyesindeki bir tıkanmayla izah edilir.
Yaşam enerjimiz, beslenmemizden tutun da çevremizle ilişkilerimiz ve elektromanyetik dalgalardan aldığımız etkilere kadar pek çok hadise ile yakın ilişkilidir.
Maddeden oluşan bedenimiz gıdasını yeme içmeden alırken ruhumuzun gıdası başkadır. Ruh astral dalga boyundadır, bedenimiz “nur” enerjisini O’na kulluktan alır. Nur’umuz eksikse hem bu âlemde; hem de öte âlemde ışıksız ve sıkıntılı günler bizleri bekler. Ruh, ölümsüzdür; bilgileri sonsuz, şuurlu, amacı olan, kendini ve maddeyi yönetme, evreni sevk ve idare edebilme yeteneğine sahip, özgür bir yaşam içinde bir varoluştur. İnsanın ruhu istemedikçe dil söylemez, kulak duymaz, göz bakmaz, el tutmaz, ayak yürümez. İnsanın bedeni ruhu ile ayakta durur, varlığını sürdürür. Fakat ruh da cismânî âlemde tecelli edebilmek için uzuvların sebep olmasına muhtaçtır.
Bütün bu nedenlerden dolayı sağlıklı yaşayabilmemiz için bedenimizin ve ruhumuzun da doğru ve sağlıklı bir şekilde beslemek zorundayız.
İnsanlık ancak bu şekilde bugünkü 3 boyutlu yaşamdan 4-5-6 hatta çok az kişilere nasip olacak 7 ve 8 boyutlara erişebilecek ve ebedi saadeti kazanmada kısa yollar bulabilecektir. Bu bölümleri her okuyuşta farklı boyutlara ulaşmada bir adım atabiliriz.
————
1 17 Ocak 2013 Ulusal Basın
“Beyaz Ölüm – Hayatımızı Karartan Beyazlar ve Tavsiyeler” için bir yanıt
Bir yanıt yazın
Bu kitabı en uygun fiyata Amazon'dan satın alın
Diğerlerini GösterBurada yer almak ister misiniz?
Satın alma bağlantılarını web sitenize yönlendirin.
- Kategori(ler) Sağlıklı Beslenme-Diyet Sağlıklı Yaşam
- Kitap AdıBeyaz Ölüm - Hayatımızı Karartan Beyazlar ve Tavsiyeler
- Sayfa Sayısı424
- YazarAhmet Maranki,Elmas Maranki
- ISBN9786051510217
- Boyutlar, Kapak14x22, Karton Kapak
- YayıneviHayat Yayınları / 2013
Sağlığın hafife alındığı alenen ortadayken toplumun sağlık bilincinin gelişmesine katkı sunan tüm emeği geçenler teşekkür ederim. Herkesin bilinçlenmesi ve doğal beslenmesi gerekmekte olduğuna ek olarak paketlenmiş bütün ürünlerden uzak durmak bile en iyi ilaç olarak değerlendirilebilir.